Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dersim'de Beklenti Önce Silahların Susması / N.Vardar- C.Ulukaya-Bianet

31 Temmuz-3 Ağustos tarihleri arasında yapılan Munzur Kültür ve Doğa Festivali vesilesiyle gittiğimiz Tunceli'de, kenti tanıma ve sorunlarını birinci ağızlardan dinleme fırsatı bulduk.Festival süresince öne çikan mesele Munzur'a yapılması planlanan barajlar olsa da, temel sorunu, Dersim halkının Kürt ve Alevi kimliği üzerinden yaşadığı ayrımcılığın ve bu durumun ekonomik ve sosyal hayata olumsuz yansımalarının oluşturduğunu gözlemledik.

Dersim'de kaldığımız bir hafta boyunca, tartışılan orman yangınları, AKP'nin açtığı bin 400 kişilik koruculuk kadrosu ve genel olarak işsizlik sorunu etrafında gelişen diğer sorunları DTP bağımsız milletvekili Şerafettin Halis, Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Taşkale ve EMEP İl Başkanı Hüseyin Tunç'la konuştuk ve çözüm önerilerini dinledik.
"Operasyonlar meşru görüldüğü sürece ormanların yanması da meşru görülüyor"Tunceli'de yaz aylarında operasyonlarla birlikte artan orman yangınlarının bir kısmının bilinçli olarak çikarildigini söyleyen Şerafettin Halis, yangınların medyada yer almamasını eleştirdi: "Operasyonlar meşru görüldüğü sürece ormanların yanması da meşru görülüyor. Başka bir yerde orman yandığında, medya bunu manşetlerden veriyor ama burada yanan ormanlardan kimsenin haberi olmuyor." Tunç, orman yangınlarının yanı sıra Munzur'a baraj planları, siyanürlü altın arama gibi çalismalarin yapıldığı Dersim'de çevreyle ilgili ihmal ve ihlallerinin sürekli yenilenerek "eskilerini unutturduğunu" söyledi."Koruculuk, bölgedeki yoksulluktan faydalanma projesi"Açılan bin 400 kişilik koruculuk kadrosuysa, Tunceli'de talep olmadığından şimdilik askıda. Hüseyin Tunç, koruculuğu "işsiz insanlara 800 milyon maaş ve sigorta sağlayarak bir iş imkanı olarak sunan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) burjuva siyasetinin bir cinliği" olarak tanımladı.

Taşkale, istihdam projesi olarak sunulan koruculuğu, bölgedeki yoksulluktan faydalanma projesi olarak yorumladı ve yoksulluğa rağmen halkın koruculuğa direndiğini söyledi. Dersim'de insanların yaşadığı "her anın ve her alanın sorunlu" olduğunu söyleyen Halis, "yarı açık bir cezaevi" olarak tanımladığı Tunceli'de koruculukla toplumdaki iç barışın hedeflendiğini söyledi:

"Bugün koruculuğun olduğu her yerde hırsızlık, gasp, faili meçhul cinayetler, uyuşturucu trafiği yaşanıyor. Dersim'de bunlar yok. Zaten esas amaçlanan, Dersim'de iç barışı bozarak bu tür olaylara mahal vermek. 'Kır bekçisi' neyi koruyacak ki? Köylerin büyük bir kısmı zaten boş."
"Burada geri kalmışlıktan ziyade geri bırakılmışlık var"Kente hakim olan işsizliğin, bölge halkını göç ettirmeyi amaçlayan bir politikanın sonucu olduğunu söyleyen Halis, bölgeye yatırım yapılmamasının sebebinin coğrafi koşullar olarak gösterilmesini eleştirdi: "Burada geri kalmışlıktan ziyade geri bırakılmışlık var. Önce kültür, sonra çatisma bahane edildi."

Taşkale, Tunceli'de üretimden bahsedilemeyeceğini, lokanta ve marketlerde sigortasız, asgari ücret altında çalisan insanların istihdamdan sayılamayacağını söyledi: "Bölgede, hayvancılık, köylerin boşaltılmasına rağmen devam ediyor. Tekstil, su ve maden işletmelerine dayalı yatırımlar yapılabilir. Erzurum, Erzincan, Malatya'da böyle işletmelere rastlıyoruz.
Burada neden yok? Demirel'e sormuşlar hani, neden Tunceli'ye fabrika yapmıyorsunuz, diye. Demiş, havanız çok güzel, kirletmeyelim. Temiz hava karın doyurmuyor işte…"

Taşkale, işsizliğin baskısını en fazla hisseden kesim olarak gençlerin, ölümlerin normalleştiği bir toplumda, şiddet baskısıyla büyüdüklerini, gençliğin yüzde 80’inin olanağı olsa hemen İstanbul’a gideceğini söyledi.
"Savaş koşullarında istihdam sağlamak mümkün değil"Bölgedeki sorunların çözümü konusunda siyasetçilerin görüşü ortaktı: "Kürt sorununa" demokratik, barışçıl bir çözüm. Halis, savaş koşulları içinde istihdam sağlamanın da, gençlere farklı alternatifler sunmanın da mümkün olmadığını söyledi:

"Çatismasiz, huzurlu bir ortamda, insanların insanca koşullarda yaşamasını istiyoruz. Milletvekili olarak yapmak istediklerim kuşkuyla karşilanıyor, cevapsız kalıyor." Silahların susması talebi, sadece siyasetçilerden gelmedi. Tunceli'de bir hafta boyunca konuşma fırsatı bulduğumuz her yaştan insan, çatisma ortamının -hangi ideoloji uğruna olursa olsun- sadece ölüm getirdiğini söylüyor. Tek beklenti, önce silahların susması