Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Newroz ruhu ile 1 Mayısa-Ergin DOĞRU

İşçi sınıfının birlik mücadele dayanışma günü olan 1 Mayıs, güncel anlamları kendine katarak büyür.

Türkiye’de her şeyde olduğu gibi, 1 Mayısında özü boşaltılarak sıradan bahar bayramına dönüştürülmeye çalışılıyor. Egemenlerin Taksim yasağının, uzun soluklu bir mücadelesi ile aşılmasından sonra şimdi özü sınıftan kaçırılmaya çalışılıyor.

Klasik bir devlet taktiği ile karşı karşıyayız, engelleyemiyorsan maniple et, içeriğini anlamsızlaştır.1 Mayısı bahar bayramı olarak nitelendiren egemenlere sormak gerek, madem bu kadar masum bir bahar bayramıydı da, neden yıllardır kan dökerek engellemeye çalıştınız.

Onlarca insanı katletmenizin sebebi sadece bahar bayramı olmasından mıydı?

Egemenler ne yaparsa yapsın, gerçek kendi doğrultusunda yürür.1 Mayısta tüm çabalara karşın işçi sınıfını birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kalacaktır. Gerçeği saptırmanın imkânı yoktur.

Bu yılki 1 Mayıs işçilerin ve emekçilerin yoğun saldırılar ile yüz yüze olduğu bir dönemde gerçekleşecek.

Özelleştirme ve taşeronlaştırma saldırılarının ivme kazandığı bir dönemde işsizler, yoksullar sesini daha gür çıkaracaktır.
Sistemin saldırılarının sürdüğü bu dönemde işçi ve emekçiler sorunları bir bütün görmek zorundadır.

Türkiye’deki hiçbir sorun, birbirinden bağımsız değildir. Sınıfa dönük saldırıların bir yönü Kürt sorununda yaşanan çözümsüzlük ile alakalıdır. Kentsel dönüşüm adı altındaki yıkımlara karşı sınıf, tavırsız kalamaz. Anti demokratik uygulamalar, hapishaneler, tecrit sorunu egemenlerin sınıfa dönük saldırılarının birer parçasıdır.

Bu ülkede Aleviler üzerinde asimilasyon sürüyorsa, Kürde savaş dayatılıyor, Ermeniler, Rumlar hala “gâvur” olarak algılanıyorsa, ötekileştirilen kimliklere dönük saldırılar hız kazanmışsa, sınıfın 1 Mayıs kürsüsünde söyleyecekleri olmalıdır.

 İşçiler ve emekçilerin sorunlara bütünlüklü bakması, sorunların çözüm gücü olmak için kendini özne durumuna getirebilmesi Türkiye’deki demokrasi ve özgürlük mücadelesinin en büyük kazanımı olacaktır.
 Sendikal bürokrasinin elinde sisteme yedeklenen ve tepkisizleştirilen, uyuyan dev konumundaki sınıf tavrını belirginleştirmeli ezilenlerin, mazlumların öncülüğüne soyunabilmelidir.

Kürt coğrafyasında yıllardır sürdürülen kirli savaşta kaybedilen onbinlerce insanımıza dönük sınıf tavrı 1 Mayıs kürsüsünden net haykırılmalıdır. Geçmişte olduğu gibi kürsüden genelleştirmeci,geçiştirmeci, etliye sütlüye dokunmama tavrı bugün kabul edilemezdir.

İşçiler ve emekçiler sendikal bürokrasinin kaypak yaklaşımına, bizzat tavrını alanda koymalıdır.İlerici sendikalar, ürkek, korkak ve özünü kaybetmiş sendikal bürokrasiden ayrışma noktasında daha cesur davranmalıdır.

Bu ayrışma sınıfın bölünmesi değil, yıllardır belirsizlikler içerisinde giderek eriyen sınıfın kendi özü, gerçeği ile buluşmasını sağlayacaktır.

Bu tavrın mihenk noktası da, Kürt sorunu noktasındaki sınıf duruşudur. İş birlikçi sarı sendikaların büyük ihtimalle kaçağı bu duruşu, ilerici sendikalar göstermelidir.

 1 Mayısın diğer bir cepheside legal demokratik Kürt hareketinin göstereceği tavır ile ilgilidir.

Legal Demokratik Kürt Hareketi artık kendini sınıf perspektifi ile de gösterebilmelidir.

Ulusal, demokratik taleplerini sınıfsal talepleri ile buluşturmalıdır. Özü itibari ile proleter, emekçi ve köylü bir tabana dayanan Kürt hareketinin sınıfsal taleplerini ertelemesi artık mümkün değildi.

Egemenlerin kuşatarak uygulamaya çalıştığı tasfiye konsepti ancak Türkiyeli işçi, emekçilerle buluşularak aşılabilir. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi ancak bu iki sağlam dinamik üzerinden zaferle taçlandırılabilinir.

Dolaysıyla Legal Demokratik Kürt Hareketi 1 Mayıslara katılımcı olarak değil, bizatihi kendisini sorunun sahibi ve öznesi olarak görüp, öyle katılmalıdır. Türkiye metropollerindeki kutlamalara en kitlesel bir biçimde katılmalıdır.

Sadece bununla da yetinmemeli, Kürt coğrafyasında bir bütün Newroz gibi 1 Mayısı da sahiplenmelidir.

Amed, Batman, Van, Dersim gibi yerlerde büyük mitingler yapıp, örgütlü olduğu her noktayı da Newroz seferberliği ile örgütlemelidir. Ulusal demokratik talepleri ile beraber sınıfsal taleplerini de kitlesi ile buluşturmalıdır.
 Egemenlerin saldırıların hız kesmediği bir süreçte, saldırıların muhatabı olan Kürt hareketi ve Türkiyeli işçilerin, emekçilerin buluşması bu saldırı dalgasını bertaraf edecektir. Yeter ki, tüm dinamikler üzerine düşen sorumluluğun bilincinde olsun. Eğer şiarımız” Newroz ruhu ile 1 Mayısı kızıllaştıralım” olursa, kazanan halklarımız olacaktır. Sorumluluk duyan her yapı, kurum, birey en güçlü sesi ile bulunduğu her noktadan haykırmalı” Newroz ruhu ile 1 Mayısı kızıllaştıralım”.