Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

12 Eylül Darbesi Kınandı

12 Eylül Askeri Darbesi 31. yılında bir kez daha lanetlendi. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok ilde emek ve demokrasi güçleri alanlara inerken, darbecilerle hesaplaşma çağrısı yinelendi. Ankara emek ve demokrasi güçleri, ABD Büyükelçiliğine siyah çelenk bıraktı ve “darbenin asıl sahipleri” dedikleri ABD’yi lanetledi. Diyarbakır'daki eylem, polis engeline takıldı. Kurum temsilcilerinden bir grubun yürüdüğü Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne kırmızı karanfiller bırakıldı.

İstanbul’da Kadıköy İskele Meydanında bir araya gelen binlerce kişi darbecilerin yargılanmasını  ve 12 Eylül darbe anayasanın kaldırılmasını istedi. Mitingde Kürt sorununda demokratik ve eşitlikiçi çözüm de talep edildi.

78’liler Girişiminin öncülüğünde aralarında KESK, DİSK, TMMOB, Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku bileşenleri ile çok sayıda siyasi parti, emek ve meslek örgütlerinin katıldığı miting için binlerce kişi saat 12.00 Tepe Nautilus önünde toplandı. Polisin ilk defa miting alanına değil toplanma alanına arama noktaları koyması dikkat çekerken, Kadıköy’de tüm ara sokakların polis barikatıyla kapatıldığı da gözden kaçmadı.

Aralarında Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku İstanbul Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel ve Levent Tüzel, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, SODEV Başkanı Erol Kızılelma’nın bulunduğu darbe karşıtı binler ise saat 13.00’de İskele Meydanına doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş kortejinin en önünde “Darbecilerin yargılansın ve 12 Eylül Anayasası kaldırılsın; demokratik, eşitlikçi ve özgürükçü anayasa yapılsın” pankartı yer alırken, darbe döneminde katledilenlerin fotoğraflarının olduğu dövizler taşındı. Mitinge ilk defa askeri darbelerde askerden atılan “darbezede” askerler de katıldı. Yürüyüş boyunca sık sık “Darbeciler yargılansın, demokratik anayasa istiyoruz” “Yaşasın halkların kardeşliği” ve “Kenan Evren yargılansın” sloganlarının atıldığı miting saygı duruşu ve Miting Tertip Komitesi'nin katılımcıları selamlaması ile başladı.

Ardından Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere konuşma yaptı. 12 Eylül darbesinin üzerinden 31 yıl geçmesine rağmen, darbeciler ile birlikte yaşamaya devam ettiklerini dile getiren Yeşildere, bunun darbecileri toplum önüne çıkarıp, hesap soramayan hükümetlerin ayıbı olduğunu söyledi. 12 Eylül darbesinin insan hak ve özgürlüklerine, solculara, Alevilere, devrimcilere, Kürt kimliğine yapılmış bir darbe olduğunu vurgulayan Yeşildere, darbe ile birlikte binlerce kişinin öldürüldüğünü, insanların sürgün edildiğini, faili meçhul cinayetlerle birlikte özellikle Kürtlerin katledildiğini söyledi. Yeşildere, "Sendikalar, siyasi partiler kapatılmış, muhalif sesler bastırılmış, bu neden 12 Eylül toplum üzerinden silindir gibi geçmiştir" dedi. 12 Eylül anayasasının, bugüne kadar çeşitli değişikler yapılsa da özünü koruduğunu söyleyen Yeşildere, "Yapılacak yeni anayasa Türkiye'deki tüm halkların taleplerini içeren bir yapıda olmalıdır. Kadın ve çocuklar evrensel boyutta ele alınmalı, din ve vicdan özgürlüğü sağlanmalı. Fakat bunun da yapılabilmesi için, öncelikli olarak operasyonların durdurulması gerekiyor. Barış olmadan anayasa tartışması yapılamaz" şeklinde konuştu.

CELALETTİN CAN: 12 EYLÜL AKP DÖNEMİNDE SÜRÜYOR

"Adalet arayışında zaman aşımı olamaz" diyerek konuşmasına başlayan 78'liler Federasyonu Sözcüsü Celalettin Can ise, mitinge katılan herkesin Mazlum Doğan, Erdal, Eren, Hayri Durmuş, Nejdet Adalı'yı sevindirdiğini söyledi. "Bize bu ülkede darbecilerin yargılandığını ve demokratik adımların atıldığını söyleyip, buna inanmamızı bekliyorla" diyen Can, "12 Eylül darbesi ile ilgili soruşturma açıldığı doğrudur. Ama seçimle gelen soruşturma seçim sonrası sonlandırıldı. Sadece Evren'in ifadesini almak yetmez, Diyarbakır'da, Mamak'ta, Metris gibi cezaevlerinde gerçekleşen insan hakları ihlalleri soruşturulmalı. Türkiye'nin tüm kentlerinde yapılan sistematik işkenceler ve bu darbeye TÜSİAD'lar ve Vehbi Koç'lar soruşturulmalı, sorgulanmalı. AKP döneminde 12 Eylül sürüyor. Bunu hayatımızdan sökmek hepimizin görevi. Darbe anayasasında yapılan kozmetik değişiklikler yetmez, bu anayasa tümden kaldırılıp, demokratik anayasa oluşturulmalı.

ÖNDER'DEN BAŞBAKANA DİYARBAKIR CEZAEVİ YANITI

Ardından konuşan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Başbakan'ın daha önce Diyarbakır'da söylediği, "Ah şu Diyarbakır Cezaevi'nin dili olsa da konuşsa" şeklindeki sözlerine cevap verdi. "Ben başbakanı bu zahmetten kurtaracağım" diyen Önder, şöyle konuştu: "Oradaki yoldaşlarımın dili olup birkaç şeyi kendisine hatırlatacağım. O dönemde, cezaevinin görüş kabinlerinde 'vatandaş Türkçe konuş çok konuş' yazılıydı. Bu 'Kürtçe konuşan az konuşur' anlamına geliyordu. Aradan geçen zamanda bugün KCK davasına baktığımızda Kürtçe konuşulduğunda mikrofonlar kapatılıyor, yoldaşlarımızın konuşmasına izin verilmiyor. İşte aradaki fark bu. 'Diyarbakır Cezaevi'nin dili olsa' demek kolay. O gün sıkıyönetim mahkemeleri, o günkü devrimcilere, kendilerini savunma hakkını yine de veriyordu. Bugün ise buna bile izin verilmiyor. O günkü demokrasi adaylarını cunta akredite ediyordu. Erdal İnönü'yü cunta veto etti. Bugün ise tümden bir gasp söz konusu. 'Demokrasiye geçtik' denilse de, halkın milletvekilliği veto edildi. Haysiyet kırıcı vetolarla, bu halkın iradesi kırıldı. İşte Diyarbakır Cezaevi'nin dili olsa sana söyleyeceği bu olurdu. Asıl sen bunlara cevap ver."

'TEKLEMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY YAPMIYOR'

Bugün iktidarın "Terörle aranıza mesafe koyun" diye Kenan Evren'in bile aklına gelmeyen barikatlar koyduğunu dile getiren Önder, "O gün de tek tip insan yaratmayı hedefliyorlardı, bugün de ağızlarını açtıklarında 'tek'lemekten başka bir şey demiyorlar" dedi. Önder'in bu sözlerine karşılık, kitle "Kürtlere özgürlük" ve "Bijî Serok Apo" sloganlarını attı.

Terörle Mücadele Kanunu'na (TMK) da değinerek "TMK diye bir garabet var" ifadelerini kullanan Önder, "12 Eylül'de bile bu kadar faşizan değildi. Bu yasayla dokunulmazlık TMK'ya payanda olamıyor. Puşi bağlamak, halay çekmek, slogan atmak bu yasayla yargılanmayı getiriyor. Bir ellerinde havuç bir ellerinde sopa insanların gözlerini kör ettiler" şeklinde konuştu.

Konuşmasın özeleştiride de bulunan Önder, "Blok vekilleri olarak tek eksik noktamız, iktidar tarafından bize karşı başlatılan propaganda savaşını kaybetmiş olmamız. Propaganda savaşını onlar kazandı. Bizi şımarık insanlar olarak göstermeye çalıştılar. Buna karşı onurlu insanların yazdıklarının dışında, diğerleri bir harf yazarken bile Başbakan'a baktılar başlarına bir şey gelir mi diye" diye belirtti.

TÜZEL: KARA HAREKATINA KARŞI SESİMİZ HER YERDE GÜR ÇIKACAK

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel ise12 Eylül darbesinin emekçilere ve Kürtlere yönelik bir savaş olduğunu belirterek, "Şimdi o savaşı AKP iktidarı sürdürmekte. 12 Eylül hukuku AKP eliyle yürütülmekte" dedi. Türkiye'de savaş hukukunun da devam ettiğini söyleyen Tüzel, füze kalkanı projesine dikkat çekti. Hükümetin halklara karşı saldırgan politikaları olduğunu söyleyerek örnekler veren Tüzel, "Bu ülkenin sorunları kara harekatları planlayarak çözülemez. İsrail ile gölge dövüşü yapılarak bu ülkede barış ve birlik sağlanamaz. Bizler sizlere verdiğimiz sözlerin arkasındayız. Kara harekatına karşı duracağız. Sesimiz buna karşı her yerde gür çıkacak" dedi.

'O GÜN BİN KİŞİ YOKTU ŞİMDİ MİLYONLARCAYIZ'

Son olarak konuşan Barış Anneleri İnisiyatifi Üyesi ve M. Hayri Durmuş'un kardeşi Zekiye Durmuş ise şunları belirtti: "Türkiye'de 31 yıldır savaş sürüyor. Biz istiyoruz ki, bir 50 yıl daha savaş değil, barış ve kardeşlik olsun. Kardeşim Diyarbakır Cezaevi'nde öldürüldü. Diyarbakır zindanında kalanların istediği kendi dillerini kullanmak, barış ve kardeşlikti. Barış Anneleri adına barış istiyorum. O günden beri devam eden zihniyetin bitmesini istiyorum. O gün belki bin kişi yoktu, ama bugün milyonlarcayız ve barış için mücadele ediyoruz. Artık çocuklar ölmesin analar ağlamasın."

Konuşmaların ardından miting İlkay Akkya ve Koma Agirê Jiyan'ın seslendirdiği Kürtçe ve Türkçe marşlarla son buldu.(İSTANBUL)


ELÇİLİK ÖNÜNE SİYAH ÇELENK

Ankara emek ve demokrasi güçleri, ABD Büyükelçiliği’ne yürüyerek, 12 Eylül darbesinin 31. yılında elçiliğe siyah çelenk bıraktı, ABD’yi darbeye destekten dolayı protesto etti.

Ankara’daki çeşitli örgütlerin temsilcileri ve üyelerinden oluşan emek ve demokrasi güçleri dün Yüksel Caddesi’nde toplanarak, ABD Büyükelçiliği’ne yürüdü. 12 Eylül darbesinin 31. yıldönümünde elçiliğe yürüyen grup, “Gün gelecek, devran dönecek, darbeciler halka hesap verecek”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları attı. 12 Eylül Utanç Müzesinin bulunduğu Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin önünde polis barikatı ile kesilen gruba müze görevlileri ve ziyaretçiler de katıldı. O sırada müzede bulunan Barış Anneleri de zılgıtlarla gruba destek verdi.

‘BİZİM ÇOCUKLAR, HALA CAN VERİYOR’

Polisin izin vermemesi üzerine burada tüm katılımcılar adına açıklamayı EMO Ankara Şube Başkanı Ramazan Pektaş yaptı. Pektaş, “Buraya darbenin asıl sahiplerini lanetlemeye ve siyah çelenk bırakmaya geldik” dedi. Pektaş, “31 yıl önce bu ülkede sizin çocuklarınız darbe yaptı ama bizim çocuklarımız devrim ve sosyalizm mücadelesinde hala canlarını vermeye devam ediyorlar” dedi. Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi ve Yeşil Kuşak Projesi ile Ortadoğu ve Asya’yı kan gölüne çevirdiğini ifade eden Pektaş, Türkiye’de de Türk ve Kürt halklarının birbirine düşürülmeye çalışıldığını söyledi. “Biz inadına kardeşlik, inadına barış diyeceğiz” diyen Pektaş, devrimcilerin, sosyalistlerin ve halkların Amerikan hükümetinin oyunlarının farkında olduğunu dile getirdi. Pektaş, “Sizin yarattığınız darbeciler ve darbe artıkları işbirlikçileriniz bu işi başaramayacaklar. Biz kazanacağız, siz kaybedeceksiniz” dedi. Açıklamanın ardından yedi temsilci, elçilik önüne üzerinde “Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri” yazılı siyah çelengi bıraktı. Devrimci 78’liler Derneği Ankara Şube Başkanı Hüseyin Esentürk bu çelengi bırakarak, ABD’yi 12 Eylül faşist darbesine desteğinden dolayı protesto ettiklerini ifade etti. (HABER MERKEZİ)


ANKARA: DARBECİLER YARGILANSIN

Ankara’da gerçekleştirilen yürüyüş ve mitingde de 12 Eylül öncesi ve darbe sırasında katledilenlerin fotoğrafları taşındı, darbeye destek veren ABD de kınandı. Ankara Emek ve Demokrasi Güçlerinin organize ettiği miting, öğlen saatlerinde Toros Sokak’tan yürüyüş ile başladı. “12 Eylül yargılamaları tüm sonuçlarıyla ortadan kaydırılsın, darbeciler yargılansın” pankartı arkasında yapılan yürüyüşe Ankara’daki demokratik kitle örgütleri, dernekler, siyasi partiler, sendika ve meslek örgütlerinin üye ve temsilcileri pankartlarıyla katıldı. Darbe öncesi sıkıyönetim döneminde, darbe döneminde katledilen devrimcilerin fotoğraflarının taşındığı yürüyüş boyunca darbe, AKP ve ABD karşıtı sloganlar atıldı. AKP’nin 12 Eylül’den hesap sormak bir yana, darbe düzenini sürdürdüğü belirtilen yürüyüşte, “12 Eylül AKP eliyle sürüyor” pankartı da taşındı. (Ankara/EVRENSEL)


DİYARBAKIR'DA 12 EYLÜL PROTESTOSUNA POLİS ENGELİ

Diyarbakır'da 12 Eylül askeri darbesini protesto etmek amacıyla gerçekleştirilmek istenen yürüyüş polis engeline takıldı. Kurum temsilcilerinden bir grubun yürüdüğü Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne kırmızı karanfiller bırakıldı.

78'liler Birliği ile Tutuklu ve Hükümlü Ailelerin Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED) öncülüğünde 12 Eylül darbesinin yıl dönümü nedeniyle Koşuyolu Parkı Yaşam Anıtı önünden Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşe aralarında BDP Diyarbakır İl Örgütü, TZPkurdi, KESK Şubeler Platformu, İHD ve TİHV üyelerinin de bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. Protesto yürüyüşüne Diyarbakır Cezaevi'nde yaşamını kaybeden Cemal Arat'ın annesi Sakine Arat, Koşuyolu Parkı'nda katledilen Ruhnat Aslan'ın annesi de katıldı. Diyarbakır Cezaevi'nde yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının ve "Suçlular yargılansın cezaevi müze yapılsın", "Siyasi ve askeri operasyonlar durdurulsun. Demokratik Anayasa yapılsın" ve "Cezaevlerinden ölüme gün sayanlara kulak ver. Cezaevlerinden bir tabutun daha çıkmasını istemiyoruz", "Cezaevlerindeki siyasi tutsaklara özgürlük" yazılı pankartlar taşındı. Yürüyüşe katılanlar ayrıca "Zindana Amede e bibe mezele faşizm" ve "Diyarbakır zindanı faşizme mezar olacak" yazılı dövizler taşıdı.

AKP'NİN DEMOKRASİ BİLANÇOSU

Yürüyüşe geçen gruba polis, "Valilik izin vermiyor" gerekçesi ile izin vermedi. Polisin sadece kurum temsilcilerinden oluşan bir grubun yürüyüş yapmasına izin vereceklerini söylemesi üzerine grup basın açıklamasını Koşuyolu Parkı'nda bulunan Yaşam Anıtı'nın önünde yaptı. Sık sık "Şehit namırın", "Kürdistan faşizme mezar olacak" sloganlarının atıldığı basın açıklaması öncesinde devrim ve demokrasi mücadelesinde yaşamlarını yitirenler için 1 dakikalık saygı duruşu yapıldı. Saygı duruşunun ardından Diyarbakır Cezaevi'nde yaşamını yitirenlerin isimleri tek tek okundu ve grup, "Ez li virim" diye yanıt verdi. Ardından grup adına açıklamayı Diyarbakır 78'liler Birliği yöneticisi Ahmet Andaç yaptı. "12 Eylül'de 12 Eylül'le hesaplaşalım" diyen AKP Hükümeti'nin aslında askeri Kemalist vesayetin Türk İslam sentezci yeni bir versiyonu olduğunu ifade eden Andaç, AKP'nin demokrasi bilânçosunu da 405 çocuğun kolluk kuvvetlerince öldürülmesi, yüzlerce çocuğun tutuklanarak cezaevine konması, cezaevlerinin koşullarının ağırlaştırılması ve cinsiyetçi politikalarla 4 bin 491 kadının katledilmesi olarak açıkladı.

YENİ ANAYASA TALEBİ

"AKP hükümetine sesleniyoruz. Bu kadar soruna kaynaklık eden, 12 Eylül zihniyetinin ürünü olan politikalardan vazgeç" çağrısı yapan Andaç, "Ülkeyi bölünmeyi götüren asıl 12 Eylül'ün ürettiği ve uygulanan politikalardır. Bizler, sivil toplum örgütleri olarak bu politikaların bu ülkeye barış ve demokrasi getirmediğini, son günlerde artan çatışmaların ve bombardımanların kan ve ölüm getirdiğini, artık acı yaşamaya tahammülümüz kalmadığını ve bunun için Sayın Abdullah Öcalan ile başlatılan müzakere sürecinin devam ettirilmesi için İmralı'daki tecridin kaldırılmasını, çatışmaların durdurulması için çift taraflı ateşkesin sağlanması, siyasi tutsakların bırakılmasını, TBMM'de 12 Eylül Gerçekliğini Araştırma ve Adalet Komisyonu'nun kurulmasını, 12 Eylül darbecileri ve yandaşlarının yargılanmasını ve 82 Anayasası'nın kökten kaldırılıp, özgürlükçü demokratik temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan yeni bir anayasa için, tüm toplum kesimlerinin dahil olduğu çalışmanın derhal başlatılmasını istiyoruz" diye konuştu.

Basın açıklamasının ardından kurum temsilerinden oluşan yaklaşık 40 kişi ellerinde karanfillerle Ata Caddesi üzerinden sessiz bir şekilde yürüyerek Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne yürüdü. Cezaevine ulaşan grup adına önce 78'liler Dayanışma ve Araştırma Derneği Başkanı Gani Alkan kısa bir konuşma yaptı. Alkan konuşmasında, yürüyüşe izin verilmemesini kınadıklarını belirterek, "Biz demokratik hakkımızı kullanmak istedik. Polis izin vermedi" dedi. Alkan'ın konuşmasının ardından yürüyüş yapan sivil toplum kurumlarının temsilcileri Diyarbakır Cezaevi'nin kapısına kırmızı karanfiller bıraktı.

Öte yandan protesto eyleminde 2 çocuk polisler tarafından gözaltına alınırken, neden gözaltına alındıklarına ilişkin bilgi verilmedi. (DİYARBAKIR)


DARBE KURUMLARI AKP’LEŞTİRİLDİ

Darbenin 31. yıldönümü dolaysıyla ortak açıklama yapan DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 12 Eylül’ün AKP iktidarı tarafından sürdürüldüğünü 12 Eylül’ün yarattığı kurumların bugün “AKP’lileştirilerek” yola devam ettiği vurgulandı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB), 12 Eylül 1980 Askeri Darbesiinin yıldönümü dolaysıyla ortak yazılı açıklama yaptı. 12 Eylül’ün demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesinin önündeki en büyük engel olduğu belirtilen açıklamada, darbeciler tarafından hazırlanan yasaların 31 yıldır geçerliliğini koruduğuna dikkat çekildi. “12 Eylül’ün siyasi, sosyal ve ideolojik sonuçları hâlâ geçerlidir” denilen açıklamada, şunlara yer verildi: “24 Ocak Kararlarıyla başlayan süreçte halktan tekellere büyük değerler aktarıldığı daha açık görülmektedir ve bu dönemde zenginler daha zenginleşmiş, fakirler daha fakirleşmiştir. Yani 12 Eylül’de halk kaybetmiş, tekeller kazanmıştır. Bu ülkede 12 Eylül’e giden yolda 1 Mayıs 1977, Maraş Çorum ve Sivas katliamları, insanların faili meçhullere kurban gitmesi, yurttaşların bizzat devlet tarafından ayrımcılığa uğraması gibi birçok hukuk dışı şey yaşanmıştır. Günümüzde bu erozyon AKP iktidarı tarafından sürdürülmektedir.”

AKP’nin genel seçimlerden aldığı çoğunluk iradesinin devlet ve toplum üzerinde bir tahakküm kurma gerekçesi olarak kullandığına dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “AKP, geleneksel devlet yapısını ‘demokratikleştirdiği’ demagojisini yaparken, esasen yaptığı şey, YÖK, RTÜK, HSYK ve diğer 12 Eylül kurumları da dahil olmak üzere, bütün antidemokratik yapıları AKP’lileştirmekten ibarettir. Toplumumuz dayanışma ve barış kültüründen uzaklaştırılarak Kürt-Türk düşmanlığının dipsiz uçurumuna doğru itilmektedir. 12 Eylül bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalı ve başta Kenan Evren olmak üzere bütün 12 Eylülcüler yargılanmalıdır.”

‘12 EYLÜL KARA BİR SAYFANIN ADIDIR’

Maden Mühendisleri Odası ve Makine Mühendisleri Odası, 12 Eylül askeri darbesini, 31. yılında lanetlediler. Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, 12 Eylül faşizminin sürekli bir yönetim biçimi haline geldiğini vurgularken, Maden Mühendisleri Odası, 12 Eylül’ün Türkiye’de “kara bir sayfanın adı” olduğunu dile getirdi.
Maden Mühendisleri Odası’nın açıklamasında, 12 Eylül 1980 askeri darbesindeki askeri hukukun darbenin 31. yılında hala geçerliliğini koruduğu belirtildi. Açıklamada, “Kara bir sayfanın adıdır 12 Eylül” denildi. Askeri yönetim tarafından hazırlanan anayasanın temel hükümleri ile yürürlükte olduğu ifade edilen açıklamada, “12 Eylül ve 12 Eylül‘ü oluşturanların yarattığı hukuksuzluğu ortadan kaldırmanın yolu, temel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri tamamen kaldırmaktan ve örgütlü toplumu geliştirmekten geçmektedir” denildi.

GERÇEK HESAPLAŞMA TALEBİ

Makine Mühendisleri Odası Başkanı Ali Ekber Çakar ise “12 Eylül faşizminin sürekli bir yönetim biçimi haline geldiğini” kaydetti. 12 Eylül döneminde yüz binlerce insanın kovuşturmaya uğradığını, işkenceden geçirildiğini ve kaybedildiğini belirten Çakar, 50 kişinin de idam edildiğini hatırlattı. Çakar, “12 Eylül ile gerçek hesaplaşma, onun piyasacı, özgürlükleri dışlayan, emperyalizme bağımlılığı pekiştiren bütün uygulamalarını tasfiye etmekten geçmektedir”dedi