Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

KÜRMEŞ'İN KOMŞU KÖYLERİ-2 -AZİZ ÖZ

ŞOKIRİG-Ortasındaki meydanıyla, dünyanın mega kentlerini bile kıskandıracak bir köy. Bilindiği gibi bir kenti en iyi tanımlayacak, anımsatacak özelliklerinden biri sahip olduğu meydanları, parklarıdır. İşte Şokırig'ın ortasında çeşmesi ve dut ağaçlarıyla birlikte bir park görevi de gören bir meydan var. Kim bilir ne güzel sohbetler, ne güzel politik, inançsal tartışmalar yapıldı o dutların altında, o meydanda! Kimbilir su almak için gelip çeşme başında güzel sohbetlere dalan kaç kadın ocakta çayı, yemeği unuttu. Kim bilir yoldan geçen kaç yolcu tarih öncesi çağlardan haber getirir gibi akıp duran bu güzel çeşmede su içti doyasıya! Kim bilir kaç çok susamış hayvan, insanların kendilerini terk etmesine karşın hiç küsmeyerek su vermeye devam eden bu çeşmeden kana kana su içti! Kim bilir kaç aşk o meydanda, o çeşme başında başladı! Yine kim bilir kaç çocuk en güzel elbiseleriyle en güzel oyunlarını oynadı o meydanda. Belki de "gule hode tuan" atasözü o meydandaki dutların duruşundan türetildi, kim bilir! Şimdi biraz hüzünlü, biraz üzgün duran bu meydanı, belki gelecekte birileri şenlendirir, kimbilir.

Sırtını bir tepeye yaslayan Şokırig, güneyindeki Keban Gölü'yle hüzünlü bir güzelliğe bürünür. Hüzünlü, çünkü o göl kendisinden epeyice toprak yuttu. O gölün getirdiği o masalımsı güzellik o hüzünden hiç arınamadı.

Sessizlik okyanusuna dalmış köy. Kireç badanalı taş evlerin, sokakların, doğasının eski devingen günlerine inat edercesine, insansız döneme hızlanarak koşmakta adeta. Sanki rüzgar hiç çocuk sesi, hiç insan sesi taşımıyor komşu köylere. Burada ne yağmurlar o eski yağmurlara benziyor, ne mevsimler o eski mevsimlere, ne rüzgarlar o eski rüzgarlara benziyor artık. Evler, sokaklar adeta hüzünle yıkanmış, hüzünle örtülmüş. Issız ve yıkık kömler. Özelliğini kaybeden tarlalar. Okul yok, çocuk yok, konuk yok, gelip geçen yolcu yok, ruh yok, yok yok yok.....................

Oysa bu canlı dostu, insan dostu, düşmansız doğada eskiden olduğu gibi yürümek, ıslanmak yağmurunda, bağırmak karşı tepelere alabildiğine, duymak çoban seslerini, görmek çoban ateşlerini, katılmak herhangi bir evde herhangi bir sohbete, kusur etmemek saygıda köy öğretmenlerine, gözlemek başka yerlerde geleceklerin yollarını, ikramda bulunmak atıyla/katırıyla geçmekte olan yolcuya, ekip biçmek tarlasını, terlemek alabildiğine çalışırken, dinlemek hayvanların çıngırak seslerini, kuş seslerini, börtü böcek seslerini, uyanmak çoban köpeklerinin gece yarısı havlamalarına ve ve ve...............

İnsan kimi zaman düşünmeden edemiyor böyle tertemiz yerlerde, böyle insanı seven bir doğada, mekanik seslerin barınamadığı, yuva kuramadığı böylesi bir doğada hızla tükenmek de ne ola ki!

Zemheri ayında bile harıl harıl çalışmaktan vazgeçmeyen Gozeli Xanke, Ali Kewo, Heski Reşo, Huski Reşo, Gaze, Rıko gibi akil insanlar yetiştiren Şokırig, şimdi kalp atışları gittikçe zayıflarken, her dönem bir ışık daha sönerek sessizliğe, yalnızlığa, kimsesizliğe doğru biraz daha yol alıyor.

 

 

Kürmeş ile ilişkileri oldukça yoğun oldu. Birbirinin külüne muhtaç iki eşit komşu gibi sürdüre geldiler ilişkileri.

70'li yıllarda oldukça politikleşen Şokırig epeyice siyasi abi ve ablalara barınak oldu.

MAHİR'in çok sevdiği köy.

 

KOXPINİK

Ne yazık ki boş küme. Artık böyle bir köy yok. Artık O'nun tarihi olmayacak. O köy tarihiyle, doğasıyla, mezarlarıyla suya gömüldü, elektrik üretilecek diye. İşte bu korkunç sondan dolayı HES'lere şiddetle karşı durmak gerek. Çünkü HES'ler insanlığın hafızasını yok ediyor. Ölüleri bile "öldüren" HES'leri durdurmak umuduyla.