Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dêrsim Dêrsîm Olsun, Buda Herkese Ders Olsun!..Haydar Uç

Yukarıdaki başlık Evrim Alataş'ın 32. Gün programında Kürt Sorunu bağlamında söylediği çok güzel ve anlamlı bir  sözüdür. Bu vesileyle aramızdan ayrılan Evrim Alataş'ı saygıyla anıyorum.

 

Her beş yılda bir genel seçimler yapılıyor. Seçim demokrasinin bir gereği olarak; demokratik olma iddiasındaki bütün ülkelerde uygulanıyor. Seçimin yapılmasi o ülkenin demokratik olduğunun göstergesi olmamakla beraber, seçimin de demokratik yapıldığı anlamına gelmez. Zaten demokrasinin olmadığı bir yerde demokratik bir seçimden bahsetmek mümkün değildir. Hatta bir çok ülkede ve bir çok zamanlarda hileli seçimlerin yapıldığı da bir gerçektir. Bu Tip ülkelerin başında Türkiye gelir.

 

Türkiye'de her cunta sonrası yapılan referandumlar ve seçimler buna örnektir. Yapılacak seçimlerin sonucu önceden belirlenir. 1982 Cunta Anayasası´nın referandum sonucu bu hileli seçimlerin en başında gelir. Sadece bu mu, hayır. Kürdistan'da yapılan seçimlerin çoğunluğu asker dipçiği, baskısı ve şiddeti altında yapıldı/yapılıyor.

 

Bütün bunlara rağmen seçimlerin, referandumların; halkın iradesini yansıttığı,  hakkaniyetli yapıldığında önemli bir demokratik yöntem olduğunu da bilmek gerekir.

 

2011 genel seçimleri Türkiye ve Kürdistan`ın gelecekteki yönelimi bakımından önemli veriler sunacaktır. BDP ekseninde oluşan Bloğun meclise sokacağı milletvekili sayısının çokluğu ve azlığı Kürt sorunun sistem içi çözümünün hangi yönde çözülüp çözülmeyeceğini de belirleyecektir. Bu nedenle: sistemin bütün partileri; sistemden aldıkları maddi, manevi güçle seçimlere asılmış durumdalar.

 

Bu seçimlerde iki partinin yarıştığını söylemek abartı değildir. Bütün renklerine rağmen mevcut sistemi savunan AKP, CHP. MHP ve benzerleri,  öbür yandan Bağımsız adaylarla seçime giren Emek, Demokrasi ve Özgürlük  Bloğu adayları. Yani faşizmi savunanlar ile başta demokrasi, insan hakları ,  temel hak ve özgürlükleri savunan, Kürt sorunun özgür ve demokratik çözümünden yana olanlar arasında geçecektir.

 

Bu seçim Kürdistan merkezli bir seçimdir. Çünkü Türkiyeyi zora sokan en önemli sorun Kürt Sorunu ve Kürtlerin kararlı mücadelesidir. Diğer sorunlar Kürt sorununa bağlı olarak gelişiyor. Bu nedenle Kürdistan ve Türkiye`nin demokratikleşmesinin önündeki engel Kürt Sorunudur, Kürt Sorununun çözülemiyor olmasıdır. Tersinden söyleyecek olursak: Kürt sorununun çözülemiyor olması ; demokrasinin  ve demokratik iradenin olmamasından kaynaklanıyor.

 

Secimlerin  eşitsiz ve anti-demokratik koşullarda yapıldığı ortadadır. Yüzlerce Kürt aydın ve siyasetçi tutuklanarak adeta rehin tutulmaktadır. Yani kürtler zayıf bir şekilde seçimlere sokulacak, istedikleri sonucu alamayacak ve Iktidar partileri sözümona zafer elde edecekler!.. Son günlerde Anayasa Mahkemesinin Bloğun 12 adayının adaylık başvurularının iptal edilmesi Türkiye de faşizmin açık bir şekilde devam eden uygulamalarının bir gestergesidir. Bu adayların meclise gireceği hemen hemen kesindi. Bu adayların mecliste olmaları durumunda ciddi bir muhalefet yapacakları da ortadadır. Bunu bilen sistem bunların meclise girmelerini engellemiştir. Ancak bu engelleme girişimi basta Kürt halkı olmak üzere devrimci-demokratik mücadele sonucu geri püskürtülmüştür. Bu da bizlere hakların alınması ve bu hakların korunması  ancak kararlı bir mücadelenin sonucu olabilecegini bir kez daha göstermistir.

 

Kürtler açısından iki stratejik yer çok önemlidir. Bu daha önceki seçimlerde de böyleydi, şimdi de böyledir.

Birincisi; Kuzey Kürdistanın başkenti ve kürtlerin mücadelesinin en kitlesel ve yoğun yaşandığı AMED'dir.

 

Ikincisi ise; Leyla Zana'nın da söyledigi gibi Kürdistanın aydınlık yüzü Dersimdir. Dersim; Kürt kızılbaş aleviliğinin ve devrimci demokratik düşüncenin önemli bir merkezidir. Bu nedenle daha önceki seçimlerde Tayyip Erdoğan bu iki merkezi alacaklarını söylemiş ancak hedefine ulaşamamıştı.

 

Ancak,  Dersimin ve Dersimlilerin sahip olduğu değerlerden epeyce uzaklastığını söylemek gerekir. Dersimin önemli bir kesiminin Kemalizm ve onun partisi CHP den, onun ideolojik ve psikolojik etkisinden kurtulamaması,  Dersimin Dersim olması önündeki en büyük engellerden biridir.

 

Dersimi Dersim yapan en önemli değerlerden bir kaçış, yozlaşma ve inkarcılık yaşandığını söylemek abartı olmaz.

 

Dersimde;  kimi çevrelerde devletin ideolojik ve psikolojik etkisiyle kendine düşmanlık, başka bir deyişle Kürt düşmanlığı moda haline gelmiştir. Sıradan insanlarda bu durum belki biraz normal karşılanabilir, ama solculuk, devrimcilik, demokratlık, zazacılık gibi sıfatları kullananları anlamak ve normal karşılamak mümkün değildir. Bu çevrelerin ortaklaştıkları nokta tıpkı AKP nin istedigi gibi Dersimi Dersimin değerlerinden uzaklaştırmak, devrimcilerin ve  BDP'nin orada etkinliğini kırmaktır.

 

Oysa bu çevrelerin gözleri önünde Dersim ismini meclise taşıyan BDP milletvekili Şerafettin Halistir. Ibrahim Kaypakkayanın işkencede katledilmesi ve daha bir çok konuyu  gündeme getiren yine Şerafettin Halisti. Dersim katliamını uluslararası mahkemelere taşıyan, paneller ve Sempozyumlar düzenleyerek katlıamı uluslararası kamuoyuna duyuran, Dersimde Alevi Akademisi kuran gerçek Dersimliler değilmidir?  Dersimin ortasına Seyid Rızanın heykelini diken o sefil çevrelerin düşman ilan ettikleri  başta BDP olmak üzere devrimci-demokratik güçlerdi!..

 

Bu çevrelerin Dersimde Fetullah Gülen Cemaatinin çalışmalarına karşı acaba nasıl bir çabaları var? Olmadığı ortadadır. Çünkü bunların amacı bir halk deyimiyle "üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir".

 

Dersimde CHP yine Kamer Genc'i aday göstermiş durumda. Sormak gerekir Kamer Genç Dersimin neyini, hangi değerlerini temsil ediyor?

 

12 Eylül Cuntacılarının  has adamı, Danışma Meclisi üyesi Kamer Genç değil miydi? Süleyman Demirel`in Cumhurbaşkanlığını destekleyen "Cumhurbaşkanlığı Süleyman Demirel`in hakkıdır" diyen o değilmiydi? Cuntacı Tahsin Şahinkaya'nın F 16 yolsuzluğunda adı geçen Kamer Genç değil miydi? Her gittiği yerde devrimcilere  terrorist diyen, devletin katliamlarını meşru gören/gösteren o değilmidir?

 

Mecliste Dersim ismini geri isteyen BDP lilere diklenen "neden bu meseleyi kaşıyorsunuz" diyen yine oydu.  Işkencecibaşı katil Mehmet Ağar`la kolkola, DYP de nutuk atan Kamer Genc, Dersimi nasıl ve hangi düşünceyle temsil etti/edecek?

 

O şimdi kendi atalarının katili CHP de Dersimden adaydır. Hüseyin Aygün de ikinci adaymış CHP'den!.. Hani şu idam edilen Dersimlilerin mezarlarını soran Aygün!.. Demek ki bütün bunlar CHP den adaylık koparmak içinmiş!... Mesela Aygün seçimde Dersim katliamını soran Dersimlilere şöyle diyebilir mi; "ne yapalım rahat dursaydınız bu katliam yapılmazdı, Cumhuriyete karşı gelmenin sonu budur", der mi der. Çünkü bu CHP nin resmi görüşü.

 

Demek ki; çıkarlar söz konusu olduğunda bu insanlar kendi katilleriyle el ele bel bele olmaktan çekinmiyorlar. Öyle ya dilin kemiği yok, Demirel`in dediği gibi "dün dündür, bu gün bugündür".

 

Dersimde; Devrimci-demokratik Bloğun Bagımsız adayı Ferhat Tunc'tur. Şerafettin Halis bir dönem yaptığı başarılı çalışmaların ardından görevi devrediyor. Bu devir bazı çevrelerin iddia ettiği gibi sayın Halisin başarısızlığından kaynaklanmıyor, aksine bu çalışmalarından dolayı  Dersimliler sayın Halise teşekkür borçlular!...

 

Ferhat Tunc Türkiyede demokrat-aydın kişiliği ve duruşuyla bilinen bir sanatçıdır. Dersim söz konusu olduğunda en çok onu görmek mümkündür. Dersime ilişkin bütün eylem ve etkinliklerde Ferhat Tunc vardır, en öndedir. 1986 dan itibaren Istabul konserleri başta olmak üzere devrimci türküler söyleyen, kürtçe türküler söyleyen, bundan dolayı sayısız tutuklama ve yargılamalara maruz kalan Ferhat Tunç'tur.

 

Kayıp annelerinin hep yanındadır. Bütün Newrozlarda, bir çok işçi grevinde, gecesinde, Madımakta ve devrimcilerin bütün gecelerinde hep vardır.

 

Ferhat Tunc, Dersimi temsil edecek hem bilince hemde yetenege sahiptir. Sanatçı duyarlılığıyla Dersimin sorunlarını, acılarını en iyi bilenlerdendir. Dersim`in, devrimci-demokratik kimliğini, Kürt Kızılbaş Alevi kimliğini, Dersim`in doğasını yok eden barajları, Dersim`in kültürel dokusunu tanıyan, bilen ve Mecliste ya da her yerde bunları dile getirebilecek yapıdadır.

 

Dersimliler bu seçimde Kamer Genç ve Ferhat Tunç arasında bir seçim yaparken yukarıda belirttiğimiz kıstasları mutlaka göz önünde bulunduracaklardır.

 

Dersimliler ;  ya CHP, AKP, MHP gibi sistemin gerici-faşist partilerine oy vererek Dersimi düşüreceklerdir,  ya da büyük bir oy patlamasıyla dersimin gerçek değerlerini savunan bağımsız adaya oy vererek "Dersime sefer olabileceğini ama zaferin asla olamayacağını" göstereceklerdir.

 

Biliyoruz, Dersim her taraftan ablukaya, gerici bir  kuşatmaya  alınmıştır. Dersim kendisine vurulmak istenen esaret zincirlerine bu güne kadar oldugu gibi, bundan böylede direnecektir. Seyid Rızaların ruhunu Dersimden kimse kolay kolay söküp atamayacaktır.  Tayyip Erdoğanların ve bilimum sistem partilerinin Dersimi fethetmeye gücü yetmeyecektir.

 

Bu secimlerde Dersimde sistemin her renkten kalıntılarını silip süpürerek diyecegiz ki;

 

Dêrsîm  Dêrsîm olacak, bu da herkese  ders olacak!..

Kaynak..Dersım gazetesi