Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Anadolu Ermenileri -HAYDAR IŞIK

Son zamanlarda Ortadoğu halkları yeni bir kaosa sürükleniyor. Her kaostan bir düzen çıktığı bilinir. 100 yıl önce ne Irak devleti, ne Ürdün, ne bugün Sunni yayılmacılığın teşvik eden Suudi Krallığı, Katar Emirliği vd. vardı. Emperyalist devletlerin harita üzerinde çizdiği devletlerdir. Halklara sorulmadan dayatılan sınırlar nedeniyle bugünkü kaos yaşanıyor. Dünyanın en antidemokratik devletleri; Suudi Krallığı ve Katar emirliği, para zoruyla bazı Arap sistemlerini, sözde demokratik başkaldırı dedikleri „Arap Baharı"yla kitleleri sistemlerine karşı ayaklandırıp para ve silahla desteklediler. Ancak kendi sistemleri devirdiklerinden çok daha geridir. Böyle olunca bu açılımdan barbarlık dahil her şey çıktı ama demokrasi çıkmadı. Çünkü İslami gericilik olan Müslüman Kardeşleri iktidara getirmek için yaptılar. Para ve silah Suudilerden Katar Emirliğinden, ortalığı karıştırma işi de AKP'li TC'ye verildi. Libya daha mı demokratik oldu? Mısır ve Tunus daha mı demokratik?

Bugün İslam dünyasının devletlerine bakınız. Hangisi demokratik? Bu ülkelerin çoğunluğu Sunni islam tarafından yönetiliyor. Sunni İslam Arap külütürü'dür. Türkiye bu Arap kültürünü Türklük ile sentezleyip çok daha vahşi ve saldırgan hale getirmiştir. 1650'li yıllarda Bitlis'in yarısı Hıristiyandı. Bugün Bitlis'te kaç Hıristiyan yaşıyor? 19.YY da Anadolu halklarının yarısı hıristiyan inançlıydı. Bugün Diyojen'in lambasıyla Hıristiyan halk bulamadığımıza göre, varın siz Müslüman Kürdü inkar ve imha eden bu Türk-İslam'cı sistemi uzun uzun düşünün.

Bir zamanlar Kilikya'da Küçük Ermeni Krallığı vardı. Bunların Haçlılara karşı meşhur Kürt Sultan Selahaddin ile işbirliği yaptıkları bilinir. Bugün bu halka ne oldu? Anadolu'ya Mekke temizliği verenler, ardından Müslüman oldukları halde Türk olmayan Kürtlere hayat hakkı tanımadılar. 1915/16 yıllarında savaş içinde Orhan Pamuk'a göre bir milyon, Ermenilere göre bir buçuk milyon Ermeni soykırıma uğradı. Yarım milyon Assuri Süryani halkı kıyımdan geçirildi. Sisteme bu korkunç imha mentalitesini kazandıran nedir? Sunni İslam anlayışının Türklükle yoğrulması İttihatçı, tekçi, ırkçı anlayıştır. Yani pan Türkizm ile pan İslamizmin İttihatçı katliamcı ruhunun yansımasıdır. Bugünkü neo Osmanlıcılık, Hanefi mezhepli Türklüğün yayılma doktirinidir.

Buradan Anadolu Ermenilerine geçmeden önce, son zamanlarda Suriye'ye yönelik ısınan savaş nedeniyle bir iki noktayı okurun dikkatine sunmakta fayda görmekteyim. AKP iktidarlı TC, Suriye'ye girmek için çok iştahlı görünüyor. Yalancı pehlivan gibi, „tutun beni" „Sınırımız ihlal edildi, duramayız." diyor. Tabii gerek asker yoğunluğu, gerek teknik ve ekonomik, her haliyle Suriye'ye karşı avantajlı ve büyük ihtimalle yenebilir de. 1998 yılında 24 saatte Şam'da olacağını söyleyen TC, bugün biraz zorlansa da bir şekilde Şam'a girebilir. Girsin. Peki sonra ne olacak? Sunni İslam gericiliğini iktidar yapacak. Kürtlere, Ermenilere, Dürzilere, ve Nusayrilere TC'nin sistemi olan 'teklik' dayatılıp, Anadolu halklarının çilesi Suriye halklarına yaşatılacaktır. Müslüman Biraderler iktidarı, Hanefi mezhebinin Arabo-İslam faşizmini dayatacaktır. Tabii Türkiye, kemik iliklerine kadar Kürt düşmanlığıyla dolu olduğu için oradaki Kürt nüfusa soykırım uygulayabilir. TC'nin, Kürt birliğini dağıtmak için bu Suriye istilasını göze alabileceğini göz ardı etmemek gerekir. Böylece 30 yıldır Kürde dayattılan savaşını Suriye'ye ihraç etmek istiyor. Bu opsiyon masadadır. Çünkü „Yeni Osmancılık" yeni yayılmacılık ekonomisi gelişen Türkiye'de gündemdedir. Ve Türkiye emperyalist bir ülkedir.

Kürde düşmanlık, Sunni İslam iktidarı ve emperyalist yayılmacılık neo Osmancılık nedeniyle Suriye'ye girerse ne olur?Bu takdirde, dün Osmanlıdan nefret eden Arap ulusalcıları, AKP önderlikli yayılmacılıktan da nefret edeceklerinden direneceklerdir. Türkiye, ülkesinde Kürde hiç bir hak vermezken, bir kaç milyon Kürdü daha karşısına almış olacaktır. Ermeni dünyası bu işgali hoş karşılamayacaktır. Türkiye imajı zaten dünya halkları yanında oldukça negatif görünmektedir. Sonuçta Türkiye yarattığı kaosta boğulup parçalanacaktır. Şiddeti bol olsun! Büyük ihtimalle bölünen bir Suriye ve kurulan bir Kürdistan ortaya çıkar. Tabii her iki dünya savaşının yarattığı kaostan köle olarak çıkan Kürtler, bu kez eski Kürt olmadıklarını gösterirlerse!

NEREDE ANADOLU ERMENİLERİ?

Anadolu, Yunanca Güneşi karşılayan topraklar anlamında kullanılırmış. Nerede komşumuz Ermeniler? Ermeni yoksa, orada güneşi eskisi gibi karşılamak mümkün mü? Eskiden dini kaynaklı tüm zorluklarına rağmen Türk, Ermeni, Asuri-Süryani ve Kürt bir aileydi. Ama ne diyor "Enver Paşa: "Ermeniler olmazsa, Ermeni sorunu da kalmaz". Çağrışım yaptınız mı? Başbakan Erdoğan ne demişti: "Düşünmezsen Kürt sorunu yoktur". Söylemleri birbirlerine oldukça benziyor. Eğer Anadolu'nun bu kadim halkı soykırıma uğramışsa, kendisini insan gören Türk ve biz Kürtlerin içinden şüphesiz birşeyler de ölmüştür. Anadolu, Ermeni'yle güneşi karşılayan topraklardı. Anadolu, Ermeni'yle güzeldi.

Farzedelim siz, İzmir'de yaşayan bir Ermeni doktor, İstanbul'da sarraf, Bursa'da tüccar, Afyon'da manifaturacı, hatta Türk ordusunda subaysınız. Anadolu'nun her tarafına dağılmış yaşıyorsunuz. Bir zamanlar Kilikya'da Ermeni Krallığınız vardı. Akdeniz kıyılarında yoğun yaşamaktasınız. Van'da kurulan Urartuların torunlarısınız, orada da nüfusunuz yoğun. Sonra, dünyayı algılayan aydın insansınız. Osmanlı Devletinin feodal gericiliğine, teokratik, diktatör yönetimine karşı diğer halkların aydınlarıyla demokratikleşme çareleri aramaktasınız. Yönetimi değiştirmek için Türkler ve diğer halklarla beraber uğraş veriyorsunuz. Birlikte kurduğunuz örgüt başarılı olduktan sonra, mızrağın ucu size çevrilip; "Ermeniye ölüm!" diyorlar.

Sonra insanlık için uğursuz yıllar geliyor. I. Dünya Savaşı başlıyor. Almanya, Türkiye'yi saflarında tutmak için, İstanbul'daki Sultan'a "Kutsal Cihad" açtırır. Ve bugün bazı bilim adamları iddia eder ki; Kutsal Cihad plan ve programı, Berlin'de son detaylarına kadar hazırlanıp İttihat ve Terakki paşaları Talat, Enver ve Cemal'e verilir.

Farzedelim siz Ermeni doktor, tüccar, sarraf, sanatçı, fabrikatör, yani burjuvazi zengin hayat sürdürürken, bir gün kapınıza asker ve polis dayandı. Önce genç erkekleri toplayıp askere aldılar, sonra amele birliklerinde imha edildiler, ardından çoluk, cocuk, kadın, erkek, yaşlı genç yola düşürüldünüz. Nereye gideceğinizi bile bilemeden, binler, on binler, yüz binler İstanbul, İzmir, Ege ve tekmil Anadolu'dan yola çıkarıldınız.

Yozgat ve Çorum tarafından geçirilen kafilelere, Türk köylüleri saldırırken, Türk askeri üç maymunu oynadı. Kestiler Ermenileri, biçtiler, altın dişten, bileziğe velhasıl ne varsa öldürerek aldılar. Aylarca sürdü yürüyüş, ne yıkandılar, ne yediler. Kafile doğuya giderken, ya Türk köylüsünün katliamı, ya da insan gücünün sonuna gelindiğinden sayı giderek azaldı.

Kürdistan'a girişlerinde başlarına gelenler biz Kürtler için utanç vericidir. Bugünün korucuları olan o zamanın "Hamidiye Alayları", çapulcular, bazı Kürt aşiretlerinden devşirilen katiller saldırdılar, Van'da, Kemah'ta ve başka yerlerde Sultan ve İslam Halifesi adına katlettiler. Bunlar utancımızdır. İnsan olduğuna inanan her Kürt bu çapulcu eşkıyaların yaptıklarından utanır.

Kimi bir buçuk milyon, kimi az veya çok gördü bu sayıyı. Ama Türk devleti, insanlık tarihinde ilk planlı programlı katliama imazısını attı. Suriye çöllerine sürülenler koleradan öldüler. Dünya seyretti. Katliam savaşın gölgesinde yapıldı. Aynen Dersim gibi. Dersimliler Ermenileri nispeten korumuşlardı. Ermeniler Alevi olmuş, komşusu Kürtler gibi yaşıyordu. Kemalist devlet: "Sen misin bana Ermeniyi teslim etmeyen?" dediği için Dersim'den öfkesini 70.000 kişi katlederek aldı. Kalan Ermeniler orada ikinci kez soykırımdan geçirildiler.

Komşumuz Ermeniler nerede? Kivremiz semerci Hüsnü, marangoz Agop, kuyumcu Sarkis vd? Bir halkı bu şekilde tarih sahnesinden silmek hangi kitaba sığar? Türk devleti Osmanlıyla övünüyor, ünleniyor, ama Ermeni katliamını görmüyor? Üstelik mağdur Ermeniyi suçlu yapıyor. Ben çocukken bizim oralarda Ermeni kiliseleri vardı, hamamları, mezbahaları vardı. Kiliseler yerlebir edildi. Ermeni ve Kürtçe isimler Türkçeleştirildi. Kızılkilise, Nazımiye yapıldı, Hakis Yayladere ve benim Türkçesini bilmediğim Xarik, Markasor vb ne yapıldılar, bilmiyorum.

Türkiye, savaşların gölgesinde önce Hıristiyan halkları ortadan kaldırdı, sonra mızrağın ucunu Kürtlere çevirdi. Böylece aldılar mazlumun ahını, öldürdüler milyonları. General Kazım Karabekir: "Giderken zo zo'ları, dönerken lo lo'ları temizleyeceğiz."dedi. Gerçekten de önce Ermeniler, ardından Kürtler geldi. Bu ahı alanlar rahat edecekler mi? Milyonlarca Ermeninin ahı aheste aheste çıkmaz mı? Alman faşizmi, Türklerin Ermeni katliamını kendisine örnek aldı. Oysa Almanya katlettiği Yahudi halkından defalarca özür diledi. Türkiye ise, bu katliamı bir türlü kabul etmek istemiyor. Katilin haklılığı gibi bir davranış içindedir. Bir de katliamcı paşalarını onore ediyor. İttihat ve Terakki'nin Türk İslam sentezi bugün daha da katmerli sürdürülüyor.

Oysa Ermeniler topraklarında yaşayıp işinde gücünde olsalardı, ticaret, tarım ve endüstride ileri olan bu halk, Anadolu halklarına ışık tutacak onları aydınlatabilecekti. Gözü dönmüş Türk İslam sentezciler bunu görmedi. Üstelik Türkiye; faşist, ırkçı Türk-İslam sentezini Kemalizm ile bütünleştirirken, şimdi „Ilımlı İslam" yalanıyla dünyayı kandırıyor. Halbuki İslam İslamdır. Tarihinde Kürt Selahaddin dönemi hariç, ılımlı İslam olmamıştır.

100 yıl önce Anadolu ve Mezopotamyadan Ermeni insanının çığlıkları yükseldi. En azından insan olan bu çığlığa saygılı olur. İzmir'de yaşayan Ermeni doktor, İstanbul'da sarraf, Bursa'da tüccar, Afyon'da manifaturacı, hatta Türk ordusunda subay, sanatçı, kültür insanı, dünyayı Türklerden daha iyi algılayan bu insanlar Ermeni oldukları için katledildiler. Bir buçuk milyon çığlık, rahatsız etmez mi sizi?

DERSİM ERMENİLERİ

Hovsep Hayreni'nin topladığı anılardan bana ulaştırılan çalışmasında Dersim Ermenilerine bir göz atalım. Kanlı Sürgün: "İttihat ve Terakki Anadolu'da Ermeni nüfusu yok etme planının son halkasını hayata geçirecekti. Çarşancak Ermenilerinin temel direği yetişkin erkekler katledilmiş, mal mülk yağmalanmış, güzel kızlar kapışılıp kalan çocuklar Türkleştirilmeye çalışmış, ama yetmemiş gibi, nihai sonuca ulaşmak, yani etnik arındırmayı tamamlamak için kalan nüfusun toplu sürgünü gerekiyordu". (K. Yerevanyan, Age,s457-467) Devam ederek:

"Benim gördüğüm, yaşadığım, ki bütün Ermeni halkının kısa ya da uzun yollardan geçen tradejisinin tipik bir örneğiydi. Peri'nin son sürgün kafilesinin yola çıkarılma ve imha edilmesine tanıklık eden olarak bu acı hatırayı okuyucuyla paylaşmak isterim. 1915 Haziran sonunda gidenlerden geriye kalmış 300-350 kişiyi Peri'nin harman yerinde topladılar". Tanık; büyük çoğunluğu kadın, çocuk, hasta ve ihtiyardı, diyor.

"Yola koyulmadan önce ruhsal hareketlenme başladı. Bu bizim doğup büyüdüğümüz yerlere, onun bağrında uyuyan sayısız sevdiklerimize vereceğimiz son vedaydı. Ortalık ağır bir duygusallık ve ağıt sesleriyle doldu. Biliyorduk ki, bu bir ölüm yolculuğudur. Belki Munzur köprüsünden öteye geçmeyecek kadar da sonumuz yakındı." (...) Kafile Xıran yolunu tuttu. Yirmi jandarma ve eşek sahibi elli Kürt kafileye eşlik ediyordu. Peri arkada kaldı. Bağlar içinden belirsizliğe ürpertiyle geçtik. Bir saat sonra Zeriköyüne ulaştık. Dağın tepesinden öte yüze devrilirken, uzaktan sis bulutu içinde Munzur'un köprüsü göründü. Bir darağacının kara siluetini andırıyordu. Peri Ermenilerinin öncüleri olan aydınlar ve siyasiler orada katledilmişti".

O sıra on beş yaşında olan ve babasının yanında kasaplık yapan Tanık kurtuluşunu babasının arkadaşı Nüfus memuru Mustafa Efendi'ye borçludur. "Köprüye yaklaştıkça, sessizliğimiz izahı zor dehşet duygusuyla yoğunlaşıyordu. Bize refakat eden Perili Türk genci havada tuttuğu tabancasını sıvazlayarak bana yöneldi: 'Hazır ol Ervan oğlu, sıra sende' diye seslendi". Çavuşa; kendisini Çemişgezek'e söylenen aileye teslim emri verildiği için kurtarılır. Kafile Vasgerd ormanını, zor patika yolları aşarak Paşağak köyüne ulaşır.

"Jandarmalar kafile içine düşmüş, adam seçiyorlardı. 60 kişi kadar kafileden ayrıldı. Yarım saat sonra silah sesleri duyduk. Öğrendik ki, gece götürülenlerin hepsi yakındaki derenin içinde zalimce öldürülmüş". Kafile Pertek yakınlarına ulaşır ve mola verilir. "Bir an için son dakikamızın geldiğini, endişemizi yüzümüzden okuyan jandarmalar yanımıza yanaşarak; korkmayın, sizi öldürmeyeceğiz. Yalnız kimin parası varsa çıkarıp teslim etsin..!" Kürt jandarma, aldığı 20 Osmanlı altını, kendisine Pertek'te geri verir. Kafile Pertek'te iki gün handa bekletilir. Bu sırada: "Birden annemin ağladığını duydum. Küçük kardeşim Xosrov'u götürüyorlardı. Götürenin adını sorduk, Hacı Beg dediler. Az sonra 5 yaşındaki kız kardeşim de aynı kaderi paylaştı. Annem ve ben birbirimizi teselli etmek için 'Eh götürsünler dedik. Bari onlar bu işkence ve ölümden kurtulurlar'. Bu şekilde 50 kadar çocuk Pertekli Türklerin nüfusuna geçirildi.

Ertesi gün jandarmalar kalan 150 çocuğu dışarı çıkarıp meydanda topladılar. Kafileden ayrılmak istemeyen o sahipsiz yavruların çırpınış ve ağlayışları duyuluyordu. Birkaç çocuk doğal güdüyle geri dönmeye çalıştılar. Onlardan birinin jandarma dipçiği altında sendeleyip cansız yere serildiğine şahit oldum. Çocukları ite kaka götürdüler. Ertesi gün onların acı akibetini öğrendik. Pertek yakınlarında yüksek bir kayanın üzerinden bir bir Murat nehrine atarak boğulmaya mahküm etmişlerdi o günahsız çocukları".

Evet, bunlar tesadüfen kurtulan birinin acı anılarıdır. Acaba bu kişiye "kurtulan" demek yerinde bir söylem olur mu? Bunca katliama tanık birinin ruhunda nasıl derin yaralar açıldığını düşününce, kurtulmuş denebilir mi? "Kurtulan" Ermeniye bakınız, gözlerindeki acıyı hemen görürsünüz. Sizi bilmem, ama ben Ermeni insanına bakınca, ister boksör, mesela Arthur King, ister şarkıcı, Aznavur, ister sanatçı veya zengin biri olsun, gözlerinde derin acının izlerini görüyorum. Dersim Kürtleri, genelde kendisine sığınan Ermeniyi koruyup kurtarmıştır. Ancak bazı aşiretlerin de tehçir esnasında soygun yaptıkları bir realitedir.

Şimdi sorumuza dönelim.

Nerede Ermeniler? Anadolu'yu Mekkeleştirme çerçevesinde; pan İslamist ve pan Türkist İttihat Terakki çetesi bu halkı imha etti. Dünyanın ilk sistemli soykırımıdır. Ermeniden özür dilemek yetmez. Bu soykırımı; Almanların Holocaustu tanıdıkları gibi tanımak ve okullarda öğretmek gerekmektedir. Ermenisiz Anadolu düşünmek insana kötülüktür.

 

1915/16 yıllarında soykırımdan geçirilen masum Ermeni halkının anısına

www.haydar-isik.com

 

https://twitter.com/#!/yazarhaydarisik

https://www.facebook.com/haydar.isik2