Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

( Demirel: CEM Vakfini biz kurduk)

Eski cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel, 2 Temmuz 1993 katliamından sonra İzzettin Doğan’a Alevilerin devletin güdümünden ayrılmaması için toparlama görevi verildiğini söyledi.

2 Temmuz 1993 Madımak katliamından sonra yükselen Alevi muhalefetinin Kürtlerle buluşmaması için İzzettin Doğan’a görev verildiği ve bu amaçla Cem Vakfının kurdurulduğunu söyledi.

Bu sözleri Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in o dönemdeki Hacıbektaş Belediye Başkanı Mustafa Özcivan’a anlattı.

Kimine göre pragmatik bir fırsatçı, ancak uzun yıllardan beri Alevi topluluğunu kapalı kapılar ardında sistemin içine çekmeye çalışan bir işbirlikçi. Mustafa Özcivan’ın sözleri bu açıdan önemli. Ve üstelik Doğan ailesinin Demirel ile geçmişi ta 1960’lı yıllara kadar uzanır.

Doğan ailesinin ileri gelenleri kendilerini Hz Ali soyundan geldiğini iddia ederler. Malatya ve çevresinde cem törenleri düzenleyerek Alevi toplumunda sosyal statü elde etmeleriyle sivrilirler.

Ailenin en önemli kişiliği İzzettin Doğan’ın babası Hüseyin Doğandır. 1950’de CHP’den milletvekili seçilerek Alevi kesimin tanıdığı isim haline gelir. Daha sonra CHP’den ayrılarak Demokrat Partiye geçer.

1960 yılından sonra Demirel’in Adalet Partisine girerek birkaç dönem milletvekilliği yapar. Oğlu Doğan Doğan’ı da (İzzettin Doğan’ın abisi) Adalet partisi Malatya il başkanı olur.

GENERAL SUNALP’IN YAKIN DOSTU

12 eylül askeri darbesiyle Alevi, Kürt binlerce ilerici demokrat yurtsever işkence tezgahlarından geçirilir. Sokaklarda yargısız infazlar ve sivil faşist saldırılardan dolayı onlarca yurtseverin katledildiği karanlık günlerdir.

Cuntacı generaller Milliyetçi Demokrat Partisini (MDP) kurarlar. Alevi halkın devrimci dinamizmi tasfiye edilmek için partinin kurucularında Alevilere de yer verilir. Bu kurucu ve yöneticiler içinde dikkat çeken bir isim vardır. İzzettin Doğan…

Onu bu kadar etkin hale getiren sosyal etken babasının sisteme yaptığı hizmetler ve devlete Alevi burjuvazisinin sisteme nasıl çekileceği ve yoksul Alevilerin devrimci dinamizminin nasıl kırılıp tasfiye edileceğiyle ilgili verdiği seminerlerdir. Ve cunta tarafından verilen Alevi topluluğun temsilciliğini kabul eder.

Tarih 2 temmuz 1993’tür. Binlerce ilerici alevi Sivas’ta Pir Sultan şenliklerinde buluşur. Düzenlenen bu şenliğe devlet destekli gerici faşistlerin saldırması sonucu 33 muhalif aydın yakılarak öldürülür. Sistem bu katliamla birbirinden değerli aydınları katlederek Türkiye’de gelişmeye başlayan aydın olgusunun halkçılaşmasını tasfiye etmiştir.

Bu durum karşısında devlet yeniden İzzettin Doğan faktörünü devreye sokar. Doğan’ın bu süreçte devreye girmesi oldukça önemlidir.

İZZETTİN DOĞAN’A ÖRTÜLÜ ÖDENEKTEN PARA

DYP ve SHP hükümetinin iktidarı döneminde Tansu Çiller Alevi toplumun oylarının alabilmek ve Cem Vakfı’nın gelişmesini sağlamak amacıyla örtülü ödenekten yüklü miktarda para aktarır. Devletin bu desteği Tansu Çiller’le sınırlı kalmaz. Yapılan bu yardımlarla Cem Vakfı güçlendirilip çekim merkezi yapılmak istenir. İzzettin Doğan’ı destekleyen tek siyasetçi Tansu Çiller değildir. Mesut Yılmaz zamanında ANAP’ın belediye başkanlıklarını kazandığı belediyelerden arsalar vererek sözde cemevlerine taksim edilir.

Musa Serdar Çelebi ismi 1980 yılları yaşamış çoğu devrimci ve yurtsever için tanıdık gelecektir.

Devlet MHP’li unsurları da kullanarak Maraş’ta çalışmalar başlatir. Daha önce belirlenen Alevi yurtseverlerin evlerinin kapısı kırmızı boya ile işaretlenerek onlarca Alevi yurtsever ve demokratın öldürüldüğü Maraş katliamı gerçekleştirilir. Katliamın mimarlarından olduğu daha sonra ispatlanan beş kişiden biride Musa Serdar Çelebi’dir.

Musa Serdar Çelebi ve İzzettin Doğan’ın yolları ise Avrupa Cem Vakfı’nın düzenlediği cemde kesişir. Çelebi’nin İzzettin Doğan tarafından davet edilmesi cem törenine katılan diğer alevi kurumlarınca protesto edilince töreni terk etmesiyle açığa çıkar. Olayın açığa çıkmasından sonra alevi kurumların tepki göstermesi üzerine Tempo dergisine verdiği röportajında İzzettin Doğan şunları söyler:

Bu soruda ısrarlısınız: '80 öncesi bir katliama karışmış biriyle nasıl el sıkışırsınız', demek istiyorsunuz. 80'den bu yana kaç sene geçti? 28 yıl değil mi?

Otuz sene önce katildi! Olabilir. İnsanlar affediliyor.’’

İzzettin Doğan’ın bir tek görüştüğü ülkücü faşist Musa Serdar Çelebi değildir. Son zamanlarda alevi Türk İslam sentezinin savunucusu Namık Kemal Zeybek’te bunlardan biridir.

Fakat etkisini Alevi toplumda gün geçtikçe yitirmesi ve misyonun deşifre olmasından dolayı her sistemin sınırsız destek verdiği figürler de zamanla yok olmaya muhtaçtır. Ve anılırken Alevilere verdiklerinden çok bu topluluktan neler götürdükleri gündeme gelirler. Bir toplumun asimilasyonu için ahlak kurallarını dahi ayaklar altına almaktan çekinmeyen İzzettin Doğan artık çöküş ve tasfiye sürecine girmiştir.