BİR 8 MART ‘A DAHA ÖLÜMLERLE MERHABA…Çilem Öz
Dünya’nın en yaygın ancak en az cezalandırılan suçu kadına yönelik şiddettir. Her üç kadından biri cinsel ya da fiziki şiddete maruz kalırken, ceza evleri şiddet failleri ile değil siyasi tutsaklarla dolu. Slogan atanlar yıllarca ceza evinde yatarken şiddet uygulayanlar hakimlerin yoğun ceza indirim ve iyi hal öngörüsü ile yeni suç işlemek üzere sokağa salınıyor. Bu ülkede puşi takmak tecavüz etmekten daha büyük bir suç. Dünyada 15 ile 45 yaş arası kadınlar hastalık, trafik kazası ve savaşlardan ziyade erkek şiddetinin sonucu ya hayatını kaybetmekte yada sakat kalmaktadır. Yeni bir 8 Mart yıldönümüne yaklaşırken öldürenler değil 8 Mart hazırlığı yapan KESK’li kadınlar cezaevinde. Türkiye de öyle bir hale geldi ki kadın cinayetleri her haber bülteni sonrası hava durumu gibi mutlaka bir kadın cinayeti haberi var. Kulağımız öyle alıştı ki bu haberlere günün en olağan gelişmesi gibi dinleyip geçiyoruz. Ölüm sebepleri eş ya da kardeşin istediği gibi yaşamak istememeleri. Boşanmak büyük suç haline geldi. Bu cinayetlere birde aşkına karşılık alamayan kabadayılar katıldı. Öldürülen kadınların bir yaş ortalaması da yok 70 ile 12 yaş arası kadınlardan her gün en az biri tanıdıkları erkeklerin katline uğruyor. Yani 12 yaşında bir çocukken bile ve 70 yaşında bir nene iken bile hizaya çekilmeye çalışılıp eğer gelmezse ölüm ile cezalandırılabilirsiniz. Fatmagül devlet tarafından korunmadığı için onu korumaya çalışan annesinin kucağında can verdi. Servis minibüsü taranmış lise öğrencisi Fatmagül kendinden yaklaşık 10 yaş büyük bir erkeğin isteğine cevap vermediği için hayatını kaybetmişti. Annesi feryat figan kızının ölümüne isyan ederken karşısında gerekenin yapılacağını açıklayan Osmaniye valisi Celalettin Cerrah vardı. Geçmişten de biliyoruz valinin gerekeni nasıl yaptığını Hırant’ı nasıl korumadıysa, Fatmagül’ü de öyle savunmasız bırakmıştı.
Peki ne yapacak kadınlar, yasal yolla suçluların cezalandırılmadığı bir sistemde suç örgütü kurup kendisimi cezasını kesecek. Tabi ki öldürerek değil direnerek yola devam edecekler. Bu güne kadar kazandıkları tüm haklarını ölerek kazandı kadınlar. İngiltere’de cayır cayır yanan kadınlar 8 Martı’ı yarattılar. Mirabel kardeşler diktatörlüğe karşı direnirken askerler tarafından tecavüz ettikten sonra vahşice öldürülüp uçurumdan aşağı atıldılar. Mirabel kardeşlerin öldürüldükleri 25 Kasım ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü’ ilan edildi. Kadınlar bu günleri çok kanlı kazandı bu nedenle öyle içi boşaltılarak kutlanmasına da müsaade etmemeli. Dört tarafımız cinayetlerle çevrili sosyal haklarımızı konuşmaya yer bile bırakmıyor bu cinayetler. Var gücümüzü bu cinayetleri durdurmaya harcıyoruz. Sadece bir sanıklı tecavüz davalarına ayıracak zaman bile yok, çok sanıklı tecavüz davalarını teşir etmeye çalışıyoruz. Bu günlerde Kadına yönelik şiddete dur demek için bir yasa tasarısı görüşülecek mecliste taslak defalarca kadın kurumlarına gidip geldi. Bir sürü pazarlıklar yapılmaya çalışıldı en son kadın örgütleri umutlarını yitirince taslak Fatma Şahin ile AKP nin kurmaylarının elinde şeklen di. Fatma Şahin meclis kürsüsünden canhıraş başbakanın politikalarını aklamaya çalışırken kadınların onun çıkaracağı taslağa umut bağlaması mümkün mü? Hem bu taslakta çıkacak iki gıdım iyi bir şey var ise bunu da kanları ile kazandı kadınlar kimsenin lütfu değil.
Cumartesi anneleri direnerek bu ülkede faili meçhullerin önüne geçebildi. Selma Irmak daha fazla annenin canı yanmasın bu savaş bitsin diye bedenini ölüme yatırdı. Kadınlarda direnerek bu cinayetlere son vermenin yasal zeminini oluşturacak. Bu nedenle 8 Mart ta meydanlarda olmak çok önemli. Tüm renkleri ile kadınlar 8 Mart’ta bu cins kırımına, bu kirli savaşa artık yeter diyecek. Tüm kadınların 8 Mart’ı kutlu olsun….
dersim gazetesinin mart sayısında yayınlanmıştır
Kurmeşli gençler Wiesbaden de ikinci buluşmasını gerçekleştirdiler. .jpg)


5-6 Ekim'de Galatasaray Üniversitesi'nde yapılması planlanan Sebahat Tuncel'in de konuşmacı olduğu
Cumartesi anneleri/insanları, 389. haftada, Devrimci 78'liler Federasyonu tarafından 3 Eylül'de açılan 12 Eylül Utanç Müzesini ziyaret etmek için Ankara'da bir araya geldi.
"Böyle bir hilkati garibenin bırakın dediklerini, ismini bile kaile ve kaleme almak yakışır mı? Ona cevap vermek için harcayacağım zamana, emeğe değer mi?" diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi... Ama böyle bir rezilliğin cevabı da olmalı, kadın köşe yazarlarına baktım da pek bir kaile almamışlar bu fakiri ruhiyeyi! Ancak bu akıl ve ruh yoksunu dişi müsveddesine, bir kadın, bir anne, bir Kürd olarak, cevap vermezsem de kıvranacağım.
Roboski’de kaza yapan askerlerin yardımına koşan katliam mağduru Roboskililer, o anı anlattı. Katliamda oğlunu kaybeden Emine Ürek, ‘Yerde yatan asker bana bakıp ‘anne’ diye bağırınca koştum, elini tuttum. Ölmemesi için dua ettim” dedi. Medya ve bazı çevrelerin bu yardım eline şaşmasına da Emine Ürek şu yanıtı verdi: “Bizim çocuklarımız bombalandığı zaman bizim yardımımıza gelmediler ama bizler onların yardımına koştuk. Bizimki anne yüreği” dedi.
Yargıtay’ın, "Sosyalist Gençlik Derneği’nin MLKP/KGÖ ile organik bir ilişkisi tespit edilememiştir” kararı bulunmasına karşın, Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yaklaşık 3 yıldır tutuklu bulunan Balıkesir Üniversitesi Matematik Bölümü öğrencisi Uğur Ok, 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
