74.Yılında Dersim Katliamı Anıldı
4 Mayıs 1937 günü Dersim gündemiyle toplanan Bakanlar Kurulu, Dersim'de Tenkil Harekatı kararını aldı. ‘Çok Gizli’ ibaresiyle yarım sayfalık katliama başlayın kararı alelacele TC.nin katliama katılacak askeri ve ne kadar sivil saldırı güçleri varsa harekata geçirilip Dersim üzerine sürüldü.
1937-38 yıllarında Dersim’de Türk devleti tarafından yapılan soykırımın üzerinden 74 yıl geçmesine rağmen bu katliam hiç unutulmadı, unutulmayacak.
4 Mayıs 1937 günü Dersim gündemiyle toplanan Bakanlar Kurulu, Dersim'de Tenkil Harekatı kararını aldı. ‘Gayet Gizlidir’ ibareli yarım sayfadan oluşan karar, bizzat Mustafa Kemal’in iştiraki ve huzurunda alınıyor. Karar şöyle başlıyor:
“Son günlerde Tunceli'de vukua gelen hadiselere dair raporlar 4.5.1937 tarihinde Atatürk'ün ve Mareşal’in huzurları ile tetkik ve mütalaa edilerek aşağıdaki sonuca varılmıştır:
1. Toplanan kuvvetlerle Nazımiye, Keçizeken (Aşağı Bor), Sin, Karaoğlan hattına kadar, şedit ve müessir bir taarruz hareketi ile varılacaktır.
2. Bu defa isyan etmiş mıntıkadaki halk toplanıp başka yere nakil olunacaktır.Ve bu toplama ameliyesi de köylere baskın edilerek hem silah toplanacak,hem bu suretle elde edilenler nakledilecekti.
..... ve devam ediyor. Mülahaza: Sadece taarruz hareketiyle ilerlemekle iktifa ettikçe isyan ocakları daimi olarak yerinde bırakılmış olur. Bunun içindir ki, silah kullanmış olanları ve kullananları yerinde ve sonuna kadar zarar vermeyecek hale getirmek, köyleri kâmilen tahrip etmek ve aileleri uzaklaştırmak lüzumlu görülmüştür.
Not: Paraya acımaksızın içlerinden çok adam kazanıp kullanmaya çalışmak lazımdır.”
Kara Gün’ün başlangıcı üstteki TC. Devletinin inkarcı-soykırımcı meclisi tarafından alınan kararlar kısa zamanda Dersim Coğrafyasın da uygulamaya konuldu.
04.05. 2011 Günü saat: 17:30 da; Kreuzberg Museum, Adalbertstr. 95A,10999 Berlin, (U-Kottbusser Tor) da Dersim Katliamının başlangıç günü, Dersim Soykırımına Karşı İnsiyatif Bileşenlerinden:
Dersim Gesellschaft für Wiederaufbau e.V , Kürdistanlı Aleviler Federasyonu (FEK) e.V. ,
Rat der Kurden und Kurdische Vereinigungen Berlin-Brandenburg [Berlin Halk Meclisi - Meclisa Gel Berlin], YEK- KOM e.V ., Akademiya Tigris e.V, Kürmeşliler Derneği, Kom.Kar-Berlin gibi kurumların oluşturduğu inisiyatif birlikteliğiyle Dersimlilerin o gün bu gündür ‘Kara Gün’ olarak hafızasına kazınan Soykırımın Başlangıç Günü yad edildi…
Dersim Soykırımda katledilen Dersimliler şahsında tüm Devrim Şehitleri adına saygı duruşuna davet edilen katılımcı kitlenin saygı duruşundan sonra Kara Gün’ün YAD edilmesine başlandı.
İnisiyatif adına Ayfer Ber’in yaptığı açılış konuşması duygu yüklüydü, Kara Günün anmasına duygu yüklü şiirle başladı.
Dersim Katliamının Kara Günü artık suskun, hiç konuşmayan Dersimliler’de ortak hafıza ve bilinç oluşturdu. Kara Gün’de Dersimliler ve dostları bir araya gelip suskunluğun bozulduğu, hiç konuşmamak tavrının terk edildiği, ortak tarih ve bellek bilincinin oluşturulduğu Gün’e çevrilmesi gerektiği konusunda Dersimliler’de harekete geçti. Bu vesileyle Berlin’de yapılan toplantı katılanlara hüzünlü ve acı dolu günlerin anısını yaşatırken gözler doldu, nefesler kesildi. katılımcılar katliamdan kurtulanların dilinden o Kara Gün’ü hüzünle izlediler. Dersim Katliamın belgeseli izlenirken.
Yüz kişiye yakın katılımcının buluştuğu; Moderatör sn. Dr. Şükrü Güler, araştıran-yazan-tarihçi Munzur Cem, Soykırım İnsiyatifi adına Ayfer Ber, Hukuk Komisyonunda Erdal Doğan, İnsiyafitin üyesi Renas Akar Belgeselin ardından Podyumda yerlerini aldılar
“Moderatör sn. Dr. Şükrü Güler’in paneli başlatan konuşmasının ardından; araştıran-yazan yazar Munzur Çem Dersim Tarihinin 1937 öncesini ve sonrasını anlatan oldukça verimli Dersim Tarih Bilinci sunumu, katılanların kafalarındaki Dersim gerçekliğinin, varsa kuşkuları, ciddi anlamda giderdiğini zannediyorum…
Dersim’in Kürt-Kızılbaş kimliğine sık sık vurgu yapan Munzur Çem, ‘soykırımcı TC. Devletinin Dersim üzerine defalarca işgal amaçlı seferler düzenlendiğini, işgallerin Osmanlılardan günümüze kadar sistemli ve programlı olarak devam ettiğini’ belirtti. Dersimli’lerin son Dersim seferinde işgalci-tekci-inkarcı sömürgeciler karşı ‘kendi içlerinde sağlayamadıkları birliktelikten ötürü yenilgiyi yaşadıklarını, aşiretlerin gerçekleştiremedikleri ulusal ruhtaki birliktelik Dersim’in sonunu getirdiğini’ ifade etti. Dersimlilerin bir isyan başlatmadıklarını, aksine isyana sebep olanın; Dersimin özerkliğini Kürdistan’da içine sindiremeyen inkarcı-soykırımcı-tekçi TC.nin Dersime açtığı savaşa karşı direnme ve meşru savunma savaşı olduğunu, ama ne acıdır ki bölünmüş bir Dersim’in pek fazla da direnme şansı olmadığını, iç ihanetlerin, korucuların, devletle çalışan ihanetçi işbirlikçi birey ve aşiretlerin Dersim soykırımına neden olan sürecin içinde ciddi paylarının da olduğunun altını çizdi… Çem; ‘Dersim’de soykırım hala devam ediyor. Soykırım sadece fiziki değil. Kültürel ve sosyolojik anlamda da soykırımdan bahsetmek mümkün ve Dersim bu alanlarda da ciddi soykırıma hala tabi tutulduklarını’ vurguladı.
İnisiyatif adına Ayfer Ber; ‘ inisiyatifin çalışmalarını değerlendirdi. İnisiyatifin güzel bir iş başlattığını, Dersim’de katledilenlerin yüzlerinin hala bize dönük olduğunu, uçurumlarda kendilerini işgalci-sömürgeci TC. askerlerinin tecavüzüne maruz kalmamak için Dersim uçurumlarından kendilerini aşağıya atan kadınlarımızın ve gencecik kızlarımızın sesinin kulaklarımızda çınlayan acı seslerini hissetmemiz gerektiğini, bunun karşlığının da Dersim Soykırımının mutlaka UCM’ye [Uluslar arası Ceza Mahkemesi] taşınmasıyla ancak borcumuzu ödeyebileceğimizi; Nenelerimizin, doğmamış çocukların, ana karnından süngülerle parçalanan karınlarından çıkarılıp süngü uçlarına takılmalarının hesabını ancak daha çok, daha fazla çalışmalarımızı yükselterek cevap olabileceğimizi’ ifade etti. ‘Çalışmalara bireyler dahil, duyarlı kurumlar da katılmalı ve UCM’ye gitmesi için güçlerimizi bir araya getirmeliyiz. Dersim’in acılı insanları bizlerden cevap bekliyor’ ifadesini sıklıkla vurguladı.
İnisiyatifin genç ve dinamik aktivisti Renas Akar; ‘ABD’li Avukat Berry Fisher ile birlikte Türkiye ve Kürdistan’a birlikte yaptıkları yolculuğu anlattı. Dersim’in doğasına hayranlığını ifade etti. Dersim’de katliamın canlı tanıklarıyla yaptıkları konuşmaları katılımcı kitleye aktardı. Genç aktivist oldukça etkilenmişti canlı tanıkların anlatımından. ‘Sanki ben de yaşamışım hüznüne kapıldım’ dedi. ‘Çok canlıydı, çok etkilendiğini ifade etti. Renas Akar, dinleyen biri olmama rağmen yaşayanların yaşadıklarını anlattıklarından etkilenmemek mümkün değil dedi. İnsanların gözleri o günleri anlatırlarken yaşlanıyor, boğazlarında bir şeyler düğümleniyor, anlatmakta kısmen zorlanıyorlardı, dedi…
Akar; ‘Dersim Soykırımı için mutlaka bir sonuç alınmalı, dedi… Ama mutlaka Dersim Davası şu veya bu şekilde bir sonuca ulaştırılmalı. İnsanların bizlerden beklentisi var, beklentilerine cevap olmak bizim en kutsal görevimizdir’, dedi.
Davanın Avukatı sn. Erdal Doğan; ‘Hukuk hukukçulara bırakılmayacak kadar önemli bir alandır’ tespitiyle konuşmasına başladı. Çünkü; TC. de hukuk, hukuksuzluk ve tekçilik, farklılıkları inkar ve imha amacıyla yapılmıştır. Soykırımın TC. hukukuna göre kılıfına uydurulduğunu, TC. hukukunun hem ırkçı hem de cinsiyetçi maddelerle dolu olduğunun tespitinin altını kalınca çizerek belirtiyorum’ dedi. Yolumuz oldukça uzun, ama ümitlerle dolu’ dedi. Roma Hukukuna göre oluşturulan, Adalet Divanı’nın işlevinden ve uluslara arası yükümlülüklerini açtı. Dersim Soykırımının Adalet Divanı çerçevesine nasıl yerleştirebiliriz yolunu açıkladı. Sn. Doğan, hukukun dışına taşan konuşmasını Dersim’in sosyolojik ve psikolojik aynı zamanda toplumsal yapısıyla değerlendirdiği zengin konuşması soğuk hukuk tartışmalarına daha farklı zenginlik kattı. Yol çizdi, yol belirlemesinde ve tespitinde ön açıcı oldu. ‘Dersimlilerin o Kara Gün’den günümüze kadar “başaramayız” sendromunu yıkması gerektiğini, Arjantin’in nasıl başardıysa bizim de başarmamızın hiç de imkansız olmadığını’ ferahlatıcı hukuk diliyle kavratmaya çalıştı. ABD’li meslektaşı sn. Fischer ile birlikte uluslar arası ceza yasaları, insanlığa karşı işlenen suç kapsamına giren Dersim Soykırımının başarıyla sonuçlanması için belge-bilgi- doküman-tanık vb. gibi materyallere ve canlı tanıklara ihtiyaç olduğunu mutlaka canlı tanıklarla birebir röportajların yapılmasını, kayıt altına alınması gerektiğini sıklıkla vurguladı.
Kara Gün Dersim Soykırımının 74. Yılında soru-cevap bölümüyle sonuca doğru gidildi. Sorular anlamlı ve bilgi susamışlığını çağrıştıran sorulardı. Tarih Bilincinin canlı tutulması gerektiğini belirten soru ve cevaplarla Soykırımın 74. Yıl dönümün de Dersim Katliamına maruz kalan kadim Dersim Kavmi kalu-beladan bu yana yürek darlığını bir nebze olsun ferahlatan ve aştıran toplantı “ama mutlaka” sonuç almalıyız dilekleriyle bitti.
Dersim Soykırım Konferanslarının bir öncekinin tekrarı olmaması gerektiği, pratik çalışmaların ivmesini kazandırması, toplantı, konferans, basın açıklamaları, yıl dönümlerinin sürekli bir ülke de değil, Avrupa’nın farklı başkent ve şehirlerinde yapılması, Avrupa’da mutlaka ama mutlaka bir Dersim Soykırım Anıtının yapılması, Seyit Rıza şahsında bunun simgeleştirilmesi gerektiği, Seyit Rıza’nın ve arkadaşlarının bilinmeyen mezarların yerinin açıklanması, devletin arşivlerinin açılması, adı değiştirilen, köy, kasaba, şehir, bölge, insan isimlerinin iade edilmesi için mücadele edilmesi gerektiği, azimle bunun gerçekleşmesi için her kesin üstüne düşeni Dersim’in mağdurlarına bir borç gibi boynumuzda taşıdığımızı unutmadan çalışmamızın farz olduğunu vurgulayarak anmayı bitirdi, sn. Dr. Şükrü Güler…
Kaynak-Berlin Halk Meclisi