Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Hatip Dicle'nin 80 bin seçmeni AİHM'e hazırlanıyor

Anayasa Mahkemesi'nin Diyarbakır'dan 80 bine yakın oyla seçilen ancak vekilliği iptal edilen Hatip Dicle için bugün karar vermesi bekleniyor. Anayasa Mahkemesi kararı öncesinde, Hatip Dicle'nin avukatlarından Fethi Gümüş, Anayasa Mahkemesi'nden bir umut beklemediklerini söyledi.

İç hukuk yollarını tükettikten sonra davayı uluslararası arenaya taşıyacaklarını belirten Fethi Gümüş, YSK'nin Hatip Dicle'nin adaylığına önce onay verdiğini ve seçmenlerin de buna güvenerek Dicle'ye oyunu verdiğini, ancak aynı onayı veren YSK'nin milletvekilliğini iptal ederek bir hukuksuzluğa imza attığını belirtti.

Avukat Gümüş, Hatip Dicle seçmenlerinin iradelerinin engellendiğini belirterek kendilerine başvurduğunu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruları olması halinde kendilerine avukatlar olarak her türlü hukuki destekte bulunacaklarını kaydetti.

Hatip Dicle ve tutuklu milletvekillerinin de avukatlığını yapan Fethi Gümüş'ün sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:

Bir kısım medyaya yansıdı, Başbakan Erdoğan da dile getirdi. Hatip Dicle'nin avukatlarının mahkumiyetten önceden kararları olduğunu, avukatlarının bilerek bunu açıklamadığını söylediler. Bu konuda neler dersiniz?

- Hatip Bey adaylık için müracaat etmeden önce ne kendisi ne biz böylesi bir karardan haberimiz yoktu. Kaldı ki o dosyasıyla ilgili benim hiçbir bilgim yoktu. Çünkü Ankara'da verilmiş bir karardı ve Ankara'da davayı takip eden başka bir avukattı. Diyarbakır'daki avukatların da hiçbirinin haberi yoktu. Biz 11 Nisan'da müracaatta bulunduk. Bu karar 22 Mart'ta verilmiş. Büyük ihtimalle de bu karar adli kayıt sistemine girmediği için ne bizlerin ne de YSK'nin haberi oldu. Bizim şu an Ankara'da hangi dosya için karar verilip verilmediğini anında bilmemiz mümkün değildir. Bu konuda asla bize bir tebligat yapılmadı. Bana da bir tebligat yapılmadığı gibi Hatip Dicle'ye de bir tebligat yapılmadı. Dolayısıyla adaylık başvurusu öncesinde gerek bizim, gerekse Hatip Dicle'nin haberdar olduğunu ileri sürmek büyük bir vicdansızlıktır. AKP'li Bekir Bozdağ böyle bir iddiada bulundu. Hemen akabinde kendisine cevap verdim. Eğer kendisi bunu kanıtlarsa ben avukatlıktan istifa ederim. Etmeyen namerttir. Eğer kendisi de kanıtlayamazsa böyle bir şeyi ve milletvekilliğinden istifa etmezse kendisi namerttir. Çünkü bu bir iftiradır, bir suçlamadır. Hem de basın yoluyla yapılan bir suçlamadır. Ağır bir hakarettir. Yine Bugün gazetesinde Hatip Dicle'nin Diyarbakır halkını aldattığı, kandırdığı şeklinde bir haber yer aldı. Bu haber için suç duyurusunda bulunduk ve basın açıklamamızda da buna yer verdik.

Kanıtlamalarını istedik, ama bu iftira ve suçlamaya ilişkin hiçbir kanıt sunamadılar. Bu iddialara ilişkin kimse bize bir cevap vermedi, çünkü vermeleri de mümkün değildir.

Biz zaten adaylık başvurusunda bulunduğumuzda Diyarbakır Adli Sicil Müdürlüğü'nden sabıka kaydını aldık ve sabıka kaydında böyle bir ceza yoktur. Ve buna dayanarak zaten biz başvuruda bulunduk.

Aynı şekilde de YSK Hatip Dicle ve başka vekillerin aday olamayacaklarına ilk başta karar verdi. YSK'nin bu kararında da böyle bir şey yoktu. Olsaydı YSK'de bu kararı gerekçeler arasında gösterirlerdi. YSK'nin adaylık iptali tarihinde dahi böylesi bir kararda kimsenin haberi yok. Ben bu karardan YSK'nin Diyarbakır İl Seçim Kurulu'na 9 Haziran'da göndermiş olduğu yazıdan sonra haberdar oldum. Sonraki gün de Hatip beye bu karar tebliğ ediliyor.

Siz avukatların Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru vardı ve bugün bir kararın açıklanması bekleniyor. Umudunuz var mı mahkemeden?

- Hatip Dicle hakkında verilen karar, bir konsept sonucunda çıkmış olan bir karardır. Hükümetten başlamak üzere diğer bütün kurumlar bu konuda hemfikirdir. Karar hukuki değil siyasi olduğu için bu konsept gereği bir hemfikirlik söz konusudur. Böyle olunca da farklı bir kurumun bu konseptin dışında bir karar vermesini biz beklemiyoruz. Ancak alınan siyasi kararın aksine bir karar hükümet tarafından alınırsa ve ilgili kurumlara bu konuda bir empozede bulunulursa belki bir değişiklik olabilir. Ama Anayasa Mahkemesi'nin vereceği kararın olumlu olacağına ihtimal vermiyoruz. Biz bunu uluslararası kurumlara taşıyacağız. Sonucuna inansak inanmasak da, bütün iç hukuk yollarını tükettikten sonra bu konuyu uluslararası arenaya taşıyacağız.

YSK'nin Hatip Dicle'nin adaylığına onay vermesi ve seçildikten sonra vekilliğini iptal etmesi üzerine halkın YSK'ya tepkisi var. İl Seçim Kurulu'na başvurunun ardından AİHM'e başvuru yapmaya hazırlanıyor seçmenleri. YSK onay verdiği için biz oy verdik, suçlu YSK'dir diyorlar.

- Zaten bu konuda bizim girişimlerimiz var. Hatip Dicle'nin seçmenleri zaten YSK hakkında İl Seçim Kurulu'na başvurularda bulundu ve bunlar halen devam ediyor. Halk iradesiyle oynandığı için buna tepkisiz değil ve hakkını arıyor. Halkın iradesiyle seçilen bir kişi hakkında verilecek kararın ancak TBMM'nin vermesi gerekir, başka kurumların değil. Hukuken de mantıken de budur. YSK önce adaylığını onaylıyor ardından seçilince de vekilliği iptal ediyor. Bu halkın iradesiyle oynamadır. Çünkü Hatip Dicle'nin adaylığına onay vermiştir, mazbatasını vermiştir. YSK'nin halkın iradesiyle oynaması doğru değil. YSK'nin konuyu TBMM'ye sunması ve oradan kararın çıkmasını istemesi lazımdı.

Hatip Dicle'nin bu karardan sonra savunması istendi. Biz avukatlar ve Hatip Dicle İl Seçim Kurulu'na çağrıldık. Dicle avukatlarımla savunma yapmak istiyorum dedi. Biz avukatlar vekilliğin iptal gerekçelerinin bize bildirilmesini ve bu konuda savunma yapmak için kısa bir süre talebinde bulunduk.

Süre talebimiz hiç nazara alınmadan İl Seçim Kurulu kararını verdi ve bunu YSK'ye anında iletti. Bizler savunma yapamadık. Savunma hakkımız engellendi.

Hatip Dicle'nin seçmenlerinin iptale ilişkin tepkileri var. Bu tepkiler bize de geliyor. İl Seçim Kurulu'na da verdikleri dilekçeler var. Seçmenler hem iç hukuk hem de uluslararası hukuka başvurmayı düşünüyor.

Biz avukatlar zaten uluslararası hukuka taşıyacağız bu konuyu. Seçmenlerin AIHM'e başvuruları olursa biz avukatlar olarak bu konuda onlara her türlü hukuki desteği sunacağız.

Hatip Dicle dışında tutuklu olan ve serbest bırakılmayan bazı milletvekillerinin de avukatlığını yapıyorsunuz aynı zamanda. Bu 5 milletvekilinin serbest bırakılmaları konusunda hukuken umutlu musunuz?

- 5 milletvekilinin şu ana kadar tahliye edilmemesi hem siyaseten, hem hukuken doğru bir karar değildir. Mahkeme bu konuda duygusal ve siyasal bir düşünceden hareketle tahliyeleri engelledi. Geçmişte de tutuklu milletvekilleri vardı ve seçildikten sonra anında tahliyeleri gerçekleşmişti. Bunun en bariz örneği Ahmet Türk ile ilgilidir. Tutuklu iken yine aday olmuş ve seçildikten sonra hemen serbest bırakılmıştı. Yine Sayın Türk'ün başvurusunu ben yapmıştım.

Tutuklu vekillerin serbest bırakılmaması hukuki değil. 70 bin 80 bin oy almış kişilerin serbest bırakılmaması demek, ona oy veren kişilerin iradesini zindana atmanız demektir. Seçmenlerin duygularına, düşüncelerine, iradelerine saygısızlıktır.

5 tutuklu vekil için mahkeme, Kürtçe konuşmuşlardır, duruşmalara gelmemiştir diye gerekçe sunuyor. Bunlar hukuken gerekçe değil. Vekillerin şu ana kadar tahliye edilmemeleri hem hukukun ihlali hem de mevcut hukuka aykırı bir davranıştır.

Mahkemenin verdiği karar insanları tahrikten başka, sokağa dökmekten başka bir işe yaramamaktadır.

Hukukun olmadığı yerde hukuksuzluk ortaya çıkar. Savaşta olur, anarşi de olur, terör de olur.

Hukuku savunuyorsanız, kardeşliği, birlikte yaşamı istiyorsanız o zaman hukukun gereklerini yerine getirmeniz lazım.

Ben tutuklu vekillerin bırakılması yönündeki ümidimi halen koruyorum.

ANF