Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Aleviler için Atatürk ile Seyid Rıza aynı mıdır?-Erğin Doğru

Son dönemde Aleviler içerisinde Atatürk ile ilgili tartışma sürüyor. Çok açıktan olmasa da geçmişte de, özellikle siyasal Aleviler arasında bir Atatürk sorgulaması yapılıyordu. Bugün bu tartışmalar, cem evlerinde Atatürk resminin varlığının sorgulanmasına kadar vardı.

Yürüyen bu tartışmalar Alevilerin büyük çoğunluğu tarafından olumsuz olarak algılandı, zira Atatürk, bir kısım Aleviler içerisinde hala dokunulmaz bir tabu.

Atatürk, tabu olmasına rağmen özellikle Dersim soykırımındaki rolünden kaynaklı ciddi bir şekilde sorgulanmıştır ve Atatürk’ün soykırımdaki rolü tüm aklıselim kişiler tarafından kabul edilmiş durumdadır.

İşte Atatürk’ün bu soykırımda inkar edilemez bu rolünden kaynaklı olarak durumu yumuşatmak isteyen bazı kalemler tarafından yeni bir düşünce ortaya atılarak yaygınlaştırılmaya başlandı: “Bizim için Atatürk’de, Seyid Rıza’da aynıdır.”

Tarihsel gelişme ve bilimsel açıdan biraz olsun akıl yürüten herkes açısından bu cümle, inkarın ve soykırımın üstünü örtmenin başka formülasyonu olduğu açıktır. Bu cümlenin kendisi yaşanılan bir zulümde, zalim ile mazlumu aynı kefeye koymaktadır ki, bu kabul edilemezdir.
Herkes bunu kabul etse de, yaşanılan zulmün mağduru olan Dersimlilerin bunu kabul etmesi mümkün değildir.

Bu cümleyi savunanların ortaya koyduğu yıllardır tekrar edilen ve inandırıcılığı kalmayan yalanların tekrarıdır. Çıkış noktası Atatürk’ün; “Alevileri kurtardığı, Alevilere yeni yurt kazandırdığı, uygarlaştırdığı bu yüzdende özel olduğu” tezidir. Bu tezin devamında ise dün açıkça savunulan “Dersim’de feodal bir isyan olduğu ve hak edilenin yapıldığı idi.” Dün rahat savunulan soykırım bugün savunulamayacak bir noktaya gelince ara formülle, “Cumhuriyet içerisinde Dersim gibi üzücü olaylar olmuştur. Atatürk’te zaten bu üzücü olay sırasında hasta yatağında yatıyordu” noktasına gelinmiştir.

Şimdi el insaf demek gerekiyor. Dersim soykırımı cumhuriyet içerisinde sadece üzücü bir olay mıdır? Bu olaya bu kadar sıradan yaklaşılır mı? Bir halk soykırıma tabi tutulurken bunun sorumlularını aklamak için gösterilen bu çaba hangi vicdana, ahlaka ve insanlık değerlerine sığar.
Kaldı ki formüle edilmeye çalışılan tezlerin tümü çürütülmüştür. Öncelikle Atatürk’ün Alevilere ne kazandırdığı konusu sorgulanmalıdır. Alevilerin büyük desteğine rağmen Cumhuriyet tarihi boyunca yaşanılan katliamlar, soykırımlar yeterince öğretici değil mi? Kemalizmin; Aleviler üzerindeki sistemli asimilasyon, inkar ve imha politikaları ile hesaplaşmadan, Aleviler sistem tarafından oynanan oyunları nasıl açığa çıkaracaklar?

Atatürk ve Dersim meselesine gelince durum daha çıplak ve yalındır. Dersim soykırımının her aşamasından Atatürk’ün haberi ve onayı vardır. 1926 Koçan, 1932 Pülümür, 1935 Tunceli Kanunu ve sonrasında yaşanan 1937-38 soykırımı Atatürk’ün bilgisi ve talimatları ile gelişmiştir. Bu konuda 4 Mayıs kararının altındaki imzadan tutalım, hazırlanan raporlar, meclis görüşmeleri bu konuda şüpheye yer bırakmayacak kadar açıktır. Dolaysıyla Dersim soykırımı gerçekleşirken “Atatürk hastaydı, haberi yoktu” iddiası koca bir yalandır.

Şimdi gerçekler bu kadar çıplak ortadayken sırf Atatürk’ü temize çıkarmak ve meşrulaştırmak için “bizim için Atatürk ve Seyid Rıza aynıdır” demek en basitinden ayıptır. Bu, Dersimliler başta olmak üzere Alevilerin zekası ile alay etmektir. Hitler ile katlettiği Yahudileri aynı görmek ne kadar mantıklı ise bu söylenen o kadar izaha muhtaçtır.

Seyid Rıza; Dersimlilerin bilgesi, yol göstericisi ve halk önderidir. Bundan dolayıdır ki katledilmiş, mezarı dahi halkından gizlenmiştir. Gördüğü tüm acılara ve entrikalara rağmen Atatürk tarafından kurdurulan idam sehpasına gözlerini kırpmadan yürüyen, dik durmasını bilen ecdadımızın kendisidir.
Şimdi halkımıza karşı soykırımı layık gören Atatürk ile Seyid Rıza’yı aynı görmek, Dersimlinin kabul edeceği ve sindireceği bir şey değildir. Kimse Dersimliyi cellâdıyla aynı kefede göremez, buna hakkı da yoktur.

Atatürk’ü; tabu olarak görmek, beklenen “mehdi “olarak kabul etmek ve ilahlaştırmak bazı Alevilerin tercihidir. Bunu doğru bulmasak da sadece eleştiririz. Kemalist Aleviler de; Dersimlilerin hassasiyetlerine saygı göstermeli ve Dersimlilerin değerlerini kabul etmelidir. Unutulmamalı ki, Dersim gerçeğini ve acılarını kabul etmeyen Alevilerin kendi içlerinde birlik sağlayabilmesi mümkün değildir. O yüzden de Atatürk’ü önder gören Kemalist Aleviler, hiç bir zaman celladı ile Dersim’in önderini aynılaştırmamalıdır.

doğBu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.