Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dersim 38 tartışmaları-Erğin Doğru

Dersimlilerin uzun süredir yürüttüğü mücadele sonucu Dersim gerçeği ve tarihsel acıları her geçen gün yeni bilgilerle açığa çıkarılıyor, şekilleniyor. Dersim’in celladı olan CHP’nin milletvekillerinden olan Onur Öymen’in, gerçeği dile getirmesinden sonra giderek tartışılan Dersim jenosidi gerçeği bugün inkar edilemez boyuta gelmiştir.
Başbakan Erdoğan’ın CHP’yi siyaseten sıkıştırmak amacıyla yarım ağız dilediği özür ve bunun karşısında CHP’nin soykırımdaki rolünü ret etmeden savunur bir çizgide statükoculuğunu sürdürmesi, Dersim’i gündemde tutmaya devam etti. Mecliste oluşturulan komisyon ile ortalıkta dolaşan popüler söylemler, Dersim gerçeğinin Türkiye gündeminde bir süre daha yer almaya devam edeceğini gösteriyor.
Siyasetçilerin, çıkar ve bir hesaplaşma aracı haline getirdikleri Dersim soykırım gerçeği, paradoksal olarak Dersimliler açısından olumluluklar ve olumsuzlukları bir arada barındırıyor. Cumhuriyet döneminin inkar ve ret politikalarının günümüzde sürdürülemeyeceği açıktır, lakin egemenlerin yeni taktiği ise “inkar ve ret edemiyorsan maniple et, dezenformasyana tabi tut ve tüm gerçekleri ters düz et” mantığıdır. Bugün yaşananlar tam da bu politikaya tekabül etmektedir. Ortada bolca demokratikleşme, şeffaflaşma söylemi var, ayrıca buna bağlı olarak açığa çıkan “belgeler var gibi.” Var gibi diyoruz, çünkü bu belgelerin birçoğu ayıklanarak kamuoyuna sunuluyor. Ciddi olan belgeler ise zaten Dersimlilerin bildiği belgeler. Şimdi bu gerçeğe rağmen egemenler, “işte bakın, mücadele ediyoruz, belgeler açığa çıkarılıyor” iddiaları ile gözümüzü boyamaya çalışmakta. Bu yalanlara kim inanır bilinmez, ama ortada ciddi bir oyun var.

Sistemin partileri Dersim’in katilleridir

Dersim 38 gerçeğini tartışacaksak bu konuda ilk ortaya koymamız gereken gerçek bu sistemin, düzenin parçası olanların Dersim’in acılarını dindiremeyeceği gerçeğidir. Farklı kulvarlarda olsalar da özünde birbirinden farkı olmayan AKP ve CHP’nin söylem ve duruşlarına bakmak bu anlamda yeterlidir.
Politik anlamda, yeni liberal muhafazakar ve Amerikancı çizginin temsilcisi olan ve BOP eş başkanı olmakla övünen AKP, aslında gerici Kürt-Alevi-emek ve demokrasi düşmanı bir karaktere sahiptir. Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarını takip ettiğinizde bunu çok rahat görebilirsiniz. Mitinglerde Aleviliği yuhalatması, Kürt sorunu karşısındaki faşizan söylemleri bu konuda şüpheye yer bırakmıyor.
Gerici karakterdeki AKP, bir bakıyorsunuz, CHP’yi zorlamak için de olsa bir tarihsel gerçeği ifade ediyor ve CHP dönemindeki katliamlara vurgu yapıyor. Sonrasında söylemin pratiğe dönmesi talep edilince de “literatürde varsa özür de dilenir” gibi abuk sabuk, yarım ağız sözüm ona özür diliyor. Bunun üzerinden yürütülen propaganda ise “işte AKP Dersim’in acılarını anlıyor, özür diliyor” derekesine vardırılıyor. İşin gerçeği söylemek gerekirse, ortada siyasal pragmatist tutumun ötesinde bir şey yok. Eğer AKP samimi olacaksa hükümettir, çıkar devlet adına özür diler ve gereğini yapar. AKP’de böyle bir niyet ise yoktur. Dersim’i gurur meselesi yapan Erdoğan, sadece “Dersim’i nasıl kazanırım, Dersimli’yi nasıl asimile edip tarihe geçerimin” sevdası peşinde koşuyor.
Dersim’de hükümet imkanları ile sürdürülen cemaatleşme, Dersim 38 gerçeği ve acılarını açığa çıkarmak için değil üzerini örtmeye, unutturarak silmeye ve son tahlilde sistemi bu yükten kurtarmaya çalışıyor.
AKP karşısında asıl sorgulanması gereken ise CHP gerçeğidir. Dersim jenosidinin sorumlusu olan CHP, anlaşılması zor olsa da(!) hala Dersim’de destek görmektedir. Dersim celladı olan CHP’nin bu durumunu sorgulamak ayrı bir konu. Dersim 38 ile ilgili son dönem gelişmelerindeki rolüne geldiğimizde ise CHP zihniyetinde değişen bir şey olmadığını görürüz.
Hala anlaşılmayan bir operasyonla CHP’nin başına geçirilen Kılıçdaroğlu’na rağmen bu gerçek değişmiş değildir. Kaldı ki Kılıçdaroğlu’nun da böyle bir iddiası yoktur. O daha çok inkar edemediği için “yaşanmış acı olaylar, ama genç cumhuriyet için gerekliydi. Unutalım artık” mantığında. Dolaysıyla Dersimlilere kurtarıcı olarak sunulan ve yutturulmaya çalışılan Kılıçdaroğlu, özünde Dersim soykırımını kabul eden bir noktada olmadığı gibi, klasik Kemalist yaklaşımın ötesine de geçebilmiş değil.
Yoğun olarak sürdürülen tartışmaların fitilini ateşleyen CHP vekili Onur Öymen kendi inancı ve görüşleri doğrultusunda doğru söyleyerek mecliste bir gerçeği haykırmıştır: “Dersim’de analar ağlamadı mı?” Öymen’in ifade ettiği gerçek maskeleri düşürse, tartışmalar yaratsa da işin asıl önemli noktası, Dersimlilerin yıllardır mücadelesini yürüttükleri doğruları geniş kamuoyuna mal etmesi oldu ve bir yönüyle de Dersim rantçıları açığa çıktı. Onur Öymen’i meclis konuşmasında ayakta alkışlayanın Kılıçdaroğlu olması ise tarihin Dersim’e oynadığı çirkin oyunun gizlenemeyen trajedisi, gerçeğidir.
Oluşan yoğun tepkilere rağmen CHP zihniyetinin değişmediği görüldü. Yakın dönemde Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün röportajı üzerinden çıkan tartışmalar sonrasında CHP’lilerin yaptığı açıklamalar ise daha da vahimdi. İsmet İnönü’nün torunu Gülsüm Bilgehan’ın “kötü mü oldu Tunceliler uygarlaştı” ve Tunceli milletvekili Kamer Genç’in “araştırın bakalım belki bir şey yoktur” açıklamaları CHP’nin Dersim 38 konusunda zihniyetinin ne olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor.
AKP ve CHP yetkililerinin bu yaklaşımlarının aslında Dersim konusunda çok ayrı düşünmediklerini ortaya çıkan polemiğin sadece siyasal pragmatizmin ötesinde bir anlamı olmadığını gösteriyor.

Dersim davası mecliste çözülemez 
Gelişmelerin ardından TBMM İnsan Hakları Komisyonuna bağlı olarak oluşturulan Dersim Araştırma Komisyonu ise basın ve bazı Dersimliler tarafından abartılarak çözüm olarak sunulması ise yeni bir aldatmaca ve oyundur.
Öncelikle TBMM bu yapısı ve zihniyetiyle Dersim 38’i çözme iradesine sahip değildir. Türk Meclisi (TBMM), 38 katliamının kararını veren kurumdur. Türkiye’deki sistemin demokratik bir hukuk devleti olmadığı müddetçe buradan çözüm beklemek saflık ve hayalciliktir. Bazı Dersimlilerin TBMM’yi umut olarak ortaya koyarak dilekçe kampanyaları ve tazminat konusunu gündemleştirmesi ise Dersim halkını celladına umut bağlar pozisyonuna getirmenin dışında hiçbir işlevi olmayacaktır.
Araştırma Komisyonu ve dilekçeler ile açığa çıkması beklenen nedir? Dersim 38’den sorumlu olanların açığa çıkarılması ise bu Dersimlilerin bilmediği bir şey değil. Dersimlilerin beklentisi ve isteği bu soykırım uygulayıcılarının bugünkü devamcılarının Dersimlilerden özür dileyerek uluslararası hukukun gereklerini yerine getirmesidir.
Bazıları ortaya belgelerin çıkarıldığını iddia edebilir, fakat binlerce belge içerisinde Dersimlilerin bildiği gerçeklerin delilleri ortaya konulmuyor. Seçilerek filtre edilmiş, devleti hukuken zora sokmayacak belgeler komisyona sunuluyor. Dersimlilerin beklentileri ise bilinen gerçeklerin tekrar edilmesi değildir. Onlar, bu katliamın sorumlularının tümünü istiyor. Dersim jenosidinde kullanılan kimyasal gazların talimatını kimler verdi, bu gazlar nereden alındı? Tam olarak kaç Dersimli hayatını kaybetti? Sonrasında evlatlık olarak verilen çocuklar nerelere, kimlere verilmiştir? Dersim’in katledilen önderlerinin mezarları nerededir?.. Ve çoğaltılacak onlarca sorunun cevabını bekliyoruz. Ulaşılamayan Genelkurmay belgelerinin seçilmeden, filtrelenmeden araştırmacılara açılmasını istiyoruz.
İşin özünü kaçırarak ortaya atılan binlerce işlevsiz belge ya da bilinen gerçeklerin tekrarı Dersimlilerin talebi değildir ve olamaz. Eğer ortada bir samimiyet olacaksa yapılması gerekenler orada, lakin Dersimliler bu zihniyeti iyi tanıyor ve burada bir şey çıkmayacağını biliyor.
Dersimliler dikkatli olmak zorunda. Dersim tartışmaların gündemleşmesi ile beraber yoğun bir dezenformasyon çalışması yürütülüyor. Gerek sistemin yürütücüleri, gerekse sistem işbirlikçileri Dersimlinin net olan taleplerini muğlaklaştırmaya, acılarını ranta çevirmeye çalışıyor.

Uluslararası davayı engelleme girişimi

Dersim 38 için tazminat talebini öncelikli talep olarak gündemleştirmek Dersimli’ye yapılacak en büyük kötülüktür. Bir nevi acımızın para ile satın alınabileceğinin düşünülmesi dahi başat mücadelede kaybettiğimiz yol ulularımızın, insanlarımızın anıları olmak üzere onların çocuklarına, torunlarına en büyük hakarettir. Dersim’in acılarını, trajedilerini paraya endekslemek “geçmişinizi unutarak köksüz bir gelecek ile değerlerinizden, kimliğinizden vazgeçin” anlamına gelmektedir.
Kaldı ki devlet, Dersimlilerin hukuki taleplerini kabul ederse zaten tazminat bir hak olarak ortaya çıkacaktır. Tazminat talebinin savunulması ve gündemleştirilmesi ise talebimiz olan Dersimlilerin acılarının üstünü örten yalancı bir örtü olacaktır.
Dersim insanın yoksulluğundan istifade ederek onları tazminatla ikna etmeye çalışmak Dersim cellatlarının işbirlikçiliğidir. Hiç kimse tarihsel trajediyi maddiyata endekslemek gibi bir ucubeliğe düşmemelidir.
Öte yandan bu devletin zorunlu kalmadıkça “tazminat ödeme” gibi bir işe girişmeyeceği de ortadadır. Dersimlinin önünde Gazi, Sivas, Maraş ve son olarak Roboskî katliamı gerçeği varken, TBMM’nin nasıl bir rol oynayabileceği, hükümetin, devletin yaklaşımının ne olacağını kestirmek için kahin olmaya gerekte yoktur. Devlet diğer katliamlara nasıl yaklaştıysa, yaklaşıyorsa Dersim’e yaklaşımı bunun da gerisinde olacaktır, zira ortada tarihsel bir kin durmaktadır.
TBMM ve tazminat çalışmalarının bir amacı da Dersim davasının uluslararası hukuk alanlarında yarın gelişecek olası durumlara karşı tedbir alma çabasıdır. Halka dağıtılacak küçük miktarlar uluslararası alandaki açılacak davaların ve gelişmelerin önüne geçmek amaçlıdır.
Dolaysıyla TBMM komisyonlarını ve tazminat gibi bir ucubeliği Dersim halkının önüne koymaya kimsenin hakkı yoktur.

Ortak mücadele zorunludur
Sistem ve işbirlikçilerinin yaklaşımları, oyunları ve hedefleri ortada, onlar kendi doğruları üzerinden süreç örmeye çalışıyorlar ve acılarımızın üstünü örterek “unutun” demeye getiriyorlar. Peki, yüreği Dersimle atan, Dersimlinin acısını bilen özgürleşme mücadelesinde emeği olanlar bu gelişmeler karşısında ne yapıyor, ne yapmalıdır.
Dersim coğrafyası barajlar ile yok edilirken, asimilasyon ile kültürel jenosid sürdürülürken buna karşı duran ilerici güçlerin de bu konularda söyleyecek sözü olmalıdır. Dersim’in özgürleşme mücadelesini omuzlayanların Dersim acılarının pazarlanması girişimlerine karşı sözünün olmaması meydanı işbirlikçilere terk etmek anlamına gelecektir.
Dersim’in demokratik, ilerici kamuoyu gelişmeler karşısında duyarlı olmaya, halkı aydınlatmaya- yetersiz de olsa- çalışıyor. Dersimli devrimci, demokratik-ilerici kamuoyunun bu mücadeleyi parçalı yürütmesi ise hem etkisizlik yaratıyor hem de sistem ve işbirlikçilerine alan açıyor.
O yüzden de Dersim 38 konusunda ortak bakış açısına sahip olan güçlerin bir araya gelme ve ortak mücadele yürütme gibi zorunluluğu vardır. Oluşturulacak bir üst organ ile Dersim 38 sürecine etkili müdahale edilebilinir. Burada oluşacak konsesus, çıkarılacak bir yol haritası ile mücadelenin sürekliliği ve çok yönlülüğü sağlanabilir. Çalışmaların yürütüleceği alanlar belirlenir, planlamalar dahilinde hareket edilir.
Böyle bir çalışmanın toplum, hukuk, tarih gibi alanlarda da çalışma yürütmesi gerekmektedir. Halk gelişmeler karşısında oynanan sinsi oyunlar konusunda aydınlatılmalı, bilinçlendirilmelidir. Acılarımızın parayla ölçülemeyeceği, yürütülecek mücadelenin açığa çıkaracağı değerleri hiçbir maddi karşılaştırılmayacak kadar ulvi olduğu anlatılmalıdır.
Hukuk komisyonu ile bireysel başvuruların ve ferdi davranışların önüne geçilerek hukuksal mücadelenin daha bütünlüklü ve sağlıklı yürütülmesi sağlanabilinir. Bu şekilde ferdi ve rantsal amaç güden art niyetli girişimlerin de önü kesilir ve teşhiri yapılabilinir.
Bunlarla bağlantılı olarak yürütülmesi gereken diğer bir çalışma ise tarihsel belgelerin açığa çıkarılması, arşivlenmesi ve belgelendirilmesi için çalışmalar yürütülmesidir. Bu çalışma ile manipülatif bilgi kirliliklerinden arınmış sağlam ve doğru bilgi yaratılacaktır. Açığa çıkarılacak belgeler, hukuksal mücadelenin en önemli dayanağını oluşturacaktır. Bunun diğer bir önemi ise Dersim toplumunun belleği açığa çıkarılarak gelecek kuşaklara aktarılma şansı olacaktır. Günümüzde dar aşiretsel bilgilerin ya da sistem tarafından üretilenler üzerinden yaratılan bilgi kirlilikleri düşünüldüğünde, bu çalışmanın elzem olacağı açıktır. Dersim adına medyada söz söyleyenlerin” Seyit Rıza fukaraydı, Dersimliler çok garibandı ya da şu kişi, aşiret suçludur,falan kişi,aşiret kahramandır ” gibi yanlı, parçalayıcı sığ ucubeliklerin de önü alınmış olunur.

Yüzleşme sağlanmadan demokrasi gelişemez

Yapılması gereken çalışmaları diğer bir ayağı ise basın ve lobi ayağının oluşturulmasıdır. Çağımızın en önemli özelliği olan iletişim araçları Dersimliler tarafından ya yeterince kullanılamıyor ya da elde edilen fırsatlar deneyimsiz, bilgisiz, sığ ve yer yer de taraflı kişilerin elinde heba oluyor.
Öte yandan ise çağımızın en önemli alanlarından biri olan lobi çalışması yürütmek gerekiyor. Bunun için öncelikli olarak Dersim’in iç birliğinin sağlanması zorunludur.
Diasporada yaşayan Dersimliler ulusal ve uluslararası kuruluşlar şahsında yürütecekleri çalışmalar ile Dersim gerçeğini daha iyi anlatabilme ve buradan Dersim gerçeği üzerine kazanımlar elde edilebilirler. Avrupa Konseyi, UCM, BM vb. etkin örgütler harekete geçirilebilir.
Özetle anlatmaya çalıştığımız bu çalışmaların yanında birçok çalışmada yapılabilir, bunun için de öncelikli olarak Dersim jenosidi gibi bir konuda birlik olmak gerekiyor.
Sonuç olarak söylemek gerekirse Dersim Jenosidi cumhuriyetin alnındaki karalardandır. Dersim jenosidi ve diğer katliamlarla ile yüzleşme sağlanmadan bu coğrafyada gerçek anlamda bir özgürlük ve demokrasi gelişemez. Egemenler eğer dönem dönem ortaya attıkları söylemlerinde samimi iseler söylemlerini pratikte göstersinler.
Yürütülen tartışmalar ışığında belirtmek gerekirse Dersimliler her zamankinden daha uyanık ve bilinçli olmak, ortak hareket etmek zorundadırlar. Acılarını pazarlamaya çalışılan rantçılara ve “geçmişinizi unutun” diyen sisteme karşı dik durabilmeli, geçmişine yakışır bir duruşun sahibi olmalıdırlar. Dersim 38, Dersim toplumunun acısıdır, acımızın maddiyatla ölçülemeyeceği gibi bu acıları unutmamız da mümkün değildir. Geçmişin unutan bir toplumun geleceği olamayacağı bilinciyle her zamankinden daha fazla emek ve birlik ruhu ile Dersim üzerinde oynanan oyunları boşa çıkarıp, özgür Dersim rüyamıza bir adım daha yaklaşalım.