Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

İki Dil Uygulaması Sevindirici Ama Eksikliklere Dikkat! A.Haydar Gürbüz

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile Demokratik Toplum Kongresi (DTK)'nin "Bundan sonra Kürtçe'nin kullanımında devletin yasal ve anayasal düzenlemelerini beklemeyeceğiz. İki dili hayatta geçireceğiz" kararı sonrası kürt bölgelerinde ve belediyelerinde demokratik özerklik projesi dahilinde iki dil uygulamasını bazı belediyeler başlattılar, Kürtçe ve türkçe olmak üzere hizmet vermeye başlayan belediyeleri bir takım bürokratik engellerin ve zorlukların beklediği gerçeğinden hareketle tek dil, tek millet uygulamasında taviz vermeyen TC’yide köşeye sıkıştıracağı önemli bir süreci başlatacağı  gerçeğidir.Bu uygulama benim açımda çok sevindirici  olmakla birlikte diğer demokratik haklarında önünü açacağı umudumu büyütmüş bulunmaktadır. 2 dil hatta 3,4 dil uygulamasının  bugüne kadar yapılması gerekirdi.

Ali Haydar Gürbüz(Arsiv)

İki dil uygulamasının hükümet ve ordu üzerinde yarattığı paniğe hepimiz şahit olduk,bunlara Anamuhalefet partilerinide eklersek Kürt sorunu karşısında nasıl statükocu bir politika izlediklerini ve çözümsüz olduklarını ortaya koydular,”Bu ülke üzerine ameliyat yaptırmam” diyen Erdoğan’dan tutunda Kılıçdaroğluna kadar herkes aynı ağızdan tehditlerine devam ederek türk milliyetçiliğini üst noktaya çıkardılar.”Yaranın orta yerine parmak bastığında acıdan bağıracağın an gelmiştir demektir”, Türkiye’nin yarası geçmişle hesaplaşmaması ve yaptıkları tarihi haksızlıklar karşısında hesap vermemeleridir, Kürt sorunun siyasal istemlerini  bir kenara bırakırsak kültürel ve sosyal haklarını dahi vermedikleri,aynı şekilde derin ve köklü bir araştırma yapıldığında yalnız kürtlerin değil lazlarında haklarının gasp eedildiği dillerinin yasaklandığını gerçeğiyle yüzyüze kalmaktayız. Bugün BDP’li belediyeler tamda bu yaraya parmak basmış ve derinden ağrıları gün yüzüne çıkarmıştır.Tek’lik kavramından kurtulamayan Türkiye bu nedenle geçmişten günümüze kadar baskıcı yasakçı zihniyetleri içlerinde barındırmış ülke yönetimlerine getirtmiş,bunlarla hertürlü provakatif eylemler  faili meçhul cinayetler,katliamlar yaratmışlardır. Alevilere ve kürtlere yönelik katliamları başka türlü açıklamak mümkün değildir.

Kürt özgürlük hareketinin 35 yılı aşkındır sürdürdüğü silahlı ve silahsız mücadele bugünkü aşamada ülkenin gündemine  Türkiye’de yaşamakta olan diğer halkların ve toplulukların en demokratik insani haklarını elde edebilmeleri için bir kanal açmış ve bu kanalda  mağdur halklara, uğradıkları tarihi haksızlıkları ortaya çıkaracak olanaklar sunmuştur. Şimdi bütün mesele herkesin kendi demokratik haklarını ve insani kazanımlarını sahiplenmesi bu uğurda mücadele etmesidir,bunu yaparken bir başka topluluğu veya halkları rencide edecek küçük düşürecek politika ve yaptırımlardan uzak durmaları özen göstermeleri gerekmektedir. Geçmişte uğradığımız haksızlıkları göz önüne alarak bugün uygulamak istenilen politikaların bu hatalardan dersler çıkararak uygulanması ve planlanması gerekmektedir.

Dilleri yasaklı, İnançları  yasaklı,kimlikleri yasaklı zorlu tarihsel geçmişi olan Kürtlerin bugün geldikleri noktada bu yasakların ortadan kaldırılması uğruna  hayatın her alanında  yoğun mücadeleler verdikleri ve bedeller ödedikleri ödemeye devam ettikleri görülmektedir. İki dil uygulamasına geçişte bu sürecin önemli bir adımı ve kazanımı olarak algılanmalıdır. Bu sadece kürt bölgelerinde değil Türkiye’de mevcut olan farklı dillerin konuşulduğu her alanda uygulanmalıdır. Bu yönlü  çalışmalar  yaygınlaştırılmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken bir başka noktada Kürt illerinde 2 dil değilde 3 dil veya 4 dilde uygulamalar yapılmalıdır, bunun zor olduğu bir gerçek ama kürt dili ve lehçelerini göz önüne aldığımızda bu uygulamanın çokdaha demokratik ve bugünkü politik mücadeleye de uygun düşeceğini görmek gerekir. Sadece iki dil uygulaması ilk adım anlamında doğru olsada  eksiktir,kanımca özellikle bazı illerde en azından 3 dil uygulamasına geçilmelidir.

 

Diyarbakır’da sadece türkçe ve kürtçe uygulama orada ve bölgede yaşayan diğer diller açısından haksızlık olacaktır, mesela “zazaca” konuşanlar için haksızlık olacaktır,hakeza Dersim Belediyesi içinde aynı şey sözkonusudur, sadece Zazaca ve Türkçe uygulama bölgenin geneli açısında eksik bir uygulama olacaktır, buna benzer bir çok örnek diğer iller içinde verilebilir.Burada belirtmek istediğim uygulamada demokratik olma ve en başında doğruları yapma adına şimdiden bölgenin genelini düşünerek uygulamalara gidilmelidir.

 

Özellikle büyük kentler 3 veya 4 dil uygulamasından kaçınmamalıdırlar.Bu uygulamaların Karadeniz’de de mutlaka yapılması için çalışmaların yürütülmesi gerekir,türkçe ve lazca uygulamasına geçilmesi için lazcanın haklarının tıpkı kürt dili hakları gibi savunulması ve bu bölgelerde 2. Dil olarak uygulanması  girişimleri olmalıdır. Bu konudada BDP çağrı yapabilir burada yaşamakta olan laz halklarının bu talebini gündeme taşıyabilir. Türkiye’de konuşulmakta olan dillerin tamamını kapsayacak bir uygulama için çalışmalar yürütülmelidir ki, BDP sadece kürtler için değil diğer diller içinde aynı duyarlılık içerisinde hareket ettiği ve bu uygulamanın gerçektende demokratik açılımların önemli bir adımı olabileceği noktasındaki samimiyeti tartışmalara ve şaibelere maruz bırakmasın, Kürt illerinde bu uygulamalara geçilirken henüz yolun başındayken bütün dillerin hassasiyetini göz önüne almak ve uygulamalara öyle geçmek gerektiğini düşünüyorum. Kürt dilinin tüm lehçelerini göz önüne alarak özellikle büyük kentlerde iki değil de daha çok dilden tabelalar yazılmalı ve uygulamalara geçilmelidir.

Ali Haydar Gürbüz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.