Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Kürtçe Savunma:EZ Jİ Lİ VİRIM

İSTANBUL (11.12.2010)- 10 Eylül davası olarak bilinen sosyalistlerin yargılandığı davada, Kürtçe savunma hakkı engellendi. Seyfi Polat, Kürtçe savunmaya başlayınca, mahkeme başkanı "Kürtçe dilinde konuşmanı istemiyorum. Türkçe savunma yap" dedi. Türk sosyalistler Kürt siyasetçilere destek için "Ez ji li vir im" dedi. Mahkeme bunu tutanaklara, “Sanık Türkçe dışında iki kelime konuştu” şeklinde geçti. Duruşma bir tahliyeyle yine ertelenirken, tutuklu gazetecilerin 4 yılı aşkın süren tutuklulukları da devam edecek. Gazetecilere Özgürlük Platformu dün gazetecilere destek için Beşiktaş Adliyesi'ndeydi.

4 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek ve Genel Yayın Koordinatörü Sedat Şenoğlu, radyocu Füsun Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 23 sosyalistin yargılanmasına dün devam edildi.

Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, 16 tutuklu 7'si tutuksuz toplam 23 kişi ile avukatları hazır bulundu. Duruşmayı, Sıra Kimde İnisiyatifi üyeleri, Ezilenlerin Sosyalist Partisi Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Kanber Saygılı ile çok sayıda kişi takip etti.

Tutuklu gazetecilere özgürlük çağrısı

10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle, 30'u aşkın örgütün oluşturduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu da, İbrahim Çiçek ve Sedat Şenoğlu şahsında tutuklu gazetecilere özgürlük talebi için Beşiktaş Adliyesi'ne geldi. Basın Konseyi Genel Sekreteri Oktay Huduti, Basın Enstitüsü Derneği Koordinatörü Yurdanur Atadan, Basın Entitüsü Koordinatörü Yönetim Kurulu Üyesi Aynur Narler, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sekreteri Sibel Güneş ile Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay duruşma için Adliye'ye geldi. Ayrıca İHD Ankara Şubesi adına Doğan Uras da duruşmayı takip etti.

Heyet, ayrıca mahkemeye de bir açıklama metnini avukatlar aracılığıyla sundu. Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun çağrısını içeren metni gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek'in avukatı Gülizar Tuncer, duruşmada mahkeme heyetine sundu. Metinde, İbrahim Çiçek, Sedat Şenoğlu şahsında tutuklu yargılanan tüm gazetecilere özgürlük istendi.

Türk sosyalistler, Kürtçe savunma hakkını savundu

Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek, sosyalist bir gazeteci olduğu için yargılandığını söyledi. KCK davasında Kürt siyasetçilerin anadilde savunma haklarının engellenmesine değinen Çiçek, şöyle konuştu: "Türk halkının sosyalist bir evladı olarak ben anadilimin kardeş halklara bir baskı unsuru haline gelmesinin acısını duyuyorum. Kürtçe savunmanın engellenmesini inkarcı, imhacı ve asimilasyoncu politikalara son verilmesini, anadil yasağından vazgeçilmesini talep ediyorum. Kürt halkının ulusal onuru adına barış ve kardeşlik adına bir Türk sosyalist olarak, Ez ji li vir im. Kardeşlerimin anadilde eğitim görmelerini istiyorum, ez ji li vir im."

Daha sonra 4 yıllık tutukluluk hallerini hatırlatan Çiçek, uzun tutukluluk süresinden herkesin şikayetçi olduğunu belirterek, özgürlük istedi.

'Sanık Türkçe dışında iki kelime konuştu'

Mahkeme heyeti, Çiçek'in ifade ettiği Kürtçe kelimeleri tutanaklara geçirmedi, "Sanık Türkçe dışında iki kelime konuştu" diye yazdırdı. Çiçek'in "Bu Kürtçe bizde buradayız demektir. Aynı zamanda bunu Kürtçe olarak yazın" talebini mahkeme heyeti kabul etmedi.

Gazetemizin Genel Yayın Koordinatörü Sedat Şenoğlu da, KCK davasına değinerek Kürtçe'nin yasaklanmasını kınadı, "Anadile pranga vurulamaz" dedi. Asimilasyoncu, ırkçı politikaların tarihin utanç sayfalarına geçtiğini söyleyen Şenoğlu, ezilenlerin, aydınların, sanatçıların anadil hakkına sahip çıkması gerektiğini ifade etti ve ekledi "Ez ji li vir im."

Ardından söz alan Serkan Gündoğdu da Kürtçe savunma hakkının engellenmesini kınadı, Türk sosyalisti olarak eğitimde anadil yasağındaki utanca son verilmesini istedi.

'İşkinceye son verilsin'

Tutuklu sosyalist Arif Çelebi, "Tescilli işkenceci polis şefi Hanefi Avcı işkencenin devlet politikası olduğunu itiraf etti ve polisler işkenceyi bu ülkede bir devlet görevi olarak uygulamıştır" dedi. Sosyalistlerin, ilericilerin yargılamalarının hep bu işkence ile alınan ifadeler neticesinde olduğunu kaydeden Çelebi, cezaların da bu şekilde uygulandığını ifade etti. "İşkence sokakta, karakolda, mahkeme dosyalarında devam etmektedir" diyen Çelebi, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nde işkenceye son verilmesi talebini dile getirdi. Çelebi, işkence ve polis fezlekeleri ile hazırlanan ifadelerin, mahkeme dosyalarından çıkarılmasını istedi, yeni CMK'nın buna imkan verdiğini söyledi.

'Anne karnındaki bir bebeğin öldürülmesi suç değil mi?'

Ali Hıdır Polat ise konuşmasına, Dolmabahçe'deki öğrencilere yönelik polis saldırısını kınayarak başladı. Polat, "Bu saldırı sadece öğrencilere yönelik değildir aynı zamanda söz, eylem, gösteri, toplantı ve örgütlenme hakkına yönelik bir saldırıdır" dedi. Anne karnında bir bebeğin öldürüldüğünü ve bunun için bir soruşturma başlatılmadığını vurgulayan Polat, mahkeme başkanına "Anne karnındaki bir çocuğun öldürülmesi bir suç teşkil etmiyor mu?" diye sordu. Ali Hıdır Polat, "Bu zihniyeti biz Maraş'ta gördük. Hamile kadınları katleden zihniyettir bu" dedi.

Hakim'den 'Türkçeyi seviyor musun?' sorusu

Bayram Namaz da sosyalist bir yurtsever olarak, varlığı inkar edilen, kimliği yok sayılan Kürt halkının varlığının tanınmasını istedi. Namaz, KCK davasında yargılanmaları sırasında 'Ez ji li wir im' diyen, demokratik hakları için mücadele eden tüm yurtseverleri selamladı. Kendisinin de anadilinin Kürtçe olduğunu ama asimilasyoncu politikalar nedeniyle sonradan öğrendiğini dile getiren Namaz, bundan sonraki savunmalarını Kürtçe olarak yapmayı bir hak olarak gördüğünü söyledi.

SDP, TÖP ve TAYAD'lı Ailelere dayanışma mesajı

Bunun üzerine mahkeme heyeti başkanı, Namaz'a "Peki Türkçe'yi de severek mi konuşuyorsun?" diye sordu. Bayram Namaz, "Kardeş bir dil olarak Türkçe'yi de severek konuşuyorum" diye yanıt verdi. Namaz, aynı zamanda tutuklu SDP ve TÖP üyelerine dayanışma duygularını iletti, cezaevlerindeki kötü koşullar ve tecrite karşı yollara düşen TAYAD'lıların tutuklandığını söyledi. Namaz, savunmasında, "Bunlar da sürekli gösteriyor ki kim hakkını arıyorsa tutuklanma saldırısıyla karşı karşıya kalıyor" dedi.

19 Aralık Bayrampaşa katliam davasının 10 yıl sonra açıldığını hatırlatan Namaz, davada asıl sorumlular olan emir verenlerin yargılanmadığını ifade etti. "19 Aralık davasında gerçek sorumluların yargılanmasını istiyorum, diri diri yakanlar yargılasın" dedi.

Kürtçe savunma engellendi

Duruşmada Seyfi Polat son olarak söz aldı. Polat, Kürtçe olarak hazırladığı savunmasını okumaya başladı. Hakim, hemen müdahale ederek, "Bir savunma yapacaksan Türkçe yap, Kürtçe dilinde konuşmanı istemiyorum. Türkçe savunma yap. Buna izin veremem" dedi. Bu arada Seyfi Polat savunmasını Kürtçe konuşmaya devam edeceğini, mahkeme heyetinin yaklaşımının ırkçı olduğunu ve bunu protesto ettiğini dile getirdi. Bunun üzerine mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.

Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya verilen aranın ardından, avukatların savunmalarıyla devam edildi. Kürtçe ifade verme konusunda yaşanan krizin ardından avukatlar müvekkillerinin savunma hakları engellendiğini belirtti.

Kürtçe savunma yapması engellenen tutuklu Seyfi Polat, mahkeme heyetinin anadilde savunma yapma hakkına izin vermemesinin "ırkçı" bir tutum olduğunu yineledi ve bunu protesto ettiğini dile getirdi. Kürtçe yazılı savunma veren tutuklu Polat, "Türkçe bildiğim için anadilimde savunma yapma hakkımı geri çevirmiş oldunuz. Bu anadil de savunmanın engellenmesidir" dedi.

Avukatlar: Adil yargılanma hakkı enellendi

Sanık avukatlarından Rahşan Aytaç, "Devlet, Kürtçe yayın yapan televizyon kuruyor, diğer taraftan ise aynı devletin mahkemeleri Kürt dilini 'bilinmeyen bir dil" diye tutanaklara kaydediyor, anadilde savunma hakkını engelliyor" dedi. Av. Keleş Öztürk de, anadilde savunma yapma hakkının Lozan Anlaşması ve Uluslar arası mevzuatta garanti altına alındığını hatırlattı, mahkeme heyetinin anadilde savunma hakkını engellemesinden dolayı adil yargılanma hakkının engellendiğini ifade ettiler.

Mahkemenin başından itibaren sanıkların savunma yapma hakkını kısıtladıklarını belirten avukatlar, mahkeme heyetinin savunmayı, sadece taleplerle sınırlı tutmak istemesini eleştirdiler.

ACM'ler eski DGM'leri aratmıyor

Avukatlar ayrıca Terörle Mücadele Yasası (TMY) üzerine yaptıkları konuşmalarda, ilk duruşmalarda söyledikleri 'Bu dava TMY'de yapılan değişikliklerin laboratuvarı' olduğunu hatırlatarak, soruşturma sürecinin de kirli olduğunu ve hala da kirli olmaya devam ettiğini ifade ettiler.

Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin uygulamalarıyla bugün eski DGM'leri aratmadığına vurgu yapan avukatlar, Ceza Kanunu, 'örgüt', 'örgüt üyeliği', 'terörist' gibi bir çok tanımı hukuki kapsamda yeni tartışmalar yapmaya ihtiyaç olduğunu ve Balyoz davasını takip ederek buradan başka tartışmaları sık sık yapacaklarını dile getirdiler. Avukatlar polis tarafından üretilen delilere dayanan uzun tutukluluk süresinin ortadan kaldırılması gerektiğini kaydetti.

Duruşma sonunda, davaya sonradan dahil edilen ve yaklaşık bir yıldır tutuklu bulunan Rıza Bozkurt tahliye edilirken, duruşma 17 Mayıs 2011 tarihine ertelendi.

Tutuklular ring araçlarına götürülürken "19 Aralık şehitleri ölümsüzdür", “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganını attı.

Atılım