Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Değerler bütünü Dersim

Yaklaşık çeyrek asırdır sürdürdüğüm sanatsal faaliyetlerimde yüzlerce kez gözaltınaalındım. Onlarca dava açıldı hakkımda. Kaç konserim son anda iptal edildi, kaç konserimi polis bastı ve dinlemeye gelenleri coplayarak gözaltına aldı o kadar çok ki hatırlayamıyorum.

 Egemenler, son bir yıl içerisinde, sözümona Avrupa Birliği’ne yönelik yapılan tüm düzenlemeleri bir yana bırakarak pervasızca muhaliflere saldırılarını yoğunlaştırdılar. Temeldayanak noktalarını ise Orhan Pamuk davasıyla tüm dünya gündemine bir kez daha giren ve TCK içerisindeki 301 ve 301 benzeri maddelerin içerisindeki “bomba” maddelerden, her tarafa çekilebilecek muğlak cümlelerle yazılmış ceza maddelerinden aldılar. 

Ard arda açılan davalar ve onları takip eden soruşturmalar, bizim toplumsal sorunlara  karşı olan duyarlılığımızı ve sanatsal anlamdaki muhalif duruşumuzu yok etmeyi, bizi sisteme entegre etmeyi hedefliyor. Bunu yıllardan beri yaptıkları için, artık bu yöntemi gayet iyi bildiğimiz ve bir anlamda bağışıklık kazan(dırıl)dığımız için, “Duruşma aralarında” sanata yönelik çalışmalarımı, onları umursamadan sürdürüyorum. 

Geçen günlerde “Sevmek bir eylemdir”albümünde yer alan iki parçama klip çektim Dersim’in eşsiz coğrafyası, doğası ve kutsal Munzur Suyu ile birlikte Karadeniz’in hırçınlığı bu klipte görsel olarak bir araya geldi. “Yıkasım gelir” adlı parçama çektiğim bu klip, tüm televizyonlara dağıtıldı bu günlerde eğer televizyonlar sansür edilmeseler izleme şansı bulacaksınız.

 Bu bağlamda şunu da belirtmeliyim ki, Roj Tv’ye kardeş olarak Su Tv ve Düzgün Tv’nin gelmiş olması, kendi televizyonlarımızın yayın hayatında olması bir anlamda artık yaptığımız çalışmaların amacına ve halka ulaşması anlamına gelecek. Kuşkusuz biz muhalif sanatçılar, Aleviler, Kürtler, Sosyalistler için bu kanalların açılmış olması oldukça önemli. Klibin montajı bittikten sonra oturdum ve ilk seyrettiğimde; Ana Fatma Mevkii’nde bir dönem var olan -ama yıkılan- tarihi asma köprüyü düşündüm. O köprünün üzerinden geçerken, gürleyen, çağlayarak akan Munzur Suyu korkuyla karışık büyük bir heyecan yaşatırdı çocukluk günlerimde bana.

Köprüyü at sırtında; dayım Hasan’a sarılarak, şarkı söyleyerek geçerdim. Köprüyü geçerken korktuğumu hisseden dayım, her seferinde yüksek sesle söylemeye çalıştığım ezgiye katılarak bana eşlik ederdi. Bu bana cesaret verirdi ve seslerimiz Munzur’un sesine karışarak bir çığlığa dönüşürdü. “Çığlık” diyorum çünkü korkarken,heyecanlanırken bağırarak söylediğimiz ezgi bile bir ağıttı. Ağıttı çünkü; Dersim tarihi boyunca sürekli olarak acının, hüznün, ölümün en çok yaşandığı kentlerden oldu.  Dersimlile Kızılbaştılar, egemenlerin katı şeriatı savundukları, ümmetçi dönemlerinde. Sonra Kürt kimliklerini ön plana çıkarttılar ve Türkçü bir cumhuriyet kuranlar ve bu sefer de Türkleştirmek için seferler düzenlediler.

 Dersim’e . Daha Kürt olmalarından ötürü ödedikleri bedellerin acısını unutmadan sol sosyalist olarak faşizmin saldırısına maruz kaldılar.Kürt ve Kızılbaş kimliğinden dolayı yüzyıllardır sistemin saldırısına uğrayan Dersim’de bu nedenleneşeli, hayatı anlatan, çiçeği, böceği sevgiyi anlatan şarkılara türkülere rastlamak ne yazık kipek mümkün olmadı. Acı ve hüzün ne yazık ki tü yaşantımızı esir almış, sanatın hemen her alanında kendisini hissettirmiştir.  

Dersim’in acılı tarihini “Yanık” sesiyle bizlere aktaran en önemli kişiliklerinden birisi, Silo Qız’dır. Sılo Qız, kılamlarıyla Dersim tarihine adeta yeniden hayat veren ve canlandıran bir kişiliktir. Büyüklerimizin bize anlattıkları “Dersim tertelesi” Silo Qız’ın ezgilerinde adeta yeniden canlanırdı. Bizler tarihimizi onun dillendirdiği ağıtlarla tanımaya ve yaşamaya çalışıyorduk. O dönemde yazı kültürünün çok gelişkin olmadığı Dersim’de gerek Alevilik gibi dini, gerekse yaşanan savaşlardaki acılar, aşklar, ihanetler hep bu halk ozanlarımızın dillerinden günümüze kadar aktırılmıştır. 

*** Dersim bizim için acılı tarihimizden bu güne damıttığımız, duygu ve bilincimizle yoğurduğumuz bir değerler bütünüdür. Uğruna büyük bedellerin ödendiği, acıların yaşandığı bu değerin farkındalığı, karşılığında dik durmayı, cesaretle ve onurla sahiplenmeyi öngörür. Bu öngörüden yoksunlaşan zaman hepimiz için karanlık demektir. Bu gün için önemli olan bu karanlığa bir ışık gibi düşebilmektir.  

Dersim’de İklim gazetesi’nde bir çok Dersimlinin yazdıklarını takip ediyorum. Hemen hemen herkesin duyarlı olduğu konuların başında Dersim gerçekliği, tarihi ve kültürü gelmektedir. Dersim’le ilgili yazılanlar sadece Dersimli olanda tarafından değil olmayan insanlar tarafından da ilgiyle takip edilmektedir.  Çünkü Dersim aynı zamanda; kültürel, siyasi ve etnik yapısı itibarıyla önemli bir aydınlanmamerkezidir.

 Öyle bir merkez ki, Türkiye’nin adeta tüm siyasal yapılarına önemli kadrolar verebilecek kadar geniş bir yelpazeyi bünyesinde barındırarak, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin düşürülemez bir kalesi haline gelmiştir.  Bu nedenle her şartta; hangi siyasal görüşte ve yaklaşımda olunursa olunsun Dersim’in özgün kimliğini korumak, Kürt ve Alevi gerçeğini yadsımadan savunmak bir görevdir.  DersimTürkiye siyasal hayatının, Anadolu kültürünün serçeşmelerinden biridir. Evet bir kez daha belirtmeliyim ki Dersim, bir değerler bütünüdür. Ferhat Tunç / Dersimde iklim gazetesi