Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

TÜRKİYE' LİLER SINIFTA KALDI! -Mehmet Yılmaz

Almanya da belli aralıklarla, yabancılar arasında toplumsal uyum konusunda araştırmalar yapılıyor.
Almanya da önde gelen beş vakıf, yabancıların Alman tuplumu içersinde uyum durumunu incelemek için, merkezi Berlin de olan bir kuruma araştırma görevini verirler.
Kurum 2009 yılının başında Almanya genelinde yaptığı araştırmayı açıkladı. Araştırmaya göre;
Almanya da 81 milyon insan yaşamakta. 19 milyona yakın insanı yabancı kökenlidir. Bundan 10 milyonu Alman vatandaşlığı hakkına sahipken, 9 milyonu halen bir yabancı ülke pasaportunu taşımaktadır.
Yabancı kökenli insanlardan, 4 milyonu eski doğu blokundan gelen alman asıllı muhacirler, 3 milyonu Türkiyeliler, 3,4 milyonu Avrupa ülkesi vatandaşları, 1,2 milyonu eski Jugoslavya vatandaşları, 1,3 milyonu Asya kıtasından gelenler,  0,5 milyon Afrika ülkelerinden gelen ve 5,7 milyonda (ailede birisi yabancı kökenli olan aile bireyleri) ve diğer yabancılardır.
Toplumsal uyuma en iyi ayak uyduran göçmenlerden avrupa birliği vatandaşları ilk sırayı alırken, ardında doğu blokundan gelen Alman asıllı muhacirler, daha sonra eski Yugoslavya, asya ülkelerinden gelenler, Afrika kıtasından gelenlerden sonra en son Türkiyeliler gelmektedir.
 
Araştırmada şu konular ağırlıklı olarak incelenmiş ve % oranı kısaca şu şekile belirtilmiştir.
 
Araştırma dalı
Alman
EU
Muhacir
Jugo
Asya
Afrika
Türk.
Alman vatandaşlığına geçenler
 
25
100
19
40
41
32
Okul ve eğitimi terk eden diplomasızlar
  1
10
 3
14
20
25
30
Lise ve denği okullarda okuyanlar
27
29
23
16
33
21
18
Lise diplomasına sahip olanlar
38
40
28
20
43
37
14
Akademikerler
19
23
16
10
25
31
13
İşsizler
10
15
15
19
26
26
23
Çalışanlar
75
73
75
69
59
62
61
Gençler arasında işsizlik
14
15
18
18
23
31
28
Ev kadını
20
27
20
32
46
44
48
Kendisine ait işyeri olanlar
11
14
  5
  6
17
11
  7
Kamu kurumlarında çalışanlar
21
11
14
10
11
 8
  7
Sosyal yardımla geçinenler
  8
10
13
18
24
24
16
Çok uluslu evlilikler
  5
43
18
14
25
34
  5
 
Toplam 95 sayfalık olan arştırmayı www.berlin-institut.org da okuyabilirsiniz.
Rakamlar gerçek durumu dört dörtlük ifade etmesede, kanımca sonuçlar gerçeğe çok yakındır.
 
Sene sonu karnesini alan çocuk, anne babasına sınıfta kaldığını üzülerek anlatır.
Anne babanın ilk tepkisi: ilk suçlu çocuk, sonra okul ve öğretmenler ve daha sonra da Almanlardır. Anne babanın hiç sucu yok mu? Kendilerine şu soruyu sormazlar. Ben kaç defa  okuldaki aile birliği toplantısına gittim?  Sınıf ve ders öğretmenleri ile kaç defa görüştüm?  Bir yıl içersinde çocuğun okuldaki ders ve genel durumu konusunda, kendisi ile kaç defa konuştum? Günde 4 saat televizyon karşısında oturup dizileri izlerken, çocuğumun okul durumu ile ne derece ilgilendim? Anne babanın görevi çocuğunu yanlız yedirme ve giydirmemidir? Çocuğumla sosyal ve kültürel ilişkilerim hangi düzeydedir? Bu ve buna benzer sorulara cevap arandığda, sınıfta kalan yanlız çocuk değil, ailece sınıfta kaldığımızı görmüş olacağız.
Sınıfta kalma ortamı olan bir göçmen çocuğunun durumu ne olabirki? 
İstenilen diplomayı alamıyacaktır. İletişim dili olan almancayı iyi öğrenemiyecektir. Bir meslek öğrenemiyecek. İş bulmada zorlanacaktır. Asgari geçimini sağlamak için, sosyal yardımla geçinecektir. Toplumun en alt tabakası ile iletişim içersinde olacaktır. Sosyal ve kültürel davranış bozukluğu içersine girecektir. Anne babaya yararlı bir evlat olmaktan daha ziyade, sorunlu aile bireyi olacaktır.
Bizler dünyanın en iyi nimetlerine sahip olmamıza rağmen, bundan yaralanamıyorsak, bizim kendi kendimizle bir sorunumuz olduğunu akıldan çıkarmamamız gerektiğine inanıyorum.
Burda sistemin sucu yokmu? Var, hemde çok büyüktür. 
Bizim hiç sucumuz yokmu? Bence var.
Herkes kendi kendisi ile muhataplaşırsa, belki payına düşen hatasını düzeltmeye çalışır.
Sevgilerimle – 26.02.2009   Mehmet Yilmaz