Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

DERSİM 38, YAŞANANLAR ve DEVLETİN ROLÜ -Can Kasapoglu

 Dersim ve Dersim’de yaşananların son bir-kaç yıldır bir çok kesim tarafından dile getiriliyor olması artarak devam etmektedir ve dikkatle irdelenmesi gerekmektedir.

Bu durum türkiyenin yakın geçmişiyle yüzleşmesi ve demokratikleşmesi açısından  hiç kuşkusuz önemlidir ancak doğru temelde ve cesaretle yapılırsa sonuç verecektir..

Çünkü Dersim eksenli tartışmalara bakıldığında bu zeminde uzun bir süre devam edeceğe benzeyen farklı gelişmelerin olduğunu görmekteyiz.     

Zaten tartışmalar, söylemler ve icraatlar, olumlu-olumsuz karşımızda durmaktadır.

 Örneğin devlet içerisindeki kurumlararası çelişkilerde, (siz buna partilerarası hesaplaşma deyin) Dersim üzerinden bir kesim diğer bir kesimi vurmaya, köşeye sıkıştırmaya zorluyor. AKP’nin CHP’yi Dersim üzeri vurmaya çalışması gibi... 

Diğer bir kesim ise Dersim üzerinde hesapları olan ve bu işin rantı üzerinden bireysel çıkarlar peşinde olanlardır.

Bu kesimlerin (isteselerde-istemeselerde) söylemleri, ve icraatlarına bakıldığında bütün iyi niyetlerine rağmen işi sulandırdıkları görülmektedir.

İçlerinde yada destek veren kişiler arasında mutlaka Dersim davasına inanan ve katkı sunanların var olması bu gerçekliği değiştirmez çünkü devlet politikalarını besleyen ve onun işine gelen tartışmalar yapılmakta ve ısrarla bu noktada bir eksen kayması yapılmak istenmektedir.

Bu çevrenin bir ayağı ABD-Avrupa ve bir ayağı ise Ankara-Tunceli arasındadır.

 Gerek yukarıda belirtilen her iki kesimi bu tartışmalara iten ve gerekse bir bütün olarak kamuoyunu, Dersim ve Dersim’de yaşananlar üzerindeki tartışmalarda tavır almaya zorlayan en önemli faktörün ise 1984 Yılında başlayan ’Kürt itirazı’ olduğu olgusudur.

Bununla beraber Demokratik Aleviler Federasyonu, Dersimi Yeniden İnşaa Cemiyeti, Dersimli Kürt Aleviler, demokrat aydınlar, başta Avrupa parlamentosu olmak üzere bir çok önemli merkezde ’Dersim 38, Yaşananlar ve Devletin Rolü’ adlı konferanslar, toplantılar, seminerler, etkinlikler yapmışlardır.

Yine onlarca, yüzlerce makaleler yazıp-çizerek, gazete, dergi vb yayın organları çıkartarak, tv kanallarında tartışmayı türkiye aydınlarınında gündemine aktaran  faaliyetleri bu süreci hızlandırmıştır. 

 Gelinen aşamada türkiye cumhuriyetinin başbakanı Erdoğan, ’Devlet Dersim’de 50.000 insanı Katletmiştir ve Malta sürgünlerüni bırak Dersim sürgünlerine bak’ diyerek aslında istemeyerekte olsa bir itirafta bulunmuştur. 

Bir bütün olarak yapılan faaliyetler Dersim’de yaşananları türkiye ve dünya kamuoyu nezdinde yeterince gündem yaratmasına sebep olmuştur.

Şimdilerde herkes bir şeyler söylemektedir ve bunların bir bölümü önemli olup bu vb açıklamların dahada artacağı kuşkusuzdur.

Dersim 38, yaşananlar ve devletin rolü adı altında oluşturulan gündem türkiye devletini yakın tarihiyle yüzleştirmeye götürürmü bilinmez ancak esas işler ve görevler bundan sonra başlamaktadır.  

Dersim eksenli gündeme saplanmak ve bu gündemin içinde boğulmak yerine daha uzun, stratejik adımlar atılmalı ve bam teline dokunma zamanı gelip çatmıştır.    

 Dersim’de yaşananları ne idi ve 73 yıl sonra nasıl tartışıyoruz ?

Yaşananların uluslararası hukukta yeri ve anlamı nedir ?

Ermeni, Yahudi, Ruanda, Bosna Hersek halklarına yapılanlar ile Dersim 37-38’de yaşananlar, hatta sistematik bir şekilde sürece yayıp, kültürel, inanç ve günümüzde ise doğal katliamlar yolu ile yapılanlar arasında ne gibi farklar ve benzerlikler vardır ?

Birleşmiş Milletlerde, Uluslararası Adalet Divani Lahey’de vb merkezlerde bu tür toplumsal trajedik olaylar, katliamlar nasıl değerlendirirliyor ?

Kısaca, bu soykırımın ‚Soykırım’ olarak tanınması için daha hangi kriterler gerekiyor ?

Bu konuda uluslararası hukukçular, biliminsanları ve bu konularla ilgili faaliyet yürüten kurumlar, vakıflar ne düşünüyorlar ?

Bu vb soruları çoğaltabiliriz...  

 Berlin ve arkasından AB parlamentosunda gerçekleştirilecek Dersim 37-38 Konferanslarının temel esprisi, amacı bu yönlüdür.

Ülkesinde yada diyasporada yaşayan hiç bir Dersimli bu temel amaçlardan vaz geçmemeli ve bu sürece mutlaka dahil olmalıdır.

Dersim’in çok kültürlü tarihsel mirası ve değerleri, inancı, kutsal toprakları, ocakları ve direnişçi, onurlu duruşuyla Dersim insanına kucaklaşmayı zorunlu kılmaktadır..

İşte o zaman ’Dersim 38, yaşananlar ve devletin rolü’ daha iyi görülecektir..

Can Kasapoglu