Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Sivil İtaatsizlik; yeni ekonominin işaretleri

 Kapitalizm global anlamda uluslararası tekeller eliyle yepyeni bir pozisyona sahip. Faiz, borsa, banka yani finans hareketlerindeki serbestiyet bunda temel etkendir. Hele hele devletin değişen işlevi ise tamamen buna eklemlenme, bunu desteklemeye yöneliktir. Haliyle bu devlet sistemi iddia edildiği gibi artık toplumun tüm kesimlerini temsil etmiyor. Adeta şirkete dönüşen bir yapıdır. Askeri, siyasi, hukuki anlamdaki tüm müdahaleler artık bunun içindir. Diğer söylem ve yaklaşımların hepsi birer retorikten ibarettir. Hermenuitik sorundur.

İnsanlık için bu sürdürülebilir bir durum değil. Artık farklı arayışlar daha hayatidir. Bu da bir zihniyet, bir inisiyatif, bir girişim, bir örgütlenme gerektirir. Dolayısıyla verili sistemden kopmak kendi iktisadi sosyal sistemini inşa etmek kaçınılmaz bir zorunluluktur. Hele hele coğrafyamızda yaşanan gelişmeler dikkate değerdir. Ama Bölge’de yaşanan sürecin kendi bilinen hedeflerini aşacak düzeyde sonuçlar doğuran boyutları ortaya çıkmıştır. Çıkacaktır. Bu sadece bir sivil inisiyatif meselesi değil. Bu radikal ve devrimci Marksizim’den, Stalinizme, ulusal mücadeleler süreçlerinden sivil anlayışlara uzanan, Tolstoy’dan Martin Luther King’e, Mahatma Gandi’den ve Nelson Mandela’ya değin kapsayıcı bir süreç ya da bir toplamdır. Sadece sol referanslara değil liberal referanslarında ilham kaynağı olabilecek bir öze sahiptir. Libertarianlardan Hayek’e uzanan ya da liberalizmin reel ekonomi fonksiyonu, devlet ve finans kapital ilişikisi içinde kayda değer düşünsel ve eylemsel fırsatlar sunuyor. Buna bir de son olarak eklenen islamın devrimci özü oldu. Cuma namazlarının biçimi, içeriği ve anlayışı çok çok farklı bir başlangıca işarettir. Öte yandan alevi topulumunun içinde işaretleri görülen yeni aydınlanma ve yansımaları da bambaşka mesajları içermektedir.

Artık olay farklı. Düşün yapımızı ve ufkumuzu yeniden kurgulamalıyız. Düşüncelerimizin öznesi biziz. Eylemlerimizin referansı ve bunun insanlık tarihi bağlamında toplamı olmalıyız. Bizler felsefe, bilgi üretim, inanç alanında uygarlığın en azından yeniden nefes almasına imkan yaratabiliriz. Bu öz bu topraklarda, bu insanlarda, bu emek süreçlerinde sentezlenmiştir.

O yüzden içinde olduğumuz şu anki eylemler çok çok anlamlıdır. KCK tutuklularının anadilde savunma talebi. Sadece verili olandan ibaret değildir. Sosyal bilimler anlamında kendinin ötesinde çok daha fazla anlamlar barındırmaktadır. Örneğin Kemalizmin reddidir. Irka dayalı ulusal devletin, faşizmin reddidir. Milli, merkezi ve devletçi ekonominin reddidir. Merkezi devlet yapısının ve bürokrasinin reddidir. Haliyle Hegelyan felsefenin reddidir. Ama sosyalist devlet sisteminin de reddidir. Daha da ötesi 19. ve 20. yüzyıl sisteminin reddidir.

Getirisi ise kendinden fazlasıdır. Örneğin genel olarak sivil itatsizlik yansımaları ekonomi politikasına da yansıyor. Halkın Cuma Namazı’nı kendi dilinde ve inanç esaslarına göre okuması göstermektedir ki, Diyanetin Bölge’de örgütlenmesine, onun fiziki giderlerine ve on binlerce imamına gerek yoktur. Ciddi bir tasarruf sağlanabilir. Eğer zekat Kur’an referanslı islami esaslara göre fakirlere, ihtiyacı olan akrabalara, komşulara, öğrencilere öncelikli olarak verilirse, din adına bunu toplayan ve halk üzerinde adeta bir baskı unsuru olan tarikatlara, cemaatlara gerek kalmayacaktır. Hem unutulmamalı bu birimlerin çoğu İslam öncesi geleneksel kurumlardır ve islamla ilgili değiller. Boşanma, aile içi şiddet, ekonomik ve ticari ilişkilerden kaynaklı problemler ya da bireyleri ve toplumu ilgilendiren çeşitli husumetlerin; daha önceki dönemlerde ve geleneklerde olduğu gibi ruspilerin, toplumun önde gelenlerinin, aydınların, inisiyatif guruplarının devreye girmesiyle çözülmesi gereği devletin birçok hukuk bürokratına ve kurumuna olan ihtiyacı ortadan kaldıracaktır. Buna dayalı giderler tasarrufa dönüşebilecektir. Öz savunmanın polis, jandarma, güvenlik şirketleri gibi militer güçler yerine halkın içinde bir kültürel anlayış olarak yerleşmesi, toplumsal bir sorumluluk, paylaşım ve bölüşüm bağlamında realize olmasıyla Kürdistan’da sayıları 400 bini bulan korucu, asker, polisi gereksiz kılacak onlara yapılan harcamalar tasarruf hanesine yazılacak. Dağınık birçok bakkal ve market var. Bunlar marketler zinciri ile rekabet edemedikleri gibi kısa sürelerle el değiştirmekte, kapanmakta ya da oldukça düşük bir iş hacmi ile devam etmektedirler. Oysa bunların sahiplerinin bir birlik altında birleşmesi, belli kalite, dizayn ve marka ile piyasaya girmesi birçok avanatajlar getirecektir. Örneğin tüketim mallarının daha ucuza alımı için yerli ve yabancı firmalarla anlaşabilir, tüketicilere de daha ucuza yansıtarak tekelci marketlere karşı rekabet edebilirler. Mobilya ve beyaz eşa sektöründe faaliyet gösterenlerin, kasapların, bakkal ve marketlerin, giyim ve tekstil sektör birimlerinin böylesi bir örgütlenmeye gitmesi, alım tercihlerinde de yerel üreticileri tercih etmesi hem tüketiciyi rahatlatacak, hem istihdam artışına yol açacak, hem de üretimin yerel birimlere kaymasına fırsat verecektir. Hele hele tüketicinin de üyelik, kupon alımı, tüketim kredi kartını bu işletmeler üzerinden kullanması, bir inisiyatif olarak buna  sahip çıkması, tekelci sermayeyi çaresiz bırakacak, geri çekilmeyi sağlayacaktır. Bu bir halk ekonomisi inisiyatifidir. Halka dayandığı için hesapları, işleyişi, anlaşmaları kamuya açık ve şeffaf olmak zorundadır.

Böylece devlet merkezli yapı, hukuk ve dayatmaya uygun kurulan sanayici kuruluşları, tüketim birlikleri, esnaf kefalet kooperatiflerine gerek kalmayacaktır. Onların işbirlikçi, çıkarcı, rantiyer yapısal özellikleri de kırılacaktır. Daha doğrusu bireyci, çıkarcı, kar odaklı girişimci tipi yerini yepyeni bir girişimcilik anlayışı ve zihniyetine bırakmak zorunda kalacaktır. Değerler ekseni, katılımcılık, toplumsal öncülük gibi söylemler bile farklı anlamlar kazanacaktır.