Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Hrant'ın Arkadaşları: O'nu devlet öldürdü

 İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine devam edilen Hrant Dink davasında, Adli Tıp gönderdiği raporda görüntülerin Osman Hayal'in suikast günü orada olup olmadığının tespiti için yetersiz olduğunu söylerken, Hrant’ın arkadaşları, “Hrant'ı öldürenler devlet içindedir ve ortada bunun sayısız kanıtı vardır" dedi. 
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katledilmesi ile ilgili davanın 21. duruşması İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Duruşmaya tutuklu sanıklar Erhan Tuncel ile Yasin Hayal getirildi. Duruşmaya Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, kızı Delal Dink ve kardeşi Hosrof Dink de müdahil olarak katıldı.
Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz ilk olarak dosyaya gelen evrakları okudu. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, avukatların talebi üzerine 5 Eylül'de sanık Yasin Hayal'in akıl sağlığının yerinde olup olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan rapor talep etmişti. Raporun mahkemeye geldiğini ifade eden Başkan Eryılmaz, raporda Yasin Hayal'in cezai sorumluluğunu ortadan kaldıracak mahiyette herhangi bir akıl hastalığı tespit edilmediğinin belirtildiğini açıkladı.
ADLİ TIP HAYAL’İ BİR TÜRLÜ TESPİT EDEMEDİ!
Mahkeme, biyometrik fotoğrafı çekilen sanık Osman Hayal'in fotoğraflarının, olay gününe ait güvenlik kamerasındaki kişilerle karşılaştırılması için, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Ses ve Görüntü İnceleme Şube Müdürlüğü'nden istenilen raporun geldiğini de bildirdi. Raporda "görüntü kayıtlarından elde edilen fotoğrafların yetersiz olduğu için herhangi bir tespit yapılamadığı" belirtildi.
RAŞİTOĞLU’NUN CİNAYETLE İLGİSİ YOKMUŞ!
Dava dosyasında ‘istihbarat elemanı’ olarak geçen Sinan Raşitoğlu’nun ifadesi de mahkemeye ulaştı. Yasin Hayal ile Trabzon'da aynı mahallede oturduğunu ve kendisini mahalleden tanıdığını iler süren Raşitoğlu,"Benim Dink cinayeti ile ilgili herhangi bir bilgim yok” dedi. 
Raşitoğlu ifadesinde, Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu'nda geçen Hayal'in McDonald's bombalamasının ardından kaçtığı İstanbul'da irtibat kurduğu ve Hayal'in yakalanmasını sağlayan polis haber elemanı olarak geçtiği yönündeki iddiaları yalanlayarak, istihbarat elemanı olarak çalışmadığını ileri sürdü. 
Bu arada, her duruşma olduğu gibi bu duruşma da Beşiktaş İskelesi'nde bir araya gelen Hrant'ın Arkadaşları, 'Adalet' talebini haykırdı. Gazeteci-yazar Roni Margulies, şair Sezai Sarıoğlu, oyuncu Yeşim Büber, gazeteci-yazar Oral Çalışlar, DSİP Genel Başkan Yardımcısı Şenol Karakaş, Ufuk Uras, dansçı Zeynep Tanbay, Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Gencay Gürsoy'un da katıldığı açıklamada "Hrant için adalet için" pankartı açıldı. Çok sayıda kişi "Bu dava böyle bitmez" lolipopları taşıyarak adliye önüne yürüyüşe geçti. "Faşizme inat kardeşimsin Hrant", "Faşistler vuruyor, AKP koruyor" ve "Hepimiz Hrant'ız hepimiz Ermeniyiz" sloganlarını atan Hrant'ın Arkadaşları, hep bir ağızdan 'öldür' diyenlerin yargılanması taleplerini haykırdı. 

KARŞIT MÜTALAA

Adliye önüne varan Hrant'ın Arkadaşları, adına açıklamayı Ümit Kıvanç yaptı. Geçen duruşmada okunan mütalaayı hatırlatan Kıvanç, bu sefer Hrant'ın Arkadaşları olarak duruşma mütalaasını kendilerinin okuyacağını söyledi. Duruşmada okunan mütalaanın bir müsamerenin son perdesini kapatma talimatından farklı olmadığının altını çizen Kıvanç, "O mütalaanın karşısına kendi mütalaamızı koyuyoruz" dedi. Dink'i öldürenlerin suikastın çok öncesinden beri devletin kontrolü altında olduğunu belirten Kıvanç, "Bunu araştırma gereği duyulmadı. Bütün bunların bir arada ve derinlemesine, ayrıntılı soruşturulması, bunun için özel bir savcı ekibinin görevlendirilmesi gerekirken buna gerek görülmedi" dedi.

‘HRANT’I ÖLDÜRENLER DEVLET İÇİNDEDİR’

Davaların bölük pörçük olduğunu ve yargıçlar ve savcıların da mahkemeye katılım için avukat taleplerini reddetme konusunda adete yarışa girdiklerini söyleyen Kıvanç, "Hepsinin birden adalete karşı çalışması, hayatın doğal akışına uygun değildir. Örgütsel irtibata işaret etmektedir" dedi. 

Cinayetin sonrasında hukuk adın yaşanan sürecin suça devlet yetkililerinin katılımını açıkça ortaya koyduğunun altını çizen Kıvanç şöyle devam etti: "Cinayetten sonra bizzat devletin müfettişleri, polisin delilleri kararttığını, tahrif ettiğini rapor etmişler, bu yüzden de kimse hiçbir ciddi soruşturmaya uğramamıştır. Telekomünikasyon İletişim Bakanlığı, davanın başından beri, cinayetin aydınlatılmasından çok soruşturmanın bir noktada durması, daha derine gitmemesi için çalışmıştır ve kimse ondan hesap sormamıştır. Dava sürecinde yaşananları göz önünde bulundurursak, suikastın üstündeki tam teşkilatlı devlet şemsiyesini kolayca görebiliriz. Hrant'ın valilik makamında iki MİT görevlisi tarafından tehdit edilmesinden sorumlu valinin bugün iktidar partisinden milletvekili, suikastten hemen sonra "bu örgüt işi değil" açıklamasıyla tam bir skandal yaratan eski İstanbul Emniyet Müdürünün şu anda vali oluşu yeterince açık işaretlerdir. Mütalaanın sonucu ise; Hrant'ı öldürenler devlet içindedir ve ortada bunun sayısız kanıtı vardır."

ANF