Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Doğruyu yazmak zor iştir

Bazen; „Yazıların sert“ diye söyleyen oluyor. Neresini sert buluyorsun? Bir kanıt gösterebilir misin, dendiğinde cevap gelmiyor. Anlaşılıyor ki, Kürt olmamak için her şey olanların, dezenformasyon ve, yalanlarının etkisinde kalmışlar. Meyva veren ağaç taşlanır, dendiği gibi, on yılların kazandırdığı imajı kırmak isteyenler her çabaya başvuruyor. Şüphesiz kişiler politik çizgimize onay verir veya eleştiri yapar. Hatta bu çizgide ödünsüz durmamız onlara batabilir. Olaylara ayna tutan; iyiyi- kötüyü, güzeli-çirkini, doğruyu-eğriyi, dost ve düşmanı tüm konturlarıyla açıklayan, dost kazandığı gibi, düşman da kazanır. Bir yerden emir almayan, emir kulu olmayan, çıkar ve kariyer düşünmeyen, prensip sahibi biri, kötünün zehirli oklarına daima hedef olur. Her şeye rağmen bu Zerdüşt güneşi altında herhangi bir kirliliğe bulaştığımızı, söylemeye cesaret eden olamaz. Mesela:“Sen para çaldın!“ „Sen bu işi çıkarın için yaptın!“ „Sen kendini düşünüyorsun!“ Çoğaltabilirsiniz.


Dersim’in kutsal Dağı, Duzgin’in temizliği, Seyid Rıza’nın vicdan anlayışı ve dürüstlüğüyle hareket eden biri, Munzur’un berrak suyu gibidir. Onda kir bulmak nafiledir. Elli senedir Kürt halkına hizmet veren, bu halkın elinden alınan kimlik, dil, kültür ve sosyal konumu için her koşulda elinden geldiğince demokratik mücadele veren, maddi manevi değer katan, işte bu sömürgeci ruhların ve TC hempalarının gözünde dikendir. 

Kürt halkı büyük bir halktır. Bu halkın farklı lehçeleri ve inancı olması onun zenginliğidir. İşte bu zenginliğiyle halkımız tarih sahnesine çıkmak isterken; Türk devleti, Cemal Süreya dizesindeki gibi, tarih öncesi köpekler gibi havlıyor. Başbakan „Zaza kardeşlerim“ „Kürt kardeşlerim“ diyor. Sanki iki ayrı halk varmış, sanki iki ayrı dil varmış. Sanki Kürtler özgür, Zazalar köleymiş, sanki Kürtler okullarda diliyle eğitim görüyor, Zazalar görmüyor. Zaza ve Kürt ayrımı devlet destekli yapılıyor. Farzedelim Zazalar Kürt değil. Peki TC bu Zaza kardeşlerine dil, kimlik ve kültür hakkı verecek mi? Devlet, Zazalara hakkını verse, Kürt karşı mı çıkar? Keşke TC kalkıp yeni anayasasında Zazaca’yı Türkçe’ye eşit kılan bir statü verse, bunu alkışlarız. Zazaca, Kürdün zenginliğidir. 

Demokratik bir Türkiye’de gerek Kızılbaş inancı, gerekse Zazaca lehçesiyle Dersim’in bir bölümü tamamen özerk bir yapıda olur. Ama bu devlet 1980 yılına kadar hiç duymadığımız Zaza sözcüğünü, Kenan Evren faşist darbesinden sonra kendi MİT ajanlarına söylettirdi. Eğer biri gönüllü ben Kürt değil Türkmenim diyorsa, bu onun özel işidir. Ancak biri kalkıp Dersimliler Kürt değil Türk, veya Zazalar Kürt değil derse, ona muhalefetimiz çok sert olacaktır. 

Sözde Kürt cenahında olup ilkesiz davrananlar var. „Onlar da bizden“ deyip bu işi yapana çanak tutuyor, basın yayın kuruluşlarında reklamı yapılıyor. Ama ilkesizlerin tarih yazdıkları görülmemiştir. İlkesiz, o günü nasıl kotarırım der. İlkesizin dünkü fikri bugün çöptedir. İlkesiz sulandırır. Dost düşmanı bir birine karıştırır, bulanık hava yaratır. Kürdistan yansa, onların içinde kaybedecekleri değer yoktur. Demokrat, sol ve sosyalist geçinir ama ilkesizliğiyle halka zarar verir. Oysa bu mazlum halka yardımcı olmak, insan olmanın, demokrat olmanın gereğidir. 

Alevilere bakalım. Devletin oyunuyla Alevilik; Şafii ve Kürt düşmanlığına çevrilmiş. Oysa dürüst Alevinin dostu kendisi gibi mağdur ve mazlum Şafiilerdir. Katliamın yapıldığı Dersim, Sivas, Çorum ve Maraş illerindeki Aleviler nasıl gericileşmiş. İstanbul’dan aday olup meclise giderim diye düşünen Can, gölgesi gibi TV’si ile dolaştığı, çok para harcadığı söylendiği halde, kaç oy aldığı biliniyor. Peki nerede bu sözde ilerici Aleviler? Neden kendisine sahip çıkmıyorlar? Türk bayrağı ve Kemalin posterleri altında Cem tutup Aleviliği; Türk-Alevi sentezi yapanlar, sonunda onlardan oy almayınca hüsrana uğradılar. Biz dincilik yapan AKP’yi gerici görüyoruz. Peki Alevicilik yapanlar ilerici olur mu? Alevilik rant kapısı yapılmış, çok gericileşmiş. Kürt, Kürtlüğünün değerini vermez; Alevi, gerçek Alevilikten uzaklaşırsa, Tayyip Erdoğan sultası sürer. Solcu ise; hiç işçisi olmayan Dersim’de sınıf örgütlenmesi yapmaya kalkarsa, hilkat garibesi gördüğümüz bu durumları yazmak elbette görevimizdir. 

Ferhat Tunç kaybetsin diyen; kendisini inkar eden, Kürde ve Kürtlüğe karşı olan kazansın diyordur. Bu ahvaldekilerin yüzüne ayna tutmak, vicdan borcudur. Bu halkın ağır sorunlarını „cek-cak“ ile geçiştirmeyi doğru görmüyoruz. AKP’nin faşist ırkçı çehresini sevimli gösterirsek, halkımıza ihanet ederiz. Doğruları konuşmak, zor meslektir. AKP, MHP ile anayasa yapacakmış. İşte buna inanırım. Onların anayasası, Türk-İslam (Hanefi) kökenli olur. Bizim Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekoncuları dışarı çıkarayım derken, onların bataklığına saplandı. Vicdan sahibi herkes: „Şafiiler Kürttür. Biz Kürt mürt değiliz, Türk oğlu Türküz“ diyen hımbıla, pardon Tunceliliye ne der? Aferin lan Qemo mu diyelim? Kafa karıştıran çevreleri ve onların amaçlarını açıklamak aydının namus borcudur. Yaptığımız işte budur ve zor iştir. AKP, Kürde mezar kazarken, ona oy verene; Dersim soykırımını CHP yaptığı halde, ona oy verene dosdoğru eleştiri getirmek, bunların zehirli oklarına hedef olmaktır. Ya şu Hüseyin Aygün’ün karnından konuşmalarına, Kürt Şafii düşmanlığına ne demeli? İşte Tunceli’ye vekil olanın ufku bu kadar olur. Bu, „Bizden mi diyelim?“ Doğruyu söylemek zor iştir, vesselam. 

www.haydar-isik.com