Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

AvEG-KON"da Basin Aciklamasi“Geçiş Kampları” Yeni Köle Kamplarıdır

Emperyalist-kapitalist sistemin vahşi sömürü ve talanının bir sonucu olarak doğan göçmenlik olgusu, özellikle sömürge ve yarı sömürge ülke halklarını, yaşanan savaşlar, politik sorunlar ve ekonomik nedenlerden ötürü göçe zorlamaktadır. II. Dünya savaşı sonrası ucuz iş gücü olarak teşvik edilen göçmenlik, bugün kapitalist sistemin doğurduğu tüm suçların günah keçileri olarak gösterilmektedir. Bir taraftan ırkçılık, ayrımcılık körüklenirken diğer taraftan kapitalist devletler, birbirleri ile yarışırcasına göçmen işçi ve emekçilerin yaşamını zorlaştıran, sosyal haklarını gasp eden yeni göçmenlik yasaları çıkarmaktadırlar. 

Yerli ve Göçmen Emekçiler;

Dünya kapitalizminin ekonomik krizi, dünyada işsizler ordusunu ve açlık ordusunu durmadan büyütüyor. DB ve IMF’in kendi raporları bile kronik açlık yaşayanların sayısının 1 milyarı aştığını, sadece 2009’da işsizler ordusuna 59 milyon kişinin katılacağını, 90 milyon kişinin daha aşırı yoksullara karışacağını ve 30 ile 50 bin bebeğin öleceğini belirtiyor.

Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, kapitalist krizin sorumluları, krizin yükünü işçi ve emekçilere yüklemeye çalışırken, ilk hedef olarak da göçmen işçi ve emekçileri seçmekteler. Burjuvazi, göçmen işçi ve emekçileri yaşanan sorunların kaynağı olarak göstererek, işçi sınıfını bölmekte ve onun ekonomik krize, işsizliğe ve yoksulluğa karşı tepkisini zayıflatmaya çalışmaktadır. Göçmen işçi ve emekçiler, işsizliğin yanısıra, hak gasplarının da sorumlusu olarak gösterilmektedir. “Terör” umacası ile göçmenler potansiyel tehdit olarak gösterilmekte, yerli işçi ve emekçileri sessiz, tepkisiz ve örgütsüz bırakacak baskı yasaları, bu sessizlikten “onay” alınarak çıkarılmaktadır. Yerlisi, göçmeniyle işçi sınıfının ve emekçilerin sınıf birliği, ırkçı ayrımcı politikalar aracılığıyla içten parçalanmaya çalışıldı/çalışılmaktadır.

En son çıkarılmaya çalışılan Avrupa merkezli “yeni mülteci politikası” ise insanlığın eski tarihilerine ait kölelik sisteminin 21. yüzyıla uyarlanmasıdır. 18 Ekim 2004 tarihinde İtalya, Fransa, Almanya, İngiltere ve İspanya’nın içişleri bakanlarının yaptıkları toplantıda gündeme gelen bu politikanın, bugün yeni ayakları devreye konuyor..

Almanya İçişleri Bakanı tarafından yapılan ve 5 yıl sonra  Avrupa Parlamentosuna sunulan önergeye göre; göçmen işçi ve emekçilerin Avrupa’ya ulaşmadan önce iltica başvurusu yapabilecekleri “geçiş kampları”nın kurulması ve Avrupa ülkelerinin ihtiyaç duyduğu sektördeki iş gücüne göre iltica başvurusunu kabul etmeleri planlanmaktadır. Bu uygulama ile, daha önce İtalya’nın Libya ile anlaşarak Libya’da oluşturduğu bu türden kampların yagınlaştırılması ve böylece kendi ülkelerinde insanca yaşam mücadelesi verdikleri için yaşam tehdidi, işkence, tutsaklık ve açlık tehdidi altında bulunan insanların en temel haklarından biri olan sığınma hakkı fiilen yok edilerek, modern köle işçi pazarı oluşturulmaktadır. Dünya halklarına; “nerede olursanız olun kölece yaşamı öyle ya da böyle kabul etmek zorundasınız” denmektedir.

Sermaye için tüm sınırları kaldıran “Avrupa demokrasisi” konu işçi ve emekçilere gelince sadece kendisinin ihtiyaç duyduğu kadarına izin veriyor. Kendi bilgisinin dışında seyahat ve yerleşme hakkını kullanmak isteyen emeğe karşı; anti terör yasaları, ayrımcılık, dışlanma, ırkçı ve faşist saldırganlık, sınırdışı cezaevleri ve şimdi de köle kampları devreye sokulmak isteniyor.

Bütün bunlar, AB demokrasinin gerçek yüzünü gösteriyor. Emperyalist, kapitalist sistemin bütününde olduğu gibi AB emperyalizmi için de demokrasi, sadece ve sadece sermaye için vardır.

Yerli ve Göçmen Emekçiler;

Göçmenlik bir tercih değil, sonuçtur. Göçmen hakları insan haklarıdır. Yerlisi, göçmeniyle insan haklarına yönelik tüm sorunlar, bütün insanlığın sorunlarıdır. SAHİP ÇIKIN!..

 “Geçiş kampları” köle kamplarıdır, izin vermeyin! /izin vermeyeceğiz!..

 

AvEG-Kon - Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu