Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Ap'de 2.Dersim Konferansi Düzenlendi

Avrupa Parlamentosu'nda (AP) düzenlenen, 'Dersim 1937-38, Aleviler-Yaşananlar ve Devletin Rolü' başlıklı konferans devam ediyor. Konferansta, Türk devletinin halktan özür dilemesi ve CHP'nin Sosyalist Enternasyonalden atılması istendi.

Konferans, AP Sol Grup Başkanı Lothar Bisky'nin konuşmasıyla başladı. Bisky, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in Kürt sorununun çözümü için Dersim katliamını önermesini sert dille eleştirerek, CHP'nin Öymen şahsında sosyal demokrat bir çizgiye sahip olmadığının kanıtladığını söyledi. Sol parti olarak Kürt sorunu ile Alevilerin sorunlarına duyarlı olduklarını kaydeden Bisky, bundan sonrada bu duyarlılıklarını sürdüreceklerini söyledi.

  Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Avrupa Birleşik Sol/İskandinav Yeşil Sol konfederal grubunun ev sahipliğinde düzenlenen "Dersim 1937/1938 - Aleviler ve Devletin Rolü" konferansında konuşan Uras, "Çok kültürlü, çok kimlikli ve çok inançlı Avrupa mücadelesi ile Türkiye mücadelesi eşgüdümünün önemli olduğunu düşünüyorum. O yüzden bu çeşitliliği tektipleştirmeye çalışan Sarkozy ve Merkel hattına eleştirel bakıyoruz. Türkiye’de de Baykal hattı böyle. Yani Türkiye’nin o çok kültürlü, çok kimlikli yapısını tektipleştirmeye çalışan ve 21’inci yüzyılda sorunları medeni yöntemlerle değil, tek parti döneminin katliam politikalarıyla çözümünü savunmanın bir karşılığı yok" ifadesini kullandı.

"Ben, bunların (savaş suçlusu eski Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan) Miloşeviç politikaları olduğunu düşünüyorum. Miloşeviç’i, Miloşeviç yapan, Yugoslavya’nın o çeşitliliğini tektipleştirmeye çalışmak oldu" diyen Uras, "Tek parti döneminin politikalarını savunması CHP’nin nasıl bir yaratıcılığa sahip olduğunu gösteriyor. Cumhuriyet’in kuruluşunun üzerinden 86 yıl geçmiş. Bu yöntemler çözüm olsaydı biz bugün bunları tartışıyor olmazdık" şeklinde konuştu. Uras, CHP’nin üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonel’i de "CHP’nin ayıplarına ortak olmakla" itham etti. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun "kendilerine tuzak kurulmak istendiği" yönündeki açıklamalarını hatırlatan Uras, "Halka tuzak kurmak istediğiniz için kendiniz tuzağa düşüyorsunuz. Kimsenin kimseye tuzak kurduğu yok ama belden aşağı yöntemleri hala çözüm olarak sunabilmek içler acısı bir durum" dedi. Ufuk Uras, "Bu süreçte gerçek sol, Ergenekon soldan koparak gerçekleşecek. Başta Alevi yurttaşlarımız olmak üzere toplum kesimleri gerçek bir sol siyasetten yana tutum almaya yönelecekler. Bu ayrışma zaten başlamıştı, daha da hızlanacak. Ergenekon solunun, solla alakası yok. Bunlar bildiğiniz nasyonel sosyalistler. Hitler Almanya’sından sonra nasyonel sosyalizmin en güçlü olduğu yer Türkiye. Nasyonel sosyalizmin, solun temel değerleriyle ilgisinin olmadığını ve katliam politikasını savunmanın utanç verici olduğunu anlatmamız gerekiyor. Sosyalist Enternasyonel de bu politikalara destek vererek bu ayıbın bir parçası oluyor. Bu yüzden AP’de Avrupalı dostları eleştirmeye geldim. Muhtemelen Türkiye’de, JİTEM’ci ve Ergenekoncu köşe yazarları ’Bizi şikayet ediyor’ diyebilirler ama ben buraya daha çok Avrupa’daki siyasetçileri eleştirmeye geldim" diye konuştu. Konferansta söz alan gazeteci Oral Çalışlar, "Türkiye’de derin devletin, Kürtler, Aleviler ve Sünniler gibi mağdurlar yaratarak bunları birbirine düşürmekte usta davrandığını", son dönemde yaşanan gelişmelerin bu kısır döngünün kırılacağı konusunda iyimserlik yarattığını ifade etti. Hükümetin demokratik açılım konusundaki çabalarıyla "geçer notu hakettiğini" kaydeden Çalışlar, "İyiye gidiyoruz ama en büyük eksiklik, bu sürece katkıda bulunacak gerçek sol partinin olmayışı" dedi.

Gazeteci Derya Sazak da "Türkiye’nin 12 Eylül darbesiyle hesaplaşması ve darbe anayasasının değiştirmesi gerektiğini" söyledi. "CHP’de orduyu darbeye davet eden bir anlayışın hala mevcut olduğunu" savunan Sazak, şöyle devam etti: "Son dönemde ortaya çıkan askeri müdahale planları başarılı olsaydı bugün 28 Şubatçı bir yapı altında olurduk. Bu başarılamadığı için şimdi ne yazık ki yer yer yargı üzerinden sistemi zorlayarak demokrasi dışı bir çaba gözüküyor. Ama Onur Öymen meselesinin ciddi bir kırılma yaratacağını düşünüyorum. CHP bir yol ayrımında. Hadi Kürt sorununu, (Nasıl olsa batıdan oy alıyoruz) diye fazla sahiplenmiyorlar. Ama bu Dersim katliamı büyük gafıyla siz Alevileri de yani batıdaki laik, ilerici, Cumhuriyet tarihi boyunca katliamlar, suikastler gibi bu kadar anormallik yaşanmasına rağmen CHP’den kopmayan kitleyi de kaybettiğiniz zaman nasıl demokratik yollardan bu parti iktidar olacak?" Konferansa katılan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genç ve diğer Alevi örgütlerin temsilcileri, Alevilerin CHP’ye bakışında yaşanan değişimin sonuçlarının önümüzdeki günlerde ortaya çıkacağını belirttiler. Demokratik Toplum Partisi (DTP) Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk ise Onur Öymen’in "Ergenekoncu devlet elitlerinin önemli bir yüzü" olduğunu öne sürdü.

'Yine Alevi katliamlarında devletin rolü açık olmasına rağmen yüzleşme sağlanmamıştır' denilen konferans sonuç bildirgesinde, katılımcıların Dersim ve Alevi katliamları konusunda Türkiye Cumhuriyeti'nden şunları talep ettiği ifade edildi:

'1-Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi tarihiyle yüzleşmelidir. Bunun için şu ana kadar gizli tutulan arşivler açılmalı, jenosit mağdurlarına karşı uluslararası hukuktan doğan sorumluluklarını yerine getirmelidir.

2-17. Kasım 1937´de Elazığ'da idam edilen Seyid Rıza, oğlu ve diğer Dersimliler başta olmak üzere, mezar yerleri bilinmeyen kişilerin cesetlerine ne yapıldığı açıklığa kavuşturmalı, ailelerine bilgi verilmelidir.

3-Katliam sırasında askerler tarafından alınan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan çocukların akıbeti açıklığa kavuşturulmalıdır.

4-Türkiye Devleti, AB ülkeleri, ABD ve Rusya Federasyonu'nun elinde bulunan Dersim Jenosidi'ne ilişkin tüm arşivleri açmalı ve AB, sorunun çözümüne katkı sunmalıdır.

5-Kürtlere yeni katliamlar öneren CHP sosyalist enternasyonal üyeliğinden çıkartılmalıdır.

6-Bölgeyi inansızlaştırma ve yaşanmaz bir hale getirmeyi amaçlayan barajların yapımı derhal durdurulmalı ve Dersim adı iade edilmelidir.

7-Alevilerin ibadet yeri olan Cemevleri, Türkiye´de yasal güvenceye kavuşturulmalı ve zorunlu din dersleri uygulamasına son verilmelidir.

8-Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalı, Alevi köylerine cami yapımı uygulamasına ve asimilasyon politikasına son verilmelidir.

9-1993 yılında Sivas'ta katledilen 33 aydın ve sanatçının yakıldığı ve halen et lokantası olarak kullanılan Madımak oteli orada katledilen 35 insanın anısına müze yapılmalıdır.

10-'Kürt Açılımı' zamana yayılarak bir belirsizlik süreci oluşturulmamalı. Bu konuda yapılması gereken en önemli değişiklik, 1982 anayasasının değiştirilmesi; çok kimlikli, çok kültürlü ve çok inançlı Türkiye gerçeğini anayasal güvenceye kavuşturan bir yeni anayasa yapmak olmalıdır. Kürt sorununa kalıcı demokratik çözüm, ancak bu yöntemle mümkündür.'

 Konferansta Görüntüler

Kürmes Dernegi temsilcileride konferansta yerlerini aldilar.