Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dersim üzerinden yüzleşme-Ergin Doğru

Siyasetçilerin ve medyanın yoğun olarak tartıştığı Dersim 37-38 gerçeği ise olduğu yerde duruyor. Dersim’in, gelişen demokrasiye paralel bir yüzleşme isteğinden ziyade, farklı amaçlarla gündeme geldiği şüphesi giderek artıyor. Öncelikle Dersim’in bu denli gündemleşmesindeki iki önemli sebepten söz etmek mümkün. AKP iktidarı (KCK tutuklamaları ile) üzerinde oluşan baskı, güncel tartışmalar ile kısmen dağılmış durumda.

Bu yüzden Dersim tartışmalarının Türk egemenlerinin çok sık başvurdukları gibi gündem değiştirme operasyonu olması ihtimaldir. Diğer şüphe ise AKP’nin güncel politikada, CHP’nin yumuşak karnı olan Dersim gerçeğini iyi tespit ederek, onu sıkıştırmak gibi bir siyasi hesapı olabilir. Söylediklerimiz senaryo görülebilir; ama bu senaryoyu oluşturacak güçlü saiklere sahibiz. 

Öncelikli olarak Dersim tartışmasını yeniden başlatan röportajın, yapıldıktan on bir gün sonra, Fetullah’çı basının amiral gemisi Zaman‘da yayınlanması ilginçtir.

Bu röportajın hemen ardından CHP içerisinde hesap edilen tartışmanın başlaması, CHP zihniyetinin ve karakterinin AKP tarafından iyi bilinmesinin sonucudur. Tartışmaların artmasına sebep olan AKP’nin ve başbakanın tavrını iyi anlamak gerekiyor.

Başbakanın yarım ağızla dilediği özrün kısmi bir değeri olsa da ediliş tarzı, başbakanın kişiliği ile birleşince samimiyetten yoksun, pragmatist bir kişiliğin uyanıklığı olarak gözüküyor.”Literatürde yeri varsa” deyimi dahi işin ne denli ciddiyetle yapıldığının göstergesidir. Kaldı ki belge olarak ortaya konulanlar da zaten Dersimli araştırmacıların bin bir emekle açığa çıkardığı belgelerdi, yani başbakan yeni bir belge açıklamış değildi. Halbuki başbakanın ağzından çıkması itibari ile bir değer ifade eden özrün ciddiye alınması, bu özrün hukuki bir statüye kavuşması ve devlet ciddiyetine yakışacak bir tarzda yapılması ile mümkündür.

Başbakan bu özrü il başkanları toplantısı yerine, Dersim kararının çıktığı TBMM’de tüm siyasi partilerin katılımı ile yaptığında, bunu bir devlet özrüne dönüştürdüğünde bir anlam ifade edecektir.

Öte yandan sorunu sadece özür ile çözmek de mümkün değildir. AKP elindeki imkanlarla daha fazlasını yapabilir. Tüm arşivlerin açılmasından, tazminatların ödenmesine, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanmasına kadar, Dersimlinin taleplerinin karşılanması, AKP ve başbakanın samimiyetinin göstergesi olacaktır.

Tartışmaların üzerinde çok kısa süre geçmesine rağmen AKP, samimiyet noktasında taşıdığımız kaygıları haklı çıkaran gelişmelere imza atmıştır. BDP’nin mecliste verdiği Dersim konulu araştırma önergesi AKP’liler tarafından ret edilmiştir. Yine Sabahat Tuncel’in soru önergesine de henüz yanıt verilmiş değildir.

Tartışmaların diğer tarafı CHP’nin durumu ise içler acısı, hicap vericidir. İki Tunceli milletvekiline sahip CHP’nin, jenosidin yaklaşımı, devamı olduklarından övündükleri katliamcıların statükolarını koruma çabasının ötesine geçmiyor.

Kılıçdaroğlu’nun bir TV programında söylediği “o dönem yaşanan bir isyandır, genç cumhuriyet gereğini yapmıştır” sözümüzü doğrular niteliktedir. Siyaseten kalesinde yediği gol sonrasındaki “özür yetmez, sürgünlerin listesini açıkla“ sözü ise Dersimliler açısından doğru değerlendirildiğinde şaşırtıcı olmayan, ama yaralayıcı bir yaklaşımdır, çünkü samimiyetten çok uzaktır.

Yine CHP milletvekili Gülsüm Bilgehan’ın yaşananları olumlayan “ fena mı olmuş, ortaçağ karanlığından kurtulmuş, medenileşmişler” sözü Dersimliye hakaret eden, dedesi İnönü zihniyetini devamcısı olduğunu gösteriyor.

Tüm bu aşağılayıcı ve kan dondurucu CHP yaklaşımlarının en facialarından birini de Tunceli milletvekili Kamer Genç “özre ne gerek var, hele bir araştıralım, belki özür gerektirecek bir şey yoktur” sözleriyle ifade etmiştir.

Celladına aşık, kendi katilinin sözcüsü olmanın dışında bir anlam ve değeri olmayan Kamer Genç’in yaklaşımı CHP’nin zihniyetidir. Özcesi CHP bu tartışmalarda gerçek yüzünü bir kez daha göstermiş, “yeni CHP” söyleminin eski ırkçı, faşizan, diktatöryel karakterinin bir adım ötesine gitmediğini bir kez daha göstermiştir.

Bu tartışmalarda medya ve medyaya çıkan Dersimli ve Alevi konuşmacılar için de bir şeyler söylemek gerekiyor. Görsel ve yazılı medya, Dersim jenosidini açığa çıkarma, halkı aydınlatma bu anlamda yüzleşmeye ve demokrasinin özgürlüklerin gelişimine kısmi bir katkı sunmak yerine pragmatist davranmıştır.

İdeolojik konumlanışına uygun olarak “yandaş” ve “candaş” medya olarak bağlı oldukları siyasal çizginin sözcülüğüne soyunmuş ve Dersim’in acılarını “reyting” malzemesine dönüştürmüştür.

Katliamın gerekçelerini tartıştırmak yerine manipülasyona yönelerek Dersim kahramanlarını itibarsızlaştırma ve değersizleştirmeye soyunmuştur. Bu noktada medyanın en büyük yardımcıları ise ne yazık ki bu programlara katılan konuşmacıların büyük çoğunluğu olmuştur. Konuşmalarda geçen “Seyit Rıza fukaranın tekiydi, Nuri Dersimi Araptır, ajandır, katliamın sorumlusu aşiretlerdir, Dersimliler aslında teslim olmuştu vb” ifadeler ile bu değersizleştirme ve itibarsızlaştırma operasyonuna hizmet edilmiştir.

Burada yaşanan mağduriyetin insani ve haklı yanını vurgulama iddiası, yapılanları tolere edemez. Bu konuşmacıların ısrarla gizlediği gerçeklerden biri de, Dersimin Kürt kimliğidir. Nuri Dersimi’ye dönük saldırıların ardındaki gerçek de aslında tam da bu konudur.

Tüm bu tartışmalarda Demokratik Kürt Hareketi, sosyalistler ve ilerici güçlerin müdahil olma iradelerini daha da yükseltmeleri elzem bir durumdur. Kürt hareketi, üzerindeki baskı ve saldırı dalgasına rağmen, Dersimlinin beklentilerini dile getirecek ve onu her koşulda savunacak çabayı verecek bir algı ve anlayışa sahiptir. Kürt hareketinin, tüm sıkıntılarına rağmen bunu yapacak gücü de vardır.

Sonuç olarak Dersim jenosidi karanlık bir geçmişe sahip olan Türkiye’nin turnusol kâğıdıdır.

Dersim jenosidi üzerinden sağlanabilecek olan bir yüzleşme, hesaplaşma karanlıkta olan tüm Kürt Alevi katliamlarının, 6-7 Eylül olaylarının ve devletin derinlerinde planlanmış katliamların açığa çıkarılmasının vesilesi olabilir.

Böylesine önemli ve tarihsel bir rol oynayabilecek olan Dersim jenosidinin peşini bu bakımdan da bırakmamak gerekir.