Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Güç mücadelesinin yeni kutsal kitabı-Ehmed Pelda

Bir önceki hafta yayınlanan “ekonomiyi güç alanının dışına çıkarmak” yazısını tamamlayan tartışmayı sürdürmek istiyorum. Bu yüzden gelen birkaç eleştiriyi de erken bulduğumu ifade edeyim.Sanal para, sanal dünya, sanal toplumlar ve guruplar, sanal diyaloglar, sanal ticaret, sanal aşk diye sıralayabileceğimiz birçok olgu yaşamımıza hakim gibi görünüyor. Aslında yaşamımıza eklenmiş bir yüzdür bu. Gerçek yaşamda daha önce var olan ilişkilerimiz hâlâ devam ediyor. Ama teknolojideki gelişmeler, iletişimdeki hız nedeniyle yaşamımıza yeni bir boyut eklendiğini vurgulamak daha gerçekçi.

Zaman ve mekana bağlı yaşam ilişkilerine ek olarak, zaman ve mekandan bağımsız bir yaşam eklenmiş hayatımıza. Yeni bir sosyal ilişki ağı, kültürel ve dilsel iletişim ve farklı bir ekonomik yapı mevcut olana eklenmiş. Hem de daha hızlı, daha etkili ve giderek hayatımızda daha fazla yer kapsar biçimde.
Ama biz buna henüz alışık değiliz. Bundan dolayı da dengeyi ayarlamakta zorlanıyoruz. Bazen içinde bulunduğumuz reel dünyanın gerçekliğini, yani çalışmayı, yemeyi, içmeyi, konuşmayı, dokunmayı, karşılıklı gülmeyi, dertleşmeyi, ağlamayı, katılımda bulunmayı, müdahil olmayı vs bir kenara bırakıp, internet yoluyla karşımıza gelen sanal varlıklarla uğraşmaktayız.
Fakat bunun reel yaşama katkısı sınırlı kalabilmekte. Çünkü bulunduğumuz mekana ihtiyaç olunan an için gerekli maddi hizmeti sunmaktan henüz yoksundur. Borsa’dan para kazanırız ama o an ki duygularımızı ve yaşam tarzımızı değiştirme gücü sınırlıdır. Çünkü sosyal anlamda birileriyle paylaşırken, hissederken, alıp-verirken farklılık ortaya çıkar. Hatta bir yiyeceği ismarladığımızda kısa zaman sonra gelmesine rağmen soyuttur. Çünkü üretildiği mekan, mekanın fiziki ve estetik özellikleri, mekandaki üreticiler, tüketiciler yani insan unsuru içinde değildir.
Ve bütün bunların yarattığı bir boşluk mevcut. Henüz kültürel, duyusal ve felsefi boyutu irdelenmesine rağmen tutarlı bir zemine oturmamıştır.
Ontolojik bir analiz yaparsak, görürüz ki önceki uygarlıklarda tanrının çocukları, daha sonra tanrının elçileri, sonrasında yeryüzünün aydınlarının ve filozoflarının etkin olduğu bir dogmalar dünyasının yerini şimdi, program yazılımı yoluyla biz insanlar, kendimiz doldurmaktayız.
Kaderimiz, kurallarımız, yasalarımız bilgisayar program yazılımları sayesinde yön bulmaktadır. Kullandığımız araçlar, üretim sistemlerimiz ve bunun bir parçası olarak kendimiz yazılımın birer parçası haline gelmişiz.
İktidar üreten merkez bağlamındaki belirleyicilik gücü diye tanımlayabileceğimiz süreç fravunlardan program yazılımcılarına geçmiş durumda. Ya da tanrı merkezli kutsal kitapların yazılımları ortaya koydukları, kurallar, emirler, öneriler, yasaklar ve ödüller sahayı terk etmekte. Yazılım kurallarının hakimiyeti yer almaktadır.
Tabii bu süreç tanrı, yaradılış, yaratma anlayışını insan bilincinde değiştirdi, değiştirecektir de. Elbet bundan yaradanın yadsınması yani reddi sözkonusu değil. Belki uygarlık tarihinde ilk defa insanın kaderini tamamen ele almasıyla tanrı olgusu çıkarlara alet olmaktan dışlanmıştır. Hatırlayınız Firavun’un hakimiyetinin tek kaynağı tanrıydı. Buna tepki olarak ortaya çıkan bireyden soyut tek tanrı anlayışının yeryüzündeki sureti devlet, hukuk ve dogmalar olarak yansıdı. Devleti yönetenler, etraflarındaki elitler ve işleri yürüten bürokratik kurum bu sayede ayakta durdu. İktidarı sürdürdü.
Haliyle ekonomi kazanında pişen nevaleyi kepçeyle kendine alan, kaşıkla aşçılara ve işçilere dağıtan efendiler siyasal, hukuksal, iktisadi alanlara birlikte müdahil oldular. Bu sayede güçlerini zirveye çıkardılar.
Sürekli değişen yazılım ve teknolojik imalat, iktisadi alandaki üretim devrelerinin hızlanması ve işlevinin farklılaşması, spekülatif hareketlerin sanal ve reel olgular arasındaki hızlı geçişleri istikrarsızlık yaratmakta. İktisadi, felsefi ve inançsal bağlamda, topluluklar, cemaatler, partiler, siyasal kurgular, bürokratik işleyiş mekanizmaları ve hatta aile olgusu bilinen biçimiyle yürümemektedir.
Ama sürekli bununla uğraşılmaktadır. Örneğin bilgisayar ekranında oyun oynayan bir çocuktan, bir hacker’a, ürün satan siteden medya guruplarına değin her noktada birşeylere müdahale var. Herkes birşeylerin yanına çekmeye çalışmaktadır. Üstelik oyun da kazanmak üzerine kurulu ve kazanmak için herkes bir hamle yapmaktadır. Reklam, blog, slogan, virüs, yazılım, borsa vb birçok faktör ekran üzerinde realize olmaktadır.
İşin nirengi, noktası burada yatıyor. Artık parası, partisi, şirketi olan değil. Teknolojiyi, yani daha basiti elindeki bilgisayarı iyi kullanabilen kazanıyor. İktidarı bunlar ele geçirebiliyor. Bundan dolayıdır ki şu an dünyanın zenginleri yazılım alanında etkili olan google, microsoft, apple vs oluyor. Buna insan gücüne dayalı üretim yerine otomasyona geçenleri bunu idare eden yazılımlar, araçlar, bilgisayarlar, robotlar üretenleri de ekleyebiliriz. Burada da para değil, mekanizmayı oluşturan ekip rol oynuyor.
Bu süreç gider ayak iktidar kavgalarını ekonomi alanının dışına çıkarmaktadır. İktisadi zeminde belki artık orta bir yol bulunacak ve insanlık belli bir refah düzeyine varacaktır.
Ama çelişki özellikle de güç ve iktidar çelişkisi, ya da mücadalesi başka bir zeminde, zamanda ve boyutta sürecektir