Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

20 yılda ikiyüzyıllık koşu ve ekonomik örgütlenme-Ehmed Pelda

Ehmede Xani ve Saidi Kurdi’ye müjdeler olsun. Hem herikisi hem de birçok Kürt aydın ve bilgesinin beklentilerinin en temel faktörleri gerçekleşmiş artık. Sırasıyla bilgi, örgüt ve para gereksinimi, hem de çağına göre nihayet oluştu, oluşuyor.

On yıllar öncesinde toplumun tümüyle kıyaslandığında okuyan, buna paralel olarak mesleki edimlerini yerine getiren Kürt nüfusun sayısı oldukça az idi. Hele hele hem mesleğini sürdürecek hem de siyasal ve etnik duruşunu sergileyecek birey nerdeyse hiç yoktu. Tabii ki mevcut sistemin özelliklerinden kaynaklı olarak bu sınırı zorlayanlar bertaraf ediliyordu.
Ancak son 20 yılda kentleşme, politizasyon ve okuma oranındaki artış mesleki alanda, düşünsel alanda, yönetim ve organizasyon alanında büyük bir demografik değişime sahne oldu. Üstelik sisteme rağmen bu kesimlerde ciddi bir politizasyon süreci yaşandı. Şu an için kimliğiyle, sermayesiyle, mesleğiyle, düşünsel ve felsefi duruşuyla dinamik, güçlü ve iddialı bir Kürt cephesi duruyor ortada. Bir başka deyişle sanayiciler, tüccarlar, hizmet sektörü mensupları, hukukçular, maliyeci ve muhasabeciler, finansörler, doktorlar, birçok dalda faaliyet gösteren mühendisler, akademisyenler, yazarlar ve siyasetçiler hemen her alanda yerlerini ve pozisyonlarını almaktadırlar.
Üstelik sadece bir ülkede, bir rejimin sınırları içinde değil. Haliyle herhangi bir sistem ve mekanizmadan kaynaklı baskılardan etkilenmeyecek bir pozisyon var. Can alıcı nokta bu demografik dönüşüme, toplumsal realiteye rağmen neden hala bütün bu kesimleri kapsayan bir örgütlülük yok? Ya da beklenen güç ortada değil?
Yanlış yaklaşımlar, farklı beklentiler, başlangıç noktasındaki hata ve sahnedeki güçlerin farklı hedefleri hep karşımıza çıkıyor.
Örneğin herkes Kürt hareketinin öncülük yapmasını beklemektedir, ya da hatalarını ve organizasyonel yetersizliğini direk Kürt hareketine bağlamaktadır. Bu ise yıllarca süren bir kısırdöngüyü getirdi.  Oysa böylesi bir örgütlülük bu hareketin işi olmadığı gibi engel olma durumu da yoktur. Üstelik böylesi oluşumlardan olumlu etkilenir.
Aksine karışması olumsuz etkiler. Türkiye’de, Federe Kürdistan’dan veya başka örneklere bakıldığında siyasetin ekonomiye yön verdiği bütün noktalarda, iltimas, rüşvet, kayırma vb birçok usulsüzlük yaşanmıştır.
Örgütlenme gereksinimi ve özellikleri de oldukça farklı. Mesleki ve düşünsel bir örgütlülük gerekli. Haliyle siyasal, sosyal karakterleri farklı olan birey ve gurupların mesleki çıkar doğrultusundaki örgütlenmesi bir siyasi hareketin sahnesinde sözkonusu olamaz. Bu daraltır ya da parçalar.
Bu yanlıştan dolayıdır ki, yukarıda değindiğmiz dinamikler cemaatlerin, tarikatların, siyasi partilerin, kişilerin denetimine girmiş, ekonomilerini, bilgilerini, düşünsel eğilimlerini daraltmış, sınırlandırmışlardır. Bugün Gülen cemaati içinde yer alan bir akademisyenin farklı bir bilgi üretmesi, hele hel Fetullah Gülen’i aşacak bilgi ve düşünsel argümentler geliştirmesi cemaat tarafından kabul görmez. Aynı şekilde bir iş adamının cemaat sermayesi ve ilgi alanları dışına çıkacak bir güce ulaşması kabul görmez.  Hele hele şu an hükümetin teşviklerine, ihalelerine bağımlı gelişim gösterenlerin kendilerini sürdürebilmeleri ne kadar mümkün olabilir. Nihayetinde Arzu ve Ensarioğlu örneği birçok karanlık noktayı açığa vurdu. DTSO başkanlığı yapmış bu iki aktörün şahsında bağımlı bir ekonomi, siyasi figüran, kendi toplumunun karşısında durma kaçınılmaz bir olgu olarak görüldü. Böylesi bir duruşun Kürt toplumunun iktisadi ve düşünsel örgütlenmesinde yer alması beklenemez. Meşru olamaz.
Daha merkezi bir noktadan yaklaşırsak, her hangi iki kişi bir iş kurduklarında neye göre hareket ederler. Ekonomik güçlerine ve hedeflerine göre elbette. İktisadi bir örgütlenmede buna göredir. Ya da bir düşün erbabı ontolojisini ve epistemolojisini geliştirirken muhatapları etrafındaki akademisyenler, yazarlar ve aydınlardır. Eğer ortak bir düşünsel eğilimleri ve bilgi üretimleri sözkonusuysa bu eksende ortaya çıkar örgütlenirler. Böylesi bir yaklaşım özgürlükçü ve dinamik bir süreç yarattığı gibi kürt siyasi hareketini de olumlu etkiler.
Son olarak değinilirse Kürt siyasi hareketine elbette önemli bir görev düşmektedir. Örneğin gelişmelere set çekmemesi, mesela düşünsel, manevi ve toplumsal meşruiyet noktasında destek olması büyük önem arz eder. Zaten beklentilerin büyük bölümü de bu noktadadır.
Hemen belirtelim ki, Öcalan’ın son on yıllık düşünsel süreci, örgütün yeni yapılanma şekli, diplomatik ilişkiler, mevcut müzakereler değerlendirildiğinde görülecektir ki zemin buna uygun. İkincisi Federe Kürdistan’la görüşmeler, ulusal konferans, yerel ve parlamenter güçlenme de daha güçlü bir alan yaratmaktadır, yaratacaktır.
Artık bunların öngörüsüyle çalışma zamanı gelmiştir, hatta geçiyor