Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Mirik Kayıpları Bulunsun

Dersim’de 23-24 Eylül 1994 tarihinde merkez Gökçek Köyü Mirik mezrası civarında gerçekleştirilen askeri operasyon sonrasında Işık ve Serin Ailelerinin kaybolan 7 mensubunun bulunması amacıyla basın açıklaması gerçekleştirildi.

Dersim merkezde bir araya gelen ve aralarında Baro Başkanı Avukat Fatma Kalsen, İHD Şube Başkanı Avukat Barış Yıldırım, Sanatçı Ferhat Tunç, siyasi parti temsilcileri ile sendikacıların bulunduğu bir grup, buradan olayın yaşandığı Gökçek Köyü Mirik Mezrası’na hareket etti.

 

Işık ve Serin ailelerinden kaybolan 7 kişiyi aramaya giden ve 15 gün sonra mezra civarında kayanın dibinde öldürülmüş olar bulunan Ali Hıdır Işık’ın cenazesinin bulunduğu alana “Mirik Kayıpları Nerede” pankartı açarak giden grup üyeleri burada öldürülen 8 kişi için saygı duruşunda bulundu.

Olayda öldürülenlerin fotoğraflarını taşıyan grup üyeleri arasında bulunan Işık ve Serin ailelerinin yakınları güçlükle ayakta durdu.

Işık ve Serin Ailelerinden 7 kişinin kaybolmasının ardından köyüne giden ve 15 gün sonra cesedi bulunan Ali Hıdır Işık’ın cesedini bulan kadın köylü, davar otarmaya götürdüklerinde cesedi yoğun kokudan bulduklarını söyledi.

1994 yılında ailesinden 5 kişiyi kaybeden Süleyman Işık ise; İnsan Hakları örgütlerine, Meclise ailesinin bulunması talebiyle başvuruda bulunduğunu ancak bir sonuç alamadığını söyledi.

Yakınlarına ait bir mezar yerinin olmasını istediğini belirten Süleyman Işık, devletin bu konuda adım atması gerektiğini dile getirdi.

İHD Dersim Şube Başkanı Avukat Barış Yıldırım yaptığı açıklamada, Mirik’te yaşananı katliam olarak nitelendirerek,  “Tarihe Mirik katliamı olarak geçen bu katliamda 7 kişi kaybedildi. Ali Hıdır Işık isimli bir kardeşimiz de yakınlarını araştırmak üzere geldiği bu mevkide katledilerek bu alana saklandı. O tarihlerde bölge içerisinde devlet tarafından yoğun bir vahşet uygulandığı için günler sonra yöre köylüleri ve akrabaları Mirik mezrasında yaşayan Işık ve Serin ailelerinin evlerinin bombalandığını; yakıldığını kurşunlanmış olduğunu gördüler. Burada işlenen bu katliamın tüm delileri yöre halkının anlatımları devletin aradan 17 yıl geçmiş olmasına rağmen katliama ilişkin hiçbir delil ortaya çıkarmamış olması hiçbir fail hakkında soruşturma açılmamış kovuşturmaya dönüşmemiş olması açıkça katliamın devlet tarafından gerçekleştirdiğini ortaya koymaktadır” dedi.

mirik_ic3.jpg

Sanatçı Ferhat Tunç ise yaptığı açıklamada, “1994’lü yıllarda gerçekleştirilen operasyonlarda katledilen insanlarımızın gömüldüğü mezarları bize söylesinler. Işık ve Serin ailesini nereye gömdünüz? Buradan dönemin genelkurmaya, başkanına, dönemin Başbakanı Tansu Çiller’e, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e soruyoruz. Dersim milletvekili demeye dilim varmıyor dönemin Tunceli milletvekili olan Tansu Çiller’in yanından ayrılmayan Mehmet Ağar’ın yoldaşı Kamer Genç’e de soruyoruz. 94’lü yıllarda katlettiğiniz insanlarımız nereye gömdünüz yerine söyleyin” diye konuştu.

Açıklamasında Ergenekon savcılarına da seslenen Tunç, “Devleti bu tarihle bu tarihsel süreçle yüzleşmeye çağırıyoruz. Ergenekon savcılarından bu bölgede gerçekleştirilen operasyonlar sonucu onlarca yüzlerce insanımızı katleden üniformalı katillerin ortaya çıkarılıp yargılanmasını istiyoruz. Bu insanlık adına beklentimizdir. Devlet ivedilikle bu yönlü adım atmalı. Özgür, eşit ve demokratik bir Türkiye ve anayasa isteniyorsa bu yapılmalı” dedi.

Baro Başkanı Avukat Fatma Kalsen ise; yaşanan katliamda Dilek Serin adlı 3 yaşında bir çocuğun da kaybedildiğini hatırlatarak, “Maalesef 3 yaşındaki bir çocuğun yaşam hakkı elinden alındığı gibi aile bireyleri ve yakınlarına da büyük bir acı yaşatıldı. Artık devlet bu olaylarla yüzleşmeli, geçmişin karanlık yüzünü açığa çıkarmalı ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir” dedi.

 1994 yılının Sonbahar’ında merkeze bağlı Gökçek Köyü Mirik Mezrası’na düzenlenen askeri operasyon sonrasında Işık Ailesinden Hıdır, Hatun, Yeter ve Elif Işık, Serin Ailesi’nden ise;  o zamanlar 3 yaşında olan Dilek ile birlikte Düzali ve Gülizar Serin kaybolmuştu. Olayın ardından yakınlarını aramaya giden Ali Hıdır Işık’ın ise, cesedi 15 gün sonra kayaların altında çobanlar tarafından bulunmuştu.