Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

ORKESTRANIN CAZİBESİ

Ülkemizdeki son bir yüzyılı, özellikle geçmiş elli yılı göz önüne getirdigimizde, müziksiz bir orkestraya benzetebiliriz.Düşününki koskoca bir salonu dolduran boş gözlerle, donuk hislerle, sırf adet yerine gelsin diye oturan 'seyirciler' . Sahnede bütün müzik enstrümanlarıyla donatılmış bir orkestra grubu, ve bunları yöneten astığı astık, kestigi kestik bir orkestra şefi. Müzik evrenseldir.

Bütün enstrümanların seslendirilmesiyle harmoni bir ses oluşur.Yani çok kültürlülük,çok seslilik,hoşgörülülük,mütavazilik,eşitlik, ve özgürlügün mayası oluşur.
Ama gel gör ki, bizim senfoni orkestranın, orkestra şefinden kaynaklı yukarıda bahsettigim ölçülerden ince bir farklılığı var.Orkestrada başkalarınkinde ritim ve denkleştirme görevi verilen davul yada trampet; bizdekinin tek hakim ve başka enstrümanların hakkını tek başına kullanan, vurdukça başkalarına korku saçan,kendisini varolması gereken diger müzik aletlerin görevini tek başına yerine getirebilecegini iddia eden, bunu yaptıkça orda bulunan 'bakargörmezler' in zaten kıt olan müzik literatürünü biraz daha negativ yönden etkilemektedir.

Arada bir flütünü üfleyen ya da kemanını yaylayan kemane, şefin keskin bakışları neticesinde sesi kısılır veya eli havada kalır.Çünkü bunlara gerek yoktur.Davul hangi güne durur.
Şef keskin ve affedilmez bakışlarını flütçü ve kemanenin üstünden hala ayırmamışken davulcu bütün heybetiyle davuluna vurarak orda bulunan diger orkestra elemanlarının ödlerini parçalar hale getirmektedir.Buna paralel olarak karşıda oturan buna bakan ama maalesef göremeyen bakargörmezler; hem korkunun hemde cahilligin gölgesinde kalıp galyana gelip bütün gücüyle bu tabiatıyla bağdaşmayan senfoni orkestrasını alkışlamaktalar.Sahnede bulunan diger elemanlarda bu atmosfer altında zamanla bütün nota bilgilerini unutuyorlar.Yani bir korku topluluğu.

Öyle ki, kemancı,orgcu,sazcı,kemancı, bazen davula eşlik etmek için başka bir cisim ile aletlerın üstüne vurup tempo tutmaktalar.Kendilerinin şefin haysiyet ve kariyeri için, flütün asıl görevinin davul tokmakı olduğunu bunu bir tez yapıp bunun konservatuarda ders kitabı olarak okutulmasını savunurlar. Ayrıca bunun dışında müzik notalarını degiştirip 'sol' zerine 'sağ' ı koydular. sebep ise 'sol' un müzik üniter yapısını bozmasıdır.Ayrıca 'do' yuda 'da' ya çevirerek müzigin tek hakimi olan Davul un çağrışması sağlandı.Böyle olunca bütün müzik olgusunun tabiatı degiştirildi.
Diger bütün melodi sahibelerin sesi kıstırıldı kültürü degiştirildi Şefe ihanetten bülbüle zorla tilki sesi,horoza zorla eşşek,kargaya zorla keçi sesi söylendi.Hayvanlar alemi bir çıkmaza büründüler.keçi sütünü içen biz bakargörmezler,kargalar gibi birbirimizi cıncıklamaya başladık.

Degiştirilen bu dokuda tabiat ta nasibini aldı elbette.Sıcaklıkla yetişen karpuzu örnegin Diyarbakırda degil, Kuzey buz kutbunda arayacağız.Elma ağacı kestane,Çam ağacı muzu ürün olarak verecek.Haydi hayırlısı.

Bir tarafta şefin hoyratça hayat felsefesi, diger tarafta doğanın,ınsanlığın,hayvanlar aleminin yaşam realitesi.Bu kaderi orkestra elemanlarının tek başına degiştirecegi düşüncesine inananların sayısı ile bakargörmezlerin oranını eşit kılan duyarsızlığımızın ürünüdür.Bu gemide hepimiz yolcuyuz.Gemi battıktan sonra Şefin vesile olduğu degişen tabiatta köpek balıkların cankurtaran deniz elemanları olduğuna inananların sayısı da bayağı büyüktür.

Hiçbir insan aklının bütünüyle başkalarının iradesine girmesi mümkün degildir; hiçbir kişi kendi rızasıyla özgğr bir şekilde karar verme doğal hakkını başkasına devredemez ya da böyle bir şey yapmaya zorlanamaz.Bu nedenle aklı ve iradeyi kontrol altına almak isteyen sistem zorba olarak kabul edilir.Neyin doğru olarak kabul edilecegini, neyin yanlış olarak reddelicegini ve ibadetlerinde hangi fikirlerin insanları harekete geçirecegini belirlemeye çalışmak egemenligin kötüye kullanılması ve yönetilenlerin haklarının gaspedilmesi anlamına gelir.

Bu nedenle, hiçbir kişi karar verme ve düşünce özgürlügünden feregat etmeyeceginden, herkes vazgeçilmez doğal haklara sahip olduğundan aykırı ve muhalif bir tarzda düşünen insanlar, yalnızca üstün gücün diktasına göre fikir belirtmeye zorlanmamalılar.

İsmet Bangus,25.10.2006

 

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.