Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dersim, onurlu duruşa ve dürüst olana oy verir

 Avrupa Birliği Parlamentosunda „74. Yılında Dersim 38 Gerçeği ile Tarih, Siyaset ve Hukuk üçgeninde Yüzleşme“ konulu 4. Dersim konferansı yaptık. Türk basını, Atatürk’e ağır ithamda bulunduğumuzu yazdı. Ne demiştik: „Biz yeni generasyonların benzer travmalar yaşamasını istemiyoruz. O nedenle bu konferanslar devletin ve Dersimli’nin kendisiyle yüzleşmesi için bir araçtır. Alman profesör Mönch üç sene önce bu binada; Eğer Atatürk ve arkadaşları yaşasaydı bugün Lahey’de yargılanacaklardı, demişti. Atatürk, Dersim katliamının mimarıdır. Geçen yüzyılın en büyük diktatörü, katliamcısı bir paşadır. Türkiye’ye sembol yapmak Türklere hakarettir...“ 


Sayın Nuray Mert ise, „Türkiye’nin modern tarihinin temsilcisi olması itibarı ile Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk hakkında şu ana kadar ki tarih yazıcılarının kaçındığı kısıtlamaları aşarak sorumlu tutulması gerekir, ama modern tarihin en büyük diktatörü diye anılmasını en hafif deyimi ile aşırı tepkisel bir yaklaşım olarak görüyorum.(...) Eğer daha sahici, daha hakkaniyetli, daha gerçekçi olmazsak bu yüzleşmeleri hiçbir zaman yapamayacağız. Asıl önemlisi bir şeyi bir zulmü çok abartırsak bir süre sonra aslında sorumluları tarafından bile bahane edilerek normalleştirilebiliyor bunlar.“

Hitler, Falih Rıfkı Atay’ın içinde olduğu heyeti kabul ederken; „Atatürk’ün iki talebesi var. Birincisi Mussolini, diğeri de benim,“ der ve Atay bunu Çankaya kitabında yazar. Yine Avusturyalı Yazar Fritz Sitte ve daha pek çok yazar ve düşünür Atatürk’ün katliamcı bir paşa, diktatör olduğunu yazıyor. Görünen köye kılavuz gerekmez. Koçgiri’den Dersim’e uzanan Kürt soykırımlarını yapan kimdir? Türkiye’nin kurucusu Kemal Atatürk’ü kutsamak adına „Dersim katliamı yapılırken, o hasta yatağındaydı“ demek hangi akıl ve mantığın ürünüdür? Kürt katliamları; tek adam yönetimi Atatürk’ün karar ve onayıyla, yakın çalışma arkadaşları, İnönü, Fevzi Çakmak, Bayar ve diğerleri tarafından yapılmıştır. Bugün Türk ve Kürt halklarını birbirine düşüren bu Kemalist deli gömleği onun eseridir. Bundan kurtulmak varken, onu olmazsa olmaz yapmak halklara fayda vermiyor. Türkler, onun Kemalist sistemiyle öylesine şartlandırılmış, öylesine dogmatik yapılmış ki; o olmazsa yaşamın duracağı sanılıyor. Türklerin elinden Atatürk alınırsa, dünyanın sonu gelir, düşüncesi egemen. Türk halkı; Ermeni, Assuri, Rum ve Kürt kanı döken, Dersim’de on binlerce insanımızı katlettiren böylesi bir diktatöre peygamberlik mertebesi vermemelidir. Atatürk’ün her yanıyla irdelenmesi halklarımızın çıkarınadır. 

Kürt halkına dost her aydın önce yapılan soykırımları sorgulamalı, sorumluları kınamalı ve yapılanlar nedeniyle Kürt halkından özür dilemelidir. Sayın Mert’in „Zulmü abartırsak sorumluları tarafından normalleştirilir“ düşüncesi bizce yanlıştır. Biz zulmü abartmıyor sadece işaret ediyoruz. Bu sözüne katılmasak da, Sayın Nuray Mert’in son zamanlarda Kürt sorununu irdelerken gösterdiği aydın performansına saygı duyduğumuzu ifade etmeliyim. Konferansa Türkiye’den katılan, Nuray Mert, Dr. Nurşen Gürboğa, Oral Çalışlar, Prof. Mithat Sancar, Ayşe Hür, Erdal Doğan ve diğerlerinin sunumları değerliydi. Dersim soykırımının UÇM’ye gitmesi yolunda bir adım daha ilerlemiş olduk. 

Buradan „ikinci Atatürk“ Erdoğan’a gelelim. Atatürk’ün cuma hutbeleri verdiği, hatta halife olmayı düşünen bir pragmatist olduğu bilinir. İttihat ve Terakki’nin „Tek ulus, tek dil, tek din...“ ideolojisini CHP üzerinden uygulayan Atatürk bile taklitçisi Erdoğan’ın yanında yaya kalıyor. Mussolini ve Hitler rejiminde görülen uygulamalarıyla Erdoğan çağdaş dünyayı şaşırtıyor. Başbakanın medyası, yandaş ve münafık yoldaşları tarafından Belediye Başkanı Temel Karamolla’nın komutasında Sivas’ta yaktıkları 35 kişinin kanını Kürtlerin üzerine atması AKP faşizminin karakteridir. Hitler’de Dimitrof’a Reichstag yangınını yüklemişti. Amed’de, Şeyh Said’e ve Kürde karşı olan Ensarioğlulara yalanlar attı. Ama halkımızın karnı tok. Bu faşist AKP’ye Kürt oy veriyorsa, onda iskelet kalmamıştır.

Bize göre Kemal Kılıçdaroğlu partisini değiştirmek, dönüştürmek ve Kürtlere açmak istiyorsa, önce karnımızı doyurmayı düşünmesin. Ruhumuzun serbest bırakılmasına çalışsın. Halkın ruhu ise dilidir. Buradan başlasın. Sonra diğerlerini söylesin. Kemal Kılıçdaroğlu’nun diğer hatası ise, derin devletin adamı, Evren’in, Çillerin palyaçosu, her dönemin hacıyatmazı Kamer Genç’i Dersim’den göstermesidir. Kamer Genç otuz yıldır Dersim’e ne getirdi? Dersimliler adına bu kara yüzlü sahtekardan utanıyoruz. Kürdü bölücü görmesi, devletten hızlı Kürtçe’ye karşı durması, Kürtçe’ye „Dersimce“ demesi, bu kişinin Genelkurmay yalakası olduğunu gösterir. Kemal’in diğer yanlışı ise; Hüseyin Aygün’dür. Hüseyin Aygün, dün söylediğine bugün tüküren ahlaken zayıf biridir. İnternet dünyası ve basın yayın bu şahsın Kamer Genç gibi karanlık olduğunu yazıp durmakta, sözde albay ile dallaşır görünüp devlete hizmet ediyor. Kürt düşmanlığında sınır tanımayan biridir. Kemal Kılıçdaroğlu, bu iki karanlık unsuru Dersim halkına reva gördüğü için altından kalkamayacağı günah işlemiştir. Dersimlilere tek seçenek kalmıştır. Halkımızın öz partisi BDP’nin desteklediği Dersim’in onuru Ferhat Tunç’a oy vermektir. Bir tarafta ahlak yoksunları, diğer tarafta Munzur temizliği varsa, inanıyorum ki Dersimli Ferhat’a oyunu verecektir. Ferhat Dersim’in Munzurudur.

www.haydar-isik.com