Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

İllada Barış illada Sağduyu ?-Ali Haydar Gürbüz

2003 yılından bu yana Türkiye’de “Kürt Sorunu”nun demokratik yollarla çözülerek halkların barış içerisinde kardeşçe yaşaması çabaları, Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten ve bu hükümetleri yönlendiren güçleri tarafından bu çabaları muhatap almama, tam tersine sorunun çözülmesi için muhatap alınması gereken tarafları terörist  ilan etmesi, kürt ve ilerici halklar tarafından seçilmiş milletvekillerini meclisten atmaya çalışmaları, parti kapatmalari, Abdullah Öcalan’ı muhatap almamaları sorunun gelinen noktada tıkanmasına  tekrar başa dönmesine savaşın tırmanmasına sebep olmuştur.

Burada kimler suçlanmalı diye bir tartışmaya girmenin doğru olmadığını Kürt taraflarının 2003 yılından bu yana barışın sağlanması için ellerinde gelen her türlü girişimi gerçekleştirdiği dünya kamuoyu tarafından bilinmektedir. Mağdur olan Kürt halkıdır,ezilen baskı altında tutulan,asimile edilmeye,ötekileştirilmeye çalışılan Kürt halkıdır,doğasıyla,canlısıyla katledilen tahrip edilen  sömürülen Kürt halkıdır, siyasetçisiyle,yazarıyla,habercisiyle,türkücüsüyle, gazetecisiyle,televizyoncusuyla, parlamenteriyle, cocuklarıyla dağdaki çobanıyla,tarladaki ırgatıyla tutuklanan ezilen sömürülen Kürt halkıdır. İnançları baskı altında olan yasaklanan tarihsel ,toplumsal ve kültürel kökleri derin  bir coğrafya olan Anadolu ve Mezopotamya gibi insanlığın beşiğinde sürülmek istenen Kürt halkıdır. Binlerce köyleri boşaltılan yakılan Kürt halkıdır.Bütün bu haksızlıklara karşın barışı isteyen zalimin yaptıklarını affetmeye hazırlanan ve bunu herdefasında dile getirmek için tam 17 yıldır  alanlara çıkan, operasyonlara karşı canlı kalkan olan,savaşın durdurulması için silahları susturan,Avrupa’da ve başka bölgelerde barış meclisleri oluşturup barış grupları yollayan vurulmak pahasına, öldürülmek pahasına sınırlara kadar gidip günlerce barış bekçiliği yapan,okulundan,işinden,evladından olan Kürt halkıdır. Kürt halkının uğradığı tarihi haksızlıklar elbetteki bunlarla sınırlı değildir.

Yıllarca yaşadığımız baskıları,zulümleri sineye çeken kürt ve türk emekçileri hak ve özgürlükler mücadelesinde yer yer omuz omuza bir mücadele verdiler vermeyede devam etmeliler,bugün barışın sağlanmamasını kürt özgürlük hareketine ve BDP’ye bağlayan Hükümet ve ordu güçleri,yıllardır sinsi bir siyasetle uygulamaya çalıştıkları tavsiye ve ötekileştirme politikaları gelinen noktada  artık herkesim tarafından görülmektedir. Barışın neden gerçekleştirilmediği gün gibi ortadayken ve yukarıda yazdığım bir halkın çileli yazgısına rahmen hala barıştan ve birlikten yana bir yaşamı umut ediyorken kalkıp mazlum bir halkın temsilcilerini suçlamak karanlık güçlerini ve kirli sermayalerini beslemekten başka bir amaç gütmemektedir. Kürt açılmı,Alevi açılımı,Ermeni açılımı,Roman açılımı işin tefarruatından başka bir işe yaramadı...

Kürtler söz konusu olduğundan savaş söz konusu olduğundan birbirlerinin işlediği suçlar gözetilmeksizin hemen bir savaş ittifakı yaparlar..İşte Ergenekoncular, yıldırım hızıyla serbest bırakıldılar, Ahmet Türk’e saldıran şahısı serbest bıraktılar,bu şahsın avukatı yumruğu tüm kürtlere tekrar vurabileceğini açık açık tv ekranlarında söylüyor..Barış grubu tutuklandı, BDP kapatılmayla tehdit edildi, Öcalan ölümle tehdit ediliyor,operasyonlar sivil bölgeleri hedef alıyor, yaylalar yasaklanıyor,olağanüstü bir milliyetçilik türk medyası tarafından pohpohlanıyor. Savaş naraları atılıyor vs vs.......

Şimdi elimizi vicadanımıza koyup soralım peki tam 7 yıldır silahlarını susturmuş bir parti(adına ne derseniz deyin) sürekli barış ve ateşkes ilan ederken karşı güçler ne yaptılar?  Teslim olun TC’nin yasaları ve hükümeti sizleri korur dediler,evet  Koca bir TC devletinin sözlerine güvenip teslim olanların halini gördük, ve bu acizlik TC’nin ikiyüzlü siyasetini ortaya koymaya yettide arttı bile ama bu noktadan sonra ve daha öncede kaybeden sadece mazlum halklar olacaktır,evlatlarını yitirenler ne Başbakan, ne Cumhurbaşkanı nede Genel Kurmay olacaktır.Alidir,mehmettir,ayşedir.....fakirleştirilmiş kandırılmış mazlum haklardan başkası değildir....Şimdi basın ve medya şehit cenazelerindeki görüntülerle rant elde etmeye çalışıyorlar,gece gündüz bu şehitlerden bahsediyorlar, bombalar altında öldürülen çocukların ailelerini kimse gündemine almıyor...ve bu medya barışı konuşacak bizde bunlara inanacağız, bu milliyetçi dalgayı yaygınlaştıran gerginliği tırmandıran medya bu savaşın ortağı olduğunu tarafı olduğunu ortaya sermektedir..

11 Evlat/11 Anakuzusu/11 Can...evet acılar büyük bu kesin hepimizde bu acıları yüreğimizden hissediyor yaşıyor ve üzülüyoruz barış feryadımız bu yüzdendir  bunları yaşamak istemediğimizdendir ama ne başbakanın şiirsel söylemleri ,timsah gözyaşları nede bir başkasının hikayaden çağrıları bu meseleyi  böyle tutarsız politikalarla çözmez ve acılarımızı dindirmez,,,,Medya bir tarafı tutarken bir başka halkın yaşadığı acıları ve haksızlıkları görmemezlikten gelemez,gergin haber ve yorumlarla ortamı germe çizgilerinden vazgeçmeliler .

Sonuç olarak belliki önümüzdeki günler herkes açısından sıkıntılı ve gergin olacak,olaylar nereye varır veya vardırılmak isteniyor bilemem ama bir gerçek varki bu ülkede ayrımcılk artık önlenemez bir noktaya getirtiliyor,dayatılıyor yoksa barıştan ısrar eden kürt halkının bu birlikte yaşama isteği baskı ve yasaklarla cevaplanmazdı .Yapmamız ve savunmamız gereken herzaman olduğu gibi insanca bir yaşam için kardeşçe bir birliktelik için BARIŞ BARIŞ ve yine BARIŞ olmalı, milliyetçi şoven söylemlerden dilimizi kalemimizi arındırarak samimiyetimizi ortaya koymalıyız. Demokrasi güçlerin ve Alevi kurumların bu savaşın önlenmesi noktasında gecikmeksizin operasyonlara ve savaşa karşı barış seli olup akmalılar,kürt halkının yaşadığı acıları görmeliler...Yoksa bu manzaralar ve haberler günlüğümüzün bir parçası haline gelir ve sonu gelmeyen ayrılıklar,acılar yaşatır.....Bu acıları ve ölümleri yaşamak istemiyorsak illada Barış illada Sağduyu demeliyiz..

Ali Haydar GÜRBÜZ

 

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.