8 MART -Ayfer Ber
8 Mart 1857 tarihinde New York'taki 40.000dokuma işçisi kadının oniki saatlik iş günü ve düşük ücretleri protesto için greve giderler, fabrikayı işgal edip polisle çatışırlar. Polisin iscilere saldırması ve iscileri fabrikaya kilitlenmesi,arkasında cıkan yangında 129 kadın yaşamını yitirir. Iscilerin cenaze törenine 100 bini askın insan katılır.
1910 yılında Kopenhag'da Clara Zetkin'in önderliğinde toplanan İkinci
Enternasyonal Kadınlar Konferansı'nda Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Mart, "Kadınların Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü" olarak ilan edildi. O tarihten bu yana 8 Mart dünyanın her yerinde kadınlar tarafından birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmaktadır. 1975 yılında 8 Mart Birleşmiş Milletler tarafından "Dünya Kadınlar Günü" olarak ilan edildi. Kadın hakları mücadelesinde 1975 yılı büyük özellik taşıyordu. Uluslararası Kadınlar Yılı olarak kutlandı. Bu yıl etkinlikleri içerisinde Birleşmiş Milletler 8 Mart gününü Dünya Kadınlar Günü olarak kutlamaya başladı. İki yıl sonra 1977'de, Birleşmiş Milletler genel toplantısında Kadın hakları, uluslararası barış günü olarak kabul edildi.
Bu kabulün altında iki temel neden açıklandı,
- Dünya barışının korunması,
- Sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılması için kadınların da eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olanak tanınması gereksinimi.
Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.
Ama ne yazikki Dünya nufusunun ve gökkusagının yarısını olusturan kadınlarımız Dünyanın en fakirleri arasında yerini almaktalar,
Gerici gelenek ve görenekler icin gencecik bedenler diri diri topraga gömülmekte,
Cocuk düslere dalan kücücük bedenler havan toplarıyla parcalanmakta.
Zina isledikleri icin taslanarak öldürülen kadınlar,
21 yüzyilda dahi kadınlarımız evlerinde,isyerlerinde ve sokak ortalarinda siddete maruz kalmakta ve kursunlanarak öldürülmekteler.
Isyerlerinde,evinde kısacası yasamın her alanında ikinci sınıf muamelesi ve bir meta olarak görulmekte kadinlarimiz.
Yasamımızı var eden kadınlarımızın özgürlükleri elbetteki kendi ellerinde.Eger biz kadınlar politikada,sendikalarda,derneklerimizde,evimizde,dısarda kısacası yasamın her yerinde hep arka pılanda kalır kendimizi ve yeteneklerimizi dısarı cıkarmazsak ve bir seylerin arkasına sıgınırsak bir yüzyil daha hep böyle kalacagız.
Var olan kurumlarımıza,degerlerimize,kültürümüze,gecmis ve gelecegimize sahip cıkarak bilincli hareket etmenin zamanı.8 Martın bilincine varıp her günü 8 mart olması icin daha fazla hak ve hukukumuza sahip cıkarak yürümenin zamanı.Kadınlıgımızı cinsel bir obje olarak kullanan zihniyete karsı cıkma zamanı.Daha fazla özgürlük ve esıtlık taleplerini büyütmenin zamanı.
Ben kadınların cok fedakar,akıllı,azımlı ve ellerinde gelirse daha cok cıkarsız istikrarli calısmalara imza attıklarını her dönem yürüttügüm calısmalardan gördüm.Cok degerli kadin arkadaslarım oldu.Her biri sarsılmaz kisilikleri ve istikrarlı calismalara imza atan kadınlardı.
Su an baskani oldugum dernek calısmalarındada Kürmesli kadınlarımızın cok fedekar ,özverili calısmalarımızın basarısı icin verdikleri cikarsız destekleri Dernek calısmalarımızı dahada güclendirmekte ve ileriye tasımakta.Kadınlarımızın destegini hep cok derinden hissettim.Konustugum kadın arkadaslarımızın sitemizi ve yazılarımızı ve calısmalarımızı yakından takip ettiklerini ve sonuna kadar katkı sunacaklarını,hep arkamda olduklarını söylemeleri beni hep gururlandırdı.Gelecek calısmalarımızda daha cok kadın arkadasın yönetim kurulumuza aday olacaklarını ve yöneteceklerıne olan ınancımla hepinizin,8 Mart Dünya Emekci Kadinlar Gününü kutluyorum.....
Kurmeşli gençler Wiesbaden de ikinci buluşmasını gerçekleştirdiler. .jpg)


5-6 Ekim'de Galatasaray Üniversitesi'nde yapılması planlanan Sebahat Tuncel'in de konuşmacı olduğu
Cumartesi anneleri/insanları, 389. haftada, Devrimci 78'liler Federasyonu tarafından 3 Eylül'de açılan 12 Eylül Utanç Müzesini ziyaret etmek için Ankara'da bir araya geldi.
"Böyle bir hilkati garibenin bırakın dediklerini, ismini bile kaile ve kaleme almak yakışır mı? Ona cevap vermek için harcayacağım zamana, emeğe değer mi?" diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi... Ama böyle bir rezilliğin cevabı da olmalı, kadın köşe yazarlarına baktım da pek bir kaile almamışlar bu fakiri ruhiyeyi! Ancak bu akıl ve ruh yoksunu dişi müsveddesine, bir kadın, bir anne, bir Kürd olarak, cevap vermezsem de kıvranacağım.
Roboski’de kaza yapan askerlerin yardımına koşan katliam mağduru Roboskililer, o anı anlattı. Katliamda oğlunu kaybeden Emine Ürek, ‘Yerde yatan asker bana bakıp ‘anne’ diye bağırınca koştum, elini tuttum. Ölmemesi için dua ettim” dedi. Medya ve bazı çevrelerin bu yardım eline şaşmasına da Emine Ürek şu yanıtı verdi: “Bizim çocuklarımız bombalandığı zaman bizim yardımımıza gelmediler ama bizler onların yardımına koştuk. Bizimki anne yüreği” dedi.
Yargıtay’ın, "Sosyalist Gençlik Derneği’nin MLKP/KGÖ ile organik bir ilişkisi tespit edilememiştir” kararı bulunmasına karşın, Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yaklaşık 3 yıldır tutuklu bulunan Balıkesir Üniversitesi Matematik Bölümü öğrencisi Uğur Ok, 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
