Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Kızıldere’den kalan miras-Ergin Doğru

Cumhuriyet döneminde Mustafa Suphi ve arkadaşlarının katledilmesinden sonra Türkiye sosyalist hareketi açısından önemli olan bir diğer katliam Kızıldere’dir. Kızıldere’yi farklı açılardan değerlendirip birçok yazıya konu etmek mümkün. Ancak bizce bugün Kızıldere katliamı sadece devrimci önderlerin katledilmesiyle değil, aynı zamanda devrimsel hareketin geleceği açısından oynadığı rol ile de değerlendirmek gerekir.

İrdelenmesi gerek bir diğer noktada Kızıldere’ye giden süreçte ortaya çıkan devrimci dayanışma ve siper yoldaşlığına biçilen anlamdır.

Kızıldere birçok farklı değerlendirmeyi gerektirse de günümüzde gereken derslerin çıkarılması açısından bu iki nokta yakıcı öneme sahiptir.

Türkiye devrimci önderlerinden Mahir Çayan ve arkadaşlarını Kızıldere’ye götüren süreç bir yönüyle Türkiye’de yeni filizlenen devrimci gençlik hareketinin dışarıdan oligarşinin, içeriden ise reformist ve revizyonist hareketlere karşı örgütlenen tasfiye konseptine karşı devrimci bir duruşun sonucudur. Oligarşinin ideolojik çemberlerinden sıyrılarak halka dayanan bağımsız devrimci çizgi için mücadele eden devrimci gençlik boğulmak istenmiştir.12 Mart faşist darbesi ile vurulmak istenen devrimci hareket direnişi geliştirmek isterken, oligarşi ise devrim hareketini büyümeden tasfiye etmek istiyordu. Saldırılar, katliamlarla ve esir düşürülen devrimci önderler üzerinde hareket bitirilmeye çalışıldı.

Türkiye’de yeni bir sürecin önünü açan, devrimsel süreçte esir alınan Deniz Gezmiş ve arkadaşları hakkında verilen idam kararı, bir yönüyle devletin intikam duygusu olsa da, özünde sistemi tümüyle alaşağı edecek devrimsel sürecin önünü kesme çabasıydı. Önder kadrolar üzerinden yürütülmek istenen bu süreç, Kemalist sistem ve öncelleri açısından sürekli uygulanan, bilindik bir taktikti.

Esir düşen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının özgürlüğünü sağlama ve idam kararını önlemek için, farklı siyasal hareketler içerisinde olmakla birlikte tüm devrimci yapıların yüreği aynı atıyordu. Denizlere dönük tehdidi, kendilerine dönük algılayan devrimci yapılar, oligarşiye karşı direnişte ortaklaşıyordu. Mahir Çayan ve arkadaşları ise, Denizlerin infazının önlemenin direnişi büyütmek ve radikal bir çıkış ile mümkün olacağına karar vermişlerdi.

Kızıldere halkın devrimci cüretidir

70’li yıllarda toplumda var olan “devlet büyüktür, yenilmez, ona karşı çıkılmaz” algısı Kızıldere ile yerle bir olmuştur. Bir avuç devrimci, idealleri için ölmek pahasına da olsa, oligarşiye karşı durulabileceğini göstermiştir. Bu aynı zamanda oligarşinin ceberutça saldırdığı bir dönemde halkın sahipsiz olmadığının da kanıtıdır. Sisteme verilen mesaj ise, bu coğrafyanın içerisinde geldiği direniş karakterini göstermektir. Bu topraklarda zulmün cevapsız kalmayacağı, egemenlerin kolluk güçlerine dayanarak istediklerini yapamayacaklarının cevabı olan Kızıldere, geleceğe bırakılan en önemli mesajdır.

Kızıldere siper yoldaşlığının adıdır

Kızıldere eylemi, devrimcilerin birbirleri için canını vereceğinin lafta değil pratikteki kanıtıdır. Mahirlerin, Deniz ve arkadaşlarının özgürlüğü için kendini feda etmenin de adıdır. Yol ve yöntemdeki farklılıklarına rağmen, yüreklerin aynı sevda türküsünü söylediğini göstermiştir. Zor anlarda devrimci birliğin kaçınılmazlığı ve bu görevin öne geldiği noktada fedakârlıktan kaçınılmayacağı dosta düşmana gösterilmiştir.
Kızıldere, halklarımıza verdiği cesaret ve birlik mesajları ile önemli bir geleneğin başlangıcı olmuştur. Feda anlayışının halklarımıza verdiği güven toplumsal mücadelenin ivmesi olmuştur.

Kızıldere’de kanla yaratılan direniş geleneği ve destanı, devrimin kendi özgücüne dayanarak neleri yapılabileceğinin ispatıdır. Sürdürülen ideolojik mücadelenin yeni bir aşama ile taçlandırılarak, devrimsel süreci ve devrimci iddiayı büyütmenin mihenk taşıdır. 
Bugünden baktığımızda Kızıldere’yi anlamak ve ona hak ettiği değeri vermemiz ancak Kızıldere şehitlerinin gösterdiği cesareti ve devrimci iddiayı taşımakla mümkündür.

Kızıldere’nin yaratığı destansı direniş, bu gün oligarşinin saldırı dalgasının hedefi durumuna gelmiş Kürt halkının yanında yer alarak, saldırılara karşı dalgakıran olmakla daha da anlamlandırılmış olacaktır.

Özcesi Kızıldere sonucu ne olursa olsun halklarımızın belleğinde devrimci direnişin, cesaretin ve dayanışmanın adı olarak tarihteki haklı ve onurlu yerini çoktan almıştır.

Ergin DOĞRU