Kürtçe Yazmak!..
Bir vatandaşın sitede Kürtçe yazılmasına itirazı ve Kenan Öz`ün karşı cevabıyla süren küçücük ama aslında cok önemli bu tartışma üzerine kısaca durmak gerektiğine inanarak konuya ilişkin düsüncelerimi belirtme ihtiyacı hissettim.
Öncelikle her iki düşünceyi de saygıyla karşılamak ve birbirimizin düşüncelerini tasvip etmesek de herkesin kendi düşüncesini özgürce ifade etme özgürlügünün olduğunu bilmemiz gerekir. Bu demokrat olmanın ve demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur.
„Her kuş kendi dilinde öter“ diye çok güzel bir söz vardır. Yani Karga karga gibi öter, keklik keklik gibi . Bülbül hiç karga gibi öter mi? Ötmez/ötemez.
Her halk kendini en güzel kendi diliyle ifade edebilir. Dili olmayan bir halk biliyormusunuz? Türküler kendi dilinde söylenirse güzeldir. Dilini kaybetmiş bir halk yok olmuş demektir. Bir halkı, ulusu belirleyen en önemli etkenlerden biri dildir. Bu nedenledir ki, Türk Devleti Türkiyedeki Kürtlerin dilini yasaklamaktadır. Asimilasyon politikaları uygulayarak Türkiyedeki azınlık halkları eritmeye çalışmaktadır. Bir Ermeni arkadaşım Nenesinden aktardığı şu cümle çok önemlidir: „Nenem katliamdan dolayı göç ederken, Dedeme soruyor, neleri beraber götürecegiz? der. Dedem yalnızca kitapları alın gerisini bırakın der. Cünkü kitaplarda bizim tarihimiz var“ der. 1992 yılında Istanbul Cağaloğlunda, Med Yayınlarından çıkan Prof Celile CELIL`in “Destanen Kurdan” adlı kitabının kürtçe dizgisini yapıyorduk. Yayıncı arkadaşım Ahmed ÖNAL beni arayarak, Celile Celil`in bizi ziyaret etmek istedigini söyledi ve ziyaretimize geldiler. Celile Celil kitabin dizgisini yaptığımız için bize tesekkür etti ve Kürtce sohbete basladık. Kendisi Sovyet kürtlerinden olmasına rağmen cok iyi anlaştık. Çocuğumun olup olmadığını sordu ve bende var dedim. Kürtce bilip bilmedigini sorunca, bilmiyor, dedim. Kızarak, “neden kürtçe konusmadığımızı, çocuklarımıza ögretmedigimizi, öyleyse Türk Devletinden neden Kürtçenin serbest bırakılmasını istedigimizi” haklı olarak söyledi. Haklıydı, bir şey diyemedim. Devletin, Kürt ve Kürtce yoktur gibi asılsız/yalan politikalarına inat kürtce okunmalı ve yazılmalıdır. Efendim Kurmeşliler bu dili anlamıyorlar demek, bizi haklı çıkarmaz. Kurmeşliler kendi dillerini unutmuslarsa bu öncelikle Türk Devletinin barbarlığının bir sonucu ve sonrada Kurmeşlilerin eksikligidir. Kurmeş Dernegi ve Sitesi de eğer kendi tarihini kültürünü yaşaması ve yayması için kurulmussa, Kürtçe yazılmasını, okunmasını çok doğal olarak destekliyor/desteklemelidir. DUR filminde Hayal Aslaner`in (Xiyale Mıde) söyledigi sözleri hatırlayalım; „Almanyada gelen çocuklarımız, torunlarımız bizim dili bilmiyorlar, bizde onlarınkini bilmiyoruz, dilinizi konuşun, dilinizi unutmayın“. Sonuç olarak her halk her ulus kendi dilinde, özgürce konuşmalı, yazmalı ve bunu yayabilmelidir. Sadece Kürtce degil, Lazca, Süryanice, Ermenice serbestçe konuşulmalı, yazılmalı ve her dilden şarkılar sınırsızca söylenmelidir.