Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

2 TEMMUZ’DA SİVASTA…

2 Temmuz günü Sivas’ta olmak…
Yaktıklarıyla kalmadılar, insanlık suçunun işlendiği bu yangın yerini bir lokantaya dönüştürdükleri o yerde olacağız bütün canlar… Katledenler ve bu katliama seyirci kalanların “ödülü” veya “abidesi” gibiydi o et lokantası… Yıllardır bu utancın ortadan kalkmasını ve canlarımızın yakıldığı bu binanın bir insanlık müzesine dönüştürülmesini isteyen sesimizi duymak istemediler. Bu kez sesimiz daha güçlü olarak orada olacağız. 

2 Temmuz günü Sivas’ta olmak… Bir kez daha bu katliamı unutmadığımızı ve daha dünya döndükçe lanetlediğimizi dünya âleme göstermek için orada olacağız… Orada oluşturulacak müze, orayı canlarımıza mezar edenlerin utancı, bizlerin ve bütün insanlığın insanlığının muhasebesini yaptıkları bir anıt olsun istiyoruz. Bunu bir görev, bir sorumluluk addettiğimiz için orada olacağız. 

2 Temmuz günü Sivas’ta olmak… Hazreti Ali’nin aşkıyla ve Pir sultanın direngen ruhuyla orada olacağız. Bizim aşkımız engel tanımaz; inancımız, felsefemiz direnç ve dirayet üzerine kurulmuştur. Bu inancı, felsefeyi yaşayarak şehit olan canlarımızın bizden istediği de bundan başka bir şey olamazdı.. Bu isteği “vasiyet” telakki edeceğiz. Bedbaht Sivas’a giderek ve bulunduğumuz yerde harekete geçip çoğalarak hep birlikte haykıracağız: Bir daha bu acıları yaşamamak için…

2 Temmuz günü Sivas’ta olmak… “Alevi açılımı” diyerek gündem yaratanlar eğer samimiyse öncelikli olarak oradaki taleplerimize kulak vermeli ve bu utancın ortadan kaldırılmasını sağlamalılar. İşte o zaman bu sorunun çözümü noktasında iyimser olabiliriz. Ve asıl o zaman bu hükümetin ve devletin geçmişle yüzleşmeye cesaret ettiğini düşünebileceğiz.

2 Temmuz’da Sivas’ta olmak… Bu karanlığı lanetlerken bütün toplumu hesaplaşmaya dâhil etmek adına Sivas’ta olacağız. Bize unutturmaya çalışanların amacı yeni katliamlara davetiye çıkarmak anlamını taşıyor. Unutmayı bu ülkede derin bir siyasal kültüre dönüştürenlere, dönüştürmek isteyenlere inat orada olacağız. Hatırlamak, Pir Sultanın direngen ruhuyla kuşanmayı öngörür. Bu kuşanmışlık, her türlü zorbalığa, katliama ve karanlık zihniyete karşı mücadeleyi zorunlu kılar. İşte bu mücadeleden yana korkuları olanlar bu kanlı ve karanlık sürecin unutulması için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Tıpkı Maraş ve Çorum katliamlarında, Gazi Mahallesi katliamında olduğu gibi.

2 Temmuz günü Sivas’ta olmak… Bizim hesabımız bin yılların hesabıdır. Aydınlık bir felsefenin ve “Enelhak” diyen bir inancın insanları olarak inkârcı, katliamcı ve asimilasyoncu zihniyetten hesap sormak adına orda olacağız. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Artık bu ülke de inancımızı ve varlığımızı görmezden gelemeyeceklerini, bizleri toplu katliamlardan geçirerek yok edemeyeceklerini haykırmak için bir kez daha Sivas’ta olacağız.

2 Temmuz’da Sivas’ ta olmak…Sevgili Hasret’in, Nesimi babanın, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve diğer canlarımızın diri diri yakıldığı o cehennem yerinde olacağız. Bir kez daha onlarla birlikte tutuşacak bedenlerimiz ve zehirli dumanları soluyacak nefeslerimiz. Bir kez daha onların çığlıklarına karışacak bizim de sesimiz. Bir kez daha bir arada ve hep birlikte döneceğiz Sivas’ın ateşinde semahımızı.

2 Temmuz’da Sivas’ta olmak… Çivisi çıkmış ve giderek çeteleşmiş bu düzenin çıkarları doğrultusunda susmak kendi tarihimize, inancımız ve sahip olduğumuz kimliğe bir ihanettir. Düzenin bu katliamcı ve inkârcı niteliğini tarif etmek için orada bulunmalıyız. Halkların kardeşliği ve birliğinden söz edenlerin bunun gereğini yapmaya çağırmak için Sivas’ta olmalıyız. Kardeşlik ve eşitlik her şeyden önce ortak bir yaşamı en demokratik şekilde mümkün kılabilmektir. Ret ve inkâr üzerine inşa edilmiş bir sistemin farklı kimlik ve inançları hep düşman olarak göreceği muhakkaktır. Dolayısıyla sistemin demokratikleşmesi ve insanlarımızın bu ülkede eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşamalarını istemeliyiz.

2 Temmuz’da Sivas’ta olmak…Bu, “geride kalmanın” bizlere emrettiği bir insanlık görevidir. Bu, bu ülkede katliamın herkes tarafından aynı bilinç ve duyarlılıkla lanetlenmesi mücadelemizin gereğidir. Bu, şehit canlarımızın manevi huzurunda onlara karşı taşıdığımız saygı ve minnet duygularının gereğidir. Bu, katliamcılara, karanlık güçlere, “işte daha da çoğalmış olarak buradayız” diyebilmenin inadıdır.

Bu görevi, bu sorumluluğu, bu duyarlılığı, bu inadı asla yerde bırakmayacağımızı göstermek için, 2 Temmuz’da Sivas’ta olacağız