Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Koçkiri Dile Geldi-Haydar Karataş

Bir pazar günü görüştüm onlarla, Zürich gölüne bakan arka dar bir sokağında. Üç gönül adamı, yok olan kültürlerin adeta üç elçisi gibiydiler.

Kim mi onlar, Tevfik Şahin, Celal Düzgün ve Yoldaş Azizoğlu.

Yoldaş ta Almanya’dan yola düşüp gelmiş, gencecik bir adam, kırmançki dilini Almanya’da öğrenmiş. Üçü de çok heyecanlı ve bir o kadar kaygılılar.

Onları dinleyince, heyecanlarına insanın kendini kaptırmaması mümkün değil gibi.

“Toplamı bin kıta,” diyor Tevfik. “Askeri operasyonlar döneminde, yedi yıl boyunca gidip geldim, dağ tepe dolaştım. Üç destanın 670 müzikalini topladım.”

“Bıraya Çöyder’i buldum,” diyor. “O bu destanın son aktarıcısıdır. Tekmil Koçkiri eli, Erzincan diyarı, Türkmen, Kürt memleketi onu tanırdı, diğer adı Lokman Hekim’di. Sen dereyi başka görüyorsun, ama o başka görür, senin otu tarif etmenle, dağı göstermenle onun, sevmesi başkadır.”

Duruyor, gözleri buğulanıyor, bir çam ağacının altında Baba Hıdır’la oturduğunu ve destanın devamını ondan dinlediğini söylüyor. Masada oturanları bir sessizlik alıyor, etrafımızdaki uğultu susuyor.

Öldüğünde Bıraya Çöyder’e, sabah saat beşmiş ve destanın toplayıcısı ölüm döşeğinin başındaymış. Duvardaki yetmiş yıllık sazını alıp yedi yıldır gelip kendisini dinleyen, bu gönül adamına veriyor.

Ölen Koçkiri’nin ruhunu ona verir gibi.

Üç telli saz, üç telli diyar gibi.

Vasiyet etmiş, “bu sazın iyi bir yerde aslı kalması için.”

Çalarken o sazı, sanırsızın, üç kişi saz çalıp üç kişi davul vururdu.

  

Celal Düzgün ve Yoldaş Azizoğlu’nun İsviçreli yol arkadaşları bayan Janine Schumtz  göğüsledikleri Koçkiri Halk destanını, ölü yatağından diriltip gün yüzüne çıkaracaklarmış.

Ama korkuyorlar, Tefik’in yedi yıl, dağ dağ, köy köy Koçkiri dağlarını gezip topladığı bu destanın gerekli ilgi görmeyeceğinden...!

Büyük yazar Gogol Taranta Babu destanı için on yılını vermiş, Kazak steplerini yırtık çarıklarla dolaşmış, Eyüboğlu Anadoluyu gezmişti on yıllar boyu.

Büyük devletler, halklarının destanlarını gün yüzüne çıkarmak için, üniversitelere büyük ödenekler ayırıyorlar. Ancak ne var ki, bunu yaparken, hakim ulusun aidat bağlarını daha da güçlendirecek şeylerle ilgileniyorlar, ama azınlık dilleri sahipsiz ve yetim. Yok olup gidiyor.

Her gün yeryüzü daha bir çoraklaşıyor, her gün yeni bir dil daha ölüyor. Çünkü, arkalarında bir devlet yok, çünkü devletler hala zengin kültürel değerlere dayanmak yerine, dar milliyet olgusuna sarılıyor. Yok olan kültürlerin, dillerin daha hızlı yok olup gitmesi için, yasaklar koyuyorlar.

Hal böyle olunca bir kaç gönül adamı, büyük şehirlerin yollarına düşmüş, ses veren her kapıyı çalıyorlar.

Şöyle diyor Tevfik Şahin, „bu büyük bir destan, bir görsen Baba Hıdır ne güzel söyler, sazını öldüğünde bana bıraktı, yetmiş yıllık saz.“

Yüz yılların tınısıyla demlenmiş o yetmiş yıllık sazın tınısını, Dersim koçkirilerinin isyanını, aşk avazını Tevfik Şahin yedi yıl dağ dağ dolaşarak, yaklaşık bin kıtasını toplayarak Mikail Aslan’ın gitarının ritmine getirmiş.

Yüzlerce yıldır söylenen bu destanın ağırlığını sanırım tahmin ediyorsunuzdur.

Basel şehrine yakınsanız, gidin derim, koltuklarınıza oturup, derin bir nefes alın, ölü yatağından gün yüzüne çıkan bu destanı, Mikail Aslan’ın gitarının ahenginde nasıl ruh bulduğunu dinleyin.

Haydar Bey’in, Ali Şer Efendi’nin beş yüz adamıyla atlarına atladığını, Hozat’a doğru yol aldığını göreceksiniz. Atlar düşüp kalkacak, mavzerler ağlayıp inleyecek, Haydarandan, Demenandan sesi duyulacak bu isyanın.

O büyük şairin dediği gibi, bakalım Anadolu beşikler vermiş mi Nuh’a, Şah Murat gelip geçerken, ne eylemiş ne demiş. Bakalım halklar karışmış mıdır birbirine, duymuşlar mıdır, kardeşlerinin feryadı figanını. Ruhunu dinleyin, bu acılı coğrafyanın... bu deryayı kamili efkarın.

Haydar Karataş, Zürich

 

 

Not: Tevfik Şahin’in topladığı Koçkiri destanı olan; Pelguzar ile ilgili İsviçre basını geniş yer verdi, Basel’in en büyük gazetesi olan Basler Zeitung ve Radiox’a konuk olan Janine Schmutz ve Celal Düzgün, bu destanın öyküsünü anlatmışlardır. Bu hafta sonu 24 Nisan. 2010, Pelguzar destanı, Mikail Aslan’ın gitarından dinleyiycisiyle buluşacak...