Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Çözüm Sürecine Dair Kısa Bir Kaç Söz

Çözüm Sürecine Dair Kısa Bir Kaç Söz
AKP ve HDP Cözüm süreci çercevesinde birlikte bir basın açıklaması yaptılar. Basın açıklamasının Abdullah Öcalanın hazırladığı 10 madde üzerinden anlaşmaya varıldığına işaret ediyor. TC devleti adına AKP hükümetinin bu noktaya gelmesi, seksen küsür yıllık inkar ve imha politikasına karşı Kürtlerin verdigi dişe diş mücadelenin bir sonucu olduğunu söylemek gerekir. Türk devleti yok saydığı, terörist dedigi bir örgütle, onun lideriyle masaya oturarak bu güne kadar söylediklerini yutmuş, tükürdügünü yalamak zorunda kalmıştır.
Ancak bunu yaparkende bunu kendi lehine çevirmeyi, anti-demokratik, katliamcı, vurguncu-talancı yüzünü gizlemeye, kendini demokrasi yanlısı göstermeye çalışmaya azami gayret göstermiştir. Aslında hiç de çözüm yanlısı olmadığı halde zorunda olduğu bu durumu türlü hilelerle sürdürerek, entrikalar yaparak Kürt kurumları arası düşmanlık yapmayı; özellikle HDP ve Selahattin Demirtaşı barış ve çözüm karşıtı gibi göstermeyi ihmal etmemiştir. Reisicumhur Erdoğan basın açıklamasının ardından hemen Selahattin Demirtası KCK ve Öcalan karsıtı gibi gösteren aıçklamalar yapması bu çaresiz, hilleci-dalevereci politikalarının bir sonucudur. Ya tutarsa diye caresizce ve sahtekarca açıklamalara devam etmişlerdir.
Neden Demirtaşa bu öfke? Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde Demirtaşın kitleler nezdindeki sempatisi ve oy yükselişi, Kobane eylemleri dönemindeki çağrıları ve kitlesel eylemlilikler AKP yi zor duruma düşürmüş ve buda Selahattin Demirtasi gözden düsürme, yipratma olmazsa Kürtler arasında birbiriyle çatıştırma vesilesi olmuştur AKP açısından.
AKP nin HDP ile ortak basın açıklaması uzun zamandan beri bekleniyordu ancak bir türlü yapmak istemeyen AKP, CNN TV programında bu 10 maddeyi Selahattin Demirtasin açıklaması ardından alelacele ve biraz da seçim malzemesi olarak kullanma adına yapmak zorunda kaldı. Üstelik AKPliler açıklamada ısrarla Müzakere demekten kaçınarak, diyalog deme yolunu seçtiler. Yandaş medya aracılığıyla demagoji yaparak Öcalanın PKK ye silahsızlanma çağrısı yaptığını ve Mart ayında koşulsuz silah bırakılacağını yaymaya başladılar. Oysa Imrallı heyeti adına Pervin Buldanın yaptığı açıklamada: "Öcalan 10 maddede belirtilen koşullar yerine getirilmedikçe silah bırakma çağrısı yapmayacağını, söyledigini söylüyor. Mesele bu kadar açık.
Kürtler, bunca yıldır verdikleri mücadelede (askeri, siyasi, diplomatik) epeyce deney, tecrübe ve birikim sahibi oldular. Islam sosuna bandırılmış AKP faşistlerinin hile ve xurdalarına kanmayacak kadar da akil, fam ve izan sahibidirler. Emperyalist-kapitalist kuşatmanın yasandığı, silahlanmanın hızla devam ettigi bir ortamda Kürtlerin silah bırakması saflık olurun ötesinde harakiri yapmak anlamına gelır. Silah Kürtlerin en önemli yaşam güvencesidir.
Kürt sorunu bir demokrasi sorunudur, Kürtlerin kendi kendilerini yönetme sorunudur. Bu bağımsız bir Kürdistanda olacağı gibi birlikte yaşadığı halklarla eşit, özgür ve ortak bir yaşamda olabilir. Tam demokratik bir Türkiyede/Kürdistanda zaten silaha da gerek kalmayacaktır.