Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

ANAYASAYI BOYKOT!.. Haydar Uc

Türkiyede genel seçimlere az bir süre kala Anayasa Referandum tartışmaları hızlandı.
AKP hükümeti "12 Eylül Anayasasını degiştirelim" vurgusuyla, (birazda seçim malzemesi olarak kullanma anlayışıyla) anayasa referandumu yapma kararı almış bulunuyor.

Anayasa referandumu emekçilerin, kürtlerin, alevilerin ve ezilen kesimlerin ihtiyacı olarak yapılmıyor. Öyle olsaydı bu kesimlerin istemleri kabul edilir ve yapılacak yeni anayasaya konulacağı kabul edilirdi, böyle değil.

Öyleyse bu değişim kimin ihtiyacina göre yapılıyor? Egemen kesimlerin, yanı sermayenin, hükümetin ve bunlardan nemalananların ihtiyacina göre yapılmak isteniyor.

Emekcilerin, ezilenlerin ihtiyacını, (kisacasi toplumun ezilen, yoksul kesimlerinin) karsilama yada demokratik bir açılım yapmanın aksine, toplumda gelişen bu istegi küçük göz boyamalarla, boşa çıkarma amaçlıdır.

TC kuruluşundan bu güne yaptığı bütün anayasaları daha demokratiklik adına lanse etmiş ancak gelen gideni aratmıştır.

12 Eylül cuntası döneminde bile bu günkü kadar katliamlar, anti-demokratik uygulamalar yapılmadı.

12 Eylül öncesini andıran linç girisimleri devletin yedek sivil faşist kolu MHP eliyle yeniden gündeme getiriliyor. Inegöl ve Dörtyolda yapılanlar geçmiş senaryonun tekrarıdır.

Emekçiler her zamankinden daha yoksul ve sefalet içindedirler.

Demokratikleşme ve insan haklarından daha önceki yıllara göre bir iyileşme olduğu söylenemez.

Kürtlere karşı topyekün savaş artarak devam ediyor. Kürdistanda Onlarca çocuk katledildi devlet güclerince. Yüzlercesi tutukludur.

Alternatif ve sosyalist basına yönelik tutuklama, baskı ve sindirme her zamankinden daha fazladır.

Hal böyleyken, bunları uygulayan hükümetten yeni, demokratik bir anayasa yapmasını beklemek beyhude bir çaba degilse nedir?

Demokratik-ilerici güçlerin ve bütün ezilenlerin taleplerini yansıtmayan, onların mücadelesi ve iradesi dışında yapılmış ve yapılacak hiç bir anayasa demokratik olamaz.

Öyleyse geçmişten bu güne gelen bu komedilere alet olmak bizim işimiz olmamalıdır.

Peki burdan bizim demokratik bir anayasadan yana olmadığımız anlamı mı çıkar kesinlikle hayır. Aksine demokratik bir anayasa en büyük talebimizdir ve buda ancak mücadele sonucu kazanılacak bir haktır.

Başta BDP olmak üzere bir çok demokratik kurum ve kuruluşun almış oldukları boykot kararı olumlu ve yerindedir.

Alternatif demokratik bir anayasa taslağı hazırlanp kamuoyuna duyurulmalıdır.

Boykot, sadece anayasayla sınırlı olmamalı, egemen sınıfların bütün egemenlik sistemiyle bir kopuşun baslangıcı olmalıdır.

Özellikle Kürdistanda ve Türkiyede yerel iktidarları inşa etmenin ön çalışması ve provası olabilmelidir. Kürdistan Belediyeleri halkın seçtigi yerel iktidarlardır. Bu iktidarları güçlendiren ek örgütlenmelerle özerklik denemesi ve giderek topyekün kopusun alt yapışı hazırlanmalıdır.

Pratik olarak kürdistanda bunun koşulları mevcuttur, yeterki bu öngörü ve örgütlenmeye sahip olalım. Son günlerde KCK nin dillendirdiği özerklik politikasi gec kalınmış bir düsüncedir.

Faşist bir anayasanın orasını burasını yamalayarak devam ettirmek egemen sınıfların yararına olabilir ama bizim degil.

Anayasayı boykot ederek onları kendi oyunlarıyla başbaşa bırakalım.