Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

'Dersim'in kayıp kızları' konuştu

Foto: 'Dersim'in kayıp kızları' konuştu

 Yönetmen Nezahat Gündoğan'ın, Adıyaman, Dersim Bursa ve İstanbul'da çektiği "İki Tutam Saç- Dersim'in Kayıp Kızları" adlı belgesel filmin galası dün akşam Cemal Reşit Rey’de gerçekleştirildi. Galaya ‘Dersim’li Kayıp Kızlar' da katıldı.

Galaya aralarında aydın, yazar, sanatçılar, siyasi parti temsilcileri ve yakınları siyasi cinayetlerde yitiren ailelerin de bulunduğu yüzlerce davetli katıldı. Galada belgesel gösterimden önce verilen kokteyle İstanbul Valisi Muammer Güler de katıldı. Ancak Vali Güler, belgeseli izlemedi.

 

Bugüne kadar onlar sustu şimdi biz dinleyeceğiz

 

Yönetmen Nezahat Gündoğan gösterimden önce belgesel hakkında kısa bir konuşma yaptı. Gündoğan şöyle konuştu, "Bugün burada filme konu olan teyzelerimiz, ablalarımızda aramızda. Çok büyük onur verdiler. Çok önemli tarihsel bir sürecin tanıklığını yapıcaz bugün. Bugüne kadar onlar sustu, şimdi onlar konuşacak biz dinleyeceğiz. Amacımız onların öyküsünden tarihin yeniden okunmasını sağlamak. İyi seyirler."

 

Huriye Arslan ve Fatma İçin

 

Bugün 80’li yaşlarını süren Huriye ve Fatma teyzelerin, askerlerce alınışları, travmaları, suskunlukları ve ailelerine kavuşma sürecinin anlatıldığı belgeselde, halen köklerini arayan başka kızlar ve ailelerin duyguları da perdeye yansıtıldı. Filmde evlatlık verilen kızlarla yapılan röportajların yanı sıra pek çok belge ve fotoğrafa da yer veriliyor.

 

Belgesel film gösteriminde duygulu anlar yaşandı. İzleyiciler göz yaşlarına hakim olamadı. Gösterimin ardından davetlilerden duygu ve düşüncelerini aldık:

 

Rakel Dink ses kayıt cihazımıza tek cümle söyledi ama çok anlamlı ve önemli bir mesaj verdi: "Türkiye'nin övüneceği noktalardan biri"

 

Ferhat Tunç: Belgesel çok şey anlatıyor. Başbakan birkaç gündür şunu söylüyordu "Belgeler elimde istersem açıklarım". Başbakan bu insanların acısını dindirmek için elindeki belgeleri açıklasın o zaman, Dersim arşivlerini açıklasın diyorum. Çünkü çok sayıda ailesini bilmeyen kayıp kızlar, çocuklar var. Bu kayıpları hala yaşıyorlarsa aileleriyle, akrabalarıyla buluşturabilir. Bunun için o dönemin arşivlerinin açılması gerekiyor. Bunu yapmazsa Başbakan da suçlu duruma düşüyor. Tarihin en trajik katliamlarından biridir Dersim katliamı. Dolayısıyla bu belgeselle de bir adım atıldığını düşünüyorum, bir çok gerçeği su yüzüne çıkartıyor. Ama her şeyi değil. Bütün bu gerçeklerin açığa çıkması bu anlamda atılan adımlara bağlı. Devlet Dersimlilere bir özür borcu var yaptıklarından dolayı bu özrü bekliyoru.

 

1980 öncesi faşist katillerce öldürülen Ümit Kaftancıoğlu'nun kızı Canan Kaftancıoğlu da galaya katılan davetliler arasındaydı. Canan Kaftancıoğlu şöyle konuştu; "Belgesel çok etkileyiciydi. Tüm yaşanılanların bir tokat gibi yüzüme çarptığı bir belgeseldi. Belki tarihimizin küçük bir bölümü. Ama en çarpıcı bölümlerden biri. Tarihimizde gün ışığına çıkarılması gereken, geçmiş tarihimizle yüzleşmemiz adına toplum olarak ihtiyaç duyduğumuz o kadar çok olay varki. Umarım bu belgesel gibi çalışmalar, yakın tarihimizle yüzleşmemizi sağlar. En büyük dileğim bu."

 

Sanatçı Şevval Sam: "Bu yaşanmış acılar gündeme getirildiğinde unutmamazı gereken tek şey bir daha yaşanmaması için bunların bir şeyler yapmak. Bunun anlamı da barış. Barış adına bir kez daha düşünmek gerekiyor. Barış adına yapılan her şey de ben de katkım olduğu müddetçe parçası olmaktan mutluluk duyuyorum. çünkü şu anda dünyanın en çok ihtiyacı olan şey barış."

 

Katliamda ormana kaçtık, mağarada saklandık

 

Dersim'in kayıp kızları belgeseline o dönemin tanıkları, mağdurları da katıldı. 38 katliamında ailesinden 20 kişiyi kaybetmiş olan Melek Taş muhabirimize şunları anlattı. "Ben 11 yaşında gelin oldum. Muhtarlar her köyden bir kızı istemiş. Bizimkiler de vermedi. Sonra biriyle evlendirdiler. 12 yaşıma bastım. 38 katliamı oldu. Ormana kaçtık, askerler uçaklar geliyordu bombalar yağıyordu. Aç kaldık, susuz kaldık. Sesi çıkmasın diye çocukları boğanlar oldu. Biz neler görmedik ki. Ekmek yok mağaralarda kaldık. Daha sonra af geldi, karakol kalktı. Askerler gitti. Biz de sonra yine köyümüze döndük. Biz sürgün gitmedik. Çok acı yaşadık. Bizim sülaleden 20 kişi katledildi, süngüyle. Bazılarının mezarı belli, bazılarının daha bilinmiyor. Bir daha bu acılar yaşanmasın."