Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Barış mücadelesinde artık özneler

Söyleyecek sözümüz, çözümü geliştirecek gücümüz var” buluşması öncesi, kadın örgütü temsilcileri yuvarlak masa toplantısında bir araya geldik. Kadın barış buluşmasının ön günlerinde yaptığımız forumda, kadınlara barışı ve barış mücadelesini sorduk. Kadınlar, barış hareketinin olanaklarını masaya yatırdı.

Yuvarlak masa toplantıFoto: <strong>Kadınlar</strong> /  Barış mücadelesinde artık öznelermıza, Emekçi Hareket Partisi'nden Güneş Çelik, Demokratik Özgür Kadın Hareketi'nden Nazmiye Ülker, Sosyalist Feminist Kolektif'ten Özlem Mollamehmetoğlu ve Emekçi Kadınlar Derneği'nden Münevver İltemur katıldı. Kadınlar, “Artık barış mücadelesinde nesne değil, özne olmak istiyoruz” dedi.

Barış mücadelesinde artık özneler

Kadınların barış için sözü, bu dönemdeki anlayış ve perspektifi nedir? Nasıl bir araya gelindi?

Güneş Çelik: Nisan ayının son haftasında DTP'ye yönelik operasyonlar yaşandı. Bu operasyonlarda gözaltına alınıp tutuklananların çoğunluğu kadınlardı. Yerel seçimlerde DTP'nin kazanmış olduğu başarı, başlatılan ateşkesin ardından operasyonların yaşanması ve bu sürecin DTP'ye yönelik baskınlarla devam etmesini manidar bulduk. Kadınların seçilmesinin de manidar olduğunu düşündük. Eylem yaptık, tutsak arkadaşlarımıza mektup yolladık. Biz bu işleri yaparken de Diyarbakır'dan arkadaşlarımızdan çağrı geldi. 31 Mayıs günü bir kadın buluşması gerçekleşti. “Söyleyecek sözümüz çözümü geliştirecek gücümüz var” dedik. Bu buluşma gerçekten önemliydi. Çünkü kadınlar bugüne kadar hep acı nesnesi olarak tanımlandı, özne olmadı. Ya eş, ya anne olarak öne çıktı, fakat buluşma bu durumu değiştirdi. Kadınlar barışa dair sözlerini, düşüncelerini ifade etti. Bu arada baskılar devam etti. Devletin en yetkili ağzından iyi şeyler olacak denilirken, bu sefer KESK'e yönelik operasyonlar oldu. Bu iyi şeyler açılmalı. Söyleyecek sözlerimiz Diyarbakır buluşmasında tamamlanamadı. Konu önemli, herkes sözünü söylemek istiyor. Onun için Diyarbakır'da yapılan kadın forumunun ikincisi 28 Haziran'da Ankara'da yapılacak. Bundan sonra ne yapılacağı burada belli olacak.

Savaşın bedelini ağır ödüyorlar

Nazmiye Ülker: Kürt halkı örgütlenip haklarına sahip çıktıkça, mücadele halklaştıkça baskılar arttı. Bu baskılardan kadınlar çok ağır şekilde etkilendi. Evler basıldı, eşler kaçırıldı. Faili meçhullerde kaybedildi. Kadınlar tecavüze uğradı, psikolojik ve bedensel olarak çok ağır bedeller ödediler. Çocukları gözleri önünde katledildi. 12 yaşındaki çocuklarına 13 kurşun sıkıldı. Bu hareket, bu şekilde yola çıktı. Kadınlar bu hareketle birlikte gerçekten örgütlendiler, iradeleştiler. Savaşın ağır bedelini ödediler. Eğitim hakkını kaybettiler. İş hakkını kaybettiler. Ucuz işgücü oldular. Pamuk tarlalarına götürülürken kamyonlarda kaza geçirerek öldürüldüler. Fındık toplamaya giderken faşistlerin saldırısına uğradılar. Tüm bu saldırılara karşı evinden çıkamayan kadınlar, dağa çıktı, özgürlüğü için savaştı, savaşıyor. 'Biz de iradeyiz biz de kendimizi savunacağız. Artık evden çıkacağız' diyen kadınlar, hem militarizme karşı, hem aileye, feodalizme karşı meydan okudular. 25 yıldır Türkiye cephesinde de Kürtler cephesinde de emeklerimiz, ürettiklerimiz, eğitim hakkımız, giyinme barınma hakkımız savaşa gitti. Savaşa bütçe ayrılırken eğitime, sağlığa ayrılmadı. '93-'95'lerde Kürtçe kelimesi dahi batıda söylettirilmiyordu ama bu kadınlar bir araya geldi Kürtçe-Türkçe metinler hazırlayıp mitingler örgütledi. Aynı şekilde 8 Mart'lar örgütledi. Barışı yine ezilenler, kadınlar, bunun bedelini ödeyen kesimler istiyor. Bu militarist sistem en çok kadınların iradesinden-kadınların kararlılığından korktu bugüne kadar. Sistem kendi içerisinde kadınlara seçme ve seçilme hakkında yüzde 5 kota uygulamazken, Kürt hareketinde %40 kota uyguladı 53 tutuklunun içerisinden 25'i kadın. Sistem, doğudan gelişen bir kadın mücadelesinin batıyı da etkileyeceğini düşünerek kadına daha çok darbe, daha çok zayıflatma, kadınların bir araya getirtmeme korkusu bir yerde bu kadınları tutuklayarak bu mesajı verdi. Bunu başaramayacaklarını düşünüyoruz. Elbette doğudaki güçler batıyı etkileyecektir. Bu kadın buluşmasının sistemi zayıflatacağını düşünüyorum. Bunun için de daha fazla kadınlar güçlendikçe, sistemin kadınlardan daha fazla korkacağını düşünüyorum.

Kadınlar özne oluyor

Özlem Mollamehmetoğlu: Ortada 25 yıldır süren bir savaş var. Ve bu savaş cinsiyetçiliği keskinleştiren de bir savaştı. Biz niye birlikte mücadele ediyoruz. Tabi ki Kürt ulusunun özgürlüğü çok önemli. Onların iradesi çok önemli. Neden kadınlar bir araya geldi sorusunun yanıtını ben biraz da burada buluyorum. Mücadelenin özneleri olmamızı anlatırken uzun cümleler kurmak zorunda kalıyoruz. Neyizdir, bir askerin annesiyizdir ya da bir gerillanın annesiyizdir, oğlumuz askerde ölmüştür. Kocamız politiktir, gözaltına alınmıştır kaybedilmiştir biz böyle politikleşmişizdir. Hep birilerinin annesiyizdir, kardeşiyizdir ya da ablasıyızdır, bir biçimde erkekler üzerinden yeniden tanımlanıyoruz. Bir türlü asla bu işin öznesi olamıyoruz. Ancak bugün Kürt hareketi bize belediye seçimlerinde de, Mecliste de gösteriyor ki kadınlar gerçek bir özne. Bugün hangi hareket kotayı getirebilmiştir? Kürt hareketi %40 kotayı getirmiştir. Eşbaşkanlığı kim getirmiştir? Kürt hareketi getirmiştir. Onlar bize politik özne olduklarını gösterdiler. Bu bence savaşta kadınların en fazla zararı görmesinin sonucu. En çıplak ve en vurucu yönlerini yaşıyor ve işin kötüsü bunu dillendiremiyor. Buna tepki veremiyor. Bütün bunlar kadınların güçlenmesini ve dönüştürücü rol oynamasını sağlıyor. Doğudan uzanan el batıya bence bu şekilde uzandı. Çok ortak noktamız var. Bence onların çok daha büyük bir derdi var savaşla, savaşın içindeler. Biz eve hapsediliyoruzun derdini yaşarken, onların hapsedilecek evleri bile kalmadı. Evleri yakıldı, göç etmek zorunda bırakıldılar. Birebir kendileri kaçırıldılar, gözaltında tecavüze uğradılar, bir çok problemle çok çıplak şekilde muhatap oldular. Doğudan uzanan eli batı bu şekilde tutabildi. Ben böyle görüyorum.

Münevver İltemur : Kadınların söyleyecekleri güçlü sözleri var. Bu savaş içerisinde, demokratik kitle örgütü mücadelesi içerisinde, seçimlerde söylediler ve söylemeye devam ediyorlar. Kadın mücadelesinden korkuyorlar gerçekten. Çünkü kadın, ezilenin ezileni, kölenin kölesi, hep susturulmuş, bastırılmış. Bu nedenle isyanı, kararlığı daha fazla.

Kadınlar güçlerini nereden alıyor?

Nazmiye Ülker: Bugüne kadar barış meclisi ya da barış grupları kuruldu. Kadınlar bunlar içerisinde yer aldı. Ama dolaylı olarak. Bugüne kadar bu kadar dolaysız, katılımın fazla olduğu bir tepki örgütlenmedi kadınlar tarafından. Kadınlar artık Kürt sorununda, bu tutuklanan kadınlarla birlikte biz de tarafız barış sürecini birlikte örgütleyeceğiz diyerek harekete geçebildiler. Barışın bu kadar özne olması da aslında savaş, militarizm yoğunlaştıkça kadınların bedenlerine el atacak kadar fütursuz saldırıların artması demek. Her gün kadın katliamları yaşanıyor, her gün kadınlar tecavüze uğruyor. Öyle ki bir ayda 30 kadın katledilmiş ama çok fazla gündem olmuyor. Bu savaş, militarizm kadınları da ayaklandırıyor. Kadınlar burada biraz da gücünü birbirinden alacağına inanarak güçlenir diyoruz.

Güneş Çelik: Evet, savaştan en çok kadınlar etkileniyor. Militarizm demek sadece Kürdistan'da askeri korucunun silah doğrultması anlamına gelmiyor. Batı tarafına böyle açıklayabiliriz. Ama batıdaki kadınlara bu savaşın bizi de etkilediğini anlatmalıyız. Biz de etkileniyoruz. Öyle olduğu için bu kadar genişleyebiliyoruz. Geçtiğimiz birkaç seneye bakarsak kadınlar açısından Novamed'le birlikte birşeyler değişmeye başladı. Eskiden erkeklerin olduğu grev alanlarında kadınlar boy gösterdi, kazandı. Kadınlar bulundukları yerlerde direnişin içinde sözcülüğünü yapar hale geldiler. Sistem bunu bu kadar ortada bırakmak istemez. Orada köy boşaltanlarla burada bu anlamda öne çıkmış kadınları sistemin bir dur demesi gerekiyor. Zaman zaman da diyor. Operasyon yapıyor, en ufak hak talebini polis şiddetiyle bastırmaya çalışıyor. Aslında hepimiz bu saldırının içindeyiz. Artık vatan sağolsun demiyorum diyen analar daha fazla. Ve bu sayının artacağını da düşünüyorum.

Kadınlar isterlerse yapabiliyor

Münevver İltemur: Militarizm, Kürdistan'da savaş, köyün yakılması, ambargo, çocuğunun kaçırılması, kendisinin tecavüze uğraması şeklinde yaşanırken, Türk kadınları da bunları değişik şekillerde yaşıyor. Direnişe geçen Emine Arslanlar terörist ilan ediliyorlar, devleti polisi daha yakından görüyorlar. Yeri geliyor evlere yıkıma gelince görüyorlar o militarizmi. Krizle birlikte yoksullar daha da yoksullaşıyor. İşsizler artıyor. Kadının üzerindeki şiddet de artıyor. Görüyoruz işte bir ay içerisinde 31 kadın vahşice katlediliyor. Şiddet kendi içine dönmüş. Burada iki şey var, ya toplum iyice çürüyecek, militarizm artacak ya da artık dur denecek. Artık bekleyecek zaman yok. Durumu değiştirmek için bir araya gelinmesi gerek. İlk barış için yürüyenler kadınlar olmuştur. Sovyetlerde ekmek ve gül için. Şubat devrimi kadınların yürüyüşüyle başlamıştır. En fazla acısını çeken, canı yanandır. Bu nedenle ayağa kalktılar mı zor geri dönerler. Grevlerde, direnişlerde, yıkımlarda da kadınlar en önde yürüyorlar. Sistem kadınlardan korkuyor. Sebahat Tuncel güç birliğinin adayıydı. Kadın örgütleri desteklediler. Sistem kadınlara siz yönetemezsiniz diyor. Siz sürüsünüz ben sizi yönetirim diyor. Tam tersine biz herşeyiz. Biz üretmezsek yaşam ölür. Kadınların barış deneyimleri var, ırak savaşında barış tarafında sembolleşen Cindy Sheean, Filistin için bedenini siper eden Rachel Corrie. Bugün kadınlar bir araya geliyorlar ve tarihi bir adım atacaklar diye düşünüyorum. Diyarbakır'a kısa sürede yüzlerce kadının gitmesi çok önemliydi. Şimdi Ankara'ya gidilecek. Forumda hareket planı çıkartılacak. Artık söz bitti, pratik adım atma zamanı. Yapabileceğimiz şeyleri yapıp bu süreci örmeye çalışacağız. Biz, gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz.

Peki sizce ne yapılmalı?

Güneş Çelik: Öncelikle egemenlerin inkar politikasını bırakması gerek diye düşünüyorum. Yıllarca Kürt'ün Kürt olduğunu Kürtçenin Kürtçe olduğunu nasıl inkar ettilerse. Kendi işsizini bile inkar ediyor. Rakamları yalan söylüyor. Her alanda bu böyle, bunu bırakıp Kürt hareketinin taleplerinin kabulü ve işaret edilen tarafların muhatap kabulü diyebiliriz.

Nazmiye Ülker: Herşeyden önce operasyonların durdurulması gerekir. Hem gerilla güçlerine karşı hem DTP'ye karşı. Yine, Kürtlerin talepleri belli muhatapları belli. Muhatapları da belli İmralı'dır, DTP'dir. Var olan siyasi iradenin bunu çözebileceğini çok fazla düşünemiyorum. Onun için devreye Kürtler, devrimciler, kadınlar bu sisteme muhalif güçlerinin bu süreçte yer alması gerektiğini düşünüyorum.

Münevver İltemur: Her koşulda barış istemiyoruz. Kürt ulusunun en temel demokratik haklarının korunması koşuluyla olabilecek bir barıştan söz ediyoruz. Bu nedir; anayasada kimliğinin, kültürünün, dilinin resmi güvence altına alınmasıdır. Özerk yaşamak istiyorsa özerk yaşamalıdır. Eşit koşullarda birlikte yaşanır. Yoksa kardeşlik de olmaz. Koruculuğun kaldırılmasını, savaş suçlularının yargılanmasını istiyoruz. (Atilim