Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Mezopotamya 1. İnanç Çalıştayı sonuç bildirgesi açıklandı

 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) İnanç Komisyonu tarafından düzenlenen Mezopotamya 1. İnanç Çalıştayı sonuç bildirgesinde, Mardin'de bulunan Artuklu Üniversitesi'nin adının Mezopotamya Üniversitesi olarak değiştirilmesi, cem evlerinin varlığının yasal güvenceye kavuşturulması, Alevilere yönelik yok sayma politikalarının acilen terk edilmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi yapıların lağvedilmesi ve inanç sahasının devletin müdahalesinden arındırılarak özerkleştirilmesi talepleri yer aldı.

DTK İnanç Komisyonu'nun 'Dinler ve medeniyetler beşiği' olarak anılan Mardin'de düzenlediği 'Mezopotamya 1. İnanç Çalıştayı' sonuç bildirgesinin açıklanmasıyla sona erdi. İki gün süren çalıştayın sonuç bildirgesini DTK Eşbaşkanı Yüksel Genç okudu. Bildirgede, iktidara bulaşmayan, iktidarlaşmayan inançların demokrasi, özgürlük ve barışın güvencesi olduğu belirtildi. Çalıştaya Alevi, Suni, Ezidi, Asurî-Süryani, Ermeni, Rum, Arap, Mıhellemi gibi farklı inanç ve kültür temsilcilerinin bir araya geldiğinin belirtildiği bildirgede, inançların ancak mensupları tarafından anlamlı bir şekilde tanımlanabileceği, devlet ve diğer inançlar eliyle tanımlama çabalarının kabul edilemez olduğuna vurgu yapıldı.

'Acıların tekrarlanmaması için yeni bir sözleşmeye ihtiyaç var'

Mezopotamya ve Anadolu tarihinin bir gerçeklik olarak bu güne kadar farklı inançların ortaya çıktığı, geliştiği ve yaşadığı bir coğrafya olduğuna vurgu yapılan bildirgede, şunlar kaydedildi: 'Çalıştayın yapıldığı Mardin şehri de bu açıdan örnek bir anlam ifade etmektedir. Devlet ya da toplumun diğer kesimleri tarafından uğradığı baskı, dışlama, inkar ve ayrımcı uygulamalara rağmen varlığını devam ettiren inançlara yönelik, geçmişte yaşanan acıların tekrarlanmaması için yeni bir toplum sözleşmesi ve hukuk inşasına ihtiyaç vardır. Türkiye'de ki devlet merkezli tek tipleştirici Laiklik anlayışı, din- toplum ve devlet arasında ilişkilerin yeniden sağlıklı bir zemine kavuşturulmasının önündeki en büyük engeldir.'
İnsanlığın ortak özlemleri olan adalet, özgürlük ve barış gibi değerleri savunuyor olmalarına rağmen din ve inançların iktidar araçları haline getirilerek yüz yıllar boyunca savaş ve çatışmaların derinleşmesine hizmet etmiş olması sorunun siyasal boyutunu ortaya koyduğuna dikkat çekilen bildirgede, bu açıdan çalıştay bileşenlerinin siyaset kurumuna yönelik çağrı ve beklentisini net biçimde tanımladığı belirtildi.

İnanç gruplarına asimilasyoncu politikalara karşı çıkma çağrısı

Toplumdaki farklı inanca dayalı aidiyetlerin, ırkçı ve iktidar merkezli çatışma politikaların eliyle bir birine düşman hale gelmesinin sağlandığı, önyargı ve korkuların körüklendiğinin kaydedildiği bildirgede, bütün inanç gruplarının kendisi ve tarihi ile yüzleşmesi, yaşananların herkesin ortak acısı olduğunun görülmesi, özgür yaşam koşullarının ortaya çıkarılmasının vazgeçilemez öneme sahip olduğunun altı çizildi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile pekiştirilmek istenen 'Türk-İslam sentezli' yaklaşım ile dini hayatı kontrol çabalarının zorunlu din dersleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığı ile kurumsallaştırıldığına dikkat çekilen bildirgede, Ortadoğu'da kadim din ve inançların birlikte yaşamasının çoğulculuk olarak görülmesi, tek tipleştirici, asimilasyoncu politikalara bütün inanç gruplarının birlikte karşı çıkması çağrısı yapıldı.

Çalıştayda ortaya çıkan buluşmanın kalıcı kılınmasının ihtiyaç olarak görüldüğünün dile getirildiği bildirgede, bunun içinde çalıştayın kendisini 'Mezopotamya İnanç Platformu Girişimi' olarak devam ettireceği kaydedildi. Farklı inanç mensuplarının, bir arada yaşama yönelik umutlarının artırılması için atması gereken adımların bulunduğuna işaret edilen bildirgede, şunlar dile getirildi: 'Yıkılmaya yüz tutan inanç merkezlerinin birlikte onarılması, yaşayan inançların birbirlerini tanıması için eğitsel ve kültürel çalışmaların yapılması, inançların kutsal günlerinin birlikte kutlanması bu yönde atılan anlamlı adımlar olacaktır. Yine dilimize yerleşen farklı din, inanç ve kültürlere yönelik ayrımcı ve aşağılayıcı yaklaşımların ayıklanması için ortak bir literatür çalışması başlatılmalıdır.'

'İnanç sahası devletin müdahalesinden arındırılmalı'

Mardin'de bulunan Artuklu Üniversitesi'nin adının Mezopotamya Üniversitesi olarak değiştirilmesi, ortak tarih ve kültürel mirasa vurgu anlamına geleceğinin belirtildiği bildirgede, çan ve ezan sesinin birlikteliğinin ortak gelecek için kaygı değil güven artırıcı bir girişim olacağı ifade edildi. Bildirgede yer alan diğer talepler ise şöyle: 'Cem evlerinin varlığı yasal güvenceye kavuşturulmalı. Alevilere yönelik yok sayma politikaları acilen terk edilmeli. Türkiye'de laikliğin çarpık bir anlayışla uygulandığına dikkat çeken çalıştayımız, bu uygulamaların Alevilik, Şafilik, Başörtüsü gibi meselelerde ciddi hak ihlallerine neden olduğunun altını çizmiştir. Yine bu yaklaşımlardan kaynaklı Türkiye'de yaşayan farklı inançlar, inançsızlar ve kurumlarında baskı altında olduğuna vurgu yapmıştır. Bu bağlamda laik devlet kavramı ile çelişen Diyanet İşleri Başkanlığı gibi yapılar lağvedilmelidir. İnanç sahası devletin müdahalesinden arındırılarak özerkleştirilmelidir.'

Mezopotamya 1. İnanç Çalıştayı'nda ayrıca Nusaybin Belediyesi ile birlikte 'Nusaybin'in Mezopotamya Tarihindeki Yeri' konulu bir konferansın Mart ayı sonunda yapılması kararı alındı. Bildirgenin okunmasının ardından katkılarından dolayı tutuklu bulunan DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle ile Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş'a teşekkür edildi.

DİHA