Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

BARIŞ GÖRÜŞMELERİ Mİ ? YOKSA ASİMİLASYON POLİTİKALARININ DEVAMI MI ?

Bilindiği gibi uzun bir süredir AKP'nin barış havarisi kesilmesi bir hayra değildir.

AKP yeni hesaplar peşinde ve de bu konuda samimi değildir. Yeni dünya düzeninde güç ve denge ekseni doğrultusunda hareket ediyor.
Kürt halkı ve temsilcileri herkesten daha fazla barış istiyor. Çünkü Kürt halkı daha fazla acı çekti. Barış deyince karşılıklı iki gücün beli anlaşmalar ve uzlaşmalar yaparak, karşılıklı ateşkes yaparak, yapılan anlaşmaları kamuoyuna deklere etmeleridir. Yoksa AKP'nin yaptığı gibi müzakareleri kamuoyundan gizleme diye bir şey olmaz.

Dünyada yapılan ateşkesler veya müzakerelerde görülmemiştir ki karşı güce ülkeni terket sillahları bırak,hiç bir şartı kabul etmeyiz. Peki iyi güzel ama adama sormazlar mı hangi konuları müzakere ettiniz, hangi maddelerde anlaşma yaptınız. Ne yazık ki karanlık ve bilinmez anlaşmalar veya sorunu çözecek anlaşmalar değildir.

Sayın Erdoğan müzakereleri başlattığı ilk günden beri herkes iyi hatırlar Gaziantep mitinginde yaptığı konuşmasında Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır, teröre karşı sonuna kadar mücadele edecegiz demişti.

Sayın Erdoğan Kürt sorunu yoksa neyi ve hanği sorunu müzakere ediyorsunuz açıklar mısınız. Sorun yoksa müzakere de olmaz müzakere varsa sorun vardır demektır. Kamuoyunu ve halkı aldatmaya devam ediyorsunuz. Türk ve Kürt halkını buna inandıramazsınız.

Barışı hepimiz istiyoruz akan kanın durması, kin ve nefrettin son bulması,Türk ve Kürt halkının kardeşçe bir arada eşit haklara sahip olacak şekilde yaşamasını istiyoruz. Yapılacak barışın onurlu bir barış olmasını diliyoruz. Karşılklı güvene dayalı olmasını diliyoruz, müzakerelerin sözlü değil yazılı ve yasal güvenceye alınması lazım. Ama gelgör ki burası Türkiye bügün var dediğine yarın yok diyebiliyor.

AKP her şeyden önce PKK'nın sillahların bırakması ve ülke dışına çıkması lazım diyor ülke dışına çıkarken sınırda kendilerine kolaylık sağlıyacağını, herhanği bir saldırı olmayacağinı garantisini veriyoruz diyor. Sayın Erdoğan esas sorun bu değil, bu ise yıllardır PKK sınırda izinsiz giriş çıkış yapmıyordu ve helen izniniz olmadan giriş çıkış yapıyor. Müzakerenin ana konusu bu olamaz ve olmamalıdır. Müzakereyi yürüttüğün güçlere ülkeni terket ve siyasallasmasına yasak koyacaksın, temsilcilerine cezalar yağdıracaksın adına barış diyeceksin.

Barış görüşmeleri sürdüğü şu günlerde üç ayrı PKK kampını aynı anda savaş uçaklarıyla saatlerce bombalaması neyi ifade ediyor.Kürt kurum ve kuruluşlarına yapılan saldırılar neyi ifade ediyor. KCK operasiyonları neyi ifade ediyor. Sinop ve Samsun daki Kürt milletvekillerine yapılan saldırılar neyi ifade ediyor. Özelikle bu saldırıyı gerçekleştiren gurup Polis tarafında hoş karşılanması neyi ifade ediyor.Bu gurubun Polisle olan yakınlık derecesi ne acaba sormadan edemiyor insan yoksa birliktemi organize ettiler. Ama bu saldırıyı yapan devrimci demokrat ve Kürtler olsaydı Polis hiçte hoş karşılıyamayacaktı. Her zaman yaptığı gibi gaz ve joplarla 
saldırıya gececekti.

Sinop ve Samsun'daki olayları sadece bir gurubun yaptığını söylemek yanlış olur. Bunun arka planında devletin parmağı vardır. Saldırı esnasında Vali ve Polis'in tavrında anlaşılmaktadır. Saldırganlara hoşgörü ile yaklşmaları yeni değildir. Biz bu gibi manzaralara yabancı değiliz, Maraş 'ta, Çorum'da, Sıvas'ta gerici güçler Alevi halkını diri diri yakarken, aynı güçler yani Polis, Ordu, Vali seyirci kalmışlardı,Insanlıkta nasibini almamiş bu canilere şevkatle yaklaşmadılarmı, kazanız mubarek olsun demedilermi. Bu bir devlet politikası olarak yıllardan beri süre gelmektedir, başka türlü de düşünülmemelidir.

Bütün bu saydığımız olayları düşündügümüzde yapılan müzakerelerin bir sonuç verecegine inanmıyorum çünkü her zaman olduğu ğibi çifte standartlık halen devam etmektedir. Bu AKP'nin yeni bir manevrasından başka Bir şey değildir. Yapılacak olan yeni anayasa değişikliğinin itifaki ve önümüzdeki seçim propağanda malzemesi dışında başka bir sey değildir. Her seçimde Türkiye ve Kürt halkına vaadler verilir seçim sonrası verilen sözler çabuk unutulur. 

Esas sorun Kürt halkını asimlasion politikası ve Kürt ulusal hareketini eritme politikasıdır. Yapılan müzakerelerle geri ve dinci kesimin Kürt oylarını kapma politikasıdır.Kürt sorunu yeni anayasa'da yapılacak birkaç değişiklikle hal edilecek sorun değildir. Köklü ve ilkeli bir değişiklik gerektirir. Karşılıklı anlaşmalarla olmasını gerektirir.Bu ise AKP'den çok uzaktadır.

AKP ve iktidarı Kürtlere tahamülü yok Kürdistan'daki herhanği bir parçasında gelişme olunca onu boğmaya çalışmaktadır. Örneğin güney Kürdistan yani Suriye de olası bir özerk Kürdistan oluşumuna sıcak bakmadıklarını ve Müsaade etmiyeceklerini ilan ettiler. Suriye den getirdikleri gerici çapulculari eğitip sillahlandırdıktan sonra bazı faşist kesimlerle birlikte Kürt bölğelerine saldırmaya çalıştılar. Aynı şekilde Süriydeki Emperyalist muhalefeti Örgütlemegörvinide üstnenerek Süriye halkına da saldırmaya muhalefeti desteklemeye devam etmektedir.

Sayın Erdoğan sanki Suriye devlet başkanıymış gibi konuşuyor. Siz kendi ülkenizdeki Kürtlerin sorununu hal ettinizde Suriye 'deki Kürtlerin sorunu size mi kaldı. Bu açıklamalara baktıgimizda bir korkunun sonucu olması gerekir. Korkunun ecele faydası yok günü geldiğinde Kuzey Kürdistan gibi Güney Kürdistan da oluşacaktır. Bu telaş ne sayın Erdoğan yoksa sıra Türkiye'ye mi geliyorda ondamı bunca telaş.

Olacaksa barış, onurluca iki halkın  kardeşçe ve eşit hakka sahip olduğu demokratik bir şekilde olsun aksi durum da eşitsizlik her zaman devam edecektir.
28 / 02 / 2013
Haydar Aslan