Filmmor Kadın Filmleri Festivali Başladı
Metis Yayınları'ndan Semih Sökmen: Eşimin peşine takıldım, nereye geldiğimi de bilmiyordum (gülerek). Ama burada olduğum için iyi hissediyorum kendimi. Kadınların erkekleri çektiği filmler olmalı, çünkü kadınlık durumuyla ilgili sorunların hepsi erkek sorunu, sorun olan erkeklik zaten. Eski Türk Tabipleri Birliği Genel Başkanı (TBB) Gençay Gürsoy: Erkekleri almıyorlar diye bir rivayet duydum(gülerek). Ama ben daha ilk kadın yürüyüşlerine katılan bir erkek olduğum için kendimde burada olma hakkını buldum. Cosmoturk Genel Yayın Yönetmeni Cenk Babaeren: Bir kadın portalı olarak bu işe emek verenlere destek olmamak ayıp. Türkiye'de kadın hala ikinci aşamada nitelendirildiği için ki ben katılmıyorum, destek olmamız gerekiyor. Cem Çınlar: Sadece bir gün için değer verdiğimiz, onun için ortalıkta dolaştığımız kadınların tümüyle arkasında olduğumuzu için buradayım. Sadece destek için değil, onlardan olduğumuz için buradayım. Yönetmen Can Kılcıoğlu: Filmmoru takip ediyordum zaten ama bu yıl festivalde "Kamerayla İzdivaç" filmimiz yer alıyor; o yüzden buradayız. Ee benden daha feminist erkek de yoktur. Açılış kokteylinin ardından hep birlikte festivalde yer alan Türkiye, Arjantin, İsveçli kadın yönetmenlerin "İç Etek", "Doris" ve "Rosa" filmleri izlendi. Film gösterimi öncesi konuşan festival koordinatörü Melek Özman, " 9.yılında hala festivalin sloganına 'eşitiz' demek istemezdik, ama mecbur kaldık" dedi. "Ne alınır, ne verilir, ne çalınır, ne kazanılır ama bunların hepsi mümkün sanılır. Festivalde, "Kadınların Sineması", "Kadınlardan Ortadoğu", "Kendine Ait Bir Cüzdan", "Annelik Meselesi", "Cinsiyetler" bölümlerinde 25 ülkeden 88 kadın yönetmenden altmışı aşkın film. Sinemada cinselliğe dair "O İş Anlattığınız Gibi Değil", sinemada sansüre dair "Yasaklar ve Yalanlar", "Film Okuma", "Queer?" gibi atölyeler, Kamerun ve Filistin Kadın Filmleri Festivali ile buluşmalar ve filmlerin yönetmenleriyle söyleşir. Galatasaray Üniversitesi-Medya ve Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Merkezi ortaklığıyla Konferans; Kadınlar ve Sinema: Ortadoğu, İstanbul Modern-Sinema ortaklığıyla Mor Nokta, Altın Bamya Akademisi ile 3. Altın Bamya Ödülleri. Festival 12-20 Mart arası İstanbul'da, Cezayir, Fransız Kültür Merkezi, İstanbul Modern salonlarında olacak. Ardından yine yollarda... Van Kadın Derneği ortaklığıyla 26-27 Mart'ta Van'da, Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği/Merkezi ortaklığıyla 2-3 Nisan'da Antalya'da, Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği ortaklığıyla 9-10 Nisan'da Trabzon'da olacak.(NV) Festivale dair detayli bilgi için: www.filmmor.org
9.Uluslararası Filmmor Kadın Festivali bugün başladı. Dün akşam (10 Mart) İstanbul Cezayir Restaurant'ta yapılan açılış kokteylinde aktivist kadınlar, LGBT bireyler ve sadece dört erkek vardı. Katılan erkek sayısı az olunca bu sefer azınlıkta oldukları için mikrofonu onlara uzattık. Neden kokteyle gelmişlerdi.
"İlk kadın yürüyüşlerine katılan bir erkek olarak burda olmak hakkım"
"Sadece destek için değil, onlardan olduğumuz için buradayım"
Festivalin bu yılki teması
Dikilemez, biçilemez ama kimi metreyle ölçüp teraziyle tartmaya kalkar.
Yasalarda ille de vardır ama fiiliyatta evrile çevrile yok edilir.
İdraki ve inşası fizik-biyoloji, fıtrat-yaradılıştan öteye geçmeyi gerektirir."Festival etkinlikleri
İran’da binlerce yıl öncesine ait mağaralar, zorlu kış aylarında köylülere ve hayvanlarına barınma olanağı sağlıyor.





Em ‘ewul pezan nas bikin, sê çeşît rengê pez hene; pezê sor, spî û reş. Xûyê bizinê bi rik û har e, mih jî sernerm û mûlayim e.
Biletler için:
Sesi ve müziği ile ünü Amerika’ya varan Kürt sanatçı Aynur Doğan, bir süredir yaşadığı Avrupa’dan dünyaya açılma projeleri üzerine çalışıyor. Aynur Doğan, uluslararası alanda prestijli müzik şirketleri ile yeni projeleri üzerinde çalışırken, Amerika’nın Boston kentindeki Berklee Müzik Okulu tarafından kısa bir süre önce kendisine verilen “Akdeniz Müziğinin Divası” ödülü ile müzik kariyerinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor.
Yönetmenliğini yaptığım film ‘He Bu Tune Bu’ (Bir Varmış Bir Yokmuş) festivalinizde değerli bir ödüle layık görülmüştür. Bir sinemacı için tatbiki ödüllendirilmek gurur verici ve teşvik edici bir olaydır. Ancak üzülerek belirtiyorum ki bu ödülü kabul edemeyeceğim. Hepinizin bildiği gibi geçen yıl Avrupa’nın göbeğinde, Paris’te, şehrin ortasında üç siyasetçi Kürt kadını güpegündüz vahşi bir şekilde katledildiler. Dünyanın en güvenli bölgesi olarak bilinen Avrupa maalesef bu üç devrimci kadına mezar oldu. Bu katliamın üzerinden uzun vakit geçmesine rağmen Avrupa hükümetleri ve yargı kurumları maalesef yeterli bir duyarlılık gösterip olayı hala aydınlatmadılar. Avrupa ve özellikle Fransız hükümetinin bu sessizliği ve duyarsızlığı Fransız istihbaratının ve dolayısıyla hükümetinin bu olayın üstünü örtmeye çalıştığı izlenimi vermektedir. Bu olay ile birlikte, Kürtler ve ezilen diğer halklar açısından, Avrupa’nın demokratik, adil ve hümanist değerleri anlam yitimine uğramıştır. Avrupa’nın aydınları, sanatçıları, siyasetçileri bu olaya karşı yeterince ses çıkarmayarak üzerlerine düşen sorumluluklardan kaçınmışlardır. 

Hasan Coşar‘la, çıkardığı ilk kitabı ’’Tarihte ve Günümüzde Kadın’’ üzerine bir söyleşi yaparak, siz değerli okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz.
