Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Agit, Son Mohikan olmayacak

“Agit beş yaşında. Dünyanın öbür ucu Avustralya-Melbourne’de dünyaya geldi. Kendisine büyük Komutan Agit adı koydular. Ardından Agit’i anadili ile sevdiler. Anne; Agit’iyle kutsal Munzur duruluğundaki Kirmancî, baba Fırat heybetinde isyankar Kurmancî lehçesiyle konuştular. Efendinin diline hayran Kürtler; çocuk Türkçe konuşsun, İngilizce konuşsun, dediler; ama anne ve baba bunu uygun görmediler. Agit, dünyayı Dimilkice (Kirmancî) algılamaya başladı. Dersim’den yirmi bin kilometre ötede atalarının dilini konuşan Agit, Türkçe konuşan Dersimlileri utandırıyordu. Sonra babasının lehçesi Kurmanciye de egemen oldu. Anne ile Kirmancî; baba ile Kurmancî; arkadaşlarıyla İngilizce komünikasyon sürdürüyor. Efendi dili Türkçe isteyenler şimdi ona hayranlıkla bakıyorlar. Agit’in sıkıntısı, çevresindeki Kürt çocuklarla Kürtçe iletişim içine girememesidir. Onlar sömürgeci dil Türkçe konuşuyorlar. Agit bunca çocuk içinde anadilini konuştuğu için oldukça yalnız kalıyor. Bu da Agit’in; anne ve babanın en büyük zorluğudur.

Dil kampanyasının boyutlanarak ilerlediği şu günlerde, Kürtlerin Agit’e, Agitlere daha çok ihtiyacı var. Dilimiz, kimliğimiz onlarla yaşar. Yıllar önce izlediğim “Son Mohikan“ filminde, yerlilerin işgalcilere karşı savaşı anlatılıyordu. Agit’in ülkesinden uzak, akranları içinde anadili Kürtçe’yi konuşması, bana o filmi anımsatıyor.
Ancak o filmde Son Mohikan’ın da yenileceği belliydi. Oysa bizim dilimiz Agitlerle yaşayacaktır. Buna izin vermeyeceğiz. Agit Avustralya’da iki lehçe öğrenebildiyse, demektir ki, her tarafta çocuklar atalarının kutsal dilini öğrenebilirler. Kürdistan’da ise olmazsa olmaz görülmelidir. onun için diyorum ki; beynimizdeki Türkçe karakolları yerle bir edelim, Kürtçe konuşalım. Çünkü her halkın bir dili vardır. Agit son Mohikan değildir.”

Bu mektup Avustralya’dan sevgili Mahmut’tan geldi. İçeriğiyle verdim. Öbür yandan, geçen sene gördüğüm Agit’in ailesi ve akrabalarıyla Kanguru parkına gezimizi anımsadım. Onun benimle Kirmancî konuşması, kim bilir ne zaman Kayseri Sarız’a göçmüş ailenin büyükanne ve dedesinin saf duru Dersimliliklerine hayranlık duymuştum.
İnsan; anasının diliyle insandır. Ondan utanan ise ahlaken en çürümüş varlıktır. 1960’lı yılların sonlarıydı. Danıştay 4. Dairede çalışan Kamer Genç ile merdivelerden inerken Kürtçe konuşmuştum. Öfkeli; “Burada sosyal konumum var“ diyerek Kürtçe konuşmama engel oldu. Bu son görüşmemiz olarak kaldı. Ancak bu kişi, boy verdiği, Kürt olmamak için her çamura uzanan “Zazacıların“ festivalinde, dilinin Kürtçe olmadığını, Dersimce olduğunu söylemiş. Aslında hırsızlığı ayyuka çıkan birinin dürüstlüğü anlatmasına benzerdir. Masum “DERSİM“ adına bağlı kitlenin kafasını karıştırmak, onların Kürt değil, Zaza olduklarını, Kürtlerin de devlet gibi kendilerine baskı yaptıklarını, devletin yaptıklarını gizlemek, hedef şaşırtma amacına matuf toplantı yapıyor ve onu konuşturuyorlar. Kürt sembollerine ambargo koyan festival nasıl Dersim adını alabilir? Ferhat Tunç’un müziği ve sanatını beğendiği için oraya gelen kitleden rant edinenler, ardından Ferhat’a, Kürtleri savunduğu için hakaret ediyorlar. Aslında Ferhat Tunç da diğer Kürt sanatçıları da, kutsal DERSİM adını sahte emelleri için kullanan bu toplantılara katılmamalıdırlar. Hatta Dersimli bir sanatçı kendisini Kürt değil Zaza gösteriyorsa, bunun Türk devleti söyleminden farksız olmadığı görülmeli ve bu tiplere, kendisine çekidüzen verene kadar, boykot uygulamalıdır.

Melbourne’de Agit gibi; Bağır ve Sülvis dağları dikliğinde anadiline, onuruna sahip diğer Kürtleri de tanımıştım. Küçük Zilan’ın benimle Kirmancî diyalogunu unutmadım. Dünyanın öbür ucunda Veysel’in kızıyla anadilini konuşması saygılı ve şerefli bir duruştur. Alman biliminsanı Eickstedt, Kürtlerin tarihteki en büyük rolü olarak, onların bu dili; Kafkaslar’dan Toroslar’a kadar yayma ve yaşatma becerileridir, diyor. Son zamanlarda Kürdistan’daki kampanya, günümüze kadar yapılmış en önemli demokratik sivil duruş görüyorum. Kürtler, asimilasyonu bu suretle tersyüz edeceklerdir. Buna Melbourne’deki Agit’in anne ve babası ve Veysel ile diğerleri şüphesiz arka çıkacaklardır. Çünkü onlar bu ileri bilince ulaşmış Kürtlerdir.

Türk devleti önümüzdeki ilkbaharda TRT Kürt kanalı açacakmış. “qwx“ harfleri yasaklı, Kürtçe eğitim öğretim dili değil, anayasal yasak ve baskı altında bir dilden TV yayını yapmak, aynen hırsız ve sahtekar AKP’nin Kürtlere anlattığı yalanlar gibidir. Herkes çok iyi biliyor ki, bu kanal Roj TV’ye karşı açılıyor.
Kürtler, Kürtçe “Ne mutlu Türküm diyene!“ desinler, isteniyor. Bir de, yerel seçimlerde Kürtlerden, bak size TV açtım deyip, kandırıp oy almaktır. Kürtlerin yeni nesilleri Agit ve Zilanlar çoğaldıkça; dilimiz, kimliğimiz üzerindeki bu baskıları geriletiriz. De haydi kalk! De rave! De urze! Kürtçe öğren! Kürtçe konuş! Kürtçe düşün! KÜRTÇE, Kürdün varlık nedenidir. Agit son Mohikan olmayacaktır.

www.haydar-isik.com