Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

‘Savaşa hayır’ demek yasak

 

 

KESK’in tutuklu 9 kadın sendikacısı hakkında 265 yıla kadar hapis isteniyor. Sendikal faaliyetleri ‘KCK çalışması’ olarak gösterilen KESK, AKP Hükümeti’ne karşı ‘ayaklanma hazırlığı’ yapmakla suçlanıyor.
Kamu Emekçileri Sendikası(KESK) ve bağlı sendikalara yönelik siyasi soykırım operasyonunda 13 Şubat’ta 9 kadın sendikacı tutuklanmıştı. Kadın sendikacılara yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. SES Genel Sekreteri Bedriye Yorgun’un “PKK/KCK’ye üye olduğu” iddiasıyla 15 yıl, “örgütün propagandasını 6 kere yaptığı” iddiasıyla da 30 yıl olmak üzere toplam 45 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Tüm Bel-Sen Kadın Sekreteri Güler Elveren ve Eğitim Sen 2 Nolu Şube Kadın Sekreteri Güldane Erdoğan’ın “örgüte üye oldukları ve örgüt propagandasını yaptıkları” gerekçesiyle 20’şer yıla, KESK Kadın Sekreteri Canan Çalağan, Eğitim Sen 1 Nolu Şube üyesi Hatice Beydilli, SES Ankara Şube Üyesi Nurşat Yeşil, KESK eski yöneticisi Belkıs Yurtsever, Eğitim Sen 1 Nolu Şube üyesi Evrim Oğraş, SES Ankara Şube Yöneticisi Hülya Mendilligil’in ise “örgüt üyesi oldukları” gerekçesiyle 15’er yıla kadar mahkumiyetleri talep edildi. Haklarında 265 yıla kadar hapis cezası istenen KESK’li kadınların ilk duruşması ise 24 Ekim tarihinde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Genel Sekreterlik suç

Sendikal faaliyetlerin suç olarak gösterildiği iddianamede, tutuklanan emekçilerin “KCK” içerisinde yer aldığı ve onun talimatları doğrultusunda sendikal alanda çalışma yürüttüğü ileri sürüldü. İddianamede, “KCK”nin kadınların sendikalarda aktif rol alması yönünde karar aldığı iddia edilirken, tutuklu SES Genel Sekreteri Bedriye Yorgun’un bir dönem SES Genel Başkanı olması ve Tüm Bel-Sen Genel Sekreteri Güler Elveren’in genel sekreterlik yapması ise suç gibi gösterildi. İddianamede 8 Ağustos 2009’da kadınların Berçelan Yaylası’na yaptıkları “Barış Yürüyüşü” suç olarak yansıtılırken buna dayanak olarak ise kadınların yürüyüş için “özel çaba” harcamaları gösterildi. Demokratik Emek Konferansı (DEK) çalışmalarının KCK’nin emek çalışmaları olduğu savunulan iddianamede emekçi kadınların Demokratik Emekçi Kadınlar Birliği (DEKAB) üyesi olduğu ve sendikal faaliyetleri “KCK” çalışmaları ile eş güdümlü yürüttüğü ileri sürüldü. 

‘Savaşa hayır’ demek yasak

İddianamenin SES Genel Sekreteri Bedriye Yorgun ile ilgili bölümünde Yorgun’un sendika çalışmaları amacıyla başka illere yaptığı ziyaretler suç olarak gösterildi. İddianamede Yorgun’un Amed’de 25-26 Temmuz 2009’da kadın emekçilerin yaptığı toplantıya katıldığı belirtilirken, toplantıda Yorgun’un operasyonların durması yönünde yaptığı açıklama suç unsuru gibi ele alındı. Emek mücadelesinde AKP hükümetinin uygulamalarına karşın yurttaşların sokağa çıkarılmasını amaçlayan çalışmalar ise “ayaklanma hazırlığı” olarak nitelendirildi. İddialarının tamamının gazete mülakatları ve izinli açıklamalardan oluşması dikkat çekerken, Barış Meclisi’nin 18 Eylül 2010 tarihinde düzenlediği “Operasyonlar dursun müzakere başlasın” başlıklı açıklaması, 11 Ağustos 2009’da Barış Annelerinin Kızılay’da yaptığı eylem, 2009 yılında yapılan Mezopotamya Sosyal Forumu (MSF) illegal çalışma olarak yansıtıldı. 

Bildik yöntem: Mail ihbarı

İddianamenin Tüm Bel-Sen Genel Sekreteri Güler Elveren için hazırlanan bölümünde ise, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen Güler Elveren’in de adının bulunduğu kişilerin Diyarbakır’da “KCK/TM-DEK” toplantısına katılacağının yazıldığı maile yer verildi.  Elveren hakkında hazırlanan bölümde de “Barış için bir söz söyle” şiarıyla Berçelan’da yapılan “Canlı kalkan” eylemi suç olarak gösterilirken, sendikal örgütlenme amacıyla yapılan toplantılar ise “KCK örgütlenmesi için yapılan toplantılar” olarak yansıtılarak, sendikal faaliyetler yargılama konusu oldu. 


Sendikal çalışmalar ‘KCK’ çalışması!
Öte yandan iddianamede Güler Elveren’in evinde ve Tüm Bel-Sen Genel Merkezi’nde bulunan odasında kitaplar ile Dicle Haber Ajansı’nın çalışmalarının yer aldığı fotoğraf albümü DİYAFRAM da delil olarak gösterildi. KESK Genel Sekreteri Canan Çalağan ile ilgili bölümde ise Çalağan’ın genel sekreteri olduğu sendikanın genel başkanı Lami Özgen’in duruşmasına katılmasının “örgüt talimatı ile yapılan eylem” olarak değerlendirilmesi dikkat çekti. İddianamede savca suç istinat edilen eylemlerin KESK tarafından organize edildiğini belirtse de bu eylemlerin “KCK” çalışması kapsamında yapıldığı ileri sürüyor. 

KESK: İddialar gerçekdışı

KESK, bazı basın organlarında sendikalarına yönelik çıkan haberlere ilişkin yazılı açıklama yaptı. Sendikaya yönelimin medyanın “kara propagandası” eşliğinde gerçekleştiğini belirten KESK, yetkili organlarının aldığı kararlar doğrultusunda gerçekleştirilen sendikal faaliyetlerin medyada yalan ve iftiralarla karalanmakta olduğunu belirtti. Basın-yayın organlarının sendikalar üzerinden bir yerlere “para aktarıldığı” gibi gerçekçi olmayan haberler ile açıkça suç işlediklerinin belirtildiği açıklamada, “Tüm kamuoyunun bilmesini istiyoruz ki; KESK’in tek gelir kaynağı bağlı sendikalarından gelen aidatlardır. Bütün hesapları şeffaf ve üyelerinin denetimine açık olan, harcadığı her kuruşun hesabını bugüne kadar üyelerine vermiş olan KESK, bu hesabı bundan sonra da vermeye devam edecektir. Yandaş medyada yer bulan ‘Konfederasyon ve sendikaların üyelerinden aldıkları aidatları nerede harcadıklarını kontrol eden bir mekanizmanın olmadığı‘ yönündeki haberler tamamen gerçek dışıdır” denildi. Karalama kampanyasına karşı gerekli girişimlerde bulunacaklarını belirten KESK, “İftira atma cesareti gösterenlerden yargı önünde hesap soracağız” dedi.


ALPER ATALAY / DİHA/ANKARA