Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Kurmeşliler dilinde Kurmeşliler . Mehmet Yılmaz

 

Xıyal

Halam Xıyal  moğaralar semtinde ki çayır da ot biçer. Biçtiği otu eşeğine yükleyip köy yolunu tutar. Gevri kortke’ ye ( çukur taşı) vardığında, yolun iki kenarı kayalık olduğundan, eşek yükü kayalara dayandığı için geçemiyor. Halam durmadan, ço ço deyip,  arkadan eşeğe vurup  daracık yolda geçmesini sağlamaya çalışır. Eşek yükün ve üzerindeki palandan sıyrılıp daracık yoldan kurtuluyor. Eşeğin sırtındaki  ot yükü ve palanı sıkışmış iki taş arasında havada kalır. Halam halen arkada, ço ço deyip palana vurup, eşeğin geçmesini sağlamaya çalışır. Belli bir uğraştan sonra birde bakıyor ki eşek 20 metre ileride otluyor.

Halil İmak

Xelo Pertek ten oğlu Kazım’ ın otobüsü ile Kurmeş’ e geri dönüyormuş. Pertek’ ten kendisine üç karpuz satın almış. Otobüs önce Xesir de bazı yolcularını indirmiş. Xelo bir karpuzu ordaki bir kivresine verir. Otobüs Sevker’ e varıp bazı yolcularını indirirken, bir karpuzunuda ordaki bir diğer kivresine verir.  Otobüs Kurmeş’ e varmadan, Ali Ber’ in bahçesin de durur ve Xelo son karpuzunu da akrabası Ali Ber’ e verir. Otobüs  son durağı  köy meydanına varır ve geri kalan yolculardan kimisinin elinde kavun karpuz ile yinerken, Xelo eli boş yener. Hanımı Naci, Xelo neden bir karpuz beraberinde getirmedin deyip kızar. Xelo, Naci hiç sorma, Pertek te tüm çarşı  Pazarı dolaştım, bir karpuz ve kavun bulamadım. Hepsini satmışlar der.

Ali Ber

Ali amca köyde manavcılık yapıyordu. Manavın önünde çocuklar  baba veya dedeleri ile geçerken, çocuklara birer şeker veya  bisküvit ikram ediyormuş. Ağızlar tatlı olan çocuklar ikincisini  isterken, yavrum, baban veya deden yanında, onlardan para al sana daha fazla şeker bisküvit vereyim diyormuş.

Haci İltimür

Xaçko Ane Xeze’ de çift sürüyormuş. Pertek’ linin biri eşeği ile birlikte  yolda geçerken, Xaçko’ ya selam vermeden geçmiş. Xaçko öküzlerini durdurur ve yoldan selam vermeden geçen Pertek’ linin yolunu keser. Sen bana neden selam vermedin der. Pertek’ li kendisini görmediğini ve Xaçko dan özür diler. Xaçko özürü kabul etmez. Geri dön ve hizama geldiğinden bana üç defa selam vereceksin der. Xaçko’ yu tanıyan pertek’ li hiç itiraz etmeden geri döner ve Xaçko’ nun hizasına geldiğinde, Xaçko’ ya üç defa selam verir ve birbirleri ile dosthane bir şekilde sohpet ederler. Xaçko, gel eve gidelim, birlikte yemek yiyelim ve eşeğine de odun yükleyip Pertek’ e git der.

Gek

Gek, Veysel Top un babasıdır. Köylüler arasında bir kavga olmuş ve kavga mahkemeye intikal etmiş. Gek i de şahit olarak göstermişler. Gek Abşeker e gidip, jandarma karakolunda ifade vermesi gerekiyormuş. Karakolda nasıl bir ifade vermesi konusunda, kendi kendisine bir ifade provesi yapmış. Köyden Abşeker e giderken, çayırda şapkasını çıkarıp bir alıç ağacına asmış ve şapkasının karşına geçip, hazır ol vaziyetine geçip, karakolda verecek ifadesinin provasına başlamış. Komutanm ben Uso oğlu Gek. Yalan söyülüyorsam, kozuk gözümü çıkarsın, çocuklarımı ekmeksiz sussuz bıraksın.Bu kavgada ne bir şey gördüm nede duydum. Geg nin konuşmalarını duyan Ali Top, Geg e sen ne konuşuyorsun der. Geg, oğlum Ali ifademe beğendin mi der.

Xıtko ile Tıto

Xıtko ile Tıto un Tapı Derke de sınır tarlaları vardır. Tıto nun iddasına göre, Xıtko iki tarla arasındaki sınırı bozmuş. Tarlalar yamaç bir yerdedir. Tarla sınır yerinde kendi aralarında çıkan tartışma giderek alevlenir ve kavgaya dönüşür. Kavga alanı yamaç olduğunda, kavgalı bir şekilde yamaçtan yuvarlana yuvarlana caddeye kadar gelirler. İkiside bitkin bir şekilde cadde ortasında kavgalarına ara verirler. İkisi de sigara içiyorlarmış. Kavga esnasında, Xıtko nun sigara tabakası düşüyor ve tütünü yere dükülüyor. Dıto tabakasın çıkarıp kendisine bir sigara sarp içmeye başlıyor. Xıtko, ey rezil gördün siğara tabağım düştü ve tütünüm döküldü, sigara tabakan verde, bir sigara bende kendime sarayım, sigaradan sonra kavgamıza devam ederiz der.

Ali Top

Ali Top, dernek denetim kurulu başkanımız Hıdır Top un babasıdır. Pek şakacı olmamasına rağmen, gizliden ortak parmağı ( şıpık)  ile çocukların başına vururdu.

Emir Baysal, bir gün Ali nin oğlu Mustafa ya şu soruyu sorar. Mustafa sen mi yoksa Ali mi büyük? Mustafa nedenini sorunca, sen çok akıllısın, Ali orta parmağı ile hep insanın kafasına vuruyor demiş.

Bir gün Ali Top, İmam Aslan ve Mahmut Çalış la birlikte Pertek e giderken, Cüçke ovasında yan yana yürüyorlarmış. Ali arkadan, Mahmut un ensesine bir tokat vurup, İmam sen neden Mahmut u dövdün der. Mahmut ta ensesinde yediği tokatın verdiği acıdan olacak ki, oda İmam ı dövmeye başlar. Mahmut ile İmam arasında kıyasıya bir kavga olur ve ikiside köye yüzlerindeki kavga derbleri ile dönerler.

Bıdo

Hıdır Dadaşut, bizim İsmail in babasıdır. Köyün tüm çocukları ve gelinleri  ondan korkardı. Çocukların  ve genç gelinlerin kulaklarını ısırmak isterdi.   Özellikle çocukları gördüğünde, bir şeyler söylerdi, biz onun kuran okuduğu şeklinde algılardık. Xade bende senin kulunum. Şu çocuğu tut ta onun şeker gibi olan kulaklarını bir ısırayım derdi. Biz çocuklar ve genç gelinler Bıdo yu gördümüzden hep ondan kaçardık.

Mahmut Banguş

Mahmut bir gün  Almanya daki oğlu Niyazi ye telefon açar ve Niyazi den maddi destek talep eder. Niyazi elinde para olmadığını ve babasının bu isteğini yerine getiremiyeceğini üzülerek belirtir. Sonra birbirlerinin hal hatırlarını sorduktan sonra, Niyazi  yenişteleri Hıdır Özçelik in de evde olduğu, onunda kendisine selamları olduğunu ifade eder.

Mahmut,  ne oğlum bu köydeki Xıdolar Almanya ya gelince hıdır mı oluyor?

Niyazi, baba almanca da ı harfi olmadığı için, köydeki Xıdolar burda Hidir olmuşlar Hidir der.

Fate Memede

Köyde kış mevsiminde sıcak soba veya şömin etrafında toplanan çocuklar kendi aralarında bilmece bulmaca yarışlarını yaparlar.

Fate Reşo nun kızıdır ve Reşo nun ben on diyorum siz onbeş anlayın çocukları varmış. Çocuklar ocaktan yanan ateşin etrafında toplanırken, Fate bir bilmece sorar. Derki, benim bir şeyim var hep havadan uçar. Bilin bu nedir?

Bilmeceyi çözmek için saatlerce uğraşan kardeşleri bir türlü çözemiyorlar. Çözemedikleri bir bulmacanın çözümünü, bulmaca sahibinden ögrenmek için,  kendisine bazı hediyeler ikram edilir veya bulmaca sahibinin istekleri doğrultusunda davranışlarda bulunurlar. Fate çözüm için kendisinin bir diğer kardeşi tarafından sırtlanmasını talep eder. Iso, Fate yi sırtlar evin içersinde at yürüyüşünü yapar. Herkes merakla, bulmacanın çözümünü beklerken,

Fate Çırtan dır Çırtan dır der.  ( çırtan kurutulmuş çökelektir)

Dılan

Türkçe adını bilmiyorum ama bizim Murat Azak ın babasıdır.  Havalar ısınınca köylülerimizin yayla göçleri başlar. Dılan da Ağbayıra göç etmek ister. Yaylada kullanılacak bazı eşyalarını bir katıra yüklemiş sede fakat bazı eşyaları fazla kalmış. Karısı Kibe yi çağırmış. Demiş ki, tosunu getir, geri kalan yorgan döşek ve yastıklarıda tosuna yükliyelim. Kibe akılı, olmaz demiş, Dilan sen Kurmeşlileri tanımazsın onlar öküze binerler demiş.  

Kibe tosunu getirir ve boynunda tutar, Dılan da döşek, yorgan ve yastığı tosunun sırtına yükler ve yükü  iple sıkı bir şekilede bağlar. Kibe tosunu bıraktığı gibi,tosunun hiç alışkın olmadığı bir durumda kurtulmak için çalı çırpı ve meşelerin arasına dalar. Tosunun sırtındaki, döşek, yorgan ve yastık yünler çalı çırpılara takılır ve hiç kullanılmıyacak hale gelir.

Kibe, öküze binen Kurmeşlinin halı de senin bu yorgan ve döşeklerin haline dönmüştür der.

Gego – Mahsut Ok

Sonbahar mevsimi. Köy sığırları akşam meradan köye dönmüşler. Hece Gego nun eşi, Sılto ve Şem de Gego nun kızlarıdır. Gego nun bir eşeği varmış. Gego Şem e ye sormuş, Şem e eşek geldi mi?  Şeme, he Gego, Sılte eşeği kazığa bağlamış der. Gego, eşi Hece ye sorar, eşek bağlanmış mi? Hece, evet Şem e kazığa bağlamiş der. Gego Sılto ya sorar, kızım eşeği iyi bağladınız mı? Evet Gego, anne iyi bağlamış der. Üçünün de  Gego ya verdiği güvende, Gego iyi bir gece uykusuna dalar. Sabah kalktığında, eşeğin kazıkta bağlı olmadığını görür. Hece ve kızlarını çağırır, o diyor o bağladı, o diyor o bağladı. Gego eşeğini aramaya gider, eşeğin gurgurik te kurtlar tarafında parçalandığını görür.

Mede

Baba Kurt un annesidir. Mede ile Hece ( Mehmet Ok un annesi) kardeşler.

Mede yazın kendisine ağaçlardan  yapılmış bir hayma da (holık) kalıyormuş. Ekmek pişirir ve pişirdiği ekmeği  haymada saklar. Bir inek haymaya girer ve Mede nin ekmeklerini yer. Duruma çok üzülen Mede, ablası Hece ye anlatır. Hece o kadar ekmeği inek yiyeceğine sen önceden yeseydin daha iyi olmazmı der. Abla o kadar ekmegi ben nasıl yiyebilirdim  ki der.  Hece, İnek hepisini yediğine göre, sende onun yarısın yiyebilirdin der.

Husen i İne

Hüseyin Karaca nın ektiği bostan tarlasına ve özellikle kavunlara tavşanlar dadamış. Hüseyin bir gün silahını alıp, bostan tarlasına gider. Uzun bir bekleyişten sonra bir tavşan bostan tarlasına girer ve Hüseyin elindeki silah ile tavşanı vurur.  Tavşan can acısından bağırınca, Hüseyin, kermeli kavunları yeyince sevincinde dört köşe oluyordun, kurşunu yeyince niye öyle bağırıyorsun demiş.

Mehmet Yılmaz – Dipl.Sos. Ped.   26.04.2010    Saygılarımla devamı gelecek