ZERE GAYER & HIDIR GAYER
40 DAVET
ZERE anamız ve HIDIR kardeşimizin
40 ı
29.04.2018 Pazar günü saat 13.00 de
BİRUMUT SPOR KLUBUNDE
Grimmelfınger Weg 52
89077 ULM
da verilecek.
GAYER AİLESİ & KURMEŞ DERNEĞİ
Değerli köylümüz HIDIR GAYER bedence aramızda ayrıldığını
üzülerek öğrenmiş olduk.Hıdır Gayer kardeşimize Allahtan rahmet, ailesi, dosları ve tüm
Kurmeşlilere başsağlığı diliyoruz.
Taziye yeri:
Taziyeler Cumartesi Saat 12 den itibaren dernek lokalinde kabul edilmektedir. Ayni yerde Saat 15.00 de Cenaze Erkani yapilacak.
Pazartesi günü köyüne götürülerek Salı günü defnedilecektir.
Ulm Alevi Kültür Merkezi
Herrlinger Str. 83
89081 ULM
Kurmeş Derneği
Yönetim Kurulu
16.03.2018
ZERE GAYER
Değerli Köylümüz, Dersim Soykırımının tanığı Zere Gayer 100 yaşında Almanya da hayata gözlerini yumdu. Işık'lar yoldaşın olsun. Zere Anamıza Allahtan rahmet Gayer Ailesi ve tüm yakinlarina başsaglığı diliyoruz.
Taziyeler bugün saat 18.00 den sonra Alevitische Gemeinde Ludwigsburg
Osterholzalle 142.
71636 Ludwigsburg
Kurmeş Derneği
Yönetim Kurulu
10.03.2018
ZERE ZERE DU ZERE KEYI
MEYLA DILE MEYI LE !
HERE BA MAMKE
MAHMUT ( MAMIK) amcaya bir daha Allahtan rehmet diliyoruz.
Kurmeş de Haberler
Kurmeş Köy Muhtarı Sayın Haydar Banguş, geçen hafta köyümüze yaptığı hizmetleri kısaca şu şekilde dile getirdi.
Ağbaba Türbesin de yapmayı planlanana Morg için, Tunceli Özel İdare bir haftalığına gerekli makineler hizmetimize sunuldu ve şunlar gerçekleştirdik.
Ağbaba Türbesi yanındaki rampa da önemli düzenleme yapıldı.
Hasan Güneri nin tarlası yukarısında ki rampada yeni mezarlık alanı düzenlenmesi yapıldı.
Morg yeri zemin düzenlemesi yapıldı.
Rampada çıkarılan toprak, Ağbaba Türbesi altındaki duvara aktarıldı ve orda Türbe ziyaretçileri için araba park düzenlenmesi yapıldı.
Ağbaba Türbesine giden yol için yeni düzenlenme yapıldı.
Köyün girişi altındaki Quncık yollu genişletme işlemleri tamamlandı.
Telo çeşmesindeki köprünün genişlenmesi için proje çalışmaların olduğunu bildirdi.
Ağbaba Türbesi ve türbeye giden yollun paketlenme projesinin gündemde olduğunu dile getirdi.
Köy Muhtarı bu hizmetlerin öncede Köy Heyeti bilgisi dahilinde olmasına rağmen, bazı köylülerin bu hizmetlere karşı çıkmasına bir anlam vermediğini üzülerek dile getirdi.
Kurmeş Derneği olarak, bu hizmetlerin bilgimiz dahilinde olduğunu ve bu hizmetlerinde ötürü köy Muhtarımızı Sayın Haydar Banguş ve Heyetine canı gönülde teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Kurmeş Derneği olarak, Morg yapımı için köylülerimiz içerisinde yürüttüğümüz maddi desteğe tüm köylülerimizin katılmasını rica ediyoruz.
Kurmeş Derneği
Yönetim Kurulu
07.03.2018
MUHTAR TEFTİŞTE
AĞBABA TÜRBESİ YANINDAKİ TEPEDE ALAN DÜZENLEMESİ
TOPRAĞIN TRANSPORTU
ALAN DÜZENLENMESİ
AGBABA TÜRBESİ ALTINDAKİ DUVARA ALTINDA ARABA PARKI YAPIMI İÇİN ÇALIŞMALAR
MORG ZEMİNİ DÜZENLENMESİ
AĞBABA TÜRBESİNE GİDECEK YOLUN DÜZENLENMESİ
Ailece Dernek Üyemiz HASAN MEYDAN ( Zeweli) bugün bedence aramızda
Ayrıldığını üzülerek ögrenmiş olduk.
Hasan abemize Allahtan rahmet, ailesi ve doslarına başsağlığı diliyoruz.
Taziye bugün ve yarın Porz Alevi Derneğinde düzenlenmiştir.
Kurmeş Derneği
Yönetim Kurulu
24.02.2018
ŞAWAK BÖLGE TERTİP KOMİTESİ TOPLANTISI
Komşu Köy Dernekleri Tertip Komitesi 18.02.2018 de Wiesbaden de ATİF Derneğinde bir araya geldi.
Wiesbaden ve çevresindeki Kurmeşli arkadaşlar da Xızır lokmaları ile toplantıya katıldılar.
Kurmeş Derneği adına eş başkan Mehmet Yılmaz toplantıya katılanları selamladı ve 2017 yılları içerisine bedence aramızda ayrılmış tüm Merhumlarımıza ve devrim şehitlerine anılarına saygınlıklarımızı dile gerip, birlikte Xızır lokmalarımızı yedikten sonra toplantıya başlanıldı.
Divane Mehmet Yılmaz, Celal Karakaya ve Zeynel Engin oy birliği ile seçildiler.
Şu gündem maddeleri ile toplantı başlanıldı.
1. Komitenin Çalışmaları
2. Köy ve Derneklerin Durumu
3. Önümüzdeki Çalışmalar
Komitenin Çalışmaları:
Komitede yer alanlar:
Kurmeş: Polat Durmuş ve Mehmet Yılmaz
Avşeker: Celal Karakaya, Cihan Konak ve Elif Konak
Bargini: Orhan Cihan, Zeynel Engin ve Suat Baran
Zewe: Mahmut Kay, Elif Kay ve Ali Kay
Orcan: İsmet Demirel
Toplantıya Elif Konak mağduriyeti nedeni ile katılamayacağını bizlere bildirmesine rağmen, Bargini de Orhan Cihan ve Zewe de Elif Kay ve Ali Kay neden bildirmediler.
Orcan lı İsmet arkadaşla irtibat kurulamadı. İleride bunu sağlanacak.
Üç yıldan beri mevcut olan komitenin kendi içerisinde sağlıklı bir çalışmanın olmadığı, gerek yurtdışındaki köylülerimizin ve gerekse köy Heyeti diyaloğun eksiklikleri dile getirildi. Gelecekte bunun böyle devam etmesinin bize ve köylülerimize yarar getirmeyeceği konusunda görüş birliğine varıldı.
Komitedeki arkadaşlar kendi aralarında samimi olarak eleştiri ve özelleştir yaparken, hiçbir arkadaşın duyarsız olmadığı, kendi köylüleri ve sosyal çevresinde aktif faaliyetler içerisinde olduğu bir gerçekliliktir.
Komitenin görevi, bölgemizdeki köylüler arasında sosyal duyarlılığı geliştirip ve ortak dayanışmayı sağlamaya hizmet etmelidir.
Komitede yer alan Celal Karakaya uzun dönem Avşeker de kaldığı için, komite adına köylerle sağladığı iletişim tarafımızda onaylandı ve bunun devamı temenni edildi.
Köy ve Derneklerin Durumu:
Avşeker: Köy Heyeti ve Yurtdışındaki köylüler arasındaki iletişim bazı çelişkilere rağmen olumludur.
Bargini: Yurtdışındaki köylüler arasında bir örgütlenme sorununun yaşandığı ve köyde sağlıklı bir dernek çalışması yürütüldüğü dile getirildi. Yurtdışı örgütsüzümün giderilmesi konusunda Barginili arkadaşlarımızla bağların geliştirilmesi temenni edildi.
Zewe: Gerek yurtdışında ve gerekse Zewe de örgütlü bir yapının olduğu, iki örgüt arasında halen sağlıklı bir iletişimin olmadığı ve önümüzde bunun giderilmesi konusunda çaba içerisinde olunacağı umutları verildi.
Kurmeş: Yurtdışındaki derneğin köy Heyeti ile ortak çalışmalar içerisinde olduğu dile getirildi.
Orcan: Orcanlılar arasında ki yeni örgütlenmenin tarafımızda takdir ve beğeni kazandığı ve komiteye devamlı bir üyenin bildirilmesi talep edildi.
Önümüzdeki Çalışmalar:
Şu öneriler yapıldı.
Tertip Komitesi köylüler arasında tanıtılmalı.
Geniş bir toplantının yapılması için Jugendherberge ( Gençlik Evleri) bir araya gelinmeli.
Ortak bir Fon oluşturulmalı. Bu fonda mağdur durumda olan aile ve siyasi tutuklulara yardım edilmeli.
Birlikte Cem, Kültür Gecesi, Panel benzeri etkinlikler yapılmalı.
Bu öneriler Tertip Komitesi kendi arasında tartışmalı ileride somutlaştırmalıdır.
Toplantının sonuna doğru, Rayber Zeynel Engin, toplantıya Xızır lokmaları ile katılanlara yemek duası verdi. Xızır ın darda olanlara yoldaşı, emperyalist saldırılara karşı ve günümüzde Afrin halkının yardımcısı olmasını, birlik ve beraberliğimizin devamını temenni etti.
Suat Baran birkaç deyişi ile toplantıyı sonuçlandı.
Toplantımıza ev sahipliği yapan ATİF Derneğime teşekkürlerimizi sunarak, saat 14.00 de başlayan toplantımız saat 18.00 son buldu.
Divan adına:
Zeynel Engin, Celal Karakaya ve Mehmet Yılmaz
18.02.2018
SENDE KATIL !
Köyümüzde bir morg ve cenaze yıkama yeri olmalıdır.
Garip Dede Türbesi yanında yapmayı planladığımız 30 m2 ek bir
bina ile morg ve cenaze yıkama yerini sağlamayı planlıyoruz.
8- 9 bin € civarında bir masrafın olacağını tahmin ediyoruz.
Köylülerimizin bu talebi, Kurmeş Dernek Yönetim Kurulunda görüşüldü
ve oy birliği ile projenin gerçekleşmesi karara bağlandı.
İki ay önce yapılması planlanan Proje köylülerimizin bilgisine sunuldu.
Köylülerimiz bunu çok olumlu ve destekleyeceklerini beyan ettiler.
Dernek Yönetim Kurulunun aldığı karar, Ocak ve Şubat 2018 arasında
Köylülerimiz arasında Projenin gerçekleşmesi için bağış kampanyası yapılacak.
Kampanyanın toplanması için, köylülerimizin yoğun olduğu bölgelerde
belli arkadaşlara Dernek adına yardım toplamak için sorumluluk verilmesi kararı alındı.
Hessen Eyaleti: Hıdır Yılmaz. Kampanya devam ediyor ve 1.450 € toplandı.
Karlsruhe ve Çevresi: Hıdır Bangus
Stuttgart ve Çevresi: Serpil Top ve Hasan Top
Ulm ve Çevresi: Düzgün Banguş, Hıdır Irmak ve İsmail Aslan
Köln ve Çevresi: Abuzer Ber ve Hasan Aslaner
Wupperfürth ve Çevresi: Gönül Durmuş ve Halil Durmuş
Neuss, Duisburg ve Oberhausen Çevresi: Yusuf Irmak ve Yusuf Aslaner
Heidenheim ve Çevresi: Mürvet Üç –Çınar
Düren ve Çevresi: Emir Baysal
Erlenbach: Leila Durmuş- El Abdellati
Paris: Nazlı Aslan- Canpolat
İstanbul: Hıdır Güneri ve Hasan Aslaner
Antalya: Haydar Ber
Köy: Muhtar Haydar Banguş
Sizlerden ricamız, arkadaşlara yardımcı olmanızdır. Kim gönlünde ne veriyorsa
kabullenmelidir. Sosyal duyarlılığınıza güveniyoruz.
Sevgi saygılarımızla
Kurmeş Derneği
Yönetim Kurulu
23.01.2018
Dernek konto numarasına yatırmanız mümkündür.
Konto Numarası:
Kurmes Verein e.V.
IBAN: DE 66 5105 0015 0116 7999 82
BIC: NASSDE55XXX
Parola: MORG
İsteyene bağış makbuzu verme imkanımız vardır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 20 Ocak’ta Rojava’nın Efrin kentine “Zeytin Dalı Harekatı” adı altında başlattığı operasyona karşı uluslararası bir kampanya başlatıldı.
“Afrin’in yeni bir Kobani olmasına izin vermeyin: Akademisyen ve aktivistlerden acil açıklama” başlıklı bildirinin tam metni şöyle:
“Aşağıda imzası bulunan akademisyenler ve insan hakları savunucuları olarak bizler, Rusya, İran ve ABD’nin Suriye’nin sınır egemenliğinin Türkiye tarafından ihlal edilmemesini garanti altına almasında ve Afrin halkının barış içinde yaşamasına izin verilmesinde ısrarcıyız.Nüfusunun büyük çoğunluğu Kürt olan Afrin, Suriye’nin en istikrarlı ve güvenli bölgelerinden biri. Afrin son derece az bir uluslararası yardımla, son beş yılda o kadar çok Suriyeli mülteciyi kabul etti ki, nüfusu iki kat artarak 400 bine çıktı. Afrin şu an düşmanlar tarafından çevrilmiş halde: Türkiye destekli cihatçı gruplar, El Kaide ve Türkiye. Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD ordusunun Kürt ortaklarına saldırı tehdidinde bulundu. YPG’nin uzun süredir IŞİD’den kurtardığı kasabaların her birinde yerel demokratik konseyler kurmasına ve Türkiye’de bir çıkarı olmadığını, sadece Afrin’in de içinde bulunduğu, ‘Rojava’ adıyla bilinen Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’unda yaşayan Suriyeli Kürtler ve diğer etnisitelerden insanlar için bir savunma gücü olarak çalışmak istediğini tekrar tekrar beyan etmesine rağmen, Türkiye onu ‘terörist’ olmakla suçluyor. Türkiye Afrin sınırına devasa bir askeri güç yığdı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece Kürtlerden öc almak için barışçıl bir bölgeyi yok edecek, binlerce sivil ve mülteciyi riske atacak şekilde Kürtlerin kontrolündeki bu kantona topyekûn güçle saldırmaya and içiyor. Afrin’in barışçıl vatandaşlarına karşı bu tür bir saldırı, barışçıl ve demokratik yollardan yönetilen bir bölgeye ve halka karşı açık bir saldırganlık eylemi olacaktır. Türkiye böyle bir saldırıyı Rusya, İran ve Suriye’nin onayının ve ABD’nin bunu durdurma yönünde eylemsizliğinin yokluğunda gerçekleştiremez. Kürt halkı, dünyayı IŞİD’den kurtarmak için YPG ve kadın gücü YPJ’ye katılan binlerce genç erkek ve kadının kaybına göğüs gerdi. ABD ve uluslararası toplumun şimdi, Kürt halkının arkasında durmak gibi bir yükümlülüğü var.Amerikalı yetkilileri ve uluslararası toplumu, Afrin’in istikrarını ve güvenliğini garanti altına almaya, Suriye içinde ve Suriye sınırı boyunca Türkiye’nin daha fazla saldırganlık göstermesini engellemeye çağırıyoruz.”
İMZACILAR:
Noam Chomsky (MIT)
Michael Walzer (Princeton Üniversitesi)
Charlotte Bunch (Rutgers Üniversitesi)
Todd Gitlin (Columbia Üniversitesi)
David Graeber (Londra Ekonomi Okulu)
Nadje Al-Ali (SOAS Üniversitesi)
David Harvey (CUNY Gradutate Center)
Michael Hardt (Duke Üniversitesi)
Marina Sitrin (SUNY Binghamton)
Bİll Fletcher (Eski TransAfrika Forum Başkanı)
David L. Phillps (Columbia Üniversitesi)
Joey Lawrance (Fotoğraf sanatçısı,yönetmen)
Debbie Bookchin (Gazeteci ve yazar)
Kaynak:Rüdaw
Türk devletinin Efrîn’e yönelik başlattığı saldırıya tepki gösteren Uluslararası Halk Hareketleri, “. Türk devletinin Efrîn’e yönelik saldırısı, yeni bir kanlı sürecin başlaması anlamına geliyor” dedi.
“Türkiye, Kürtlere yönelik savaşı durdur Efrîn’i savun” başlıklı yazılı bir açıklama yapan Uluslararası Halk Hareketleri, Suriye’de 7 yıldır süren savaşın uluslararası bir savaş haline geldiğini, yüz binlerce öldürüldüğünü, milyonlarca insanın yerinden edildiğini belirtti.
R. Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türk devletinin, El Kaide (Heyet Tahrir El Şam), DAİŞ ve diğer selefi gruplarla Efrîn’e saldırdığı vurgulanan açıklamada, “Bu da bölgeyi tekrar eden bir afete sürükleyecek, açlık insanlara dayatılacak, daha fazla çocuk ölecek, yerelde yaşayan insanlar yeniden yerlerinden edilerek, yeni bir uluslararası insani krize sebep olacak. Uluslararası hukukta bu harekat da ‘işgal harekatı’ olarak nitelendiriliyor” denildi.
2017 yılında DAİŞ’in sözde başkenti olan Reqa’nın Kürt ve Arap güçlerin de olduğu QSD ile uluslararası koalisyon tarafından özgürleştirilmesi, DAİŞ’in bitişinin de başlangıcı olduğu ifade edilen açıklamada şunlar dile geldi:
“Bu yeni durum Suriye’yi tamamen yerle bir eden savaşın bitirebilecek, bölge barışı için diyalog zemini yaratabilecekti. Türk devletinin Efrîn’e yönelik saldırısı, yeni bir kanlı sürecin başlaması anlamına geliyor.
Suriye’nin en güvenli, en istikrarlı bölgeleri şu anda Kürtler ve ittifakları olan halklar tarafından yönetilen bölgelerdir. Bunlardan birisi de Efrîn’dir. Efrîn, Suriye’de savaşın başladığı andan itibaren halkların sığındığı, savaşın olmadığı bir bölgeydi.
Ne Efrîn kantonu ne de Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgeleri, Türkiye’yi saldırmak ile tehdit etmedi. Ama Türkiye son yıllarda sürekli tehdit etti ve köylere, yerleşim birimlerine saldırdı. Türkiye’nin şu andaki saldırısı uluslararası hukukta ‘egemen bir ülkeye saldırmak’, topraklarının işgal edilmesi olarak tabir ediliyor. Bu saldırı da Türk devletinin Kürtlere yönelik düzenlediği saldırının son örneklerinden biri.”
Açıklamada Uluslararası topluluğa çağrı bölümü de yer aldı. Çağrıda şunlar belirtildi.
-Efrîn, son 5 yıldır Suriye’nin en güvenli bölgelerinden birisi. Uluslararası kurumlar bölgede istikrarın sağlanması ve yapılacak her türlü saldırıya karşı savunması gerekiyor.
-Efrîn Türkiye için bir tehdit değil, Türkiye’den kimseye saldırmadı. Türk devleti Efrîn’e Kürt kazanımlarını hedeflemek için saldırıyor. Bu gerçeklik göz önünde bulundurulmalı.
-Efrîn’deki hava sahasından sorumlu olan Rusya Türkiye’nin saldırılarına seyirci kalmamalı, saldırıları engellemelidir.
-Türkiye’nin Efrîn, Rojava ve Kuzey Suriye’ye saldırıları sadece DAİŞ ile diğer selefist gruplara hizmet eder. Uluslararası koalisyon bu saldırılara karşı tedbir almalı ve engellemelidir.
-Türk devleti Suriye’de işgalci bir güçtür. Uluslararası topluluk bu duruma seyirci kalmamalı ve Türkiye’yi Suriye topraklarını terk etmeye zorlamalıdır.
Açıklamayı imzalayan örgütler:
MST- Topraksız köylüler hareketi-Brezilya
Sosyal ve İnsani Araştırma Enstitüsü- Arnavutluk
Politike Organizata- Arnavutluk
Avusturya Sosyal Forumu
Direnişler Konferansı-Avusturya
ASKAPENA- Bask Ülkesi
SORTU /BİLDU- Bask Ülkesi
Barselona en Comu-Katalunya
CUP-Birleşik Halk Partisi-Katalunya
Marea de Mare Sendikası- Katalunya
Renta Garantida /Socialisme 21-Katalunya
Marea Blanca- Katalunya
Barselona Liman Örgütü- Katalunya
Workers Front- Hırvatistan
Rusya Ödülü Ulusal Kültür vakfı- Çek Cumhuriyeti
Joventus d'esquerra Republicana-Katalunya
AMELİOR-Fransa
La France Insoumise
Gürcistan Ticari İşçiler Birliği
Die Linke
ATTAC- Macaristan
SİNN FEİN Republican Youth
ATTAC-İTALYA
Potero Populare -İtalya
MST-Roma
Su Forumu Hareketi-İtalya
Politik Danışman Merkezi-Makedonya
Solidarnost-Makedonya
Civil Alliance-Montenegro
Montenegro Nötral Hareketi
Kızıl Parti-Norveç
Kosmopolitik Büro- Bosna
Norvej Sosyal Forumu
RROMEUROPE Derneği-Fransa
Lokalni Cephesi-Sırbistan
Levica-Slovenya
PODEMOS- İspanya
Andaluz İşçiler Sendikası- İspanya
Bangladeş İşçi Partisi
Marea-İspanya
Rusya Komünist Partisi
Tunus İşçi Partisi
Zambiya Sosyalist Partisi
Kaynak:ANF
Görünmeyi herşeyden daha çok öne çıkardığımız ve önemsediğimiz görsel teknolojiyi, deyim yerindeyse, sadece kendi egolarımızı tatmin etme yayma gösteriş haline getirmeye çalıştığımız bir garip devr i zaman yaşamaktayız.
“Gerçekler Deminde”deyimini konuşmaya çok hevesliyiz, toplum içinde hatta çeşitli platformlarda toplantılarda bu kelimeye sık sık sarılırız konuşuruz ve dilimizde düşürmeyiz çünkü bireyi var eden ve dik durmasını sağlayan gerçekçi kişiliği veya öyle düşündüğü bu özelliğidir. Hiçbir birey sözümona yalanı ikiyüzlülüğü sevmez hatta zaman zaman pratikte yaptıkları tamıtamına bu tanımlara uysa da kendini yine de bunun dışında tutar ve gerçekçi olduğuna hem inanır hemde savunur.Yani duruma bakarsak herkes gerçekçidir hırsızı da yalancısı da haini de..Peki bu nasıl bir çelişkidir ki işin içinde bir türlü çıkamıyoruz ve hepside toplumda yer bulabiliyor? Toplum büyük kalabalıklar halinde hırsızı yalancıyı haklı çıkarmaya onun sahip olduğu güce güç yanlışa yanlış katmayı sürdürürken “gerçekler” kavramının bir anlamı kalıyor mu? Bu soruyu herbireyin kendince sorgulaması gerektiğine inanıyorum..
İnsanlık tarihini şekillendiren iki önemli olgu vardır bunlardan birisi; insanlığın toplu ve yerleşik yaşama geçmesiyle başlayan iktidar ve taht mücadeleleri sonrası oluşan krallıklar ve günümüzdeki devletler bir diğeri ise “İnanç” adı altında tapılan Din’lerdir. Tarihsel olarakta bakılsa yada günümüzün yaşadığı koşullar olarakda bakılsa görülür ki hiçbir şey “Tek” değildir ve çeşitlilik hep olmuştur gelecekte de olacaktır tek olan şey ise sadece “Ekonomi”dir. Tüm var olan para birimleri ve değerli eşyalar “Ekonomi” kelimesi altında tüm dünyada aynı işlevi görmektedir ve tüm bu gelişmelerin değişimlerin temelini özünü şeklini rengini hızını “Ekonomi” belirlemektedir dersek gerçekçi davranmış oluruz...Yani bir devleti iyi ve huzurlu kılacak olan ekonominin iyi olmasıdır aksi halde gökte hemen bir Tanrı indirilir ve cezası kesilir işte din dediğimizde tamda krizlerden derinden faydalanan ve krizi kendine göre kullanan devlet ve krallıklardan farklı ayrı bir güç ve gizli bir iktidardır. Ruh dünyasının hükümdarı dinlerdir,insanı sarıp sarmaladığı bir güçtür ki,bundan kurtulmak herşeyden kurtulmaktan çok çok daha zordur yani birbaşka deyişle hesap Tanrı’yladır ona ulaşmak onunla konuşmakta mümkün olmadığına göre insanlık bilimin ışığını kavrayıncaya kadar bu belirsiz ve amansız bağlılık böylece sürüp gidecektir, zengin olan zenginliği için Tanrı’ya fakir olanda fakirliği, hasta olan sağlığı için ve yaşadığı için Tanrı’ya şükredip duracak...
Toplumun sürekli uğraşacağı ve asla ne olduğunu bilmeyeceği gizemli güçlere,oyunlara ve politikalara ihtiyaç duyulmaktadır böylece oluşacak haksızlıklara karşın toplum bu güçlerin devreye girmesiyle susturulacak ve korkutulacaktır.Bunu yapacak tek güç ise ruh dünyalarına isabet eden etki edecek olan ruhani liderlerin oluşmasıdır. Yani aslında bunu hiç galibi olmayan bir satranç oyununa benzetebilirsiniz, kimsenin kimseyi mat edemediği alt edemediği bir oyun ama sürekli oynanan ve oynanmak istenen bir oyun..
“Siyaset ve Din” bu iki kavram dünyamızı sarıp sarmalarken kavurup yangın yerine çevirirken hedefleri de aslında aynıdır yani daha iyi bir sömürü ve düzendir...şöyle basit bir şekilde kargaşa yaratmadan yaşamınıza bakınız bu ikisinin size pek bir şey katmadığını hemen anlayacaksınız şayet tarlanız olmazsa ekininiz de olmayacak işiniz olmazsa paranızda olmayacak ve aç kalacaksınız bunun içinde baş kaldıracaksınız yani işin temelinde ekonomik darboğazlılık var ve bu hertürlü hareketliliği sağlar...Kapınıza gelen Pir’lere Hoca’lara vs. yada örgütlere kurumlara yardım etmeyiniz bakalım kaç kez gelip sizi soracaklar? Hatta sizi adam yerine koyacaklar mı? Yani “Adam Olma”nın kıstası dahi bu dönemde iyi bir ekonomiden geçiyor. O zaman demek ki sizde ekonominizi başkaları için kullanır kesenizi kendi egonuzu tatmin etmek adına başkalarına peşkeş çekerseniz en çok sevilen ve aranan olacaksınız yani çok iyi ve dürüst bir “Adam” olacaksınız..Bu tür küçük burjuva hevesleri toplumun değer yargılarını bozmada hiçe saymada iyi birer örnektir...Kısacası ekonomik durum iyi olursa demokratikleşmeden mutluluklardan dostluklardan sözedilir ve savaşlar tehditler bir kenara bırakılır Tanrı’ya yalvarmalar azalır ve dinde şevkat ve hümanizm ön plana çıkar ama tersi bir durumda ise despot hükümetler ve gaddar dindarlar ortaya çıkıveriyorlar.Buradaki en büyük sıkıntı toplumu yöneten toplum mühendisleri veya akil adamalarının dürüst çalışıp çalışmadığıdır yani ekonominin yelkovanına göre bir ileri bir geri kırılmamasıdır..
Ekonominin toplumu ve toplum liderliğini yapanları nasıl yoldan çıkardığının en bariz örneklerinden biri bizim Alevi toplumunda sözüm ona Pir-Talib ilişkisidir. Şöyle yıllar öncesine gidildiğinde köyümüze gelen Pir’ler genellikle ilk gittikleri evler biraz varlık sahibi olan evlerdi ve fakirin evine gidip bir çaylarına dahi tenezzül etmezlerdi ama el öptürmede de geri kalmazlardı.”Çıralık” adı altında toplumu sömürmekten başka bir faydaları olmazdı belki çok ender diyebileceğimiz birkaç sorunu çözer gibi olsalardı da bu sorunlar köylülerin kendi iyi niyetinden dolayı çözülüyorlardı ve oda bir vesileydi oysa toplumun en zor yıllarında kaçıp kentlere giden bu Pir’ler yıllarca taliplerine uğramamışlardı ve onların tek bir sorunuyla ilgilenmemişlerdi kendilerini inanç önderi olarak yolun yürütücüleri olarak görenler ortadan kaybolmuşlardı ve yıllar sonra bu toplum ekonomik olarak düzlüğe çıkınca bu Pir dediklerimiz de tekrar meydana çıkmaya başladılar yani anlayacağınız paranız varsa etrafınız kalabalıktır bu kalabalıkların bir bölümü siyasiler diğer bölümünüde inanç ve farklı kurumlar oluşturmaktadırlar insanlık denilen olgu ve dürüstlük kavramıda derin bir uykuda uyandırılmayı bekler durur...Kısacası ekonomi sizin “Adam” yerine konulup konulmayacağını belirler duruma getirilmiştir..
Toplum içinde sıkça tekrarlanan bir deyim vardır “Önce kendimize karşı dürüst olalım”. Dürüst olmak için insanın özünü hertürlü korku, çıkar vb.art niyetli duygular ve düşüncelerden arındırmış olması gerekir.”Gerçeğe Hüüü”denildiği zaman hakikati gerçekten yaşamış yaşatmış olması gerek yoksa yalana dolana ikiyizlülüğe karşı olmasına rahmen görselde yanındaymış gibi durması kişinin role bürünme ve kendisine karşı dürüst olmadığının bir anlatımıdır. Belki duymuşsunuzdur bizim komşu köylerden biri haca gitmiş hacı ünvanını almış ve artık küfür etmezmiş ama bir gün kuzuları emzirmek için koyunlara salarken bir kargaşa yaşanmış ve işin içinde çıkamamış bakmış olacak gibi değil hacı küllahını duvarın üzerine koyarak, Hacı sen şimdilik burda kal, demiş ve dalmış koyunların arasına basmış küfürü işini bitirdikten sonra da tekrar hacı küllahını alarak ,Hacı sen başımın tacısın, demiş..İşte bizdeki gerçeliğide en iyi bu hikaye anlatır işimize ve çıkarımıza göre ne kadar gerçekçi ne kadar dürüst olacağımızı belirleriz...
Dürüstlük aslında ahlaki bir meseledir,kişinin ahlaki bilgisi veya biyografisi onun dürüstlüğünün de temelidir.Şayet bir birey “Ben hakikat ehliyim” demek istiyorsa onun cesur,kararlı ve inançlı olması aynı zamanda ahlaklı olması bütün bunların yaşanılır kılınması şarttır.
“Bilerek veya Bilmeyerek”sürdürülmekte olan bir yanlışa ortak olmak yanlışı daha da yanlış yapar ve toplum giderek yoldan tam anlamıyla sapar.İşin en vahim tarafı bilmeyerekte olsa yanlışa destek verenlerin bunu öğrendikten sonrada bu desteklerini sürdürmeleri ve hiçbir üzüntü kaygı duymadan gayet normalmiş gibi yaşamlarına devam etmeleridir.Demek ki “Bilerek veya Bilmeyerek” artık çok önemli değil kişinin kendi egosunu tatmin etmiş olması görsel dünyada bir şova dönüştürmüş olması artık onun için öncelikli ve yeterlidir.
M.Gorki, Küçük Burjuva Eleştirisi, adlı kitabında şunu belirtiyordu; “Özgürlük ve iç ahenge giden yolun ya açıkça yada gizlice şeylerin hepsini yıkmaktan geçtiğini anlamadıkça kişi,”Yüzyıllarca” hep ikiyüzlü bir Fanus olarak kalacaktır.İğrenç gerçek karşısında iki şahsiyetli,köle ve hayran kalmasının sebebi budur.” der.Kendi korkularını yenemeyen karanlık güçlerin büyülü kelimelerine umut bağlayan ve aslında hiçbir yarasına melhem olmadığını bile bile onları onure edenlerin gerçekle düş arasındaki yolculukları hep sancılı olacaktır ve içten içe acı verecektir.
Kendimizi gelişmekte olan çağımızın bir mm sinde bulmak istiyorsak, teknolojinin vede bilimin ışığında daha mutlu sağlıklı güzel bir yaşam umut ediyorsak bu yolda yürümeliyiz ve bizlerde, bizleri kendi karanlık dünyalarına kendi çıkarları için kullanmak isteyenlere karşıda cesur ve daha kararlı tavırlar içerisinde olmalıyız, ancak bu şekilde güvenli bir toplum yaratmış oluruz yoksa içimizdeki her türlü çelişkiyi kullanacak olan bu “Otlakçı” zihniyetler toplumun bölünmesine ve örgütlenmesine de büyük bir iştahla alkış çalacaklardır.
Kara ve cahil kişilerin ezberledikleri bir kaç dua veya beyitle ellerini cebinize attıkları aşikardır ve sizlerde bu ellerde pek rahatsızlık duymamaktasınızki buda yetmiyormuş gibi birde padişah sofrası kurarsınız demekki hırsızın veya cahilin dili tatlı ise yaptıklarının hiçbir ehemmiyeti yoktur ister emeğinizi isterse malınızı elinizde alsın yeterki size sizi övecek bir iki kelam etsin bütün maharet sizi övüp övmediğidir işte bizim yaşadığımız gerçek ne yazık ki bu noktaya kadar gelmiştir yani küçük burjuva karekter bizleri hertürlü egoya sürüklemiş toplumsal veya kurumsal işleyişleri tali plana itmiştir.
Son olarak bir karar alıp verirken bunun toplumsal olarak bir işlevinin olup olmadığına bakmak gerekir ve hatta kararın tekabül ettiği toplumun ahlaki ve politik duruşun yanı sıra ne kadar eğitimli olup olmadığını da gözönüne almak gerek yoksa alınan kararların toplum nezdinde bir meşruiyeti olmaz öyleki uygulanırlıktan uzak boş bir karar olarak tutanaklara geçirilir.Bu durumda yapılacak uygulamalarda zoraki uygulamalar olur ki buda gelecek açısında toplumu toparlama birlikte çalışma noktasında çok olumsuz etkileyecektir.
Bilerek veya Bilmeyerek sizleri kırdıysam veya bu yazımla canınızı sıktıysam kusur aramayınız sadece gerçeğe hüüüü diyerek gerçeklerin deminde bir hayat düşleyiniz derim...
Ali Haydar Gürbüz (haydargur@hotmail.com)
13.01.2018