Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

POVIK

Dernek Bşkanı Ali Haydar telofonla beni aradı. Dernek konusunda her hangi bir gelişme ve aktivite olunca, dernek yönetimindeki arkadaşlar, kendi aramızda tele - konferans görüşmesini yapıyoruz. Sağ olsun teknik gelişme çalışmalarımızı basitleştiriyor! Unutmayın tüm konuşmalar altı ay boyunca istihbarat ambarında bekletiliyor.

Konuşma esnasında, A. Haydar a, fırına Povık atmışım ona bir bakayım dedim.

Ali Haydar da, Mehmet abi bak yanmasın dedi. Fırına baktım, Povık pişmiş ve üstü kıp kızıl kesilmiş.

Povık ın kıp kızıl olduğunu söyleyince, afiyet hellal ı hoş olsun dedi A. Haydar.

Bu ara aklıma memlekette anlatılan bir ironi geldi. Ali Haydar a anlattığımı ve daha sonra ne gelişmeler olduğunu sizlerle paylaşmak isterim. Belki bazı tabuları aşıyorum, sizlerin yüce toleransınıza sığınıyorum.

Konu şu:

Bilmem tanırmısınız ? Devriş Cemal lı bir devriş vardı. Adı seyit KAMAŞ tı. Anemin akrabası, bizim Hüseyin nin öz dayısı sayılır. Seyit Kamaş divaneydi. Evlenmemiş bir atı ve birde sopası vardı. Köy köy dolaşırdı. O sığırlara perpun vurmakta tanınmış meşhur bir lokman hekimiydi. Gür ve kaba bir sesi vardı. Köylüler onu evine götürür ve hayvanların hastalıktan korunması için, ona perpun yaptırırlardı. Büyük baş hayvanlar onun kaba ve gür sesini çoktan tanıyorlardı. Hayvan ağırına sopası ile giren derviş, gür sesi ile ‘ya Hızır ‘

dediğinde, hayvanlar onun sert jopunu yiyeceğini bildiklerinden ötürü, sesi duyar durmaz bağırır ve kaçarlardı.

Seyit Kamaş bir köye varır. Köylü bir bayan onu evine misafir eder. Kocasının nerde olduğunu sorduğunda, bayan birazdan gelir der. Seyit Kamaş a akşam yemeği hazırlar. Kazanda su ısıtıp, devrişe banyo yaptırır. Gece olur, bayanın kocası eve geldiği yoktur. Bayan devrişin yataklarını serer ve yatmasını tavsiye eder. Arada belli bir zaman geçtikten sonra, bayan devrişin yatağına gider.

Bayan: Sen benimle yatacaksın der.

Devriş: Sen benim bacımsın, sen benim kızımsın, sen benim talibimsin. Bunu bana nasıl teklif edersin der.

Bayan: Sen benimle yatmazsan, bağırır çağırırım. Tüm köylüyü buraya toplarım. Derim ki devriş yatağımın üstüne geldi.

Devris: Kızım sen kafayı mı yedin. Ben evladı resülüm. Harama el sürmem. Ya Hızır beni bu imansızın elinde kurtar der.

Bayan: Hafif bir çığlık atmış.

Devriş: Kız sus, kız sus insanlar duyacak.

Bayan: benimle yatarsan susarım.

Devriş: pes, o.k. demiş.

Bayanın istediği, devrişinde mecburi kaldığı beraberlikten sonra;

Devriş: bayanın sırtına elini vurarak ‘ Bin bereket, sunduğun niyazı Hızır kabul eylesin, bu gelecek seneye kadar bana yeterlidir ‘ demiş.

Ay ışığında küçük tuvaletini yapmaya giden devriş, cinsel organına bakınca’ uy daye bu niye o kadar kıp kızıl olmuş’ der.

Bende Ali Haydar a ‘ haşa haşa ‘ devreşin şeyi gibi kıp kızıl olmuş povıkı yemek için, Murat Azak ı al getir dedim.

Ali Haydar Murat ı aramış, Murat Duisburg da Bahattin i aramış, Bahattin de koyınçosu Ali Ekber i aramış.

Murat beni aradı, povıkı hazırla, yarım saat sonra Ali Haydar la oradayız dedi. Murat telefonu kapayınca, Bahattin beni aradı ve 45 dakika sonra, Ali Ekber le birlikte povıkı yemek için sana geliyoruz, Hayri yoğum meşkuliyet içersinde olduğu için gelemiyecek dedi.

Povıkın nasıl hazırlanacağını bilmediğim için, bizim Elo ya telefon ettim. Povık hazırlama reçetesini Elo dan aldım.

Povıkı ikiye böldüm. Ufak ufak doğradım. İki ayrı büyük tabağa dizdim. Üstüne bol sarmısaklı yoğurt ve kızartılmış tereyağı döktüm.

Zil çaldı, Ali Haydar ile Murat içeriye girdiler. Masaya oturup ağız tadı ile povıkı yediler. Tabakta bir kaç kaşık yemekleri varken, Ali Ekber ile Bahattin içeriye girdiler. İkinci tabağı onlara sundum. İlk iki misafir gibi, onlarda devrişin şeyi gibi kıp kızıl olmuş povıkı büyük bir iştah ile yediler.

Yemeklerini yedikten sonra, devrişin deyimi ile, bin beraket olsun deyip, bende helalı hoş olsun dedim.

Ardında çay içtiler. Ali Ekber Haydar Üç u aradı. Haydar da geldi. Povıktan bir şey kalmamıştı. Evin içi halen povık kokusu ile doluydu. Haydar bana kızdı. İkimiz yan yana aynı caddede otururuz. Birimiz önde veya arkada öksürse hemen diğeri evinde duyar. Haydar dan özür diledim, demeki o sana nasip olmamıştır dedim. O dur budur, Haydar halen benimle küstür.

Söylentiye göre, sitemizin konuk defterine yazı yazan bir çok arkadaşımız, bu ziyafete davet edilmediklerinden ötürü, konuk defterine yazı yazmama kararı almışlar!

Kurmeşli olmadıklarını idia eden Orcanlı arkadaşlarda, bu ziyafete davet edilmediklerinden ötürü, var olan kızgınlıkları dahada kabardığı izlenmeye başlanıldı.

Var olan küskünlük ve kırgınlıkları Zeko ya anlattım. Önce güldü, sonra ayıp ayıp tır. İnsan bir povık için küser mi dedi. Şunu da eklemeden geri kalmadı. Toprak onların başına olsun, povık yapmasını bilmiyorlar mı?

Köylülerimiz içersinde povık hasretinin ne kadar büyük olduğu burda kendisini kanıtlamıştır.

Sevgilerimle. 11.11.2007 saat 11.11 Hellau.................

İnsanlarımızın ironi karşısındaki tolerensını ölçen bir yazıdır.