YUKARDAN BAKINCA DÜNYAYA-Hasan Aslan
Dersim dönüşüm uçakla olmustu. Onbeş mayıs günü saat 10:00 da başladı yolculuğum. Koltuğumda oturuyordum, hostese; Pencere kenarında boş yeriniz varsa bir kaç fotograf çekmek istiyorum, dedim. Hostes memnuniyetle deyip, beni busines klasede ki boş olan pencere kenarına geçebileceğimi söyledi, bende o gösterdiği yere oturdum.
Fotograf çekmek için deklenşöre bir kaç kez bastım, bulutlar pamuk toplarını andırır cinsteydi. Küçüklüğümde bir türlü sırrını çözemediğim beyaz, bazen gri ve bazen siyah rengi ve gürültüsüyle korku salan o bulutların üstünde uçuyordum. Garip bir duyguydu, ilk kez uçmuyordum ama bu gün öylesi bir duyguya kapıldım. Sanki bulutlar bir başkaydı bugün, irili ufaklı ve sıra dağları andıran şekilleriyle beni başka bir dünyada seyehat ettiriyorlardı. O heybetli duruşları ve yağmuru içinde saklayan bulutlar değillerdi sanki. Yağmura dönüşdüğünde seller oluşturup önünde egel tanımayan, dereleri bulanık sularla yıkan bulutlar değilmiş gibi masum duruyorlar.
Kaptan Pilot anonsunda şöyle diyordu; Sayın yolcularımız hızımız yediyüz altmış km/h, yüksekliğimiz, onbin dokuzyüz yetmiş metre şu an Gemerek üzerindeyiz... ve bilgi vermeye devam ediyordu.Yani ayağımızı bastığımız hayatımızı devam ettirdigimiz topraktan binlerce metre yüksekteydik.
O masum yüzlü bulutlar benim ayağımın ve torağın arasında kalan boşlukta sıkışıp kalmışlardı. Yüksekte olmanın bir başka avantajı daha vardı. Bir gökdelenle bir beş katlı binayı bir hizaya getirmek için bazen yukaridan bakmak gerekiyor demekki. Bulutlarla birleşme anlarından bir başkasını yaşıyordum. Uçağın kanatları bulutları ikiye ayırıyor ve bulutlar o ayrılık anında uçağın kanatlarını yalayarak veda eder gibi sürükleniyorlardı. Yukardan bakınca dünya masumdu, o masum gürünümü bozmamak için, insan gükyüzünde bakmak istiyor dünyaya. İnsanın insana yaşam hakkı tanımadığı dünya değil yukardan bakınca. Daha on yedisine varmadan çocuk yaştaki insanların öldürüldüğü dünya değil. Yukardan bakınca insanlar fark edilmiyor ama farkedilen bir şey var, dünyanın masum görünüşü. insanlar fark edilince o dünyanın masumiyeti bozuluyor ve insanlık tarihinin kanlı hakimiyet anlayışı akla gerliyor.
Yaşamak istiyorum eli kana bulaşmamış insanların inşa ettiği bir yerde. Yaşamak istiyorum gökyüzü maviliginin bözulmadığı bir yerde. Yaşamak istiyorum kardeşliğin, dostluğun hüküm sürdüğü her yerde.
HAYALLERİMİ ALMAK İSTEDİLER
Hayallerimi almak istediler
Vermedim
Yıllarımı aldılar.
Ruhumu teslim almak istediler
Vermedim
Onlar bedenimi parçaladılar
Ruhum, dört duvar ve rüyalarım benimdi
Göz koydular rüyalarıma
Beni ben eden
Beni gençliğime, çocukluğuma götüren
Beni sevdamla yüzleştiren
Rüyalarımı almak istediler
Yaşamıma duvar ördüler
Her şeyimi alamadılar
Benimdi hayallerim ve el değmemiş rüyalarım
Soğuk su dökerek uykularımı böldüler
İtler, piçler sürüsünü üstümüze sürdüler
olmadı,
Yenilmedik ama çok yorulduk
Yorulan sadece biz degildik
Ziyaretleri azaldı
Yıllar geçti
Hiç gelmediler
Tutuklanmışlar haberi duyuldu
En büyük gazetenin manşetinde
Ceza idam, suçu rüya olmak
Hasan'a ait olmak
Bir puşuya 16 yıl, açlıkta ölmemek için baklava çalana 25 yıl yani bence özgürlük içeren rüyaya idam çok değildir.
Hasan Aslan
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.