Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dizi Izlemiyoruz Beyler!-Ali Haydar Gürbüz

Son günlerde iki önemli gelişme iktidarın neler yapmak istediğini ve bunları yaparkende kamuoyunu inandırmak ve sessizleştirmek için uyguladıkları taktikleri  net bir şekilde ortaya çıkarmaktadır.Nedir bu iki önemli gelişme hemen belirteyim; birincisi Wan depremi ve yaşanılan süreç ikinciside Uludere katliamı ve yaşanılanlar.

Birincisi : Wan Depremi- Dersim Katliamı:

Wan depremi sonrası hükümetin depremde etkilenen halka karşı duyarsızlığı ve türk kamuoyunun özellikle milliyetçi kanadının sarfettiği  ırkçı söylem ve takındığı tavırları örtpas etmek, kürt kamuoyunun tepkisini başka alanlara çevirerek kendilerini kurtarmanın yolunu, yıllardır dersimlilerin dile getirdiği fakat bir türlü hükümetler tarafından kabul görmediği „Dersim Katliamı’nı“ „Kılıçdaroğlu „ faktörünüde kullanarak bir anda gündemine taşıyarak,karşılıklı tartışarak - ataşarak değiştirmeye çalıştılar. Nitekim bunların sonucu başbabakanın dilediği „üfürükten özrü“ ile Wan depreminin kürt kamuoyu üzerinde yarattığı etkiyi kırıp dikkatleri bir anda Dersim Katliamına çevirerek Wan‘da yaşananları unutturmak ve gelen yardımları tekrardan kendi cemaatlerine aktarmak taktiğini hayata geçirdiler.  

 Burada kısacası Wan depreminin yarattığı siyasal sonuçları Dersim katliamını kullanarak  bertaraf etmeye çalışan hükümet bir ölçüde de bunda başarılı olmuştur. Nitekim hemen bunun ardında avukatların tutuklanmasına dahi türk kamuoyunda tek bir muhalif ses yükselmemiştir. Türk avukatları burada kendi meslektaşlarına sahip çıkmamış destek sunmamışlardır. Destek çıkanlarında AKP terörüyle yüzyüze kaldığı görülmüştür, burada yeterli siyasal bir tepki yaratılmamıştır.  Kazan vadisinde  kimyasal silahlar kullanarak katlettikleri gerillara karşı tek bir açıklamaları olmamıştır. Savaş suçu işleyen Hükümet savaş uçaklarıyla ve heronlarla saldırılarına aralıksız devam etmişlerdir.Bölgenin güvenliği tamamen tehlike altında kalmakla birlikte bölge halkının hiçbir hayati garantisi kalmamıştır.Nitekim bu son Uludere katliamıda bunu kanıtlamıştır.

  İkincisi: Uludere Katliamı- İlker Başbuğ'un Tutuklanması:

Uludere’de sivillere karşı bir operasyon yapılıyor ve 35 sivil katlediliyor, sisteme yedeklenmiş türk basını susuyor ve tam 12 saat haberi geçmemeleri için bekletiliyor  onlarda bu emre uyarak resmen bu faciaya yardımcı oluyorlar ama allahtan ROJ TV vardı da olay günü canlı yayına bağlanarak tüm dünyaya bu katliamı canlı tanıklarıyla duyurdu. Belkide bu katliamı PKK ya mal etmek için bekletilen türk medyası ve Hükümetini  ROJ TV boşa çıkarmıştır. İstedikleri oyunu oynama fırsatı bulamadılar ve olayı kabul etmek zorunda kaldılar...Baktılar ki bu vahşeti dünya kamuoyuna kendilerinin yapmadığını bunun bir operasyon kazası olduğunu anlatamayacak veya inandıramayacaklar, hemen bir başka seneryoyu devreye koyarak eski Genel Kurmay başkanı İlker Başbuğ’u mahkemeye çıkararak tutuklattılar, Dolayısıyla tüm medya ve haber kanallarını buraya yönlendirerek Uludere katliamını gündemde düşürmeye uzaklaştırmaya çalışıyorlar.

 Dersim katliamına dair diledikleri üfürükten özürleri sonrası Dersim davası neredeyse gündem dışı bırakıldı, yani sanki herşey haloldu bu mesele çözüldü. Bundan dolayı Wan depreminin vahameti halkın gözünden ıraklaştırıldı, Uludere katliamı Başbuğ’un tutuklanmasıyla basının ve halkın gözünde düşürülmeye unutulmaya çalışılmaktadır, karakol komutanının görevden alınmasıyla sanki suçlu bulundu imasıyla bu mesele kapatılmaya çalışılacak, Vali ve hükümet sanki bu işten sorumlu olmamış gibi meşru bir durum yaratılacak ve bu toplumda bunlara inanarak bu meseleyi kapatacak.

 Burası Türkiye bugüne kadar hangi meselenin çözümü için sonuna kadar gidilmiştir ki! Devletin içindeki güçler özellikle Cemaat grubu ve bu Hükümet  bu katliamları daha çok gerçekleştirme hevesi ve iddiası içerisindeler, bunların hesabını sormayan bir halkın içinde bulunduğu psikolojiyi görmek  gerek. Bu halk hasta, bu halk görmek istemiyor,düşünmek istemiyor,sanki film izler gibi yaşananlara bakılıyor,bu senaryoyu yazanlardan hesap sormak istemiyorlar. Türk halkı kendisine gelmeli ve bunun bir oyun bir televizyon dizisi olmadığını farketmelidir. Bu ateşin büyümesi halinde kendilerinide yakacağını görmeliler.Roboski ve Wan gerçekliği bu ülkenin artık bir ayrışma noktasına kopma  noktasına geldiğinin kanıtıdır.Vekillerin parlementodaki konuşmaları ve tavırlarıda bu anlamda bizlere  bir fotoğraf göstermektedir.