Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

KÜRMEŞ'IN KOMŞU KÖYLERİ 1-Aziz Öz

ORCAN-Çok yüksek olmayan bir dağın eteğine yerleşmiş olan ve duruşuyla insan üzerinde olumlu izlenimler bırakan köy. Alabildiğine taşlık ve sert bir araziye sahip, bir zamanlar insan sesleriyle koyun ve kuzu seslerinin kuş ve böcek sesleriyle birlikte müzikvari bir ahenk oluşturduğu, şimdiyse her tepesinin, her kayanın her ağacın sessizlik ürettiği yer. Üzgün köy. Artık bir öyküsü olmayacak korkusu yaşayan köy. Sanki camı kırık bir pencerenin arkasında sessizce ve de çaresizce bakıyor akıp giden günlere.

Her mevsimin adeta sonbaharla harmanlanarak yaşandığı yer. Şimdi tüm düşlerin parmaparça olduğu, tüm düşlerin hazan mevsimiyle sonlandığı köy. Çocuk seslerine, çocuk ağlamasına, çocuk ninnilerine hasret bir doğa. Her dönem bir kaç ışığın daha azaldığı köydür Orcan. Alabildiğine yapışkan bir sessizlikle kaplı ortalık. Doğasına yağmur yerine hüzün, kar yerine yalnızlık yağıyor adeta. Şimdi anılarının tuzla buz olduğu insanların ekmeğini taştan çıkardığı günlerin arkasında bakmakla yetiniyor Orcan. Dağını taşını büyük/küçük baş hayvanların, sokaklarını çocukların güzelleştirdiği dönemlerin hayal olduğu diyar. Bir dönem evleri şenlendiren çocukların, odalarda dolu dolu sohbetler yapan insanların herbiri o güzel atlara binip giderken, arkalarında yalnızca ağlamaklı evler, ağlamaklı sokaklar, ağlamaklı tarlalar bıraktılar.

Aşkın, haksızlığa ve otoriteye isyanın ve devrimin doğası Dersim’in bir parçası olan Orcan’da, Pepo-keko kuşunun bu kadar yalnız bu kadar kimsesiz kalması bu doğaya haksızlık. O duygusal efsanenin konusu olan bu kuşun sesini dinleyenin olmaması çok yürek sızlatıcı ve acı vericidir. 1970'li yıllarda oldukça politik bir kuşağa ev sahipliği yapan ORCAN, sonraki dönemlerde de siyasetten kopmayan bir hat izledi ve epeyice siyasi oğul ve kızlar yetiştirdi. Aynur, Hatun, Keko ve Önder Babat gibi yitirdiği yiğitleriyle, devrimcileriyle özdeşleşen Orcan, zamanında çok sayıda siyasi abi ve ablalara kucak açtı.

Bir zamanlar Xıdoy Sebo, Kali, Memoy Şirin, Ali Sebo, Ali Xete gibi akil insanların yaşadığı, şimdilerde kimsesizliğe koşar adım giden ORCAN, yine de yeni kuşaklara umutla ve sessizce çağrı yapiyor. Adeta bir çağ kapanıyor ama, ne var ki insan sıcağı bir çağ henüz başlayacak gibi durmuyor. Umalım ki zamanla inle cinin top oynamaya gittiği bir köy olmaz.

Kürmeş ile ilişkileri hep çok yakın ve sıcak oldu. Kendisini biraz Kürmeş, Kürmeş'i biraz kendisi hisseden Orcan, yörede Kürmeş'e fiziksel olarak en yakın ve şehirlere ulaşımı Kürmeş üzerinden olduğundan doğal olarak daha sıkı ve sıcak ilişkiler geliştirdi Kürmeşle. O Kürmeş'in kardeşi, Kürmeş de O'nun abisi rolünü oynadı denilebilir. Kürmeş'in "stratejik ortağı".

İBRAHİM'in çok sevdiği köy.

TAXSİYAN

Bu satırların yazarının sevgili dedesinin, sevgili dayısı İskender'in köyü. Geçmişinde büyük nüfuslar barındırmış ancak, şimdi alabildiğine ufalmış köy. Aşağı yukarı herkesin akraba olduğu bir köy. Şarkı söyler gibi akan deresi Keban gölünü adeta evlerin içine getirir. Her tarafında bir tarla, her yanında bir köm, deresinin her karışında bir bahçe vardı zamanında. O kömlerde mutlaka insan, koyun/kuzu sesleri yankılanırdı. İlkbahar ve sonbaharda çoban ateşleri, fener ışıkları ve çıngırak sesleri doğayı şenlendirir dururdu.

Şimdilerde kimsesizliğin,sessizliğin kol gezdiği köy. Evlerin, sokakların çocuk seslerine, insan sıcağına hasret kaldığı diyar. Sessizlikte gece ve gündüzün ortadan kalktığı köy. Sanki çeşmesinde su değil de hüzün ve yalnızlık akıyor. Adeta zamana yenik düşmüş, yaşama veda edecekmiş gibi bir duruş. Bu doğada sanki yağmur ıslatır insanın düşlerini. Keder için hep genç, arzular için her vakit hep yaşlı. Sessizlik biriktiriyor diğer köyler gibi. Hiçliğin herşeyi yuttuğu ya da herşeyin hiçliğe dönüştüğü yer. Herşeyin hüzüne dönüştüğü ya da hüzünün herşeyi örttüğü yerdir bu köy. İnsansız sokaklarda, insansız doğada yürümek. Tek bir iklime doğru hızla koşuş, insanı üşüten iklime. Yeni bir yanlızlığa doğru hızlı bir gidiş. Artık düşlerin yuva yapmadığı ya da düşlerin hiçlikte yitip gittiği yerdir şimdilerde İsmali Dursın'ın köyü.

Nazım'ın "Sen mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin" dizesiyle istekte bulunduğu Abidin Dino'nun yaptığı resimdeki mutluluğun yaşandığı evlerin ışıkları birer birer zamana yenildi ve yenilmeye devam ediyor.

İsmali Dursın, Zeyneli Dursın, Ali Sılo, Asike, Pıto, Besık gibi akil insanlarıyla hayat bulurken bu doğa, şehirleşmenin insanın içini acıtan bir sonucunu yansıtıyor şimdi. Hep çocuk, hep genç kalması gerekirken, erken ve de olmaması gereken yaşlılığa hızlı ve “zorunlu” koşuş.

Belki de üzerinde dolaşan yalnızlık, hüzün bulutları yerini umut yüklü bulutlara bırakır gelecekte kim bilir. Taxsiyan'ın da bir parçası olduğu berrak ve yıldızlı gökyüzünün, beyaz gecelerin mekanı olan Dersim doğasında, tüm katliamlara, tüm acılara inat, tarihin hiçbir döneminde ne toprak sustu ne de saz. Hep söz söyledi; hep türkü söyledi. Umut hiç tükenmedi.

Kürmeş ile ilişkilerde hep sıcak bir mesafe koydu ve eşitlerarası ilişki kurdu.

Bir dönem politik kuşaklar yetiştiren Taxsiyan siyasi abi ve ablalara çok kucak açtı.

MAHİR'in çok sevdiği köy.