Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

AR DAMARI ÇATLAMAK: HALİL BERKTAY

1 Mayıs 1977 katliamı bir insanlık suçudur. Bunu hafifletecek en ufak bir neden, gerekçe ileri sürrmek katliamı küçümsemek anlamına gelir ki bu da başlı başına bir suçtur. Bu tür bir katliam normal koşullarda devletlerin, iktidarların yıkılmasına neden olur. Ancak öyle olağandışı bir ülkede yaşıyoruz ki, tarihte öyle bir miras devralmışız ki, bırakın iktidarların yıkılmasına, yüzü bile kızarmadı bizimkinin. Kızarmadı diyorum çünkü, soruşturmanın sonucuna, ondan sonra gelen katliamlara bakmak yeterlidir. Yalnızca iktidarın değil, kurumların da, çoğunluğunda yüzü kızarmadı ne yazık ki. Devletin kurumlarının ve yöneticilerinin yüzü kızarmadı ama, yüzsüzlük de yapmadılar dersek yanlış yapmış olmayız sanırım. Çünkü mitinge katılanları, ölenleri ve de solu suçlamadı açık açık. Bunun çok gülünç olacağını, tüm inandırıcılığını yitireceğini düşündü. Belki de bu kadar şeytanlık aklına gelmedi.

Ne yazık ki yıllar sonra, o dönemin sorumlularından biri, solla hesaplaşma adına, bu işin solun işi olduğu, devletin aslında çok temiz olduğu vb. anlamında sözler etti. Sola, kürt hareketine, alevi toplumuna vurmakla görevli yazdığı gazete de bunu hemen manşete çekti ve arkasında olduğunu ilan etti. O dönemde alanda olanlar, ya da sıradan insanlar bu başlığı görünce doğal olarak solun ne büyük bir oyun içinde olduğunu düşündü ve acaba ne tür kanıtlar bulundu diye merak etti. Ve adamın yazdıklarını, söylediklerini can kulağıyla dinledi okudu. Ama ortada kanıt adına hiçbir şey yoktu. Aşağıda da görüleceği gibi suçlama, kin dışında bir şey yok.

"Ateş açıldığı palavradır, birbiriyle çatışan solcular kendi rezaletinden bir mağduriyet yarattı. TKP ve DİSK, Maocuları Taksim'e sokmama kararı almıştı. Maocular barikata tosladı, ateş açıldı, izdiham oldu. Otel ve Sular İdaresi çatısından ateş açıldığı palavradır. Polis araçlarından da ateş açılmadı. Sol kendi rezaletinden bir mağduriyet yarattı."

Şimdi insaf, vicdan ve izan sahibi olan her hangi biri yukarıdaki cümleleri söylemek için güçlü kanıtları olması gerekmiyor mu? Gelin görünkü kanıt olarak, kendisi otel ve sular idaresi üzerinde ateş edildiğini görmemiş ve Maocularla TKP/DISK arasında gerilim varmış diye sıralıyor. Bırakın bir tarihçi, sıradan bir insan bile bunları kanıt olarak süremez, utanır. Ama tarihçinin amacı, kendisinin daha önce ait olduğunu hissettiği mahalleyi dövmek olduğu zaman insaf, vicdan ve izan hak getire. Yoksa devletin savcısının söylemleri, istihbaratın raporları , görgü tanıklarının anlatımları orta da dururken bu insanlık suçunu eften püften iddialarla sola maletmeye kalkışır mıydı?

Herhangi bir kimse katliamcıları unutmaksızın " solun iç çelişkileri bu katliamı yapanların işini kolaylaştırdı" deseydi, sanırım tartışmaya değerdi ve burdan çok iyi bir sonuç çıkardı. Amaç "üzüm yemek değil de bağcı dövmek" olunca artık her türlü söylem, iftira mübahtır.

Devletin kurumları katliamı kimlerin yaptığını, nasıl planlandığını biliyorlar kuşkusuz. Biliyorlar çünkü, 34 ya da 42 kişinin öldürüldüğü yerde elle tutulur bir soruşturma, tutuklama, araştırma yapmadığı gibi yaptırmadı da. Ayrıca kendisinin suçlanmasına karşı hiçbir savunma yapamadı. Peki bu katliamı mitingi düzenleyenler yapsaydılar, kimin, nerede, hangi silahla, kaç  mermi kullanarak ateş ettiğini yalan yanlış biçimde tek tek öğrenmeyecek miydik?  Dağdaki her hangi bir eylemde bir sürü isim açıklayan devlet kurumları, bunları mı bilmeyecekti? Bilmediğine inanmak kargaları kendine güldürmektir bana kalırsa.

Şimdi düşünün ki bir köy yerinde iki aile arasında anlaşmazlık, düşmanlık var ve bu düşmanlık sonucu taşlı sopalı ya da silahlı kavgalar olmaktadır. Üçüncü bir taraf bundan yararlanarak köyü katliam arenasına çeviriyor. Herhangi bir çıkıp katliamcıları bir kenara bırakıp, araştırmanın seyrini kaydıracak şekilde şu kadarını bile dese "Sizin aranızdaki düşmanlık bu katliama neden oldu", en sıradaki insan bile bunu söyleyenin insanlığından, aklından, vicdanından, eğitiminden kuşkulanır. Bırakın artık asıl anlaşmazlık taraflarının katliam yaptığını ve bu rezillikten mağduriyet çıkardığını söylemeyi.

 Neyse ki bu katlıamın görgü tanıkları henüz aramızda oldukları için, arsızlığın, utanmazlığın, vicdansızlığın ipliğini çeşitli defalar pazara çıkardılar.